Dikkat

London (England)

1980-05-26 Talk to Sahaja Yogis, Attention, Questions on Joy, Dreams, 75' Download subtitles: EN,ES,FI,FR,HU,IT,LT,NL,PT,RO,TR (11)View subtitles:
Download video - mkv format (standard quality): Watch on Youtube: Watch and download video - mp4 format on Vimeo: Listen on Soundcloud: Transcribe/Translate oTranscribeUpload subtitles

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Dikkat. Dollis Hill, Londra (İngiltere), 26 Mayıs 1980.

Bugün sizinle dikkat hakkında konuşacağım. Dikkat nedir, dikkatin hareketi nedir ve dikkatimizi toplamanın yol ve yöntemleri nelerdir? Buna geniş anlamda bakın. Tamam mı? Ama Ben tüm bunları söylerken, sizin  şahsınızla konuştuğumu bilmelisiniz – bu başkalarıyla ilgili değil. Her zaman insanların yaptığı ilk şey, Ben sizinle konuşurken, siz Mataji’nin kimden bahsettiğini bulmaya çalışıyorsunuz! Bu, dikkatinizi başka bir şeye vermenin en iyi yoludur. Dikkatinizi kendinize verirseniz, “Bu benim için, bu benim için ve sadece benim için” şeklinde dikkatinizi buna verirseniz, o zaman bunun bir etkisi olacaktır, çünkü bunlar [Benim sözlerim] mantradır. Ve bu yüzden ziyan ediliyor çünkü size verilen şey bir başkasının üzerine atılıyor. Yani sahip olduğunuz dikkat, gerçeği bilmenin tek yoludur. Kendi dikkatiniz önemlidir, başkalarının dikkati veya sizin başkalarının üzerindeki dikkatiniz değil! Bu açıkça anlaşılmalıdır. Kendinizi daha yüksek bir duruma yükseltmek için dikkatiniz aracılığıyla, her şeyin sizin tarafınızdan tüketilmesi gerektiğine dair, bu hususu anlarsanız, bu işe yarayacaktır. Aksi halde bu, size yemek yedirmek ve siz hiçbir şey alamadan, yemeğin bundan beslenen bir başkasına gitmesi gibidir. Ve o kişi de beslenemeyebilir çünkü o da sizin bunu bu kişiye attığınızı bilmiyordur. Yani sizinle bugün dikkat hakkında konuşacağım için, dikkatinizin tüm söylediklerimi özümsemesi gerektiğini bilmelisiniz. Bu bir başkası için değil. Düşüncesiz farkındalık içinde otursanız iyi olur, en iyi yol budur, böylece bu sizin içinize girer. Aksi takdirde, bu sadece bir konuşma gibidir, bilirsiniz.

Beni dinlemenizin bir etkisi yoktur. Her konuşma sizi değiştirecektir çünkü sonuçta Ben konuşuyorum ama siz her zaman başkalarını düşündüğünüz için, her zaman kendi problemlerinizi düşündüğünüz için – hakkında endişelendiğiniz saçma sapan bir şey oluyor – ve dikkat o kadar aşırı yükleniyor ki, size söylenen her şey içinize girmiyor. O halde, şimdi, tüm bu saçma sapan şeylerin hiçbir değeri olmadığını bilerek ve dikkatli olarak bunu kullanın. Yükselmesi ve büyümesi gereken şey sizin dikkatinizdir. Yani dikkat, varlığınızın tuvalinin tamamıdır – o tam bir tuvaldir, dikkattir. Varlığınızın tuvalinin tamamı dikkattir. Ne kadar içine girmişsiniz, onu ne kadar keşfetmişsiniz, ne kadar yükseltmişsiniz, bu ayrı bir nokta. Dikkat Chitta’dır ve Tanrı dikkattir. Dikkatinizin ne kadar aydınlandığı farklı bir noktadır. Ama dikkatiniz Tanrı’dır – eğer siz o ölçüde aydınlanırsanız, bu bir tuval gibidir. Bir film için yayılmış bir tuval gibi diyebilirsiniz ve dikkatinizin sahip olduğu yetenekler ya da diyebilirsiniz ki, dikkatinizin çekildiği şeyler ya da hareketler o tuval üzerinde kendini gösterir. İngiliz dilinde ‘vritti’ (girdap – zihni rahatsız eden şeyler)kelimesinin ne olduğunu bilmiyorum. Bu bir yetenek değil, ama kişi buna eğilimli oluyor veya dikkati çekiliyor – İngilizce’de böyle bir kelime var mı bilmiyorum – vritti. Herhangi bir kelime önerebilir misiniz? Yani dikkatimiz yalnızca saf, tamamen saf bir tuvaldir ve başlangıçta, sahip olduğumuz üç guna (kanal)tarafından harekete geçirilir. Ve bildiğiniz gibi üç guna size gelir, biri geçmişinizden, biri gelecek algınızdan ve biri de şimdiden.

Şimdi, bu güne kadar belli bir şey veya belirli bir durumla ilgili deneyimleriniz her ne olduysa, bunlar tamamen hafızanıza kaydedilir. Örneğin, eğer siyah renk görürseniz: siyah renkle ilgili her şey hafızanıza kaydedilir. Bu siyah rengi gördüğünüz anda, oldukça fazla şey ortaya çıkar. Yani, dikkatinizle bunu gördüğünüz anda dikkatiniz dağılır ya da dikkatiniz siyah renkle ilgili tüm anılarla renklenir diyebilirsiniz. Ve sonra dikkatinizin etkilenme şekline göre eyleminiz gerçekleşir. Örneğin, az önce bu alevler tarafından bir şey yakıldı. Şimdi, hepiniz bunun farkına vardınız. Bir dahaki sefere ne zaman bir alev görseniz, olacak ilk şey, sizin ona karşı dikkatli olmanız olacaktır. Bu bir daha olmayacak, ama tüm bu anı sizde uyanacak ve siz dikkatli olmaya ya da başkalarını uyarmaya çalışacaksınız, çünkü siz bunu görür görmez dikkatiniz bunun farkına varacaktır, çünkü dikkatinizin tuvalinin kendisi bu resimleri kendi içinden, geçmiş deneyimleriniz vasıtasıyla tuvalin üzerine atmaya başlayacaktır. Bu yaşayan bir tuvaldir ya da geleceğe dair önceden tasarladığınız veya düşündüğünüz kimi  fikirleriniz varsa da bu olabilir. Örneğin, “O adamla tanışırsam ona şöyle söylerim” diyen birini düşünmüş olmalısınız. O adamla tanışır tanışmaz, bu adam hakkında aklınıza gelen fikirlerle dikkatiniz köpürmeye başlayacak ve buna göre ona hitap etmeye başlayacaksınız. İster gelecekle ilgili, ister geçmişle ilgili olsun, bunların hepsi içinizde depolanmıştır.

Dikkatinizin sürüklenişinin yapısına, dikkatinizin nereye sürüklendiğinize bağlı olan köpürme süreciyle birlikte, bu dikkatten kaçar. Buna vritti denir, ama  İngiliz dilinde buna ne diyorsunuz bilmiyorum. Ne olduğunu bilmiyorum, neye yatkınlık (eğilim) gösteriyorsunuz. Vritti çok nötr bir kelimedir. Bu kötü bir şey ifade etmez. Bu, sizin nereye çekildiğiniz anlamına gelir. Vritti, sizi çeken bir mizaç anlamına gelir. Ve mizacınız neyse, o öyle davranır. Örneğin diyelim ki, eğer siz kör bir şekilde yürüyen bir adam görürseniz, bu kişi bir şeyleri göremiyor – birisi o kişiye kızabilir, bir başkası o kişiye acıyabilir, üçüncüsü ona yardım etmek için öne çıkabilir. Bu vritti’dir, üç gunanızla geliştirdiğiniz mizaçtır. Bu yüzden bu dikkat sizinle özdeşleşir. Ve siz bununla, kendi vritti’nizle, mizacınızla özdeşleştiğinizde, o zaman hala yanlış tanımlanmış bir alandasınız. Daha önce possess olmuş birinin durumunu ele alalım. Şimdi, Sahaja Yoga’ya gelince, ondaki bu possess ortadan kalkar. Ancak, possess edildiği beynindeki hafıza da kalır. Ve [eğer] bir insanda hafıza daha güçlüyse, sol kanal da daha güçlüdür, o zamanda bu hafıza kalıcıdır ve o kişi, geçmişteki bu possessle ilgisi olan herhangi bir kişiyle temasa geçer geçmez, bu tetiklenir. Ve her şey kabararak içinizde akmaya başlar ve siz yeniden possess olduğunuzu düşünürsünüz. Size [bu tepkiyi] veren hafızadır. Bu bir masaldır. Size “Oh, yine ele geçirildiniz!” diyen hafızadır. Sol kanalınız zayıf olduğu için her zaman hafızanızda yaşıyorsunuz demektir. Hafızanız sizden daha güçlüdür.

Eğer siz kendinizi hafızanızdan daha güçlü hale getirebilirseniz, hiçbir şey sizi possess edemez ama aydınlanmanızı aldıktan sonra bile hala, egonuzu ve süperegonuzu sadece bir masal olarak gördüğünüz zihin durumuyla kendinizi özdeşleştirmiş değilsiniz. Hala egonuza ve süper egonuza kapılırsınız ve bu yüzdende dikkatiniz hala dağınıktır. Masum bir çocuğun saf, basit bir dikkati sayesinde, o her şeyi pratyaksha’da (açıkça göz önünde olan şey)görür, bir çocuk için bu, bir şeyin gerçekten deneyimlenmesi anlamına gelir – çünkü onun hafızası yoktur. Yani bunun onu yaktığını hissetmesi için elini yakmak zorunda kalacaktır. Soğuk olduğunu anlamak için soğuk bir şeye dokunması gerekir. Hafızası henüz gelişmemiştir. Yani bunu gerçekten deneyimleyerek yaşar ama bu gerçek deneyim, bir hafızaya dönüşür. Ve hafıza bir kez, daha güçlü bir şekilde oluşturulduğunda, tüm kişilik bu hafızadan etkilenir. Her türden koşullanma bundan geçer; okumanız, hatta tüm atmosfer bile size böyle gelebilir. Görüyorsunuz, bazen belli bir sabunun kokusunu alırsınız ya da deyin ki bir gül, siz onu koklarsınız – sonrasında böyle bir gülü koklamaya dair tüm hatıralar bazen sizde uyanır ve bazen kendinizi gerçekten mutlu hissedebilirsiniz, belki bazen, belki de, bazen de çok mutsuz, durum ne ise artık. Yani kendinizi mutlu veya mutsuz hissedebilirsiniz. Çünkü yaşadığınız deneyimler sizde bir hatıra oluşturdu. Bu hatıra sizde bir süperego oluşturmuş olabilir veya bir ego oluşturmuş olabilir. Bu tarama gerçekleşebilir.

Eğer bu bir ego ve bir süperego olduysa, o zaman bu olabilir, eğer bu ego ise, kendinizi mutlu hissetmiş olmalısınız. Eğer bu egonuzu tatmin ediyorsa kendinizi çok mutlu hissedersiniz. Eğer değilse, eğer süperego ise, eğer bunun tarafından bastırılıyorsanız, kendinizi çok mutsuz hissedersiniz. Yani mutluluk ya da mutsuzluk gibi her iki şey de sizin hala bir masalın içinde olduğunuz, mitin hâlâ var olduğu durumlardır. Hala bunun ötesine geçmelisiniz. Bu nedenle, eğer bir durum için kendinizi mutlu hissediyorsanız, sadece Aydınlanmadan önce bunun için mutlu olduğunuzu bilmelisiniz, çünkü bu egonuzun biraz şişmesine destek verir. Ve eğer mutsuzsanız, egonuzda bir tür baskı olduğunu ve gelişen bir süperego olduğunu bilmelisiniz. Dolayısıyla, her iki durumun da size hiçbir faydası olmadı, büyümeniz için bunun size hiçbir faydası olmadı, ancak bu iki yapı o kadar fazla gelişiyor ki, siz gerçek deneyimden uzaktasınız. Gerçek deneyim durur çünkü dikkatiniz çok karışıktır. Yani eğer bir yana doğru hareket ederseniz – sol tarafa – dikkatiniz korkuyla, acıyla, mutsuzlukla, umutsuzluk ve kederle bulanır. Diğer tarafta, eğer sağ tarafa çok fazla düşkünseniz – biraz da olsa – sevinmeye, heyecanlanmaya, aşırı hakim olmaya başlarsınız. Sol tarafın rengi mavidir. Ve bu mavi renk siyaha dönüşmeye başlar. Sağ taraftayken, başlangıçta renk sarı, açık sarı veya altın rengi diyebilirsiniz, sonra sarı, sonra turuncu ve daha sonrada kırmızı. Yani sağ tarafta saldırganlığa doğru gidiyorsunuz.

Sol tarafta, tam bir entropi konumuna girersiniz, buna böyle diyebilirsiniz, ya da kendinizi kendinizden tamamen donmuş bir halde ayırdığınız bir duruma. Yani bir yanda tamamen donarsın, diğer yanda tamamen ısınırsınız. Bunların her ikisi de, yine yanlış yönde hareketlerdir. Dikkatin tutulduğu orta merkezde bile – dikkatinizi daha fazla merkezde tutarsınız – orada da, burası çok hassas bir nokta olduğu için, o orada kalmıyor. Örneğin ateşi kullan dediğimizde, onu evi yakmak için kullanabiliriz. Aynı şekilde onu duman yaratmak için de kullanabiliriz ama eğer bu ateşi, uygun oranda, yemek pişirmek [veya] bize ışık vermesi için kullanırsak, onu uygun şekilde de kullanabiliriz. Eğer çok fazla olursa büyük bir ateş gibi yanabilir, çok az olursa da duman gibi yanabilir. Ama merkezde onu nasıl dengeleyeceğinizi bildiğiniz zaman, onu kendi amacınız için – yemek pişirmek ya da ışık vermek için ve sonra da bir puja için kullanabilirsiniz. Aynı şekilde, gunalarımızı  gerçekten düzgün bir şekilde dengelediğimizde, yavaş yavaş tüm durumun efendisi oluruz. Dikkat, yaptığımız şeylere ya da anılarımızla ya da deneyimlerimizle ya da her neyse, bunlarla anladığımız şeylere sürüklenmez ve aynı zamanda birilerine boyun eğdirmeye veya hükmetmeye çalıştığımız sağ tarafa da doğru çok fazla sürüklenmez. Çünkü eğer o tarafı çok fazla hareket ettirirseniz [bunu] görmüşsünüzdür, o kan olur.

İnsanlar şimdi İran’da olduğu gibi çok dindar olduklarında, hareket sağdadır, tüm bu çilecilik, bütün bu şeyleri anlamak insanlar için zordur – şimdi kan dökülüyor. Hristiyanlar da aynısını yaptı. Brahminler de Hindistan’da aynısını yaptı. Budistler de aynısını yaptılar, onlar şiddetsizlikten bahsetseler de kan döktüler, çünkü hareket sağ tarafta başladı. Sol taraf hareket sizi çok sinsi ve karanlık yöntemlere götürecektir. Sağ kanal insanlar – gelişmiş milletler olması gereken büyük milletler gibileri – onlar savaşı haklı çıkarırlar. “Karşı tarafla yüzleşmek için silahlarımız olmalı.” Ama hepiniz, her birbiriniz, Tanrı’nın bakış açısından aynı insanlarsınız! Neden savaşıyorsun?  Tanrı size, “Niçin savaşıyorsunuz, buna ne gerek var? Neden düzgünce oturup birbirinizi dinlemiyorsunuz? Ne için kavga ediyorsunuz? dediğinde.  Toprak için savaşıyorsunuz. Burası babanızın arazisi mi, burası Tanrı’ya ait! Bu toprakları Tanrı yarattı. Neden savaşıyorsunuz?” Ama dikkatiniz öyle ki, derhal “Ah, burası benim toprağım, burası benim anavatanım, burası benim babavatanım, burası benim kardeş vatanım” diye düşünürsünüz. Peki ya içinizdeki toprağınız? O sizin değildir! Bu nedenle, eğer siz bu insanlara savaşmamamız gerektiğini söylemeye devam ederseniz, onlar sizi dinlemeyeceklerdir. Aydınlanma tek yoldur. Aydınlanmayla dikkatiniz yükselir ve bu şeylerin kaynadığı o katmandan ayrılırsınız. Şimdi demek istediğimi anlıyor musunuz? Katmanlar yükselir, dikkat yükselir, daha yüksek bir konuma gider. Ve bu şeyler [Duyulmuyor] Sağ taraftaki hareketle, vikshepa, (dikkat dağınıklığı) kafa karışıklığı elde edersiniz.

Önce kafa karışıklığı yaşarsınız. Her entelektüel, ne kadar zeki olursa olsun, onun kafası karışıktır. Ve kafası ne kadar daha fazla karışıksa, kafası karışık olduğu için kendisini o kadar çok öne sürer, kendinden emin değildir, bu yüzden şunu ileri sürer: “İşte bu; mesele bu.” Yani, eğer bu böyleyse, neden iddia edesiniz ki? Ama o, “İşte bu!” diyerek devam eder. O halde şimdi onun akıl hastanesine doğru gittiğini anlayın – kesinlikle! Ve bunu ileri sürmesi ve sürekli bunun hakkında konuşmaya devam etmesi, bundan emin olmadığı anlamına gelir. Sahiplenilmiş bir kişilik gibi olur. Her şeyi beyninden açıklarken “İşte bu. Doğru. Hepimiz yapmalıyız, olan bu…” ve kendisi gibi kafası karışan birçok kişiyi ikna eder. Onlar ona bağımlılar. O kişi lider olur, çünkü, anlıyorsunuz ki, onların kafaları çok daha karışık ve dışarıdan o kadar da kafası karışık olmayan birini buluyorlar [bu şekilde] ona bağlı kalıyorlar ve hepsi savaşa giriyor ya da bir şekilde kan dökülüyor ya da bir şekilde onlar kan görmek istiyorlar. Kalpsiz, tutkusuz, merhametsiz olurlar, diyebilirsiniz – merhametsiz, sevgisiz insanlar. Diğer hareket ise mavi taraftır, mavi ay ışığı gibidir. Yani, bu romantizm için başlar. Ay ışığında oturuyorsunuz, bilirsiniz! Fikirler Lord Byron’dan gelmeye başlar (kahkahalar). Ve bunlar dikkatinize gelir – o zaman bu sizde çok güçlü bir tutku haline gelir. “Ah, ben hala böyleyim, aşklarımı bulmam gerek!” diye düşünürsünüz. Ve aşklarınızı aramaya devam ediyorsunuz, şunu ve bunu. Bu şeyler size gerçekten neşe vermez.

İşte bu yüzden pek çok şiir, aşk en acı veren şeydir, ölümden beterdir” diye yazar ve her tür şiirde bu böyle yazıldı, o zaman siz neden bunun içine  girdiniz ki? Yani, zaten kitap üstüne kitap yazılmış, neden yine de bunun içine giriyorsunuz? (gülüşmeler) “Aşkın peşinden koşmayın, aşk aldatmacadır, aşk budur, şudur, bu çok geçicidir, kısa bir süre için  bunu yaşarsınız” diye zaten uyarılırsınız. Şans eseri, eğer biri yeterince tatlı biriyle evlenerek bir noktada durabilse ve aşkın, evliliğin ve tüm bunların merkezde olduğunu, bunun mutfaktaki ateş gibi, tapınaktaki ateş gibi olduğunu fark eder: buna bakar ve bu konudaki hiçbir şeyde aşırıya kaçmaz. O zaman belki bu kullanılabilir. Aynı şekilde Güneş hattının sağ kanal hareketi. İnsanlar eğer güneş önemli, evde güneş olması lazım diye düşünürlerse, bu evet ama soyunup Güneş’e hakaret edip cilt kanserine yakalanmayacaksınız! Güneş sizin cilt kanseri olmanız için değil! ama aşırıya kaçarsanız tehlikeli de olur. Kendisini çok fazla planlamaya ve bunu yapmaya, şunu yapmaya, onu yapmaya, tüm bunları yapmaya kendini çok fazla maruz bırakan bir kişi, çok büyük zorluklarla karşılaşabilir. Bu yüzden o tarafı da, bu tarafı da dengelemeli, merkezde, dengede olmalısınız. Şimdi, bu “denge” kelimesi günlük hayatımızda yok. Yalnızca kurguda var veya sözde bilimsel araştırmalarda olabilir ama insanlar söz konusu olduğu zaman, onlar dengenin ne olduğunu bilmiyorlar. Bu nedenle, Dikkat, Aydınlanmadan sonra ortaya çıksa da, hala yanlardadır (kanallarda), onlar sadece aşağıya doğru gider, sizin vritti’nize göre şu ya da bu tarafa.

Ve bu özdeşleşmeler hâlâ onlara etki ettiğinde, onlar dikkatlerinde tekrar aşağı inmeye ve sahip oldukları şeyin aynısını tekrar köpürtmeye başlamaya eğilimlidirler. Şimdi, kişi kendi zihninde hafiflemeli ve “Bütün bunları bıraktık şimdi biz niye buradayız?” diye düşünmelidir. Tüm bu yük dışarı akarken kişi hafiflemelidir, çünkü siz dikkatinizi daha yükseğe ve daha da yükseğe çıkartmak için buradasınız, bu sayede  Tanrı’nın dikkati ile bir olduğunuz bir noktaya geleceksiniz. Dikkatiniz zaten parlıyor çünkü dikkatiniz aracılığıyla sizde neyin yanlış olduğunu görebilirsiniz, başkalarında neyin yanlış olduğunu ve kendinizin ne kadar ileri gittiğini görebilirsiniz. Ama ilerleme yavaşlar çünkü siz bu dikkatin, saf biçim olduğunu bilmiyorsunuz ve bu dikkatin içine soktuğunuz her şey mitsel bir şeydir, bir masaldır. Eğer bu masalı yavaş yavaş bırakırsanız, her şeyi sadece bir masal olarak ele alırsanız ve mutsuz ya da mutlu olma haline bağlanıp kalmazsanız – sadece tek bir şeyi görürseniz – [o zaman] dikkatiniz uçar ve orada ikamet eden çok daha yüksek bir seviyede olur. Bunun yerine siz, her an şu ya da bu yöne gidersiniz – bu böyle devam eder – ve yukarı doğru olan hareket çok daha azdır. Sattwa guna’da (Orta kanal) bile yükseldiğinizde, bu konumda da çok daha kötü olabilirsiniz.

Örneğin, eğer siz “ben Sattwa guni olmaya çalışıyorum” diyorsanız, bu sizin Sattwa guni’de her şeyi görmeye başlamanızdır, anlayışınız aracılığıyla – vibrasyonlar vasıtasıyla değil – anlayış yoluyla ayırt etmeye başlamanızdır: “Oh! Bir şekilde dikkatimizi buradan çekmemiz gerekmez mi?” “Bundan vazgeçmemiz gerekmez mi?” “Hayırsever mi olmalıyız?” “Gidip halka hizmet mi edelim?” “Ah, harika bir şey yapacağız!” diye düşünen insanlar var. – bu sizin Kurtuluş Ordunuz gibi. (İngiltere’deki bir yardım kuruluşu) Bırakın onlar kendilerini kurtarsınlar! Hangi kurtuluşu yapacaklar, bilmiyorum. Yani Sattwa guna’nın bu fikirleri – fikirleri, diyorum – aynı zamanda bu sizi hareketsizleştirebilir ve gerçekten sonsuza dek dondurabilir ve bu da sizin için çok sinsi bir şekilde çalışabilir, diyebiliriz ki, çok gizli bir şekilde, siz bunu hissetmeyeceksinizdir. Tüm bu başkalarına yardım etme, hayırsever olma fikirleri, “Haydi bir hayır derneğimiz olsun!” –  bitti! Bir hayır derneğinde çalıştıktan sonra dikkatiniz orada biter. Ama dikkatiniz daha da yükselirse – Benim dikkatim gibi, Ben hayırdan başka bir şey değilim! Ben neyim demek istiyorum Bu sadece akıyor. Sizse sadece hayır kurumu olursunuz.

Yani, aydınlamış bir insanla, aydınlanmamış bir insan arasındaki fark şudur, size gerçeklik yerine masal sunan dikkat artık gitmiş, daha yükselmiştir. Bunun bir hikaye olduğunu görebilirsiniz. Dikkat, bunun bir efsane olduğunu açıkça görebilir ve bunu kendiniz görebilir ve kendinizi onlardan uzaklaştırabilirsiniz. Tabii ki, Benim size bir itme vermem gerekiyor, şüphesiz ve sizi zorlamak için bunun üzerinde çok çalışıyorum. Ama aynı zamanda sizler de masalsı şeylerin bırakılması gerektiğini de bilmelisiniz, aksi takdirde büyümezsiniz. Tüm bu efsanevi şeyler bırakılmalıdır. Ve bunu yapmanın en iyi yolu, düşüncesiz farkındalık içinde olmaktır çünkü bu üç gunayı aştığınız anda, düşüncesiz farkındalıkta olursunuz. Agnya’yı geçmelisiniz. Agnya’yı, bu üç gunayı bir kez geçtiğinizde, kesinlikle gunateet olduğunuz bir duruma girersiniz, gunaların ötesindesiniz. Yani kasıtlı olarak hiçbir şey yapmıyorsunuz, ama bu sadece işe yarıyor. Ancak analiz, Batı’nın hastalıklarından biridir. Neyi analiz ediyorsunuz? Neyi analiz ediyorsunuz? Kendinize sorun. Sürüp giden tüm bu analizlere gülesim geliyor. Bakın, oturup, ellerine bir saç teli alacak ve o saçı yüze böleceklerdir! Ve bu büyük harika analiz ediciler orada oturuyorlar! Kromozomların, bu iğ hareketine nasıl sahip olduğunu bile söyleyemiyorlar ve yani dakika seviyesinde işler yoluna giriyor. Bir hücrenin nasıl bölündüğünü söyleyemezler. Burada oturarak neyi analiz ediyorlar? Şimdi, bir amaç için analiz ettiler – Tanrı için de bu yapıldı. Analizleri sayesinde artık eşyalarım kaydediliyor. Analizleri sayesinde Ben televizyona çıkabilirim, eğer herhangi bir zaman onlar Bana izin verirlerse, çünkü analiz Bana uymuyor, buna izin vermiyorlar, vermeyebilirler, bu hızlandırılabilir.

Ama diyelim ki, örneğin, eğer bunları siz keşfetmemiş olsaydınız – örneğin böyle şöyle alın – ve bilim keşfedilmemiş olsaydı, en azından dikkatiniz daha iyi olurdu. Bilim nedeniyle, dikkatiniz de çok karışık. Bu yüzden hangisini öveceğimi bilemiyorum, bilimi mi yoksa ilkelliği mi? Kendinizi bilimde yükselttiğinizde, her zamanki gibi siz diğer bir uç noktaya geldiniz. Tüm dikkatinizi tüketene kadar tatmin olmadınız. Yani bilimde dengenizi korusaydınız bunun da faydası olurdu ama denge orada da bozuldu. İnsanlara herhangi bir şey verin, onlar bundan en kötünün nasıl çıkarılacağını bilirler. Aşırıya gideceklerdir. Onlara bir at verirsiniz, sıradan tırıs şeklinde veya dörtnala gidemezler, onların düşüp ölene kadar duble dörtnala gitmeleri gerekir! Gördüğünüz her şeyde, sürekli olarak koşuyorlar. Bu yüzden gereken ilk şey, kendinizi sakinleştirmek ve kendinize şunu söylemektir, “Şimdi tüm bu masalsı şeylerin dikkatime gelmesine izin vermeyeceğim.” Bütün bunlar birer efsaneden başka bir şey değil ama sizler efsanelere çok fazla önem veriyorsunuz. Onları biraz ciddiye alıyorsunuz. Onlar sadece masalsılar. Şimdi, demek istediğim, şimdi aydınlanma aldığınızda, mehtaplı bir gecede deliye dönen insanlara gülüyorsunuz. Tamam mı? Ama bunu yapan adama bir sorun, o size “sen kalpsizsin, senin duyguların yok!” der. Size bundan büyük bir şiir çıkaracaktır. Bu yüksek ata binen, işlerin başında olan herhangi birini gidip bir görseniz, onlara gülmek istersiniz ama onlar, “sen işe yaramazsın, bir iş yapmıyorsun, hiçbir işe yaramazsın, sadece israfsın” diye düşüneceklerdir.

Şimdi sizler, çünkü sizler aydınlandınız şimdi, dikkatimizin daha yüksek ve daha da yüksek bir yere, daha yüksek bir yere çıkması gerektiğini anlamalısınız. Şimdi aydınlanma sırasında gerçekte ne oldu? Kundalininiz yükseldi ve yukarıya çıktı, diyebilirsiniz ki sanki, küçük, ince bir saç, tek bir bir saç ve bu şey, Sahastraranızı kırdı ve şimdi lütuf size akıyor. Ama gerçekleşen şey çok küçük bir hareket, tabii ki bu çok zor bir hareket, buna şüphe yok ama bu gerçekleşti. Şimdi, siz böyle genişlemediniz. Çakralarınız sadece merkezde delindi ancak dikkatinizin geri kalanına hala dokunulmadı. Aslında o, o kadar sağlamdır ki, bunun delindiğini bile hissetmiyorsunuz. Şimdi onu genişletmeniz, açmanız gerekiyor, böylece daha fazla sayıda Kundalini iplikçiği yükselebilir ve bu merkezlerde bulunan dikkatiniz genişleyebilir. Genişleme yoluyla, kenarlardaki masal gibi olan her şeyi ortadan kaldırır. Her merkezde, içinden geçen bu ışık aracılığıyla merkezde aydınlanan dikkatimiz var. Ama Işık, topladığınız karanlık için çok küçük. Özellikle Batılılar için diyebilirim ki, kafa karışıklıklarınız, bunlardan kurtulmalısınız. Ama yine de bununla özdeşleşiyorsunuz çünkü eğer Ben size “Nasılsın?”  gibi bir şey sorarsam, bu ne demektir? Bu sizin hala kafanızın karışık olduğu anlamına gelir. Tamam mı? Karışıklık gitmelidir. Bir kafa karışıklığı vardı, “Bu Aydınlanma mı, değil mi?” Umarım bu artık sizlerde bitmiştir. En azından şimdi siz bunun aydınlanma olduğuna inanıyorsunuz. İnsanlara Ben “Hayır, şimdi siz aydınlandınız, söz böylesiniz!” demek zorunda kaldım.

Yine de onlar kutudan fırlayan bir oyuncak gibi zıplarlardı, bilirsiniz. “Hayır, biz değiliz Anne! Bunun aydınlanma olduğunu siz nasıl söylersiniz?” “Biz  Aydınlanma’dan bunu ve Aydınlanma’dan şunu bekliyoruz – eğer Aydınlanırsak kapıdan uçup gideceğiz” veya bunun gibi saçma sapan bir şey söyleyeceklerdir.  Tanrıya şükür, bu fikirler ortadan kalktı. Ama Aydınlandığımızda, içimize gelen Işık vardır, yalnızca dikkatimizi mitlerden ayırarak onu büyütmemiz gerekir. Hepsi bir masal. Ben de sizinle oynuyorum çünkü siz emin olana kadar, size kendiniz hakkında yanlış bir fikir vermeyeceğim. Dikkatinizin hala ne kadar uzağa gittiğini görmek istiyorum ve biliyorum ki siz hala emin değilsiniz, hala kendinizden emin değilsiniz, bu yüzden hala kendine güven yok. Önce araba kullanmayı öğrenmelisiniz, sınava sonra giriyorsunuz. Bir araya getirilip dizilen  beş tane taş olacak, aralarındaki mesafe bir arabanın zar zor geçebileceği kadar olacak ve adamda sana “Sen arabayla zikzak çiz!” diyecektir. Ve bunu yapamazsınız. Neden? İşte bu kişi, siz bu şekilde  işin ustası yapar. Dikkatinizin ustalığı, sizi üzen her şeyin bir hikaye olduğunu görmeye başladığınız zaman gelecektir. Sizi üzen her şey bir efsanedir. Onu sadece atın gitsin. Onu fırlatıp bir kenara atın ve sonsuz dikkat olduğunuzu, sonsuz yaşam olduğunuzu, sizi ondan uzak tutan tek şeyin cehalet olduğunu ve cehaletin anlaşılmasının çok basit olduğunu anlayın: bu efsaneyi bir şeymiş olarak kabul ettiğinizi anlayın. Bırakın onu! Hepsi bir efsane! Dikkatinizin nasıl yükseleceğine şaşıracaksınız ve sizi korkutan ya da sevindiren tüm bu saçmalıkların kaybolduğunu görecek ve sadece gülümseyeceksiniz. Ve sadece o zaman kendinizden tam anlamıyla keyif alacaksınız çünkü dikkatiniz tamamen Benliğinizin mutluluğu ile sırılsıklam olacaktır.

Olacağınızı söylüyorum, zaten o mutluluğun içinde sırılsıklam olduğunuzu söylüyorum. Aynen böyle devam edin. Şimdi, bu nasıl yapılır? Aslında, günlük hayatta geçmişin hatırası nasıl öldürülür? Geçmişin hatırasını öldürmek, yeni hatıralara sahip olmaktır. İlk Aydınlanmanızı aldığınız zamanı hatırlamalısınız – her zaman bunu düşünün. Ne zaman böyle bir hatıra  aklınıza gelse, Aydınlanmanızı nasıl aldığınızı düşünmeye çalışmalısınız. Zahmetli ve hatta sözde sevindirici olan herhangi bir anı aklınıza geldiğinde, sadece Aydınlanmanızı nasıl aldığınızı hatırlamaya çalışın.  Bir şey için öfkelendiğinizi hissettiğinizde veya bir şey için kızgın olduğunuzda, teslim olmanın sevincini nasıl hissettiğinizi hatırlamaya çalışın. Sadece teslim olmanın, kendinizi bunda çözmenizin sevincini düşünün. Bu yüzden yeni hatıralar oluşturulmalıdır. Yeni anılar oluşturmaya başlarsanız, bu tür anıları olan başka anlar oluşturmak için, bu anları toplamaya başlayacaksınız. Birine yardım etmeye çalıştığınıza dair bir hatıra gibi, birisinin Kundalinisini yükselttiniz. Şimdi sorun şu, siz başkalarının Kundalinisini yükselteceğiniz zaman, düşüncesiz farkındalık içinde olacaksınız – hiçbir düşünce olmayacaktır – ve düşünce, etkileyici olan tek şeydir. Ama o zaman Kundaliniyi yükseltmenin sevincini kaydedebilirsiniz. Eğer başkalarının Kundalinisini yükseltmenin sevincini kaydedebilseydiniz, bu güzel anlardan yeni bir zenginliğin birikeceğini hissedeceksiniz. Ve size kafa karışıklığı, korku ya da sözde mutsuzluk veya mutluluk veren tüm o anlar ortadan kalkacak ve geriye saf neşe kalacaktır.

Çünkü şimdi sahip olduğunuz deneyimlerin çoğu daha çok keyif vericidir. Neşenin düşünceleri yoktur. Bu sadece bir deneyimdir, bir pratyaksha. İşte bu yüzden Ben gözünüzü dört açın dedim. Bununla ne demek istediğimi anlayacağınızı umuyorum.

Tanrı hepinizi kutsasın.

Bence bugün meditasyon yapalım. Belki bu meditasyonun bize yardımı olur. Lütfen gözlerinizi kapatın. (kayıtta ara) ..hepiniz, bu şeyleri, ateşe verin. Douglas [Fry], bu ikisini, bu şeyleri al ve ateşe at. (kayıtta ara) …buraya veya oraya dikkat etmeden veya endişelenmeden. Endişe ve tüm bunlar vikshepalardır, hepsi kafa karışıklığıdır, bu kafa karışıklığından gelir. Benim bir pozda dokuz saat oturabileceğimi biliyorsunuz. Yani bunu yaptım ama daha fazlasını da yapabilirim. Bu yüzden kişinin bir baithak (oturma yeri, şekli) geliştirmesi gerekir, bu bir süreliğine oturma pozisyonudur. Bir pozisyonda yerleşmelisiniz. Tamam mı? Bunu yapmaya çalışmalı ve bunun için ne gerekiyorsa yapılmalıdır çünkü bunu yapmanın tek yolu budur. Eğer yürüyorsanız, hala dikkatiniz hareket ediyor olacaktır. Her neyse, eğer bir hareket varsa o zaman,  zaman-mekan devreye girer. Ama eğer yerleşebilirseniz, eğer oturabileceğiniz bir yeriniz varsa. İşte bu yüzden fotoğrafın yardımı olur. Fotoğrafı sürekli, rahat bir gözle, her zaman bakan değil, rahat gözlerle görebiliyorsanız. Gözlerinizi saygıyla kapatabilirsiniz [sonra] gözlerinizi tekrar açabilirsiniz. Bu pozisyonun oturmasına – dikkatinizin yavaş yavaş nasıl yükseldiğine şaşıracaksınız, bunu hissedeceksiniz. Şu an hepiniz düşüncesiz farkındalıktasınız, bu yüzden meditasyona girin.

Hayır, eğer oturamıyorsanız, bir koltuk alabilirsiniz, bakın, aşağıda ama dediğim gibi, kıyafetler biraz daha hafif olmalı. Tamam, ellerinizi Bana doğru uzatın. Şimdi yaklaşık beş dakika oturmanız gerekiyor. Sizi fazla [oturtmayacağım]. Ama umarım bir dahaki sefere oturmanızda  gelişirsiniz. Sağ elin kalpte olmasının faydası olacağını düşünüyorum. Sağ el kalbin üzerinde. Şimdi bunu kalbinizle yap. Bunu kalbinizle yapın. Sağ el kalbin üzerinde. İçinizde bunu düşünün, “Ben Ebedi Yaşamım, Ben Ruhum” Nefesinizi tutun. Bırakın. Bu sefer nefesini tuttuğunuzda, Benim Evrenin Annesi olduğumu  ve en güçlü şahsiyet olduğumu bilmelisiniz. Ve Ben sizin Annenizim ve hepiniz korunuyorsunuz. Nefesinizi tutun. Haa! Bırakın. İyi. Hala çocuksunuz, bunu söylemek zorundayım. Benim çok güçlü olduğumu bilmiyor musunuz? Size söylemem mi gerekiyor? Bunu küçük çocuklar bile bilir. Tamam mı? Rahatlayın. Biraz müzik ve bir şeyler alalım. Şimdi, herhangi bir yerde, herhangi bir sorunuz var mı?

Yogi: Bir sorum var. Neşe ve mutluluk arasındaki farkı açıklar mısınız? Shri Mataji: Ah! çok basit, bilirsiniz. Neşe’de mutluluk ve mutsuzluk gibi bir ikilik yoktur. Neşe tektir, mutlaktır. O mutlaktır. O düşüncesizdir. Bu bir yerine gelmedir. Mutluluk her zaman mutsuzluk tarafından  gölgelenir, bu paranın iki yüzüdür.

Mutluluğu mutsuzluk, mutsuzluğu da mutluluk izleyecektir. Bu göreceli bir terminolojidir ama neşe mutlaktır, o mutlaktır. Bu düşüncenin ötesindedir. Bu mutluluktur.

Yogi: Daha çok memnuniyet gibi.

Shri Mataji: Memnuniyet göreceli olabilir ama hepsi bir aradadır. Neşe, artık sizin hiçbir şey istemediğiniz yerdir, sadece oradasınızdır. Bu sadece o zaman yayılır. Sadece yayılır. Siz hiçbir şey istemezsiniz, bu sadece taşar. Sizin mantığınızla bir alakası yoktur, mantığınızla algılanamaz. O ötededir, sadece hissedersiniz. Hmm. Jeremy?

Jeremy: Neden rüya görürüz? Bizi rüyaya sokan şey nedir?

Shri Mataji: Rüyalar mı? Şimdi rüyalar görüyorsunuz: Normal şekilde bilincimizin üç aşaması var – dördüncüsü değil, şimdi dördüncüsündesiniz – ama normalde üç aşama vardır. Ve üçüncü aşama, derin uykuda olduğunuz bir aşamada bulunduğunuz bu konum, shushupti olarak adlandırılır. O zaman bilinçdışıyla temasa geçersiniz. Bilinçdışı aslında dikkatinize girer ve oradan bilgi almaya başlarsınız. Ama henüz aydınlanma almamış bir kişi bu konumda henüz tam olarak uyanık değildir, yani o aşamalardan geri dönerken kaydettiği her şey tekrar bulutlanır… bilinçaltı alanları vasıtasıyla gelir, diyebiliriz ki birçok alandan geçer, kendi içinde sahip olduğu tüm bilinçaltı alanlarından ve içindeki bilinçüstü alanlardan çıktığını ve sonra bilinçli zihne geldiğini söyleyebiliriz.

Pek çok şey sanki örtüyormuş gibi, onu bulandırır, bu yüzden rüyanın yorumu ve hatta hatırası oldukça karışık olabilir. Ama Aydınlanmadan sonra daha da derine dokunursunuz çünkü bilinçdışına girersiniz. Bilinçdışının bir şey yapması gerektiğinden değil, ama siz bilinçdışına girersiniz. Sizin dikkatiniz dikkatin içine girer ve gördüklerini kaydeder. Daha fazla aydınlandıkça, rüya hali ortadan kalkacaktır. Örneğin Ben hiç rüya görmem. Yani Ben aslında rüyadayım. Ben sözde rüya gördüğümde, bu aslında Ben orada çalışıyorum anlamındadır, Ve o zaman sizinle olduğumu başkalarıyla doğrulayabilirim. O kişi “Evet, bu oldu” der. Yani, görüyorsunuz, bu Benim farklı bir durumum. Ama aslında bu olur, sizin  asla bir rüyanız yoktur, siz her zaman gerçekliktesiniz ama bu farklı bir şey. Ama en azından buna bilinçdışından ne kaydederseniz kaydedin, en azından bu kendinize ait olmalıdır. Ama çoğunlukla insanların rüyaları bulutludur, bu yüzden rüyanın fazla bir anlamı yoktur. Ama Sahaja Yoga ile o kadar çok aydınlanırsınız ki, rüyalarınızda da karışık olmayan, bulutlanmayan, kesinlikle sizin bununla uyanmış olduğunuz bilinçdışının  gerçekte ne söylediğini görürsünüz. Örneğin, Beni birçok kez rüyalarınızda görebilirsiniz ve Benden öneriler alırsınız. Yani, Ben sadece rüyalar aracılığıyla, bilinçdışı aracılığıyla çalışıyorum. Ama bazı insanlar her zaman için, “Ah, Sizi bir yerde gördüm. Sizi birçok kez gördüm. Nerede gördüğümü bilmiyorum. New York’ta mıydınız?”  derler. Ben, Hayır derim. “O zaman Sizi nerede gördüm?” Beni uykularında gördüler.

Ama bunu Beni uykuda gördüklerine bağlayamıyorlar. Onlar Aydınlanmış insanlar değiller ama Beni gördüler.

Yogini: İnsanlara uykularında Aydınlanma verebilir misiniz?

Shri Mataji: Hayır. Hayır. Bunu yapamam. İnsanlara ne fotoğrafım ne de Sahaja Yogiler karşımda değilken aydınlanma vermek bile istemiyorum. Bu olmamalı. Çünkü Sahaja Yoga’daki tek nokta tanımadır. Modern Sahaja Yoga ancak Beni tanırsanız işe yarayacaktır! Beni tanımazsanız, işe yaramayacaktır. Tek yol budur. Tek anahtar budur. Çünkü şimdiye kadar siz hiç tanımadınız. Sadece tanıma ile tüm geçmiş şeyleriniz affedilecek, her şey yapılacaktır ama Beni tanımayı reddederseniz ya da bunda yavaş olursanız, ilerlemeniz yavaş olacaktır, Ben bunu size açıkça söyledim. Oldukça utanç verici bir iş olsa da, size bunu söylemeliyim. Bu bir gerçek. Yani rüyada aydınlanma veremezsiniz. Ancak rüyada hangi durumda vereceğinizi, nasıl vermeniz gerektiğini görebilirsiniz. Çözümleriniz, belirli bir kişiye nasıl yaklaşacağınız konusunda size önerilecektir. Ama kimseye Aydınlanma veremezsiniz. Onlar, Mataji Nirmala Devi aracılığıyla Aydınlanma aldıklarını bilmek zorundalar. Olduğu şekliyle, onlara Aydınlanma verdiğinizde, onlar için [bunun] hiçbir değeri yoktur. Beni tanımazlarsa, değerleri olmaz. Ama yine de kişinin rüyaları çok fazla analiz etmemesi gerektiğini öneririm. Yine aynı sorun başlayacaktır. Çünkü Jung’u tanıyorum ve tüm bu insanlar bunu yaptılar ama o aşamada sorun yoktu çünkü onlar Aydınlanmış insanlar değillerdi ya da çok kafaları karışık bir şekilde Aydınlanmışlardı, yani kendilerinden emin değildiler.

Ama siz rüyalarla bu kadar çok uğraşmayın. Rüyalar size bir problemin çözümünü sunmak için gelir. Bilinçdışı rüyalarda size yardım ediyor. Örneğin ben Hindistan’a gittiğimde çoğu Annenin geleceğini rüyalarında görüyor. Yani bu bir televizyon gibi davranıyor!

Sahaja Yogi: Buraya ilk gelişimden sonra Sizi rüyamda gördüm.

Shri Mataji: Sen buraya geldikten sonra mı? Önce değil mi? Ama rüyalarında Beni gördükleri için buraya gelen insanlar da var. Şimdi bu iyi bir şey. Benim hakkımda rüya görmek, bu çok derinlere indiğiniz anlamına gelir. Doğrulama geliyor.

Sahaja Yogi: Ben buradayken, Siz elinizi bu gözümün üzerine koydunuz, bunu rüyamda gördüğümde sanki bir kristal gibi bir şey ondan bir şey çekilmiş gibiydi. Ve yere düştü ve bir nevi bacaklar gibi büyüdü ve kaçtı. (kahkahalar). Baş ağrısı çekiyordum ve o zamandan beri olmadı.

Shri Mataji: Görüyorsunuz! Bu doğru. Bu doğru. Yani aslında böyle yapılıyor. Size bir örnek anlatacağım, buna çok somut bir örnek. Eskiden Sahaja Yoga’ya gelen ve çok derin olan bir adam. Rajneesh’in bazı öğrencileri ona zarar vermek istediler. Bu yüzden onu aradılar ve “Sana bir paan (yaprak) sunacağız” dediler – bilirsiniz, yediklerimizden ve bu şeylerden. Ve onu gerçekten büyülediler ve ona bir paan verdiler. Paan’ı ve diğer şeyleri yedi. Bu programdan sonraydı, yaklaşık olarak. Paan yedi ve bilinçaltı bölgelerine gitti ama biraz kendine geliyordu ve sonra onu bir taksiye alıp dövdüler ama yenemediler! Gelip onu dövdüklerini ve ellerinin birileri tarafından tutulduğunu görebiliyordu.

Üzerindeki darbeleri hiç hissedemiyordu. Ve Bilinci açılır, yine sonra bilinçdışı ve sonra tamamen bilinçli hale gelirdi. Kendisini dövdüklerini ve onların dövülmüşler gibi acı çektiklerini gördü ama o asla dövülmedi. Sonra onu bir yerde bıraktılar ve altın zincirini çıkardılar ve parmaklarında gerçek yakuttan bir yüzük vardı, hepsini çıkardılar ve onu bir yerde bıraktılar. Ve oradan evine kadar yürüdü. Tüm bunların onun başına geldiğini gördüm ve bu insanlara tokat atmaya, vurmaya çalıştığımı gördüm. Hepsini gördüm, bunu yapıyordum. Bu yüzden sabah erkenden kalktım, saat altı gibi evini aradım ve şimdi nasıl olduğunu sordum. Karısı, “Çok geç geldi. Demek istediğim, gerçekten sabah saat beşte geldi. Ve şimdi uyuyor”, dedi. “Bırak uyusun” dedim. Dün gece çok kötü zamanlar geçirdi ve çok acı çekti ve bu Rajneesh insanları onu çok rahatsız etti” dedim. Oldukça şaşırmıştı, bütün bunları bilmiyordu! Ayağa kalktığında ona “Nereye gittin?” diye sordu. Ve kendisi bunun hakkındaki tüm hikayeyi anlattı.

Sonra Bana telefon etti ve “Anne, beni kurtarmak için oradaydınız!” dedi. “Tamam” dedim. Ona söyledim ama normalde size anlatmam ama o gün sadece öğrenmek istedim. Sonra, “Babamın bana verdiği yüzüğümü kaybettim ve buna gerçekten çok üzülüyorum” dedi. Ben de “Tamam bulursun” dedim. Her ikisini de alacaksın.” Ve merdivenlerden inerken, orada kırmızı bir bohçanın yerde durduğunu gördü. Ve karısı, “Burada duran bu kırmızı bohça ne için?” dedi. Bunun üzerine uzanıp onu aldı. İçinde yüzüğü ve zinciri vardı. Sonra hemen Bana telefon etti, “Anne ikisini de buldum, nasıl başardınız?” Bunun yapılabileceğini görüyorsunuz. Yani tüm bunlar onlar için yapıldı çünkü gördüğünüz gibi biri bunu halledebilir. Bu böyle olabilir ama her şeyin Brahma’nın gücüyle yapıldığını bilmelisiniz, bu Adi Shakti’nin parıltısıdır. Hepsi bunun üzerinden yapılıyor. Gerisi tamamen hikaye. Eğer hikayeden korkmuyorsanız ve efsaneyi tanımıyorsanız, onun üzerindesiniz! Ama siz hala tanıyorsunuz. Sorun bu.

Sahaja Yogi: Eğer bir bilim insanıysanız, bilimsel çalışmaya devam etmemeniz gerektiğini mi söylüyorsunuz?

Shri Mataji: Hayır, hayır, hayır. Eğer bir bilim insanıysanız, o zaman Aydınlanmadan sonra yapmanız gereken şey, bilimle Aydınlanmayı bir araya getirmektir. Bilimi ve aydınlanmayı birarada açıklayabilirsiniz. Aydınlanmayı bilimsel yöntemle açıklamanız gerekir. Sizin çabanız, yeni bir yön olmalı, çünkü Aydınlanmayı öğrendiniz, Her Şeyi Kaplayan Gücün var olduğunu öğrendiniz, şimdi, eğer onu bilimsel dilde ifade edebilirseniz, onlarla konuşabilirsiniz. Böylece bu bilgi boşa gitmez.

Diyelim ki bir jeologsunuz, jeolojiye dair şimdiye dek açıklamadığınız birçok şeyi Aydınlanma ile açıklayabilirsiniz. Yani aslında bilimin  kendi kendisini gerçeklemesini sağlıyorsunuz! Cevaplayamayacakları o kadar çok soru var ki. Her şey, politika, her şey – neden başarısız oldu, ne oldu, nedeni nedir – her şey Sahaja Yoga bilimi ile açıklanabilir. Her şey! neden çalışıyor, neden çalışmıyor, sorun nedir, başarısızlık nedir – her şey açıklanabilir. İnsan davranışı, her şey. O halde kendi ilminizi, cehaletle örtülmüş ilmi aydınlatmak için kullanın. Örneğin, şimdi bakın, filmler, sinemalar, şunu, bunu geliştirdiniz. Bunu Sahaja Yoga için kullanın. Bunu Sahaja Yoga için nasıl kullanabilirsiniz, yollar ve yöntemler bulmaya çalışmalısınız. Bir dramatist olduğunuzu varsayalım: bu  dramayı kullanın. Sahaja Yoga üzerine bir drama yapın. Aklınızı buna ekleyin ve bunu yapabilirsiniz. Örneğin, birinin gazetecilik dersi aldığını varsayalım, o zaman gazeteciliğini Sahaja Yoga’yı yaymak için kullanmalıdır. Jeoloji için veya herhangi bir konuda da bunu bulmaya çalışmalısınız: Bilim adamları, jeologlar, psikologlar, herkes tarafından şimdiye kadar kaçırılan Sahaja Yoga’nın ışığı, çünkü bu karanlıkta olan, bütünle hiçbir bağlantısı olmayan tamamen tecrit edilmiş bir bilimdir. Şimdi görüyorsunuz, ateşiniz burada tamam mı? Şimdi elimi oraya koyduğumda ne oluyor bu ateş aydınlanıyor. Bu güç, sizden veya içinizden herhangi bir aydınlanmış ruhtan, ateşle yakılabilecek ne varsa emer ve onu yakar. Bu ateşi cehaletle analiz ettiniz ama şimdi aydınlandınız.

Hindistan’da tarım üzerine çalışan bazı bilim adamlarına aydınlanma verdim. Vibrasyonları tarım için kullanmaya başladılar ve on kat daha fazla verim alabileceklerini görüp şaşırdılar. Demek istediğim, üretilmekte olan şeylerin türleri arasındaki farkı görebiliyorsunuz ve bu konuda onlar muazzam çalışmalar yapıyorlar. Makaleler ve bir şeyler yayınlayacaklar ve bunu yapıyorlar. Ayrıca, örneğin bir atomun çekirdeği üzerinde vibrasyonların nasıl çalıştığını da görebilirsiniz. Mezotronlar aracılığıyla hareket edeceklerdir. Bunu görürseniz, mesotronlar ihtiyari oldukları için onlar hemen tepki verirler ve mikroskop altında görürseniz, onlarla başa çıkabildiğinize ve onları vibrasyonlar aracılığıyla hareket ettirebildiğinize şaşıracaksınız. Eğer içine girmek istiyorsanız içine girebilirsiniz çünkü her şeyden önce bu korkunç insanları başka neyin olabileceğine ikna etmelisiniz ve diğer her şeyden vazgeçip sadece onun içinde olduğunuzu kabul etmelisin. Yanımızda bilimden yoksun insanları iyileştiriyoruz. Deli insanları bilim olmadan iyileştiriyoruz. Sonuçta her şey insanın iyiliği için. Gıda sorununu iyileştiriyoruz. Maddi sorunları bile iyileştiriyoruz, herkeste iyileşme var, yani Lakshmi tattwa onlarda iyileştirildi. Bütün bunlar yapılabilir. Ve bilim adamları, aşırıya kaçan bilimin [bizi] bütünle ilgisi olmayan yıkıma götürebileceğini gösterebilirler. Eğer bir yönde hareket ederseniz, lineer bir hareket, bu sadece geri sarılır ve size geri döner. Ama eğer siz bütünle ilgiliyseniz, o zaman onu nasıl dengeleyeceğinizi bilirsiniz, yoksa burun büyümeye başlar veya kulaklar [büyümeye] başlar – bu kötü huyludur. Bilimin gelişmesi, modern bilimin gelişmesi kötücüldür.

Dünya’da bile, eğer Dünya’nın bir kısmı, örneğin o bir taraftan büyümeye başlarsa, Dünya’nın tüm dengesi ve balansı gitmiş olacak, öyle değil mi! Demek istediğim, eğer siz Doğa’yı gerçek bütünlüğü içinde görürseniz, o zaman böyle bir dengenin var olduğunu göreceksiniz. Bilim kör bir at gibi tek yönde hareket eder. Ne işe yarar? Sonra atoma gidiyorsunuz ve atomdan atom enerjisine ve oradan da yok etme kısmına geçiyorsunuz. Ama gerçeğe ve tam olana sadık kalsaydıniz, o kadar ileri gitmezdiniz. Tamam, bu işimize yarar, kullanın. Analiz sizi yok eder, tüm karakterimizi, her şeyi yok eder. Kendinizi, eğer kendinizi analiz etmeye başlarsanız, yok olursunuz. Kendinizi bir bütün olarak kabul edin. Beni de analiz eden tanıdığım insanlar da var. Böyle salak aptallar gördüm. Haa, varlar. O kadar harika ki, insanların oradaki küçük küçük beyinle yaşama şekli! Sahaja Yoga’da açıklayamadıkları her şey. Keşfedecek daha yüksek bir bilime sahip olduğunuz zaman, daha düşük seviye bilimleri unutun. Yani, kurbağayken sadece yaşadığınız kuyu için endişeliydiniz ama şimdi bir insansınız, başka şeyler için endişeleniyorsunuz. Şimdi, eğer bir süper-insan haline gelirseniz, yüksek bilimler için endişelenmeniz gerekir. Şimdi siz bilim yoluyla neyi başardınız, biz de bunu Sahaja Yoga ile bir saniyede başarabiliriz. Maddi refahınız olabilir, bir saniyede bunu  iyileştirebiliriz. Aydınlanmanızı alırsanız, maddi olarak daha iyi durumda olacaksınız. Koma ve ölü ya da deli ve gidik vakalar olarak ilan ettikleri insanların çoğu… onlar hiçbir deliyi tedavi edemediler. Akıl hastanesine gittiği zaman, bir ceset olarak dışarı çıkar.

Asla aklı başında bir insan olarak geri dönmez. Biliminiz şimdiye kadar neyi başardı? Ve hangi şekilde? Her şeyi ele alın: politik sorunlar, herhangi bir şeyi. Politik, diyelim ki demokrasiye sahip olmaya çalışıyorsunuz – demokrasiyi yarattınız. Komünizme sahip olmak istediniz – bu herkesi öldürmekten başka bir şey değil. Her şey tepetaklak. Merhaba! Nasılsınız? Buraya gel sen buraya gel! Baban geldi mi

Çocuk: Evet.

Shri Mataji: O nerede?

Çocuk: Orada.

Shri Mataji: Oh, anlıyorum, anlıyorum. Otur, otur, otur. İyi! Şimdi başka soru var mı? Biraz müzik yapalım mı?

Yogi: Anne, ‘Shri Bhagawati’ adının gerçek anlamı nedir?

Shri Mataji: Bilirsiniz, Adın birkaç farklı çevirisini gördüm, birbirinden tamamen farklı. ‘Bh’ ‘ga’: “Bhaga”, altı şeyi bir arada ifade eder. Onlar Tanrı’nın altı niteliğidir ve Bhagawati, Tanrı’nın gücüdür, bu yüzden Kendisi böyle adlandırılmıştır. Tanrı’nın altı temel özelliği. Birincisi masumiyet, ikincisi yaratıcılık, üçüncüsü… buna babalık diyebilirsin ama O besleyendir. Bakın bahçıvan ile Toprak Ana’yı bir araya getirirseniz, o zaman onların kalitesi nedir, büyütmek için besindir, bakmak, buna ‘palanhaar’ (besleyen)denir. İngilizce’de bir yerlerde bir kelime olmalı.

Patron’?

Ama ‘patron’ hepsi bu demek değil, değil mi?

Yogi: Hayvancılık mı? Shri Mataji: Hayvancılık mı? ‘Hayvancılık’ komik bir kelime! (kahkahalar) Bunun gibi bir şey. “Paternal” (Babavari)

Shri Mataji: Ama aynı zamanda Maternal’dir (Anaç), anlıyorsunuz.

Yogini: Koruyucu mu? Shri Mataji: Koruyucu sadece kontroldedir. Bütün bunlar bir araya getirildiğinde bunun ‘palanhaar’ olduğunu görüyorsunuz.

Yogi: Sürdüren.

Shri Mataji: Devam ettirmek de oradadır ama nezaket, kontrol, bakma, ayıklama. Bunun tüm güzellikleri ve eserinizi görmenin keyfi. Büyüme. Büyümemizi mümkün kılan. O halde O, Yücedir. Yüce. Hiç kimse O’ndan daha güçlü değildir. O en güçlüsüdür. Ve O, her şeyi kuşatmıştır. O her şeyi kaplar ve her şeyi bilir – Sarvarupa. Her şeyi bilir, her şeyi bilir. Bu ‘Bhaga’dır. Ve Bhagawati, Tanrı’nın gücüdür. Bhagawati olmadan, Tanrı’nın bir anlamı yoktur. Ay ve ay ışığı gibi, güneş ve güneş ışığı gibi. Fark edemezsiniz. Onlar sadece bir ve aynıdır.

Yogi: O halde Bhagawati Adi Shakti mi?

Shri Mataji: Adi Shakti, Bhagawati ile aynıdır. Birçok isimle anılır. Bunlardan biri de Nirmala’dır.