Easter Puja ve Havan, Lord Jesus’un yaradılışı

London (England)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Easter Puja, “Lord Jesus’un (İsa’nın) Yaratılışı”. Nightingale Lane Ashram, Londra (İngiltere), 11 Nisan 1982.

Bu gün, çok, çok önemli bir meselenin meydana geldiği günü kutluyoruz, kesinlikle en önemli konu diyebiliriz buna, bu gün böylesine büyük bir olayın gerçekleştiği gündür. Bu, bu şekilde gerçekleşmeliydi çünkü her şey bir bakıma bu kadar müsamahasızdı.

Son konuşmalarımda, İsa’nın cennetlerde ilk yaratılan olduğunu söylemiştim. Devi Bhagvat’da (Büyük Tanrıça’ya (Devī) tapınılan ve Hinduizm’in, Śāktizm mezhebinin kutsal metni) eğer okuduysanız, İsa, Mahavishnu olarak yaratılmıştı ve çok açık bir şekilde, Onun ilk olarak bir yumurta şeklinde yaratıldığı belirtilmiştir.  Bu, belki de 14,000 yıl önce yazılmış olan bu kitapta yazılmıştır. İsa’yı kehanet eden bir kitaptır ve işte bu yüzden Batı’da, özellikle Easter’da (Paskalya’da), arkadaşlar birbirlerine bir yumurta verirler. Yani, ilk varlık bu dünyaya bir yumurta olarak geldi ve bu İsa idi ve yumurtanın bir kısmı bu halde bırakıldı ve geri kalanı ise Kutsal Ruh tarafından, Mahalaksmi tarafından, kendisinden İsa’yı yaratmak için kullanıldı. Bu eski kitapta, İsa’ya, Mahavishnu adı verilmişti ve bu isim Vishnu’nun daha yüce olan formu anlamına gelir. Fakat aslında Vishnu Babadır ve İsa, Kutsal Ruh tarafından yaratılmış olan Oğul’dur. Konuşmamdan sonra, eğer sizde kitap varsa, Onun ne zaman yaratıldığına ve nasıl yaratıldığına dair olan metni okumak isterim. O Babası için ağladı ve bir keresinde çarmıh üzerinde de ağladı, yıllarca ağladı ve sonra İsa, Mahavishnu konumunda, “senin pozisyonun benimkinden daha yüksek olacak ve sen, evrenin desteği anlamına gelen “adhara” olacaksın” diyen babası tarafından kutsanmıştı. İşte O bu şekilde mooladhara’dan, adhara oldu. Bu göksel ‘vaikuntha’ konumunda yapıldı. Sonra, diyebilirsiniz ki, Mahalakshmi’nin enkarnasyonundan başka birisi olmayan İsa’nın Annesi tarafından, yani Kutsal ruh tarafından dünyaya getirildi.  Bu Onun, Radha olduğu anlamına gelir. Ra-dha. Ra, enerji anlamına gelir, dha ise enerjiyi destekleyendir. Easter’ın pek çok yönü vardır, kişi bunu anlamalıdır ama hemen hemen herkes, “İsa’nın neden ölmesi gerekliydi ve O neden dirildi?” derler. Bu noktaya belki de henüz çok açıkça değinmedim – işte bu gün sizlere anlatmak istediğim nokta bu. Ama siz İsa’nın yaşamının önemini anlayabilirsiniz. Ve size, İsa sayesinde aydınlanmanızı almalısınız denildiği zaman, bu Onun Agnya çakra içerisinden delip geçmesi gerektiği anlamına gelir.  O, orada olmalıdır. Eğer O, kapıda bu boşluğu yaratmasaydı, bizler asla aydınlanma alamazdık. İşte bu yüzden, “ancak İsa’nın lütfü ile cennetin kapısından geçebilirsiniz”, denilmiştir. Tabii ki, bu kilise anlamına gelmez, hiç bir şekilde kiliseler anlamına gelmez. Bir Sahaja Yogi olarak, Agnya çakranın içinden geçmeniz gerektiğini anlamalısınız. Nihayetinde burası, insanoğullarının geçmesi gereken en zor noktadır. Çünkü Agnya çakrada egonuz ve süper egonuz tamamen büyümüştür. Sadece insan konumunda bu ego gelişir. Mesele egonun üstesinden nasıl gelineceğidir ve egonun üstesinden gelme işini İsa yapmalıydı. Başlangıçta İsa, Shri Ganesha olarak yaratıldığı zaman, – Onun nasıl yaratıldığına dair öyküyü biliyorsunuz. Parvati’nin bedeninden “mala” alındı çünkü Onun evliliğinden önce, banyoda kendisine bir sürü (güzel) kokulu şey sürmesi gerekirdi ve bu sürdüğü şeyler alındı, bütün bu şeyler ve Onun vibrasyonları açığa çıktı.  Parvati, bu çocuğu sadece iffetini korumak için yarattı. Onu banyosunun dışına koydu ve buna dair bütün öyküyü biliyorsunuz. Şimdi, bu çocukta toprak elementinin bir kısmı vardı, – “prithvi-tattwa” (toprak elementi) oradaydı. Diğer tüm merkezler, onlarında içlerinde bazı elementler vardır, bazı elementler, prithvi-tattwanın orada olması gibi, toprak elementinin. Sonra, sizde su elementi var ve sonra sizde hava elementi var ve buraya geldiğiniz zaman, bu ışık elementidir, bu ışıktır.   Bu noktada, Agnya çakrada, İsa son elementi geçmeliydi, bu da ışık elementiydi, bu Onun sadece Tanrısal Gücün gerçek formu içinde ortaya çıkması gerektiği anlamına gelir, Omkara,  vibrasyonlar diyebilirsiniz ya da mutlak olan, ona logos (Tanrı’nın Sözü, ilahi akıl ve yaratıcı düzen ilkesi) diyebilirsiniz veya bunun gibi bir şey, ilk ses, – Brahma. Bu yüzden de O, Brahma prensibi olmalıydı. Brahma prensibi olmak için, İsa kendi içindeki diğer tüm elementlerden kurtulmalıydı. Yani, sonuncusu da, Onun içinden geçmesi gereken ışık elementiydi. Kendisi mala’dan yapıldığı için, kendisinde toprak elementi bulunmalıydı ve Onun içinde, diğer tüm elementler bulunmalıydı. Ama ne zaman ki Agnya’ya gelince, tam olmak için, mutlak olmak için, saf ruh olmak için, İsa tüm elementleri bırakmalıydı, yani bu da O ölmeliydi demektir, Onun içinde bulunan bütün bu elementlerin ölümü demektir. Süptil formda ne yaptıysa, bu madde formunda da çalışır ve bunu yapmak için O ölmeliydi ve Onda ölen şey, bu küçük toprak elementi ve diğer elementlerdi. Ondan çıkan şey, Saf Ruhtu, “Saf Ruhtu”. Bu yeniden dirildi, Saf Ruh, İsa’nın bedeni olan, İsa’nın bedenini biçimlendiren, Saf Brahma tattwa ve bu gerçekleşti. İsa kendisi hakkında kehanet edileni yaptı. O bir kurtarıcıdır çünkü insanları bu bedensel varoluştan çıkarmak için bu kapının içinden geçti, bu elementlere, bu var oluşa bağlı olanın, ruh olduğu anlamına gelir.  Bu yüzden de, sizin “O Olduğunuz” yer olan yeniden diriliş ile, siz kendi dikkatinizden, Ruhun dikkatine atlarsınız, dikkatinizi hissettiğiniz zaman, Ruh olduğunuz zamandır. Bu oluyor, bu size de olmuş olandır. Ama yeniden dirildiği zaman, İsa saf ruh oldu, Saf Brahma tattwa ve yeniden diriliş, sadece Toprak elementi olarak, Mooladhara’dan gelen Tanrısal Gücün bir meydana gelişidir ve bu büyümeye başladı.  Bu kendi büyümesini oradan alır ve Agnya çakraya geldi, nihayetinde Sahasrara’ya girmek,  tam olarak Brahma tattwa olmak için, İsa orada tüm elementler vasıtası ile bir geçiş yaratmıştı.

Ve bu çok zor ve deneyseldi ve deney oldukça tehlikeli bir şeydi. Başarısız olabilirdi çünkü Onda insan unsuru vardı, acı çeken beden elementidir. Ve O acı çekti çünkü bu beden elementi acı çeker, ruh değil, ruh acı çekmez, beden acı çeker. Yani, beden elementi acı çekmeliydi, bunu aşmak için, bundan kurtulmak için. Bundan kurtulmak için Onun muazzam bir cesareti olmalıydı. Bu o kadar zor bir operasyondu ki, O olmaksızın hiç kimse buna ulaşamazdı. Bunun, kendisinin önceden belirlenmiş kaderi olduğunu biliyordu ama bu yapılması en zor olan şeydi. Kaç Hıristiyan’ın yumurtanın anlamını bildiğini merak ediyorum. Yumurta, sizin aydınlanma öncesinde içinde bulunduğunu evreyi işaret eder. Yumurtanın kabuğu içinde olduğunuzda, siz Bay X siniz, siz Bayan Y siniz ama içinde tamamen olgunlaştığınızda, kuş hazırdır ve bu sizin yumurtadan çıkma zamanınızdır. Bu sizin iki kez doğduğunuz zamandır. Yani İsa’nın yeniden dirilişi bunu ifade eder ve işte bu yüzden, sen bir yumurtasın diyerek, bunu hatırlatarak,  insanlara yumurta veririz.  Bu yumurta bir ruh olabilir. Ve O ilk kez geldiği zaman bir yumurtaydı, O bir yumurta olarak yaratılmıştı – bunun yarısı Shri Ganesha olarak kaldı ve yarısı da Mahavishnu oldu.

Sonra İsa dünyaya geldi ve bütün elementleri ile ayrıldı ve saf vibrasyonlar Onun bedenini biçimlendirdi. O hepinizin içinde uyanmak üzere orada kaldı ve Kundalini dikkatinizi orada, bu noktaya getirdiğinde, sizde ruh olursunuz. İşte bu yüzden İsa, “Geçit benim, Kapı benim”, demiştir çünkü siz İsa olabilirsiniz. İşte bu yüzden O, “varılacak yer benim” demiştir, siz Ona ulaşmalısınız. Ama O, bu boşluğu sizin için yarattı. Ruhsal olarak uyanabilirsiniz, kendi ruhunuz olabilirsiniz. Ama İsa bir enkarnasyondu. O, Tanrının oğluydu ve bu yüzden de O, bir enkarnasyondu. Bu enkarnasyon sadece, sizi elementlerinizden çekip çıkarıp, sizi ruh yapmak için dünyaya geldi. Bu  en zor şeydi –çünkü insanoğulları kafalarında her tür yapay bariyeri yarattılar. Bakın, her ne düşünürsek ve akıllarımızla her ne yaparsak bunların hepsi ölüdür, insan yapımıdır, yapaydır çünkü gerçeklik aklınızın ötesindedir. Bu sizin aklınızda değildir,  onu kavrayamazsınız, onu tutamazsınız. Aklınızda her ne varsa, gerçek değildir. Bu ötededir. Yani İsa’nın döneminde Romalılar yüzünden, bir insan için aklın ötesinde olan bir şeyi kabul etmek, çok zor olmuştu ve bütün bu yine insanlar geliyorlar. Tarihi tekrarlıyoruz. Onlar çok ego merkezliydiler, ego ile o kadar doluydular ki, egolarını yok etmek için, bir geçit yaratmak için,  birisinin bunu yapması gerekliydi. Onun ölümü ile pek çok şey kanıtlandı. Onu çarmıha geren bütün bu kişiler aptal insanlardı, ego merkezliydiler, kördüler, Onun gördüğünü göremediler. Onun ne kadar hakiki bir kişi olduğunu göremediler. Onu çarmıha gerdiler. Demek istiyorum ki, Onu çarmıha germiş olmaları en büyük aptallıktır. Bunun hepsi biliniyordu çünkü bu insanlar o kadar aptaldılar ki, onlar sadece çarmıha gerebildiler. Başka ne yapabilirdiler ki? Çünkü kendi küçük egoları ile çok sade olan, çok hakiki olan, çok gerçek olan birisine dayanamadılar. Yani Onu çarmıha gerdiler ve bu çarmıha germe, bizlere bir cepheyi yarıp geçme olarak geldi.

Ama bizim için mesaj Yeniden dirilme kısmıdır. Bizler için mesaj çarmıha gerilme değil, yeniden diriliştir.  Çarmıha gerilme mesaj değildir çünkü O, bunu bizler için yaptı – Yahudilerin anlamak zorunda oldukları mesele budur. Geçen gün okuyordum, hemen bu gün – Canterbury Başpiskoposu ile bazı tartışmalar oldu ve adam sanki Tanrıya soru soruyor gibi piskoposa sorular soruyordu. Bir şekilde, “bu soruyu Tanrıya sormak isterdim” dahi dedi. Neden bu kadar çok Yahudi öldürüldü? Onlar bunu istediler! Onların acı çekmesini istediler çünkü onlar İsa’nın acı çekmesine kredi veremezlerdi. Hepimiz acı çekmeliyiz diye düşündüler. Ego. Bu egodur. “Her hangi bir kişi, bizim için nasıl acı çekebilir, bizlerinde ayrı ayrı acı çekmemiz gerek”. İsa’ya bu krediyi veremezlerdi.  Daha sonra gelen tüm düşünce, bizler acı çekmeliyiz şeklindeydi. Yani bu maddi seviyede her ne düşünürseniz, bu eyleme geçer.

Bu yüzden Mr. Hitler doğmuştu ve Hitler onlara acı çektirdi ve bu dünya üzerinde yaratılmış olan bütün problemlerden insanoğullarının aptallığı sorumludur. Diğer soruda, “çocuklar nasıl kan kanseri olurlardı, o sanki Tanrıya soruyordu”. Çocuklar nasıl kan kanseri olurlar? Eğer ebeveynler çok zıvanadan çıkmışlarsa ve hızlıysalar, çocuklar bunu kaparlar. Eğer evlendiğiniz zaman rahat biri değilseniz, bebek sahibi olacağınız zaman, boşanmayı ve her tür saçmalığı düşünüyorsunuz, bu zıvanadan çıkmışlıklar çocuk üzerinde çalışacaktır. Psikolojik olarak bu bir sol kanal problemidir ve çocuk doğar doğmaz kan kanseri hastası olmalıdır. İşte bu odur. Yani aptallıkları nedeni ile problemler insanlar tarafından yaratılmıştır. Tanrının sizler için yarattığı bir problem yoktur. O sizin tüm problemlerinizi çözdü. Bütün problemlerimizi O çözer. Sahaja Yoga’da Onun sizin küçük küçük problemlerinizi bile nasıl çözdüğünü gördünüz. Ama kendi aptallığımızla, elementlere, maddi şeylere olan bağımlılığımızla, maddi alışkanlıklarımızla kendimize problemler yaratırız. Madde başımızın tepesinde oturur – toprak elementi seviyesinde diyebiliriz. Sonra duygusal bağımlılıklar gibi başka problemlerimiz var, bu benim kızım, bu benim çocuğum, bu benim, bu benim, ben çocuğuma çok bağlıyım, bu benim ülkem, bu senin ülken. Problemler yaratırız.

Bu Falkland şeyi, bu bölgeden ne elde edeceğiz?  Bu Falkland şeyi,  suni bir problem, bunu görebilirsiniz. Demek istiyorum ki, bu insanlar oraya gittikleri zaman,  İspanyollardı onlar. Bunların hepsi İspanya’ya geri verilmelidir. Brezilya’da olan bütün bu şeyler de, Portekiz’e verilmelidir. Ne yapıyorlar orada? Eğer durum buysa, ama onların hepsi insan.  Bu arazi işi nedir? Bırakın insanlar her neredeyseler, mutlu bir şekilde orada yaşasınlar. Bu bölgeden onlar ne elde edecekler ki? Tanrı asla, Arjantin, Şili, İngiltere ve bütün bu şeyleri yaratmadı. Devi tek bir homojen yapı yarattı ve bu yapı birbirine bakar, bir kalbin yaratılması, bir karaciğerin yaratılması, bir beynin yaratılması, bir burnun yaratılması gibi. Eğer onlar kavga etmeye başlarlarsa, deyin ki, bu göz eğer bu gözle kavga etmeye başlarsa, biz buna güleriz. Ama insanoğulları aynı şeyi yaparlar. Her zaman bunu yapıyoruz. Bu problemleri yaratan insanoğullarının aptallığıdır. Çok aptal olduğunuz zaman, birileri bundan korkunç bir şekilde faydalanır ve dünyaya gelir, Hitler gibi ve size düzeltmeye çalışır. Buna hiç bir şekilde ihtiyacınız yok. Sadece bilgeliğe ve aydınlanmanıza ihtiyacınız var. Bu gün yapılan şey bu, sizler aydınlanmanızı aldınız. Bu yüzden Sahaja Yogiler için Easter, tüm dünyada en önemli oluştur, çünkü eğer bu olmasaydı, insanlara aydınlanma vermek mümkün olmayacaktı.

Sanırım Gavin daha sonra size Devi Bhagwat’da İsa hakkında ne yazıldığını okuyacak. Bu kitap 14,000 yıl önce, Markendaya tarafından yazıldı. Yani düşünün, 14,000 yıl önce! O biliyordu, geleceği gören biri olarak, Blake gibi, ne olacaktı, ne zaman İsa gelecekti. Ama İsa’ya Mahavishnu adı verilmişti. O, Vishnu değildi. O, Vishnu’nun oğlu idi ve Hıristiyanlar bu Easter’ı (Paskalya’yı) anlamıyorlar. Anlamıyorlar. Hıristiyanlık bu gün ölü bir zihinsel aktiviteden başka bir şey değil, sadece saçmalık, her hangi bir diğer saçma sapan din gibi. Anlamı olmayan diğer bir ahmakça, aptal bir din. Aydınlanmanızı almadığınız sürece, vibrasyonları hissetmediğiniz sürece, her yere kaplayan bu Tanrısal Gücü hissetmediğiniz sürece nasıl anlayacaksınız? Çünkü bu gerçek olan yegâne şeydir, hakikat olan tek şeydir. Buna ulaşmadığınız sürece, İsa’yı nasıl bilebilirsiniz? Ve Onun için savaşmak! Nasıl savaşırsınız? Anlamıyorum. Benim için bu aptallık, bir başka aşırılık. Bunu yaparak aslında ne yapıyorsunuz, tüm bu enkarnasyonları birbirinizi öldürmek için kullanmaktır. Düşünebiliyor musunuz? Sizi yükseltmek için gelen şeyler, size daha yüksek bir yaşama getirmek için olan şeyleri kullanıldılar, aynı şey, isimler öldürmek için, birbirini öldürmek, birbirini indirmek için kullanıldı. En fazla, eğer anlamadığınız bir noktaya ulaşırsanız, o zamanda “bu bir gizem” demeye başlarlar. Gizem nedir? Sahaja Yoga’da gizem yoktur. Hepsi buradadır. Benim için insanoğulları bir gizemdir. İsa’nın Yeniden Dirilişi, şimdi kolektif yeniden diriliş olmalıdır. İşte Mahayoga’nın olduğu şey budur. Kolektif yeniden diriliş olmalıdır ve bu kolektif diriliş için her şeyden önce, Sahaja Yogiler kolektif olmaya karar vermelidirler. Çünkü Kundalininin uyanışı sayesinde geçersiniz, buna şüphe yok, bunun sayesinde geçersiniz.

Ama kolektivitenin alanına girersiniz ve eğer bu kolektivitenin içinize sızmasına izin vermezseniz aşağı düşersiniz. Varsayalım, elementlerin ötesinde bir konumda oldunuz, sizin kolektif bir varlık olduğunuz konum. Bütünün parçası olduğunuzun farkındasınızdır. Burnunuza ve gözlerinize yardım etmeniz gerektiğinin farkındasınızdır çünkü bütünün parçasısınız. Anladığınız bu konuma ulaştınız. Bende diğer hücreler kadar önemliyim ve diğer hücrelere benim tarafımdan yardım edilmeli ve onlar da beni desteklemeliler. Bizler biriz. Tam bir uyum olmalıdır. Bu farkındalık aydınlanma sonrasında gelir ve eğer bu farkındalığı anlamıyorsanız, bu alanda kalabilmenin tek yolu kolektif farkındalıktır, aksi halde dışarı çıkarsınız. Kendi küçük kuyucuklarına sahip olmaya başlıyorsunuz ve sadece onların içine giriyorsunuz. Kendinizi daha fazla genişlettikçe, daha yükseğe yükselirsiniz ve sonra yine baddhalarınızla birliktesiniz, veya her ne ise. Ama eğer, ben bütün için yaşamalıyım, bütünden sorumluyum, bütün ile ilgilenecek bir hücre çekirdeği yaratmaktan sorumluyum ve eğer ben düşersem geri kalanlar acı çekecektir, benim düşmekle işim olmaz çünkü bu noktada yeniden dirildim, benim varlığım olan, ruh olan, kolektif varlık olan kolektivite konumuna girdim, ben orada kalmalıyım, orada olmalıyım, düşemem, yaşayabilmemin yolu bu değil diye düşünürsünüz. Ama aydınlanmadan sonra da gördüm, insanlar kabuklarından çıkamıyorlar. Hala kabuğun içinde kalmaya devam ediyorlar.   Kanatlarını açıp, şarkı söyleyip, kabuklarından çıkıp uçamazlar. Bunu yapamazlar. Her şekilde, hala kendi küçük yaşam şekillerine daha da küçük bir şekilde yapışırlar.

Gittiğiniz bir tatilde, ayrı bir tatil istersiniz. Neden? Bu tatil zamanı (holiday) – holy day (kutsal gün), dedikleri gibi, KUTSAL GÜN, bu holy day. Diğer Sahaja Yogilerle beraber olduğunuz zaman, gerçekten tatilden keyif alırsınız.  Aksi halde bir tatilden ne zaman neşe duyarsınız? Diğer yol hangisidir? Onlarla beraber olmak gerçek tatildir. Bu yüzden kişi, kolektivitenizi genişletmeniz gerektiğini anlamalıdır. Eğer kolektivitenizi genişletmezseniz sadece bir israfsınız. Sahaja Yogilerin müsrif bir yaratısısınız, bunu söylediğim için üzgünüm, aşağı düşeceksiniz. Böyle insanlar göstereceklerdir ki, başlangıçta, yavaş yavaş daha ve daha iyi olmaya başlarlar ve siz bir kez tam bu konumda olunca birbirinizin varlığından keyif almaya başlarsınız, onlardan korkmazsızın, onlar için herhangi bir sahiplenme olmaksızın, hiçbir şekilde beklenti olmaksızın, sadece bundan neşe duyarak. Bu olmalıdır. Bedenimizdeki hücreler böyledir. Eğer onlar bunu yapabiliyorlarsa biz neden yapmayalım? Çünkü bizler daha duyarlıyız, en azından sahip olduğumuz hücrelerden daha duyarlı olduğumuzu düşünürüz. En azından bu beklenir çünkü bizler tek hücreliden bu konuma dek çok evrimleştik. Ve sonra, sizler Tanrının yaratısının özetisiniz. Sizler en üstteki insanlarsınız. O zaman neden olmasın?

Yeniden dirildiğiniz zaman, olacak ilk şey, kendinizin artık bir birey değil de, kolektif bir varlıksınız. Artık bir birey değilsiniz.  Sizi bireyselliğinizden kurtaracak her şeyi atın. Artık bir birey değilsiniz. Size bireysel problemler olarak gelecek bütün problemler, kesinlikle yarasızdır, israftır, sahtedir. Kolektif problemleri düşünün. Böyle insanlardan neşe duyarım. Geçen gün olduğu gibi, Fergy (Derek Ferguson) Bristol’de Toprak Ana’da vibrasyon veren noktaların, hangi yerler olduğunu bilmeyi istiyordu. Bütün Bristol için, bütün Jamaikalılar için endişeliydi. Sonra da İngilizler için, sonrada bütün dünya için. Sizlerde olmalısınız. Kişi, kızım nasıl evlenecek, oraya gitmek için nasıl bilet bulacağım, diye endişelenmemelidir. Tüm bu saçma sapan fikirler bırakılmalıdır. Çünkü sizler şimdi Tanrının krallığına girdiniz ve O sizlere bakacak. Çünkü sizler bu konumu, sizin bir kolektif varlık olduğunuzu, kendi içinizde oturtmalısınız. Diğer şeyler akıp gidecektir. Yavaş yavaş herkes biçimlenecek. En zor tiptekiler bile, Ben düzeldiklerini gördüm. Ama size ne demeli, herkesi geliştiren kişi, ya siz? Oradan ne kadar uzaktasınız? Ben Tanrının krallığına girdim ve eylemlerim Onun gücü tarafından kollanır ve yönlendirilir ve bende bunun farkındayım, hususunu inancınızda bilmekten ne kadar uzaksınız.  Ben, kolektifliğimle ifade edilen Tanrının krallığına girdiğimin farkındayım. Bu yüzden kolektivite bir Sahaja Yoginin tabiatıdır ve kişinin anlaması gereken şey budur.

Tanrı sizleri kutsasın.