Çakralar hakkında tavsiye, Mumbai 1979

Mumbai (India)

1979-12-30 The Meaning of love, Talk on all chakras, English, Bombay, India, 83' Download subtitles: EN,PL,TR,ZH-HANS,ZH-HANT (5)View subtitles:
Download video - mkv format (standard quality): Watch on Youtube: Transcribe/Translate oTranscribeUpload subtitles

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Tüm Çakralar için tavsiye. Mumbai (Hindistan), 30 Aralık 1979.

Tanrının sevgi olduğu söylenmiştir. Hepimiz biliyoruz ki pek çok insan pek çok kere kendilerince sevginin ne olduğunu açıkladılar.  Fakat onu  anlamanın en iyi yolu,  bu sevgiyi hissetmekdir.  Bu günlerde açıklasanız veya tarif etseniz bile, tarif edilmesine rağmen, onu deneyimlemeden sevgiden keyif alamazsınız.  Bu deneyim, Tanrının kendisinin, bu sevgiyi absorbe etmek ve bu sevgiyi göstermek üzere içimize yerleştirdiği  mekanizma sayesinde gerçekleşir.  Bu içimizde bulunan çok hassas bir mekanizmadır – son derece hassastır.  Bu mekanizma kalbimize yerleştirilmiştir ve çoğu zaman cehaletimizle mekanizmayı bozar veya rahatsız eder ve hatta kimi zamanlar da tamamen tahrip ederiz. Sevginin ışığı neşe dir.  Başka hiçbir şey size neşe veremez.  Sadece kalbinizde hissetiğiniz sevgi size neşe verir.

Bu mekanizma içimizde yedi katman halinde çalışır.  Bu yedi katmanın çevresinde oluşan neşe dalgalarımız vardır. Onlar beynin kıyılarına gelir ve neşe köpükleri yaratırlar ama yine eğer beyin fazlası ile akıl kayası şeklinde ise,  o zaman köpükler kaya üzerinde bir etki yaratmadan kaybolup giderler.  Bu nedenle sevgi dolu birisi, akıllı bir kimseden bin defa daha iyidir.  Ama insanların çoğu bu sevgiyi  sadece en dışta bulunan mooladharanın ışığı olan katmanın  çevresinde hisseder. Bildiğiniz gibi Mooladharanın dışkılama etkisi vardır. Bu ne kadar önemli veyahut  dışkılamamızı yaptığımız zaman kendimizi nasıl da rahatlamış hissederiz.  Bu temel bir şey ama bu rahatlama size bir tür neşe ve mutluluk verir.  Çok kabadır bu;  dedikleri gibi düşük seviyelidir ama bu keyfe ulaşmak bizler için çok önemlidir.  Ama daha derin duyarlılıkların getirdiği diğer zevkler üzerinde çok baskın olmayan  bu keyfi yaşamak,  masum olmaktır. Biliyorum kişi masum olamaz, sizler kendi kendinize masum olmak zorundasınız. Sahaja Yoga ile mooladharanızı temizleyerek masum olabilirsiniz.  Bu nedenle mooladharalarımızın temiz olması zorunluluğu çok önemli. Masumiyetimiz oturtulmalıdır. Bu sayede, bu tür kaba zevkler yaşamımızın tüm alanlarını  kaplamaz ve bizleri kaba bir keyif veren bu şeylerin köleleri haline getirmez.  Ama mooladharanızı temizlemek,  Sahaja Yoga da, daha sonra hiçbir şekilde herhangi bir takıntı  ve mania ile karşılaşmayacağınız anlamına gelmez ama masum bir çocuk gibi neşenin diğer tüm katmanlarına geri dönmenize ihtiyaç göstermeyecek şekilde, size bu dalgalardan doğal bir kurtuluş – kaçınma sağlar.

Görmüş olmalısınız okyanusta dalgalar kıyıya çarpınca geri giderler.  Eğer kıyı çok sert kayalardan oluşmuşsa bu geri dönüş çok derin olabilir ve dalgalar çok daha derine gidebilirler. Eğer beyin çok ego merkezli ise, beyin ego tarafından kaplanmıştır ve o zaman bu keyifler yaşamda normalde olduğundan çok daha büyük bir  önem arz eder. Çok büyük önemi bulunan  diğer altı katmana geri gidecek olan bu dalgaları nötralize etmenin, tek yolu masumiyettir.

Siz ilerledikçe biliyorsunuz ki, ikinci katman yaratmanın neşesidir. Yaratmanın neşesi içinde, yaratma neşesi içimize vardığı zaman tekrar dış kısma gelir. Kimi insanlar için bu çok önemlidir, bir şeyler yaratmak çıldırtıcıdır. Delicesine peşinde koşarlar ve bunun yapılması gereken çok önemli bir şey olduğunu – kimi düşünceler yaratmanın, kimi kitaplar meydana getirmenin, kimi artistik ifadeler veya bir şeyler yaratmanın çok önemli olduğunu düşünürler.  Kimi insanlar için bu çok önemlidir. Bu nedenle yaratırlar ve bu rasyonel bir akılla karşılaştığında onda da aynı türde, daha derin bir reaksiyon yaratır. Bu kişi herkesten daha büyük olduğunu ve düşüncenin ve fikrin yüce yaratıcısı kendisi olduğu sürece,  dünyanın geri kalanına ne isterse yapabileceğini düşünür. Bu tür bir adam çok, çok dogmatik, baskıcı olabilir ve hatta zülm eden biri bile olabilir.  Çünkü o her ne yaparsa bunların sonuçlarını göstereceğini, ona kalırsa bunun onun başarısını gösterdiğini düşünür. Her şeyi mantığa uydurur ve herşey geri gider, onda daha derine gidip tüm çakraları kaplar.

İkinci katmanı nötralize etmek düşüncesiz farkındalıktır -‘Nirvikaar’, ‘Nirvichaar’. Farkındalığınız aydınlandığı zaman bu – ‘samadhi’ dır ve siz Nirvichar konumundasınızdır, o zaman her ne yaratırsanız sadece görürsünüz. Düşüncesiz farkındalık konumunda her ne görür veya her ne yaratırsanız gerçekten neşe duyarsınız.  Düşüncesiz farkındalıktasınız. Bu sekilde onu dışarıda tutarsınız. Bunun korunması önemlidir, beyne geleni çünkü beyin kayıt edendir. Eğer beyin katı durumda ise o zaman kaydedemez, duyarlı değildir, çoğu şey bir reaksiyon verilerek kaybolur ve tüm neşe biter.

Örneğin, diyelim bazı tablolar yaptınız. Sadece yaratın ve herhangi bir düşünce olmadan sadece bakın.  Tualin üzerine döktüğünüz kalbinizdeki bütün sevgi sizi tamamen dolduracaktır ve  inen neşenin akmasını hissedeceksiniz. Eğer yaratım düşüncesiz farkındalıkta yapılmış ise, o halde en basit olandır.   Buna ilave olarak en güzel olan odur, en mükemmel olanıdır çünkü böyle bir tablo, böyle bir sanat veya böyle bir yaratı, böyle bir kitap, böylesi bir fikir vibrasyon yayacaktır.  Eğer yaratı, düşüncesiz farkındalık içinde gerçekleştirilmiş ise vibrasyon yayma katsayısı tam olacaktır.  İşte bu yüzden aydınlanmış ruhlar bir şey yarattıkları veya ürettikleri zaman vibrasyon verip  vermediklerini keşfetmek kolay olacaktır, çok kolay.

Benzerı şekilde, bilginizin merkezi olan çok çok önemli üçüncü merkeze gelirsiniz, ona Nabhi veya Naval çakra da diyebilirsiniz. Yemek yediğinizde hissettiğiniz keyif tarif edilemez. Marathi dilinde derler ki, “Ata changala pot bharla amcha”.  Eğer karnınız aç ise Sahaja Yoga‘yı umursamazsınız,  Tanrı‘yı umursamazsınız, hatta Tanrı karşınıza dikilse bile “Tanrım, önce midemi doldur seninle sonra konuşurum” dersiniz. Ve yemek yediğiniz zaman, bundan elde ettiğiniz alışıldığı gibi çevrenize yayılır. Dediğim gibi, eğer bu fazla mantıklı bir kayaya rastgelirse etki o zaman daha derindir.  Bunun üzerinde düşünmeye başlarsanız,  yemeğimi yedim,  başkalarının da şununun,  bununun ve tüm bu şeylerinin olması gerek gibi hissedersiniz.  Sonra da,  bundan daha fazlasına,  bundan daha da fazlasına sahip olmalıyım diye düşünürsünüz. Midemi doldurmak için daha fazla şeye sahip olmam lazım diye düşünürsünüz.

Şimdi ne zaman ki sizin, söyleyin,  kapasitesi sınırlı bir mideniz var ve tonlarca yemek yiyemezsiniz. Bilemiyorum kimi insanlar yiyebilir aslında,  yoksa şimdi bazıları tutar bu konuda da bir  tartışma başlatırlar. Bazı insanlar kesinlikle çok fazla miktarda yemek yiyebilirler,  bunu inkar edemem ama normalde insanların çok sınırlı bir mideleri var.  Mideniz sınırlı olduğu zaman düşünmeye başlarsınız, midem sınırlı ve Nabhi çakranın neşesi henüz tamamlanmadı. Haydi şimdi başka bir şeyler düşüneyim. Bu yüzden belki de bu durum alkol ile sonlanıyor. Çünkü alkolün midede yer kaplamadığını düşünüyorlar.  Midede onun için farklı bir yer var sanıyorsunuz. Bira içen insanlar gördüm. Ben şaşırdım, bu insanların içebildiği bira miktarı kadar su içemezsiniz.  En şaşırtıcı olanda pintlerce (ingiliz ölçüsü ile 0,568 litre) bira içmeye devam edebilirler ve asla tatmin olmazlar. Ve zamanla, hareket, keyfin sol tarafına gitmeye başlar. O zamanda sarhoş olarak çok romantik bir moda girdiğinizi veya buna benzer bir saçmalık içine girdiğinizi düşünürsünüz. Sonra da tüm zamanınızı harcamaya başlarsınız, yaşamınızı boşa geçirmeye, tembellikten mahzunlaşmaya doğru, uyuşturucu da kullanabilirsiniz. Bu kişinin kalbine kadar veya karaciğerine kadar ulaşabilir diyebilirim.  Karaciğer sertleşmeye ve daha da sertleşmeye başlar; daha fazla içerek daha da kötü olursunuz. İnsan, kendi varlığı için çok tehlikeli olan bir şeylerden keyif almaya çalışarak zamanını boşa harcar. Her kim, kalkıp da “içmek çok kötü” dese, diğer insanlar derhal “Ooo, bu adam kesinlikle Victorian (Kraliçe Viktorya döneminde yaşamış tutucu bir kimse) tarzı mıdır nedir” derler veya kişiyi hangi  isimle damgalıyorlarsa bilemiyorum. Şimdi, Nabhi komplikasyonlarından nasıl kurtulacağız. Çünkü bu keyifler çok geçici şeyler,  her şeyde göreceksiniz.  Nabhi keyfide çok geçicidir ve bundan çok fazla da keyif almayacaksınızdır, eğer bunu yapabilirseniz, tekrar ve tekrar yapmanız gerekmeyecek.  Bu nedenle nötralize eden nokta, tatmindir. Sizler tatmin olmuş hissedeceksiniz.  Yemek yediniz tamam, iki lokma, tatmin olmuş hissedin.  İki lokma ile bile sanki tonlarca pilav yemiş bir Bakasur’dan (her gün bir kağnı yükü yemek yiyen bir Asura) daha fazla mutlu olacaksınız.  Nabhinizi nötralize etmenin tek yolu tatmin olmaktır.  Tüm bu isteklerinizde –  maddi isteklerde- son yoktur. Her ne miktarda temin ederseniz edin, daha fazlasını istemeye devam edeceksiniz ama hiçbir şeyden keyif almayacaksınız.  Bir tane aldınız, bir parça kıyafet aldınız, kendinize bir gömlek edindiniz, bir diğerine sahip olmak istersiniz.  Çünkü  ofisinizde çalışan birisinin şu tür bir gömleği var. Bu yüzden de bu gömleği dünyanın her yerinde aramaya koşarsınız.   Ama bu gömleği giyen öteki kişi de dünyanın her yerinde sizinki gibi bir gömleği bulmaya çalışacaktır. Çılgınlık bu şekilde artmaya devam eder ve Nabhi çakra büyük bir kargaşa içinde kalmaya devam eder.  Bu yüzden de nötralize eden noktalardan biri – en önemlisi -Nabhinin tatminidir.  Bizler her açıdan tatmin olmuş hissetmeye çalışacağız. Eğer ona sahip değilsem tamam, ben tatmin oldum. O anda keyif alacaksınız.  Ben şuna sahibim, tamam ben tatmin oldum. Neşe duyacaksınız ve başkaları da bu durumdan mutlu olacak. Sokulgan bir adamı  gözünüzde canlandırın, bir evde yaşıyor. Böylesi bir adamdan haz etmezsiniz bile, bu çok tuhaf görülür. (Anne Hintçe bilenler için Hintçe konuşuyor ve sonar da bazı sorulara Marathi cevap veriyor)

Tatmin, keyif almanızın tek yoludur.  Hatta diyelim, Ben ingilizce konuşuyorum. Eğer sadece bakarsanız, bunun getirdiği tatminden keyif alıyormusunuz. Varsayalım Ben Maharashtralı değilim. Japon veya Çinli olarak da doğmuş olabilirdim – üç bin kelime ‘ting, tung, tang’, o zaman Benim söylediklerimden ne anlayacaktınız.  Bu yüzden aynı soruya geri dönüyoruz, bizler tatmin oluyormuyuz. ‘Amrut’ veya ‘ambrose’ arayanlar kelimelerle ilgilenmezler. Onlar sadece Mataji’nin söylediklerinin özünü yakalamak isterler. İşte sizler bu şekilde tatmini hissedeceksiniz. 

Şimdi, gördünüz [Anne mikrofon hareket ettiği için şaka yapıyor “Ben bile bu ağır şey ile tatmin olmuştum.” Anne Yogilerler birlikte güler ve Marathi olarak bir şeyler söylemesi daha fazla gülmeye yol açar.],

 [Mikrofon sürekli olarak hareket ettiği için aşağıdakilerin bir kısmı net anlaşılmıyor:] [Hintçe olarak , sanki şöyle: JAISE RAAM KA HOON, THAISE HI NAHOON.] Bu Sahaj Yoganın teması. JAISE RAAM KA HOON, THAISE HI NAHOON.] Tanrı için, insan ırkı gerçekten … bu durumda kaldı, en mutlu [anlaşılmıyor]. En büyük mutlulukla, bu şekilde olmak. Eğer istiyorsanız, Ben daha fazla yiyebilirim, günlük bazda daha fazla veya yürüyebilirim. Eğer istemezseniz, ben … yapacağım [anlaşılmıyor]. Nabhi çakranın derinliği, görebilirsiniz, öğrendiniz… veya hissedilebilir. Tatmin. Tatmin olmamış bir kişi her şeyden tatminsizlik duyabilir. Örneğin eğer ben tatmin olmamak istiyorsam, neden bu iki rengi ve bu kirli mendili önüme koydunuz diyebilirim veya başka bir şey söyleyebilirim.  Eğer tatminsizseniz, deliliğin sonu yok. Ama eğer tatmin olursanız ,mesele budur. İleri gitmenize gerek yok, bu yol veya şu yol, sadece derine gidin. Marathi dilinde de söylenilebilir. [Anne Marathi konuşuyor, şöyle gibi: MALA UDATA. SUNAI MALACHALATA, CHANAI. CHA LAV LA KI GELE. ASATS KARAT ASATS KARA. ]. Size söyleyeyim böyle bir kişi baş ağrısıdır.  Böyle birini görünce hemen “Aman Tanrım bunu hak edecek ne yaptım” diye düşünürsünüz. Kişi bu dünyada, çiçeklerin yaşadığı gibi yaşamalıdır. Onların nasıl çiçek açtıklarını göremezsiniz. Ne zaman açtılar. Sadece onların kokularını, sevgilerini hissedersiniz.

Aydınlanma olmaksızın tatmine ulaşamazsınız. Bu yüzden aydınlanma öncesinde sizlere Tatmin olacaksınız desem bu sadece beyin yıkamadır, bunu yapamazsınız. Aydınlanma sonrasında, çünkü sizi tatmin eden şeyin ne olduğunu buldunuz- bu Ruhunuzdur. İşte bu nedenle öncelikleriniz değişti. Hiçbir şey olmadan tatmin oldunuz. Bir şeylere erişmek için çok çaba gösterebilirsiniz ve tamamen hayal kırıklığına uğrayabilirsiniz ve mutsuz birisi olup sürekli kendinizi suçlayabilirsiniz ve yine aynı kişi en mutlu insanda olabilir. Kimi insanlar bunu çok yaparlar.

Onlara deyin ki “Git ve bir çiçek al”. “Ooo Mataji bu günlerde bu çok zor, biliyorsun”  diye başlarlar. Bir çiçek almak, bu demektir, “Bu günlerde bu çok pahalı.  Sen bilmiyorsun.  Her zaman bir pie idi ama şimdi en azından iki annas, çok zor.” “Accha baba, iki annas al ve gidip getir.” “Ama ben nasıl giderim.  Bu günlerde otobüs çok zor….” diye başlar. “Çiçek asla gelinmez ve senin iki annasın kaybolur. Otobüs biletin kaybolur.”

Tatmin olmuş bir kişi en ehil kimsedir. Ülkemiz Nabhi nedeni ile acı çeker. İşte bu yüzden bizde çok az sayıda ehil kimse var. Herşey için bahanelerimiz var. “Bu çalışmıyor çünkü çalışmıyordu.“ Yetersizliğimiz Nabhi çakra problemlerinden gelir. Eğer tatmin olmuş biri iseniz işiniz de çok tatmin edicidir.  Bir hanımın eğer iyi bir nabhisi varsa,  o yemek pişirdiğinde, onun azıcık yemeği ile bile kendinizi çok tatmin olmuş hissedersiniz. Her ne yaparsa mükemmel bir şekilde yapacaktır. Tüm Nabhi problemleri için kişinin hatırlaması gereken bir mantra “Tatmindir”.

Şimdi Void a gidiyoruz, her ne kadar yedi katmanın içindeyse de Nabhi ile biraz karıştırılır ama Void’i da görmeliyiz. Dharma da, bunu sürdürme de, bundan mutluluk duyarız.  Birilerine iyi davranmaya çalıştığımızda bundan mutluluk duyarız. Ama darmik oldukları varsayılan kimi insanlar çok korkunç olabilirler. Tüm hayatınız boyunca onlardan kaçmak isteyeceğiniz kadar sıkıcı olabilirler. Çok dindar insanlar oldukları varsayılır.  Sabah 4 de kalkarlar ve çevrelerindeki herkese eziyet ederler. Sonra aartilerini yaparlar, şu dediğiniz şeyi sallayarak – sandal ağacını.  Sonra devam etmekte olan büyük bir ‘stotra’ ile banyo yaparlar. Herkes uyanmalıdır, belki anne çok az uyudu –  o çocuklarına bakıyor veya birşeyler, birşeyler oluyor. Çok dharmik olduklarını söyleyerek, herkesi rahatsız etmeleri gerekir, çok öfkeli, çok sinirli insanlardır.  Bu dharma çok, çok basit bir yol ile nötralize edilebilir. Bu dharma sizin kendi konsantrasyonunuzdur – içinizde olan.  Bu birilerine bir şeyler bağışlamak istemeniz gibi, bu sadece sizinle Tanrı arasındadır.  Bunun dışarıda bir ifadesi yoktur, bütünüyle.

Eğer dürüstseniz  -Tanrı beni dürüst insanların çoğundan korusun, size söyleyeyim.  Sözde dürüst bu insanlardan bazıları o kadar dobra olurlar ki yanlarına gidemezsin. Onlar sanır ki eğer kendileri dürüst ise o zaman herkesin boğazını kesmeye hakları vardır. (Anne Marathi konuşuyor ve SPASTA VAKTE, IKYEDNIS KYEDI. AKLA MARATHASH .. gibi duyuluyor ve Marathi devam ediyor) Bakın Marathi dilinde, böylesi insanlar için güzel isimlerimiz vardır. ‘Karmathas’ olanlar ve tamamen ‘Dandeshahi’ olanlar, biz onlara ‘dandadhari’  deriz. Bir pandit gibi, eğer o yolun bu tarafından gidiyorsa, siz yolun diğer tarafından gidin, Aksi halde size sert bir şekilde vurabilir.  Ona bu ne? diye sorarsınız, bana neden sert vurdun?

“Çünkü senin başından yana olan taraftaki parçayı almaman gerekiyordu.”

Derler ki, Mataji şunu dedi ki, ‘Ayrılma merkezde olacaktır’.  Ama bu sizin için, Ben bunu başkaları için söylemedim. Bu sizin üzerinize  konsantre edilecektir –dharma kendimiz içindir. “Mataji söyledi”. Bazen ne söylediğime kendimde şaşırıyorum. Bir çok insanın etrafta dolanıp “Mataji böyle söyledi, bu böyle yapılmalı. Mataji böyle söyledi, bu böyle yapılmalı.” demek gibi kötü bir alışkanlığı var. Ben söyledim mi söylemedim mi bilmiyorum. Ama siz neden söylüyorsunuz. Sizler diyeceksiniz ki, “ben söyledim.  Siz neden, bir Sahaja Yogi olarak ben bunu dedim” demiyorsunuz.  Tüm bunların hepsi sizin. Dharma da önemli olan sizin kendi temizliğiniz, bir başkasının ki değil. Siz ve Gurunuzun arasında doğrudan bir ilişki var.

Varsayalım ki gelip, bana bir şeyler söyleyip “Mataji, bu sizinle benim aramda” dediniz.  Şu sizinle benim aramda, gerçi Ben buna mecbur değilim, hiçbir şekilde. Eğer ama gerekli ise yüzde 99 bunu bir sır olarak saklarım.  Bu kendi dharmanızın gizliliğidir. Bunun güzelliği böyledir. Süptilliğine bakın. (Anne Sanskrit konuşuyor, SUKSHMA BAGA…) Eğer dharmik bir adamsanız – bu çok tatlıdır biliyorsunuz. Aniden bunu fark edersiniz, Bu …. bu ışıltı bir elmas gibi parlar – aniden tüm facetleri  – yüzleri ile.  Aniden bir kişi için “Bu ne kadar güzel bir adam” diye düşünürsünüz. Ama siz kendi dharmanızı aramıyorsunuz, herkesin dharmasını arıyorsunuz.  O zaman aynı şey tekrar olacak ve eğer bunu kendinizle sınırlandırırsanız sadece dharmanın neşesi hissedilecektir.  Bu paylaşılamaz. Erdemler paylaşılamaz. Ben kendi erdemlerimi sizinle paylaşabilirmiyim.  Yapamam. Bunu siz destekleyebilirsiniz. Birileri insan erdemlerine sahip,  o zaman onu destekleyebilirsiniz. Ama bu dharmanın neşesi, bu “rasa”, kalbinize girdiğinde başka hiç kimse neşe duyamaz. Siz, kendi iffetinizden neşe duyarsınız.

Bu şüphesiz yazıldı, Sen yapmayacaksın, Sen yapmayacaksın. Bunlar gelmiş olan buyruklar ama bunlar sadece Tanrıdan geldiler, sizden gelmediler. Bunu bir kez başkalarına yapmaya başladığınızda, siz bittiniz. Dharmanızın neşesini kaybettiniz. Şimdi burada bir Bay Kulkarni’miz var. Onun dharması şöyle. Bay Patil gibi pek çokları var orada.  Pek çoğu böyle. Daha fazla isim vermek istemiyorum yoksa ‘j’ kıskanmaya başlayacak. Ama içlerinde dharma olan, sadece birdenbire gösteren bir çok insanımız var.  Onları test etmeye çalışın, size sadece “ama  Mataji (Anne Marathi konuşuyor) – Peki ya biz bir hata yaparsak?” diyeceklerdir. Eğer siz kesinlikle dharma üzerindeyseniz asla başkalarına dharma öğretmeyeceksiniz. Din vaaz etmek, dine aykırıdır. Vaaz edemezsiniz, dini nasıl vaaz edersiniz? Bu güne dek anlayamıyorum, anlayamadım. Bizler dini nasıl vaaz ederiz. ? Enkarnasyon olan kişiler dışında sadece kendimiz tekamül edebiliriz, kendimiz içimize alabiliriz. Onlar dinin ne olduğunu söyleyebilirler ama onlar dini içinize yerleştiremezler. İçinizdeki dinden neşe duymaya başladığınızda, buna kendi içinizde daha da fazla  sahip olmaya başlarsınız. O zaman kendinize saygı başlar. Kendinize saygınız oluşur.

Bu nedenle bunu bugün, din saygıdır diye alıyoruz.  Dinin yanlış şeyler için kullanılmasının nötralizasyonu saygıdır. Diğer herkese karşı saygı, onun dinine karşı saygı. Diğer dinlerin prensiplerine saygı, dinin diyorum (Anne Marathi konuşuyor – aksi takdirde siz bhootların peşinden koşmaya başlarsınız). Tekrar ayırt edicilik orada olmalı. Ben içinizdeki dine saygı ve bir başkasının dinine karşı saygı diyorum.  Belki de bu kişi gizlice çok dindar birisidir.  Dışarıdan göstermiyordur.   Eğer tüm merkezleri konuşmam gerekirse çok fazla olacak. (Anne Marathi konuşuyor – her şeyi söylemeli miyim? Keyif alıyormusunuz? Tamam,  bir on dakika daha konuşacağım). Siz ne derseniz, Benim arzularım yok.

Nabhinin bir parçası olan dine geldik. Din tatmini ancak başka insanlara, onların dinlerine, onların tarzlarına saygı göstermeyi öğrendiğinizde mümkün olur.  Çünkü Sahaja Yogada çok yaygın. Marathi de bir kelime var (khul), ingilizcesini bilmiyorum. Bir ‘şey’, bu kelime düşündüğün bir şey demek. O burada catch ediyor, o şurada catch ediyor, onun bu şeyi catch ediyor,  onun şu şeyi catch ediyor,  kafada bir iğneleme. Sahaja Yogiler arasında bu çok yaygın. Senin kendinde ne catch ediyor. Herkes senin yüzünden catch ediyor ve sen orada – şu kişi orada catch ediyor, bu kişi burada catch ediyor, diyorsun. Şu kişinin bu catchi var, bu diğerinin bu catchi var. İşte Sahaja Yoga bu şekilde gelişecek veya düşecek.  Bu kişiye söylemeden, onun hakkında konuşmadan, sen onun catchlerini ve kendininkileri düzeltebilirsin. Neden catch ediyorsunuz? Çünkü bazı zayıflıklarınız var. Ben asla hiçbir yerden catch etmem. Birilerini itham etmek veya birilerini tenkit etmek uygun değil. Bu sizin daha az  dirençli olduğunuzu gösterir. Bu nedenle şunu söyleceksiniz, Anne benim direncim düşük, çünkü şu kişi çok fazla bu tür vibrasyona sahip, ben biraz kötü hissettim. Eğer tüm dünya iyi ise o zaman sizler iyi hissedeceksiniz, o zaman bu ışığa sahip olmanın ne faydası var? Sadece bunu düşünün, bizler “tamam, ben ışığım ve benim ışık vermem gerek , ben aydınlamış bir ruhum ama ancak tüm ışıklar iyi olduğunda sadece, o zaman ben onlarla beraber olacağım.” Yarım bir ışık nedir, böyle bir ışığı kullanmanın ne faydası var? Karanlığın içine girecek ve karanlığı bitirecek böylesi ışıklarımız olacak.

Anne, benim direncim az ve bu kişinin çok fazla bu tür vibrasyonları olmasından dolayı biraz kötü hissediyorum diyeceksiniz. Eğer bütün dünya iyi olursa, kendinizi o zaman iyi hissedeceksiniz, bu durumda bu ışığa sahip olmanın ne faydası var? Sadece şunu düşünün, bizler, Tamam, Ben ışığım ve ben ışığı vermek zorundayım, ben aydınlanmış bir ruhum deriz. Ama ancak tüm ışıklar iyi durumda olduğu zaman ben onlarla birlikte olacağım. Ne bir ışık ve ne bir yarım, böyle bir ışığa sahip olmanın ne yararı var? Bizim karanlığın içine gidebilecek ve karanlığı bitirebilecek tipte ışıklarımız olacak.

Bu ışık içimizdeki Dharmanın ışığıdır. Bu kaç kere meditasyon yaptığınızla ilgili değildir. Kaç defa suyun içinde oturduğunuz, ayaklarınızı suya soktuğunuz veya resmimi kullandığınız veya ne yaptığınız veya tüm bu ritüellerle ilgili değildir. Bu değil, bu içinizde ne kadar dharma olduğudur.

Sharayu’nın annesi bu dharmanın bir başka büyük örneğidir.  Bir çok kişi var ama Ben bu yaşlı insanlardan bahsediyorum çünkü onları fazla kıskanmıyorsunuz. Dharmayı içinizde özümsemeye çalışın. O zaman eninde sonunda göreceksiniz ki, çok cömert kalpli biri olacaksınız, çok cömert kalpli çünkü herkesi tolere etmeye başlıyorsunuz. Para sözkonusu olduğunda bile cömert. Bu çok büyük bir şey. Demek istiyorum ki, para için ‘kanjus’ olan bir kişi kesinlikle çok büyüktür ama bunun arkasında başka insanları tolere etmek vardır. Bunlar çok güzel bir evi olan insanlardır. Hiç kimsenin içeri girmesini istemezler.  Londra’da bu çok yaygın. İngiltere’de gördüm, bu çok yaygın. Kocaman güzel evleri olacak, her zaman temizlerler, süpürürler, paspaslarlar, yerleştirirler, parlatırlar. Fare bile bu eve girmek istemez ve Bana “Senin halka açık bir evin mi var, nedir” derler. Bende, “Evet, demek istiyorum ki senin de kapalı bir tane evin var” dedim.  Kapalı ev nedir bilemiyorum. Rahatımız bizimdir. Cumartesi, Pazar bize ait olacak ve onu kimseyle paylaşamayız. Bu tür bir davranış tarzı. O zaman sizler tolere etmeye başlarsınız, cömert olursunuz. Başkaları için vermeye başlarsınız –vibrasyon vermeye. Şunu biliyorsunuz, Nabhi veya Voidu catch eden bir çok kimseye bunu söyledim, bu gün biraz ‘daan’ (hayır işi) yapmalısınız. Bunun üzerine gidip bunu Indira Gandhi’ye verirler çünkü seçimlerde bir sandalye istiyorlar. Bu mantıklı insanların özelliği. Cömertlik sadece akar, akar ve kendi yayılır. Siz sadece göstermeye başlarsınız.

Şimdi, en önemli çakra bu Jagadamba’nındır, kalptir ve size neşe verir. Çocuklarınızla ilişkiniz olduğu noktada, ‘udara charitanaam vasudhaiva kutambakam’, cömert olan insanlar için tüm dünya onların çocuğudur. Sevgi herkes için akar. Herkesin kaygısı, bu kişinin kaygısıdır.  Bu orta kalpten gelir. Herkese anne olmaya çalışırsınız, bu duygu buradadır. Ama anti, anti-neşe insanlar için, “Bu benim oğlum, bu benim kızım”. Oğlana çeyiz getireceği için biraz iyi yemek ayıralım ve kıza biraz  ‘dahi bhaat’ (lor pirinç) verin. Sonra biraz daha ileri gider, “Bu benim oğlum ve o benim kızım. Dünyadaki bütün parayı almalıyım, sefil biri gibi yaşamalı ve parayı çocuklarımın düğünleri için harcamalıyım”. O zaman sana ne olur? Yüksek ve kuru kaldın. Çocuklar giderler. Sana bakmazlar bile. Sonra, “Bu babam, bu annem, bu kızım, bu oğlum ve nede olsa onlara bakmak zorundayım”. Biraz kara para yapabilirim, sonunda ne zararı olacak? Bak, onlara bakmak zorundayım. Bu kalbe aykırı olan mantıktır. Sözde koruyacak olan kişileri bizler günaha sokuyoruz.

Daha ileri gidelim. “Bu oğlum, bu kızım. Onlar bundan sonra başbakanlar olmalılar veya paraları olmalı.  Bu durumda ne yapabilirim? O benim oğlum, bana bakıyor. Bu benim oğlum, yaptığım tüm bu şeyleri biliyor. Nihayetinde eğer tüm ülke köpeklere gidiyorsa ne anlamı var? Ben bir anneyim, ben bir babayım, benim ilk ve öncelikli işim onlara bakmak”

Bu sayede neşe tamamen öldürülür. Çünkü çocuklarının yanlış davrandığını gördün, çocuklarının köpeklere gittiğini gördün. Tanrıdan uzaklaşıp cehenneme gittiklerini gördün. Pek çok ebeveyn çocuklarını cehenneme göndermekten mesuldur. Çocuklarına baktıklarını zannettiler. Sonra diğer aşırılık,  mutlaka biliyorsunuz, böyle örneklerle karşılaştığınız zaman reaksiyon gelir, batıda nereden gelir, sizler çocuklarınızla ilgilenmezsiniz, onları toza fırlatır atarsınız. Bu aldığımız koruma derecesi veya sahip olduğumuz bu babalık hisleri herhangi bir bağımlılık veya korku ile olmayacak, hiçbir korku olmayacak.

Sigorta- çocukların para için sigortasının olması gerek çünkü yarın biz öleceğiz, onlara ne olacak? Bu kuşlara ne diyeceksiniz, kendilerini asla için sigortalamazlar. Bu yüzden kendini sigortala, herkesi sigortala. Çocukların için endişe etmeye devam et. (Anne, Marathi konuşuyor –Bunu kızın için sakla, onun çeyizi için). Gösterdiğimiz tüm bu çabalar koruma sağlamak için çünkü korkuyoruz. Gelecekten korkuyoruz ve eğer bizler korumayı, onların ihtiyaçları oldukları zamanda verip, ihtiyaçları olmadığı zaman ise vermediğimizde bu gelecek korkusundandan kuurtulabiliriz. Sadece o zaman bizim koruyucu neşemiz tam olacaktır. Bu yüzden Tanrıça tarafından verilen koruma onun ‘bhaktaa’ları’ içindir, ‘abhaktaa’lar’ için değil,

rakshasha’lar için değildir. Ama sizler korumayı ayırt edemezsiniz. Sizden doğmuş olan bir oğul bir rakshasa da olabilir, ona bir koruma sağlamak sözkonusu değildir. Başkaları ondan korunacaktır ama siz tutup onu koruyorsunuz. İnsanlar senin oğlundan korkuyorlar ama sen hala onu koruyorsun ve onların korunmalarını ortadan kaldırarak ve onlara korku salarak oğlunu o kişileri öldürmek için cesaretlendiriyorsun.

Öz nedir? Kalp çakranın ilk ve en önde gelen özü güvenliktir. Kendi güvenliğinizi kendinizin hissetmesidir. Kendi güvenliğinizi kendi içinizde hissetmenizdir. Sadece aydınlanmış olan bu güvenliği hissedebilir çünkü onlar kendi Atmalarına, kendi ruhlarına sahip olduklarını bilirler.

Küçük küçük şeylerle kendi güvenliğimizi tahrip ederiz, varsayalım ki siz mavi bir gömlek ve siyah bir pantalon giyiyorsunuz. Caddede yürüyemezsiniz çünkü herkes sizi eleştirmeye başlar. Mavi ile eşleşmesi için kırmızı bir pantalon giyeceksiniz ve başınız belada olacak. Ama farklı bir şey giyemezsiniz çünkü tüm dünya “Aman Tanrım, sen bunu bunu giyiyorsun!” diyecektir.

İçinizde bulunan tam güvenlik, sizin kendiniz olmanızdır ve bu şeyler önemli değildir. Eğer güvende bir adamsanız, çocuklarınızda güvenliklerinin, kendi öz güvenliklerini bulmakta yattığını anlayacaklardır. Kendileri, “Bizim şımarmanıza yardım etme. Kendimizi daha fazla güvensiz hissetmemize yol açan bu şeyleri bize verme” diyeceklerdir ve böylesi çocuklar Shivaji’nin olduğu gibi gerçekten cesur çocuklar olacaklardır. Onun annesi ona şüphesiz tüm korumayı verdi ama bundan bir Shivaji meydana getirdi.  Sürekli olarak ağlayarak sızlanarak oğlunun veya kızının ardında koşan her anne bilmelidir ki evladından bir Shivaji yaratmak zorundadır. Çünkü o bir Sahaja Yogini. Onlar Annelerinin kılıcını taşımalılar. Bu ağlayan bebekler,  onlarla ne yapacaklar? Kendi güvenliğinizi hissedin ve sonra güvenliğin neşesi sizi kendi derinliğinize alacaktır. Yaşamda neden güvensizsiniz? Para?

Sahip olan kişi, Tanrının kutsamalrına sahip olan kişi daha fazla ne ister? Çünkü sizin Tanrınız Kadir-i Mutlak. Hiç kimse Babanızdan daha büyük olamaz. Kimse size herhangi bir noktada dokunamaz. Ama inancınız zayıflıyor ve işte bu yüzden kendinize inancınız başlıyor. İnancın kalp çakranızda oturmasını sağlayın ve bu inanç size güvenliğin neşesini verecek. İnanç dünyada bulunan tüm güvensizliklere cevaptır. (Anne Marathi konuşuyor –Parmeshwar’ın önünüzde durmasını sağladınız, başka ne istiyorsunuz?)

Şimdi Vishuddhi çakraya geldik. Vishuddhi çakra ikiye bölünebilir – burası ve Hamsa. İki çakra vardır.  Vishuddhi çakra, bildiğiniz gibi, başkalarında kendimizi aradığımız Virat’ın çakrasıdır.  Atmamızı bir başka kişide aramalıyız. Onun Atmasını hissetmeliyiz. Herkesin Atmasını hissetmeliyiz. Herkesi hissetmeliyiz, onu hissetmeliyiz. Bunu nasıl yapmalı? Krishna’nın öğrettiği şey ‘madhurya’ dır, tatlılıktır, tatlılıktır. Madhurya tatlılığın özüdür. Başkalarını onun tatlılığı ile hisset, bir çiçeği hissedeceksin, bir başka çiceğin konusunu koklayacaksın. Onun seninkinden farklı bir kokusu var. Bu kişiyi çiçek olarak hissettiğin bu tatlılıkla hisset. Çiçeği nasıl tutarsın, onu nasıl koklarsın, nasıl dikkatlice, bütün kokuyu alabilmek için küçük bir ara bile vermezsin.  Bu kokuyu ancak bu tatlılığa sahip olduğun zaman hissedebilirsin. Bu madhurya ve senin bu tatlılığın öylesi neşe vericidir ki. Bir şeyleri nasıl tatlı bir şekilde söylersin. Kendini nasıl tatlı bir şekilde ifade edersin? Ama Marathi dilinde çok zor. (Anne, Marathi konuşur). Gujarati’ninkini konuşmak için tatlıdır. (Anne, Marathi konuşur – ama onların Nabhileri bozuldu). Sanıyorum ki dilin sertliği, dilin kesici tabiatı, alaycılık, sözümona ifadenin parlaklığı. Bazen sürekli sabahtan akşama kadar şap/ şap/ şap  size vuran böylesi zeki bir adam yerine bir buddhu ile (aptal) beraber olmak daha iyidir. Sonra sert bir şeyler söylersiniz, sonra suçluluk geliştirirsiniz, sonra daha sert şeyler söylersiniz. Bu böyle sürer gider. Bu tür bir davranış şekli başka bir kişiyi hissetme duyarlılığına sahip olmadan konuştuğumuz zaman olur. Kendinizi aynı duruma sokun. Nasıl hissedersiniz? Vishuddhi seviyesinde – ‘madhurya’ öylesine kolay bir şeydir. Geliştir, bir yöntem geliştirmek zorundasınız. Özelliklede Maharashrtralılar geliştirmek zorundalar. (Anne, Marathi konuşur)

Dilinizin tatlılığı, konuşmanızın tatlılığı, insanlarla biraraya gelmenin tatlılığı. Herşey, biliyorsunuz, tatlılığın kendisi size öyle bir neşe verir, tatlı ve hoş birisi ile tanışmak neşe verir. (Anne, Marathi konuşur).  Evinize gelen herkes kalkan kuşanmalı. Bir Sahaja Yogi için dilin son derece tatlı olması önemlidir. Sizi bu noktada yargılayacaklar, size bunu bu kadar söyleyebilirim. Hiçkimse dili keskin insanları kabul etmeyecektir.  Onlar, “Hey, Sahaja Yogi (Anne, Marathi konuşur)”. Bunun diğer antitezini Marathi söylemek daha iyi -(Anne, Marathi konuşur) – boğazınız bir saç ile kesilse bile, birisinin boğazınızı kestiğini bilmezsiniz ve o hala sizinle  tatlı tatlı konuşuyordur. Bunlar çok tehlikeli olan iki aşırılıktır.

Sahaja Yoga ve Sahaja Yogiler için merkez çok kolaydır, birisi ile konuştuğunuz zaman onu kalbinizden söyleyin. Kalbinizin kutsamaları ile söyleyin. -(Anne, Marathi konuşur). Bazen kişi sert,  önemli şeyler söylemelidir. Özellikle Benim için bu çok zor bir iş ama bazen kafasına hiçbir şey girmediği için, zaman zaman çok sert bir dil kullanmak zorundayım ama sizlerin bundan kaçınmasında fayda var. Bunu Bana bırakın çünkü Ben bunda çok iyiyim, bir taraftan bir şeyler söylerim ve diğer taraftan derhal sizi uygun şekilde nasıl tokatlayacağımı bilirim. Bu yüzden bu numaraları denemeyin.

Bakın, bu Benim tarzım, ki çok zordur. Ben bazı şeyleri söylemem ama onlar ‘hithakari’ (yararlı). Bazen size karşı sert olsam bile, sizi bazen haşlasam bile, biliyorsunuz kimi zaman haşin olmak zorundayım, sizi çok seviyorum, sizin içinizde yerleştiğimi biliyorsunuz. Önce siz sevginizi bir kişide yerleştirin sonra söyleyin. Bu Vishuddhi probleminin üstesinden gelmenizin yoludur, nasıl öğreneceksiniz? Sadece şahit olarak – iki güzel arkadaşın birbiri ile konuşması gibi. Sadece birbirlerinden nasıl neşe duyduklarına şahit olun. (Anne, Marathi konuşur). Sadece dramaya şahit olun. Kısa sürede geliştireceksiniz. Sadece böyle. Tatlılık size doğru akıyor olacak. Davranışınızda, yüz ifadenizde, inancınızda çok yumuşak olacaksınız. (Anne, Marathi konuşur). İnsanlar, Bunu görebiliyorum, sen aydınlanmış bir ruhsun diyecekler. Bu, o derece açık olacak. Bu yüzden son yaptıklarınızdan ve alışkanlıklarınızdan vazgeçin. Dost canlısı olmaya çalışın.

Shri Krishna’nın güzelliği arkadaşlarının olmasıydı – Gop’lar. Shri Krishnaya kıyasla Gop’ların kalitesi neydi? Bakın, O nasılda dost canlısıydı, dostluk, dostluk. Şimdi, ben nasıl dost canlısı olacağım? ‘jivashchha, khanthashchha’. Marathi dilinde ingilizce de ifade edemeyeceğiniz büyük kelimeler var. Ama dostlukta siz bu neşeyi bulacaksınız. Ama eğer şahit konumundaysanız o zaman ne göreceksiniz? (Anne, Marathi konuşur).  Dostlukta bu iki yönde çalışır. Asla birbirinizi rahatsız etmezsiniz ama ne zaman bir zorluk varsa, bunu sezersiniz. Bunu hissedebilirsiniz.

Sahaja Yoga’da bu oldu, böylesi mucizeler. Bir beyefendi, bir bayan Bana anlattı, bir keresinde kendisi büyük bir problemle karşı karşıyaydı ve ne yapacağını bilmiyordu. Sahaja Yogi olan bir kişiyi düşündü ve dedi ki, “Şimdi gelebilsen, benim problemim çözülebilir” ve kapı çalınıyordu, o kapıdaydı.  Bayan kapıyı açtığı zaman şaşırdı,  bu bey problemi çözdü. Bayan onun nasıl burada olduğunu sordu. Oda “Nedenini bilmiyorum, otobüs burada durdu ve bende inip seni görme ihtiyacı hissettim”.

Bu ‘samuhik chetana’ – bu evrensellik, bunu kendi vishuddhi çakranızda hissedebilirsiniz. Bu sayede sizler Viraat’ın parçası olursunuz. Bir kez onun parçası olduğunuzda hepiniz birbirinizi hissedebilirsiniz. Ama tatlılık olmaksızın bunu yapamazsınız. Düşünün, burun gözlerle savaşıyor ve ağızda kulakla savaşıyor. Bu kişiye ne olur? Bu gün Viraat’ın durumu ne halde? Bazen kulaklar büyüyor, bazen saç uzuyor.  Hepiniz birbirinizle savaştığınız için Viraat ne yapacağını bilmiyor. Tatlı bir şeyler düşünün. Ama bu evrensellik içinde, tek bir kişiyi değil. (Anne, Marathi konuşur) – çünkü o kolejde benimle beraberdi, orada değildi. Çünkü bizler aynı Anneden doğduk – Anneniz aynı. Bizler Onun Sahasrarasından doğduk.   İşte bu yüzden hepimiz eşit değer ve itibara sahip kız ve erkek kardeşleriz. Kişinin hissetmesi gereken şey bu. Bu yüzden Vishuddhi çakranın evrenselliği tatlılık sayesindedir. İlişkilerimizin tatlılığı.

Hamsa çakra, Vishuddhinin Benim üzerinde çok az konuştuğum bir bölümü ve daha sonra da bunun üzerinde konuşmak istiyorum, çok çok daha büyük bir ölçekte. Özettir – yaratılmış olan bu evrenin iç akışıdır. Çok saf olan Prana Vidyadır, sizin içinizdeki tam saflıktır, mutlak saflık, vibrasyonlardan başka bir şey değil. Bu ancak ayırt ediciliğinizi ve vibrasyonel farkındalığınızı geliştirmekle mümkündür.   Görmeniz için tek yol vibrasyonel farkındalığınızdır, herşeyi vibrasyonel farkındalığınızla hissedin. (Anne, Marathi konuşur)

İnsanların, herşeyde “Haydi bunun vibrasyonlarına bakayım, haydi vibrasyonlara bakayım,  haydi şunun vibrasyonlarına bakayım” gibi komik şekilde davrandıklarını gördüm. Sonra da “Vibrasyonların iyi değil. Onun vibrasyonları iyi değil” derler. Bu vibrasyonlarla eğlenmenin yolu değil. Vibrasyonları görmediğiniz zaman,  bir hal-konum gelmeli, sadece onu hissedin. Konum bu olmalı. Bu sizin ‘prana vayu’ nuzun olacağını gösterir. Ben asla ne vibrasyonları nede herhangi bir çakrayı hissetmem. Sizlere sormam gerekir çünkü Benim için hiçbir şey catch etmez. Hayal edin böylesi büyük bir kişi, hiçbir şey catch etmez, problemin nerede olduğuna dair hiçbir şey hissedemem. Benim “Baba, bu beyefendinin problemi nerede?” diye sormam gerekir. Bu çok kötü olan tek şey şu ki, Benim karşıma geçen herhangi biri bunu alır ve iyileşir. Ben vibrasyonlardan başka bir şey değilim. Benimle yüzyüze geldiğinizde, bu sadece çalışır. Ben hiçbir şey yapmıyorum,  mantıken anlamıyorum.

Bu vibrasyonların kendisi, enerji gider, çalıştırır, bu çalışırtırır, bu onu çalıştırır. Bu tüm dünyada çalışır.  Ben danışmam, Ben sormam, o kendi kendine çalışır. Eğer istersem, soracağım istemezsem de sormayacağım. Eğer sizi hissetmek istemezsem, hissetmeyeceğim. Yanıbaşımda bir rakshasa oturuyor olabilir, kendisi titriyor olabilir ama Bana hiçbir şey olmayacaktır. İstersem onun titremesini de durdurabilirim. Eğer arzu etmezsem onun titremesini isterim. Ben aldırmıyorum çünkü vibrasyonlar çalıştığı zaman, sorumluluk oradadır, Benim ışığım olan vibrasyonlarda. Onları kendi başına bırakırım. Onlar çok iyi eğitildiler. Herşeyi bilirler. Benim ismim gibi onlarda saftırlar.  Mutlak saflıktır onlar. Onlarla bir sorunum yok. Ben orada burada oynarım bu başka bir nokta. Bazen onları kapamaya çalışırım. Bir ‘maya’ yarattım. Bu farklı, bu başka bir tarz. Ama vibrasyonlar sözkonusu olduğunda onlar mutlak saflıktır. İşte bu yüzden bu kadar etkililer. Bu yüzden vibrasyonlarınızı herhangi bir amaç olmaksızın saf tutun. (Anne, Marathi konuşur)

Şimdi Ben geliyordum, Modi,  Bana “Anne, seçimlerde iyi insanların seçilmesine izin verin diye size dua ediyoruz” diyordu. Bende “Vibrasyonlar sözkonusu olduğu zaman, onlar bir anlayış atmosferi yaratacak raddeye kadar gidebilirler ama vibrasyonları saflaştırmak sizin işiniz” dedim. Eğer sizler negatif insanlarsanız, eğer bu ülke dolu ise, negatif insanlarla doldurulmuşsa, negatif yöneticileri olacaktır. O zaman onlar (vibrasyonlar) bunun vasıtası ile çalışacaklar ve onu anlayacaklar ve kurtulacaklardır. Bu yüzden bu, onların (yani vibrasyonların) ne kadar ileri gidebilecekleri meselesidir? Bak, onlar (vibrasyonlar) harekete geçecekler, onlar için mümkün olan her ne ise sen bunu yap. Ama karar verecek olan bu, sizin özgürlüğünüzdir, nasıl devam edeceğidir.

Sonra kendisi ışık olan Agnya çakraya geldik. Bu sizin dikkatinizi aydınlatandır – Agnya çakra. Bu, aydınlanmadan sonrası herşeyi gördüğünüz ışıktır. Siz ışık olduğunuzu bildiğiniz zaman ve sizin Ezeli ışık olduğunu bildiğiniz zaman  hiçbirden şey korkmaz,  ‘nainam chidanti shastrani, nainam dahati pavaka’ – (silahlar etkileyemez, ateş tarafından yakılamaz). Agnya çakranızda bunu bir bildiğinizde, o zaman tüm korkular ve baskılar öylece kaybolurlar, çünkü o ne baskılayan nede korkutan sevginin ışığıdır, çünkü o ezeli olduğunu bilir,  çarmıha gerilmekten veya herhangi bir şeyden korkmaz. Bu yüzden Agnyanın neşesinin içinize nüfuz etmesine, ışığınızı  dengelemesine izin verin. Bu ışıkta kurban ettiklerinizden neşe duyacaksınız.  Neşe ile kendilerini öldüren şehitler gibi aynı şekilde Sahaja Yoga için ner ne zorlukla karşılaşmak zorunda kalmışsanız, bunu neşe ile yapacaksınız. Yüzleşmek zorunda kaldığınız herşey, her tür fedakarlık.

Şimdi Sahaja Yogilerin büyük bir anlayışı var, çokça geliştirdiler. Ama başlangıçta bazı Sahaja Yogilerimiz oldu, onlarla ne baş ağrılarım olduğunu bilmiyorsunuz. Onlar, “Mataji, biz şu adamla konuşmak için oraya gittik ve yolda çay içtik. Bunun bedelini bize ödeyecekmisin?” derlerdi. (Anne, Marathi konuşur). Mataji bunun için ne kadar ödeyecek ve Mataji şunun için ne kadar ödeyecek ve bize ne kadar bakacak ve bu ayarlama ile ne kadar para tasarruf ederiz veya ilk önce şu ayarlama hesaplandı. Sahaja Yogaya gelerek eğer bir lider olabiliyorsanız veya seçilebilirseniz, tüm bu şeyler hesaplanmıştı. Ama sizler ışık olmak zorundasınız – tüm neşeden daha yüksek olan ışık asla ölmez.

Annesinin sevgisi uğruna kendini çarmıha geren Oğul. Annesinin huzurunda haçı taşımış olan O çok güçlüydü. Böylesi çocuklar gibi sizlerde ışığı taşımalısınız. Feda etme, feda etmenin neşesi. Aksi halde  (Anne, Marathi konuşur) Annenize değmez şeyler için sıkıntı yaratıyorsunuz. Ne kadar feda edebilirsiniz –‘tana’, ‘mana’, ‘dhana’ (beden, akıl, para). (Anne, Marathi konuşur –sizin paranızı istemiyorum ama bazen para gerekli oluyor). Işığınızı canlı tutmak için, kurtuluşunuz için feda edin.

Sabah erken saat dörtte kalkmak İngilizler için çok fazla. Bu en büyük fedakarlık. Onlara başka her şeyi söyleyebilirsin. Onlardan isteyecek olursan sana 10 paund verirler, yeter ki onları sabah uyandırma. Çünkü eğer sabah dhyana yapmaları gerekli ise bu korkunç bir şey, sonra onlardan banyo yapmalarını istersen bu herşeyden daha da kötü. Sabahları kalkıp banyo yapmak ve sonra dhyana çok fazla. Ama Hintliler için (Anne, Marathi konuşur). Burada Hintliler, onlara saat dörtte kalkmalarını söylersen, saat 3 de dört kez banyo yaparlar, yaparlar, dhyana için otururlar ve tüm bunları yaparlar.  (Anne, Marathi konuşur). Feda etmek, feda edeceğinizin hepsi ne,  hangi taşı ve hangi tozu? Ne için? Ezeli ışık için. (Anne, Marathi konuşur). Bu mukayese dışı, elde ediyor olacağınız karşılaştırılamaz. Bu fedakarlık değil. Bu elde edeceğinizin en ufak bedeli bile değil.  Mukayese edilemez. Nasıl anlatmalı bilmiyorum. Karşılaştırılamaz. Bu mukayeseyi sadece ışığa sahip olduğunuz zaman hissedebilirsiniz, ışık başladığı zaman edebiyete gider. Aynı şekilde bu Ezeli ışık tüm dünyayı kaplar ve tüm dünyayı kendi içinizde bilirsiniz.

Son merkez olan Sahasrara çok önemli bir merkezdir çünkü o yüreğinizi çevreleyerek kalbin merkezindedir ve tüm yedi çakranın orada yerleri vardır. Bu yerler, kalple iletişimde bulunarak neşe alan yerlerdir.  Sahastarara da, eğer siz oradaysanız, hali hazırda pek çok şeye sahipsinizdir. Vibrasyonlarınız vardır, güçleriniz vardır.  En oyunbaz merkezdir, Mahamayadır, Kalaki, Mahamayanın içindedir. Tam bir ilüzyondur. Sahasrara da, Sahastararanın neşesi bütün herşeyin neşesidir çünkü tüm bu yedi yer oradadır. Eğer Sahasraranızı Mahamayayı tam olarak tanıyarak feth edebilirseniz, tam tanımak – bu çok zor bir şey çünkü her zaman Maya oradadır. O zaman bakın kalbiniz nasıl büyür, bakın şimdi, sadece tanıyın, kalbinizin genişlemesini görün. Bu tüm varlığınızı kaplayacak, sadece tanıyın. Bu nedenle burada pujamız var. Benim pujamı yapmanıza sadece tek bir nedenden ötürü size izin verdim, bu da Beni tanımanızın tek yolunun vibrasyonları görerek, çakrayı görerek, onları hissederek, onları daha fazla alarak, kendinizi düzelterek mümkün olması nedeniyle. Bu pujanın yapılmasında hem fikir olmamın nedeni bu. Ama eğer tanımıyorsanız ve puja yapıyorsanız bunun size bir faydası yoktur. Bu çok kötü. Sadece tanıyın. (Anne, Marathi konuşur).