Mahashivaratri Puja: Bağımsız olmak ve Beynin Aydınlanması

Pandharpur (India)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

“Bağımsız olmak ve Beynin Aydınlanması”,

Mahashivaratri Puja, Pandharpur (Hindistan), 29.02.1984

Şimdi, hepimiz geldik, her şey yolunda. Şimdi, burası seçildi çünkü diğer tarafta çok sayıda korkunç insanın olduğunu söylediler. Yine de bizler,  onların sorunlarını yaşıyoruz. Pekâlâ. Gördüğünüz gibi, bunların modern zamanlar olduğunu ve modern zamanların pek çok karmaşası olduğunu bilmek zorundasınız. Herkes geldi mi? Ben önce İngilizce, sonra da Marathi dilinde konuşacağım çünkü bu insanlar, başka türlü bir şey anlayamazlar ve bu uygun olmaz. Bu modern zamanlarda, kutsal bir yer olması gereken bir yer, en kutsal olmayan yer haline geliyor. Bugünlerde bu durum öylesine alt üst olmuş bir halde ki. Ve biz çok temel olan bir şey kurmaya çalıştığımızda, bu sanki taşlar arasından çıkması gereken küçük bir fidan gibi. Pek çok şeyle mücadele etmeli, bu yüzdende beynimizi sağlam halde tutmalı, her konuda mantıklı olmalı ve sabrımızla, anlayışımızla neler başarabileceğimizi görmeye çalışmalıyız – bu çok önemlidir. Bugünün, hepimiz için çok büyük bir gün olduğunu düşünüyorum çünkü burası Virat’ın, Shri Vitthala’nın yeri (Bir tuğla üzerinde duran demektir). Shri Vitthala’nın – yani Krishna, (ana babasına) sadık bir oğula (yani Pundalik’e) göründüğü ve bu oğlanında O’na “sen bir tuğla üzerinde dursan iyi olur” dediği sırada, O’nun bulunduğu yer burasıdır. Ve Onun orada durup, (tuğlanın üzerinde) beklediğini söylerler. Bazı insanlar, gördüğümüz heykelin Toprak Ana’dan, bu kum üzerinde ortaya çıktığını ve Pundarikaksh’ın (Lotus Gözlü olan) “Onlar, yani beni ve ailemi görmeye gelenler; ben (o sırada) ebeveynlerimle meşguldüm, bu yüzden de onlar (yani Shri Krishna) benim evin dışına attığım bir tuğlanın üzerinde durdu” diyerek, onun taşıdığı şeyin bu olduğunu söylerler.

Şimdi tüm bu hikâye, içindeki sağduyu ile, çok mantıklı bir şekilde ele alınmalıdır. Tanrı’nın Kendisi her türlü mucizeyi gerçekleştirebilir. Tanrı tarafından yaratılmış olan bizler, mucizevi görünen bazı şeyler yapıyoruz. Diyelim ki, siz bu dünyanın yüz yıllık durumunu ele alırsanız, bugün mucizevi olabilecek pek çok şey gördüğümüzü söyleyebiliriz. Yüz yıl önce hiç kimse bu kadar uzak bir yerde, tüm bu düzenlemeleri yapabileceğimizi düşünemezdi ama tüm bu mucizeler Tanrı’nın gücünden kaynaklanıyor. Yani biz bu mucizenin çok küçük bir kısmının, çok küçük bir kısmının yaratıcısıyız. Dolayısıyla Tanrı’nın tüm mucizeleri açıklanamaz ve açıklanmamalıdır da. Onlar bizim aklımızın ötesindedir ve insanlara Tanrı’nın varlığını hissettirmek için Tanrı’nın her şeyi yapabildiğini (gösterir). Tanrı üç boyutun hepsine ve dördüncü boyuta da geçebilir. O canının istediği her şeyi yapabilir. İşte şimdi sizin her gün yaşamınızda gördüğünüz şey budur, hepinizde ne kadar çok mucize gerçekleşiyor ve sizler bunun nasıl olduğunu anlayamıyorsunuz. Canlı olmayan şeyler üzerinde bile, bu işe yarıyor ve insanlar bu şeylerin nasıl gerçekleştiğine oldukça şaşırıyorlar. Şimdi, tüm bunları gördükten sonra, bizler O’nun Tanrı olduğuna ve istediği her şeyi yapabileceğine inanmak zorundayız. Ve biz, hiçbir şey değiliz. Hiçbir şey değiliz. Bu konuda – Tanrı’nın mucizelerini anlamak konusunda – hiçbir mantık olmamalıdır. “Bu nasıl olabilir? Nasıl olabilir?” Bunu açıklayamazsınız. Sadece deneyimleriniz aracılığıyla Tanrı’nın her şeye kadir olduğuna inandığınız o zihin durumuna ulaştığınız zaman.

Bu çok zordur. Bu kavram çok zordur çünkü bizler sınırlı insanlarız, sınırlı güçlerimiz var, bizler Tanrı’nın her şeye nasıl kadir olabileceğini anlayamayız çünkü bizim, bizim kapasitemiz yok. O halde Yaratıcımız olan, Koruyucumuz olan, bizim var olmamızı isteyen, varlığımızın kendisi olan bu Tanrı, her şeye gücü yeten bir Tanrıdır, Onun gücü her şeye yeter. Sizinle istediği her şeyi yapabilir. Başka bir dünya gücü yaratabilir, bu dünyayı yok edebilir. Bu sadece, O isterse olur. Pandharpur’a Shiva Puja yapmak için gelme düşüncem şuydu: Shiva Ruh’u temsil eder ve Ruh hepinizin kalbinde ikamet eder. Sadashiva’nın oturduğu yer, başınızın üstündedir ama O kalbinize yansır. Şimdi, beyniniz Vitthala’dır. Dolayısıyla Ruh’u beyninize getirmek, sizin beyninizin aydınlanması anlamına gelir. Beyninizin aydınlanması demek, beyninizin sınırlı kapasitesinin Tanrı’yı idrak etme kapasitesi bakımından sınırsız hale gelmesi demektir. ‘Anlamak’ kelimesini kullanmayacağım – bunun yerine ‘Tanrı’yı idrak etmek’ – yani O’nun ne kadar güçlü olduğunu, ne kadar mucizevi olduğunu, ne kadar büyük olduğunu (idrak etmektir). Bir diğeri de insan beyninin yaratabildiğidir – tabii ki ölü şeylerden yaratabilir; ama Ruh beyine girdiğinde, o zaman siz canlı şeyler yaratırsınız, Kundalini’nin canlı işi. Ölüler bile canlı gibi davranmaya başlar çünkü siz ölülerin içindeki Ruh’a dokunursunuz. Her atomun ya da molekülün içinde olan çekirdeğin, o molekülün kendi Ruhuna sahip olması gibi. Ve eğer siz kendinizin Ruhu olursanız…

Bir molekülün ya da atomun beyninin, çekirdek gibi olduğunu söyleyebiliriz, çekirdeğin bedeni ama çekirdeği kontrol eden, çekirdeğin içinde ikamet eden ise Ruh’tur. Yani şimdi dikkatiniz ya da bedeniniz var – atomun tüm bedeni – sonra çekirdek ve çekirdeğin içinde de Ruh var. Aynı şekilde – biz bu bedene sahibiz, bedenin dikkatine ve sonra da… çekirdeğe sahibiz – bu beyindir. Ve Ruh da kalptedir. Yani beyin Ruh sayesinde kontrol edilir. Nasıl? Kalbin etrafında yedi tane aura vardır ki bunlar herhangi bir sayı ile çarpılabilir/çoğaltılabilir, yedi tanesi bin altı yüz güce yükseltilmiştir, bunlar yedi çakrayı izleyen auralardır, bu bin altı yüz güce yükseltilmiştir – yani on altı bin, pardon. Şimdi bu Ruh, bu aura aracılığıyla izliyor; izliyor – ve yine “izliyor” diyorum – bu aura aracılığıyla.

Oturabilir misiniz? Oturabilir misiniz? Bence bu daha iyi olur. Onu bir kez kaldırdığınızda, zahmet etmenize gerek yok.

Bu aura beyninizdeki yedi merkezin davranışlarını izler. Ayrıca o beyinde çalışan tüm sinirleri de izler – yine “izliyor”. Ama Ruh’u beyninize getirdiğinizde, o zaman siz iki adım ileriye gidersiniz çünkü Kundalini yükseldiğinde, O Sadashiva’ya dokunur ve Sadashiva Ruh’u bilgilendirir. Bilgilendirir anlamında – Ruh içinde yansır. İşte bu, izlenen auraların beyindeki farklı çakralarınız aracılığıyla iletişim kurmaya ve onu bütünleştirmeye başladığı ilk konumdur.

Ama Ruhunuzu beyninize getirdiğiniz zaman – bu ikinci konumdur – o zaman gerçekten tam anlamıyla, tam anlamıyla aydınlanmış olursunuz çünkü o zaman Benliğiniz, yani Ruhunuz, sizin beyniniz haline gelir. Eylem çok dinamiktir, insanda beşinci boyutu açar. İlk olarak, siz aydınlandığınızda, kolektif bilinçte olduğunuzda ve Kundalini’yi yükseltmeye başladığınızda, siz dördüncü boyuttasınızdır, dördüncü boyutu geçersiniz. Ama Ruhunuz beyninize girdiğinde, o zaman beşinci boyuta geçersiniz – yani, siz “yapan” olursunuz. Örneğin beynimiz şimdi, “Pekala, şunu kaldır” der. Siz de elinizle ona dokunur, kaldırırsınız. İşi yapan sizsiniz ama beyin Ruh olduğu zaman, Ruh yapan olur ve Ruh yapan olduğunda ise, o zaman siz tam bir Shiva olursunuz – aydınlanmış olursunuz. Bu konumda, eğer öfkelenirseniz, bağlanmazsınız. Hiçbir şeye karşı bağlı/bağımlı olan bir kişi değilsinizdir. Eğer herhangi bir şeye sahipseniz, ona bağlı değilsinizdir. Bağlanamazsınız çünkü Ruh bağlı olmamaktır, bu tam bir bağımsızlıktır. Hiçbir şekilde herhangi bir bağlılıkla uğraşmazsınız. Bir saniye için bile bağımlı değilsinizdir. Şimdi, Ruh’un bağlı olmaktan arınmışlığını anlamak için kendimizi çok iyi, net bir şekilde incelememiz gerektiğini söyleyebilirim: “Nasıl bağlıyız?”. Öncelikle beynimize bağlıyız, çoğunlukla beynimize çünkü tüm koşullanmalarımız beynimizdedir ve tüm egomuz da beynimizdedir.

Yani tüm bu duygusal bağımlılıklar beynimiz aracılığıyla gerçekleşir ve tüm egoist bağlılıklarımız da beynimiz aracılığıyla gerçekleşir. İşte bu yüzden aydınlanmadan sonra kişinin bağımsız olma halini uygulayarak Shiva Tattwa’yı pratik etmeye çalışması gerektiği söylenir.

Lütfen, şalı Bana verin.

Shri Shiva yüzünden hava çok soğuk. Şimdi bu bağımlı olmama pratiğini nasıl yapıyorsunuz? Hepiniz İngilizceyi biraz anlayabilirsiniz, değil mi? Çünkü bir şeye elbette beynimiz aracılığıyla ama dikkatimiz aracılığıyla bağlanırız. Bu yüzden Chitta Nirodh (Aklın sakinleştirilmesi) dediğimiz şeyi yapmaya çalışırız, bu dikkatinizi kontrol etmektir: nereye gidiyor? Sahaja Yoga uygulamasında, eğer daha yükseğe çıkmanız gerekiyorsa, başkalarının enstrümanını değil, kendi enstrümanınızı geliştirmelisiniz. Bu kesin olarak bilinmesi gereken bir şeydir. Şimdi, siz sadece dikkatinizi izleyin, o nereye gidiyor. Kendinizi izleyin. Kendinizi, kendi dikkatinizi izlemeye başlar başlamaz, Ruhunuzla daha fazla özdeşleşeceksiniz. Çünkü eğer dikkatinizi izlemeniz gerekiyorsa, siz Ruhunuz olmalısınız, aksi takdirde onu nasıl izlersiniz ki? Şimdi, dikkatinizin nereye gittiğine bakın. İlk olarak, tüm kaba yollarla siz bedeninize bağlanırsınız. Yani biz Shiva’yı görüyoruz – O’nun kendi bedenine karşı bir bağımlılığı yoktur. O her yerde uyur. Mezarlıklara gider ve orada uyur çünkü O bağımlı değildir. O asla herhangi bir bhoots ya da herhangi bir şey tarafından catch edilemez, bu türden olan hiçbir şey tarafından.

Bakın, O bağımsızdır. Bağımlı olmamak, sizin kendi bağımlılıklarınız aracılığıyla izlenmeli ve görülmelidir. Şimdi, sizler aydınlanmış ruhlar olduğunuz için, henüz Ruh, sizin beyninize gelmedi, elbette, ama yine de sizler aydınlanmış ruhlarsınız. Yani yapabileceğiniz şey, en azından dikkatinizi izlemektir, bunu yapabilirsiniz. Dikkatinizin nereye gittiğini görerek dikkatinizi çok net bir şekilde izleyebilirsiniz ve sonrasında, dikkatinizi kontrol edebilirsiniz. Çok basit: dikkatinizi kontrol etmek için dikkatinizi bundan şuna çekmeniz yeterlidir. Önceliklerinizi değiştirmeye çalışın. Tüm bunlar şimdi, aydınlanmadan sonra yapılmalıdır – tam bir bağımlı olmama hali. Yani beden rahatlık ister, bedeni biraz rahatsız etmeye çalışın. Deneyin. Rahat olduğunu düşündüğünüz şeyi, biraz rahatsız etmeye çalışın. İnsanlar bu yüzden Himalayalar’a gittiler. Görüyorsunuz, bu yere gelmek bile bize bir sürü sorun yarattı ama Himalayalar’a gitmek – bunu hayal edebilirsiniz. Bu yüzden aydınlanmadan sonra onlar bedenlerini Himalayalar’a götürürlerdi, “Pekala, bütün bunlardan geç. Bakalım, şimdi nasıl davranacaksın.” Yani kefaret tarafı dediğiniz şey, şimdi bir şekilde başlıyor. Bu çok kolay yapabileceğiniz bir kefaret çünkü siz artık aydınlanmış ruhlarsınız. Zevkle, birazcık, bu bedeni …… yapmaya çalışın. Shiva için, O’nun bir mezarlıkta ya da kendi Kailasha’sında ya da herhangi bir yerde olması önemli değildir. Dikkatiniz nerede, siz buna bakın. Sizin insan dikkatiniz umutsuzca kötüdür. Bu çok karışık bir saçmalıktır. “Biz bunu şunun için yaptık.”

Bir açıklama var ya da başkalarının bir açıklama yapması gerekir. Hiçbir açıklamanın yapılmasına, bunun kabul edilmesine ya da istenmesine gerek yoktur. Açıklama yoktur. Açıklama olmadan var olmak en iyi yoldur. Basit bir Hintçe ile, “Jaise rakhahu taise hi rahu”, yani “Beni nasıl tutarsan tut, ben o halde  kalacağım ve bundan neşe duyacağım.” Bu şiirin devamında Kabira şöyle der: “Eğer beni bir file bindirirsen” – ki bu bir kraliyet aracı anlamına gelir – “ben giderim. Eğer beni yürütürsen de, yürürüm.” “Jaise rakhahu taise hi rahu”. Yani bu noktada tepki yok, tepki yoktur. İlk olarak, açıklama yok, tepki yok. Şimdi, ikincisi yemekle ilgilidir ama bu insanoğlunun hayvanlar olarak sahip olduğu ilk arayıştır. Yiyecekte dikkat yoktur. Tuzunuz olsun ya da olmasın, şu ya da bu olsun, olmasın – dikkatinizi yiyeceğe vermeyin. Aslında bu sabah ne yediğinizi hatırlamamalısınız ama biz yarın ne yiyeceğimizi düşünürüz. Yiyecekleri biz, bu bedeni çalıştırmak için değil, bir tür dil zevkini daha fazla tatmin etmek için tüketiriz. Hazzın, kaba bir dikkatin işareti olduğunu anlamaya başladığınızda – her tür haz, çok kaba bir duyusallaştırmalıdır – duyular. Bu çok kabadır ama ben “Zevk yok” dediğim zaman, bu sizlerin ciddi insanlar ve sanki ailenizden birisi ölmüş gibi davranan birisi olmanız gerektiği anlamına gelmez! Ama siz Shiva gibi olmalısınız. Yani, bağımsız. O evlenmek için, oraya çok hızlı koşan bir boğanın üzerinde geldi. İki ayağıyla, bu şekilde bir boğanın üzerinde duruyordu ve boğa hızlı şekilde koşuyordu ve O da, boğayı tutuyordu.

Ayaklar böyleydi! Ve O, kendi düğünü için geliyor. Ve O’nunla birlikte tek gözlü, burunsuz, her türden garip insan oraya geliyor. Ve karısı, insanların Shiva hakkında konuştukları saçma sapan şeylerden dolayı, oldukça utanıyor. O şöhretinin ne olacağına, bu şeye aldırmıyor ama bu, sizlerin hippiler haline gelmeniz anlamına gelmez. Gördüğünüz gibi sorun şu: bir kez böyle düşünmeye başladınız mı, hippi olursunuz. Pek çok kişi, eğer Shiva gibi davranmaya çalışırsanız, sizin Shiva olacağınıza inanılır. Pek çok kişi şuna inanır: eğer ganja (esrar, marihuana) tüketirseniz, siz Shiva olursunuz çünkü Shiva ganja tüketirdi, çünkü o bunu içerdi, O bu dünyadan ayrılmak için her şeyi tüketirdi. Onun için ganja ya da başka bir şey ne fark eder ki? Ona herhangi bir şey verin, asla sarhoş olmaz, buna hiç şüphe yok. O tüm bunları tüketir ya da onlar Shiva gibi yaşarlarsa, O’nun her şeyden uzak durduğu, kendilerinin de Onun görünüşüne en az aldırdığı şekilde yaşayacaklarını düşünürler. Shiva’nın ihtiyacı olan görünüş, O’nun güzelliği olarak göründüğü şeydir. Onun hiçbir şey yapılmasına ihtiyacı yoktur. Yani herhangi bir şeye bağlanmak çirkinliktir. Çirkinliktir, saçmalıktır ama siz istediğiniz gibi giyinebilirsiniz ya da en sıradan kıyafet içinde olsanız bile, siz en muhteşem kişi olarak görünürsünüz. Ama eğer siz, eğer siz “Pekala, bu koşullar altında, hadi ben tek bir çarşafa sarınarak etrafta dolanayım” derseniz, bu böyle değildir.

Ruh sayesinde içinizde evrimleşen güzellik size bu gücü verir, siz canınız ne isterse onu giyebilirsiniz – güzelliğiniz için bundan dolayı hiçbir fark yoktur, güzelliğiniz her zaman oradadır ama siz bu konuma ulaştınız mı? Ve bu konuma yalnızca Ruhunuz beyninize girdiğinde ulaşırsınız. Ego merkezli insanlar için bu daha zordur ve işte bu yüzden de onlar bir şeylerden neşe duymazlar. En ufak bir bahaneyle onlar yıkılırlar. Ve neşenin kaynağı olan Ruh içeri girmez, ortaya çıkmaz. Neşe güzelliktir. Neşenin kendisi güzelliktir ama bu, kişinin ulaşması gereken bir konumdur. Bağımlılıklar çeşitli yöntemlerle gelirler. Eğer biraz daha ileri giderseniz, o zaman ailenizle ilgili bağımlılıklarınız olur, “Çocuğuma ne olacak? Kocama ne olacak? Anneme, karıma ne olacak?”, budur, şudur, bu saçmalık. Babanız kim ve anneniz kim? Kocanız kim ve karınız kim? Shiva için, O tüm bunları bilmez. O’nun için, Kendisi ve Gücü birbirinden ayrılmaz şeylerdir. Bu yüzden O tekil bir kişilik olarak durur. İkili, … ikilik yoktur. İkilik olduğunda, o zaman siz sadece “benim karım” dersiniz. “Benim burnum, benim kulaklarım, benim ellerim, benim, benim, benim, benim” demeye devam edersiniz. Git, git, derinlere in. Siz “benim” dediğinizde, bir ikilik vardır ama Ben, “burun” dediğimde, o zaman ikilik yoktur. Shiva – Shakti’dir, Shakti – Shiva’dır. İkilik yoktur ama biz başından sonuna ikiliğimiz içinde yaşıyoruz ve bu yüzden de bir bağımlılık vardır.

Eğer ikilik yoksa, bağımlılık nedir, bunu anlıyor musunuz? Eğer siz ışıksanız ve siz lamba iseniz, o zaman ikilik nerede? Eğer siz ay ve ay ışığıysanız, o zaman ikilik nerededir? Eğer siz güneş ve güneş ışığı iseniz, siz sözsünüz ve anlamsınız, o zaman ikilik nerede? Ama bu ayrılık olduğu zaman, bir ikilik vardır ve bu ayrılık nedeniyle kendinizi bağımlı hissedersiniz. Çünkü eğer bu siz iseniz, nasıl bağlı olacaksınız? Bu noktayı anlıyor musunuz? Çünkü siz ve sizin olan arasında bir fark ve mesafe vardır, işte bu yüzden siz ona bağlanırsınız ama bu benim ve öteki olan kim? Bütün bu evren benim, öteki kim? Her şey benim, öteki kim? Ama bu, bu değildir, bu bir beyin dalgası ya da bir ego beyin dalgasıdır.

Oturun, oturun. Eğer bir şeye ihtiyacım olursa, isterim. Bu, diğerlerini rahatsız ediyor. Oturun. Biz çok önemli bir konu hakkında konuşuyoruz. Şu anda hiçbir şeye ihtiyacım yok. Dokuz saat otursam bile Benim bir şeye ihtiyacım olmayacaktır. Lütfen endişelenmeksizin oturun. Rahatsız etmemelisiniz. Oturun lütfen.

Peki diğeri kim? Hiç kimse! Bu sadece Ruhunuz beyninize girdiğinde ve siz Virat’ın Kendisinin bir parçası haline geldiğiniz zaman mümkündür. Size söylediğim gibi, Virat beyindir. O zaman yaptığınız her şey – öfkenizi gösterdiğiniz zaman, şefkatinizi gösterdiğinizde, merhametinizi gösterdiğinizde, her şey – bunu ifade eden Ruh’tur çünkü beyin kimliğini kaybetmiştir. Sözde sınırlı olan beyin, sınırsız Ruh haline gelmiştir.

Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum, böyle bir şey için nasıl bir benzetme yapabilirim ama yapabileceğimiz şey, bunu anlamaktır, eğer okyanusa bir renk damlatılırsa, okyanus renklenir – bu mümkün değildir ama – bunu anlamaya çalışın, eğer küçük bir renk, sınırlı miktarda bir renk okyanusa damlatılırsa, renk kimliğini tamamen kaybeder. Bunun tam tersini düşünün. Eğer okyanus renkliyse ve atmosfere ya da herhangi bir parçaya, herhangi bir küçük parçaya ya da herhangi bir noktaya, herhangi bir atoma ya da herhangi bir şeye o dökülürse, bunların hepsi renklenir. Yani Ruh, içinde ışık olan okyanus gibidir ve bu okyanus beynimizin küçük fincanına döküldüğü zaman, fincan kimliğini kaybeder ve her şey ruhani hale gelir. Her şey. Siz her şeyi ruhani bir hale getirebilirsiniz, her şeyi. Herhangi bir şeye dokunduğunuzda, o şey ruhani olur: bu kum ruhani olur, toprak ruhani olur, atmosfer ruhani olur, göksel  varlıklar ruhani olur. Her şey ruhani olur. Beyniniz sınırlı iken, Ruh olan okyanus da böyledir. Bu yüzden sınırlı beyninizden bağımsız olma hali sağlanmalıdır. Beynin tüm sınırlamaları kırılmalıdır, öyle ki bu okyanus o beyni doldurduğu zaman, o küçük fincanı kırmalı ve o fincanın her bir parçası rengarenk olmalıdır. Tüm atmosfer, her şey, her ne bulursanız bulun, renkli olmalıdır.

Ruhun rengi Ruhun ışığıdır ve Ruhun bu ışığı hareket eder, çalışır, düşünür, koordine eder, her şeyi yapar. Bugün Benim beyine Shiva Tattwa’yı getirmeye karar vermemin nedeni budur. İlk prosedür beyninizi Shiva Tattwa’ya doğru götürmek ve ona, “Bak, sen nereye gidiyorsun, Bay Beyin? Dikkatini şuna veriyorsun, buna veriyorsun, dahil oluyorsun – şimdi ayrıl, kendin beyin ol. Sadece beyin. Ayrıl, bağımlı olma”. Ve sonra, bu bağımsız hale gelmiş beyni alın, tamamen Ruh’un rengiyle dolmuş olanı. Bu otomatik olarak gerçekleşecektir. Dikkatinizde bu sınırlamalar olduğu sürece, bu gerçekleşmeyecektir. Bu yüzden kişi bu tapasyayı gerçekten, kasten yapmalıdır. Her bir birey. Ben sizinleyim; yani herhangi bir pujaya sizin bu şekilde ihtiyacınız yok ama bu konuma ulaşılması gerekir ve bu duruma ulaşmak için sizin pujaya ihtiyacınız var. Umarım birçoğunuz Benim yaşam sürem içinde Shiva Tattwa olursunuz ama sizden acı çekmenizi istediğimi düşünmeyin. Bu tür bir yükselişte, acı çekmek yoktur. Bunun tam bir neşe hali olduğunu anlarsanız, işte o zaman Nirananda (Saf Neşe) olursunuz. Sahasrara’da adı geçen neşe  budur, neşenin adı Nirananda’dır ve Annenizin adının Nira olduğunu biliyorsunuz. Yani siz Nirananda (Nirmala Ananda) olursunuz. Dolayısıyla bugünkü Shiva ibadetinin özel bir anlamı vardır.

Umarım, dışa dönük olarak, kaba bir şekilde yaptığımız her şey, daha süptil  bir şekilde de gerçekleşir. Ben Ruhlarınızı beyinlerinize itmeye çalışıyorum ama bazen bunu yapmayı oldukça zor buluyorum çünkü dikkatiniz hala işin içinde. Kendinizden bağımsız olmaya çalışın. Öfke, şehvet, açgözlülük – her şeyden. Azaltmaya çalışın. Yemek konusunda bugün Warren’a söylediğim gibi, “Onlardan daha az yemek yemelerini isteyin, obur insanlar gibi değil.” Arada bir, büyük bir ziyafet gününde ya da başka bir şeyde daha fazla miktarda yersiniz ama her seferinde böyle yiyemezsiniz. Bu bir Sahaja Yogi’nin işareti değildir. Kontrol etmeye çalışın. Konuşmanızı kontrol etmeye çalışın.  İster konuşmanızda öfkenizi ifade edin, ister şefkatinizi ifade edin: ya da yapay bir şekilde şefkatli olun – bunu kontrol etmeye çalışın.  Biliyorum, bazılarınız fazla bir şey yapmayabilir. Sorun değil. Size birçok kez anlatmaya çalışacağım. Size yardım etmeye çalışacağım ama çoğunuz bunu yapabilirsiniz ve bunu denemelisiniz. Yani, daha derin bir seviyede, bugünden itibaren bazılarınızın ulaşamayacağı bir Sahaja Yoga’ya başlıyoruz ama çoğunuz daha derine gitmeyi denemelisiniz. Her biriniz. Bunun için, çok iyi eğitimli olan veya hayatta iyi bir yere sahip olan kişilere ihtiyacınız yok. Hayır, hiç de böyle değil, meditasyon yapan, kendini adayan, daha derine inen insanlara, çünkü onlar ilk kökler gibidirler, başkalarının da takip edebilmesi için onların çok daha derine ulaşmaları gerekir.

Şimdi bugünkü Puja için, çok kısa bir Ganesh Atharva Sheersha okuyacağız.  Bu sadece Ayaklarımı yıkamak ya da başka bir şey değildir, bu Atharva Sheersha’nın bir okunuşu ve siz … koyabilirsiniz.

Yani Shiva puja sırasında Benim ayaklarımı yıkamaya gerek yoktur, çünkü O (yani Shiva) zaten saftır.  Shiva her zaman temiz, saf, günahsızdır. Öyleyse Günahsız / Tertemiz olanı ne diye yıkayacaksınız ki? Birisi şöyle diyebilir, “Anne, Siz Ayaklarınızı yıkadığınızda, biz sudaki vibrasyonları alıyoruz.” Ama siz o kadar arınmışsınız ki, tamamen yıkandığınız, tamamen temizlendiğiniz bir durumda, onları yıkamaya gerek yok. Sonrasında bir Devi Puja yapacağız çünkü Bakire olan Gauri’ye ibadet etmek gerekir. Yani biz Bakire’nin yüz sekiz ismini söyleyeceğiz, sonra da Shiva Puja yapacağız. Üzgünüm, size bu konudaki her şeyi kısa bir konuşmada anlatamam ama bağımsız olmanız, aydınlanmanızda kendini ifade etmeye başlamalıdır. Bağımlı olmamak. Teslim olmak nedir? Hiçbir şeydir çünkü bağımlı olmadığınızda, siz otomatik olarak teslim olursunuz.  Başka şeylere tutunduğunuzda, teslim olmuş olmazsınız, hepsi bu.  Bana teslim edecek ne var? Ben o kadar bağımsız bir insanım ki, Ben tüm bunları anlamıyorum. Yani, Ben sizden ne alacağım ki? Ben çok bağımsızım. Hiçbir şey. Bu yüzden bugün umarım hepimiz şöyle dua ederiz: “Tanrım, bize güç ver ve tüm zevklerin, egonun neşesinin, düşündüğümüz her şeyin, diğer tüm cazibelerini bırakıp, Shiva Tattwa’nın saf neşe formuna girmemiz gereken o cazibe kaynağını bize verin. Kesinlikle.” Umarım size bugün neden burada olduğumu ve bugünün, neden çok büyük bir gün olduğunu açıklayabilmişimdir. Burada bulunan sizler özellikle çok şanslı insanlarsınız, Tanrı’nın size karşı nazik davrandığını, bugün burada bulunarak, bunu dinlemeniz için sizi seçtiğini düşünmelisiniz. Ve sonra, bir kez bağımsız olduğunuzda, kendinizi sorumlu hissetmeye başlayacaksınız – Abhiyukta – sorumlu.  Ama bir sorumluluk, ego veren bir sorumluluk değil, kendi kendine icra eden, kendi kendine ifade eden, kendi kendine tezahür eden bir sorumluluk. 

Tanrı sizi kutsasın.

(Shri Mataji Marathi dilinde birkaç cümle ile sözlerini tamamlar)

(Yogiler Ganesha Atharva Sheersha okurlar. Daha sonra “Argala Stotram” Sanskritçe okunurken, bayanlar Devi’nin süslemesini yaparlar. Sonunda Shri Mataji şöyle der)

Shri Mataji: Bhavani olarak, Shiva’nın eşi olarak, çok süslü bir şey giyilmez. Sanki Shiva ile olan birliği, dışarıda tezahür eden her şeyi içine çekiyormuş gibi. Bu yüzden fazla süs eşyası ya da herhangi bir şey kullanılmamalıdır. Bu yine sizin anlamanızı sağlamak içindir – rasyonel düzeyde bu zordur.

Ama tüm bu tezahürler siz Sadashiva ile bir olmadığınız zaman ortaya çıkar. Ama O’nunla bir kez bir olursanız, o zaman kimliğiniz kaybolur, artık hiçbir ikilik kalmaz. Böylece “ben ve benim gücüm” sorusu ortaya çıkmaz, “ben ve benim gücüm” bir olurlar.

Sahaja Yogi: Shiva Shakti Swarupini (Belli bir forma bürünen).

Shri Mataji: Shiva Shakti.

Sahaja Yogiler: Om twameva Sakshat Shri Shiva Shakti Swarupini Sakshat

Shri Adi Shakti Mataji, Shri Nirmala Devyai Namoh Namaha.

(Marathi dilinde bir yogi ile yapılan kısa bir konuşma)

Sahaja Yogi: Havan?

Shri Mataji: Şimdi Havan başlayacak.

Sahaja Yogi: … Shiva Sahasranama?

Shri Mataji: Shiva Sahasranama.

(Marathi)

(Shri Mataji muhtemelen Shri Shiva’nın İsimlerini içeren bir kitaba bakmaktadır)

“O, Arabulucu olan kişidir”. Yani siz önce Shri Shiva’nın kalbinde ikamet eden Tanrıça’ya uyum sağlamalısınız ve sonra Shiva’yı kısa bir form içinde  tanımlamalısınız. Ve bu devam ederken, sizler buraya gelmeye ve bunu halletmeye  başlamalısınız (Marathi).

Buraya birkaç bayan ve bey otursun. Gelin, kimi evli insanlar, bir ya da – sizden iki çift, basaa (oturun). İki çift.

Yeni çiftler… (Marathi). Basaa.

Ve şimdi bazı yabancılar. Evli çiftler. (Marathi).

Buraya gelin. Yaklaşın. Karınız, o nerede?

Sahaja Yogi: O şimdi geliyor.

Shri Mataji: Ah. Buraya otur. Pekala. Şuraya doğru otur. Şuraya, Ah ya da sen bu tarafa otur, o da şu tarafa otursun.

Oh. Şimdi. Bütün bunları söylerken, çiçekleri oraya koymanız gerekecek. Şuraya. Çiçekleri yaymanız gerekecek. Gelin, devam edin, yaklaşın. Sadece daha yakın olun. Daha yakın. Hala var – birbirinize yaklaşın.

(Marathi)

Sadece biraz o tarafa gidin. Bunu hareket ettirin (Marathi).

Bir tarafa oturun. (Marathi)

Lütfen bir ayağınızı temizleyin ve bu şeyi tamamlamayın, sanki bu daha iyi olacakmış gibi.

Pekala, şimdi, şu anda o… (Shri Mataji Marathi dilinde konuşur, sonra İngilizce “Bull” (boğa) der) bu çok hızlı bir sayı. Yani yapmanız gereken şey hızlı bir sayı, Shiva hızlı bir sayı (kahkahalar), bu yüzden bu noktada çok hızlı hazırlanmalısınız, görüyorsunuz. Hayır, hayır, hayır, hayır (Marathi).

Önce çiçekleri koymalısınız, sonra da – bunu bayanlar düzenlemeli, onlar, onlar daha iyi. Bakın, koyun… (Marathi).

Önce çiçekler (Marathi), önce çiçekler ve sonra (Marathi… “hızlı sayı”…).

Şimdi her şeyden önce çiçekleri koyacaklar ve sonra her şeyi düzenleyecekler ve bittiğinde o zaman başlayacağız …

Sahaja Yogi: Sahasranama. (Marathi dilinde konuşma).

Bay Warren, Bay Dhumal, Bay Modi.

Lütfen gelin.”

Shri Mataji: Eşleri olmadan gelenler.

Sahaja Yogi: Eşleri olmadan gelenler …

Shri Mataji: … aynı zamanda lider olan eşler.

Sahaja Yogi: … ve lider olanlar.

Shri Mataji: Eşlerle değil. Eşleri ile gelenler gelmemeli.

(Dhumal hakkındaymış gibi görünen Marathi dilinde bir konuşma)

Tamamdır (Shri Mataji güler). Eşleri olmayanlar… (belirsiz) (Marathi).

Sahaja Yogi: Pradhan.

Shri Mataji Pradhan. Evet, evet. (Marathi).

Hepiniz buraya gelmelisiniz.

Siz şu tarafa geçin, evli ve eşleri yanında olan insanlar. Gelin, Bunlar sanyasiler. (Marathi)

Hepiniz gelin. (Marathi)

Gelin, hepiniz burada olmalısınız (Marathi) Gelin. Rajesh? (Marathi) Gelin, hepiniz. (Marathi) Gelin.

(Marathi) Havan, Shri Shiva’nın İsimlerinin okunmasıyla başlar. Tören sırasında, Sahaja Yogiler ateşe adaklar sunarken, Shri Mataji’nin etrafındaki liderler de, O’nun ayaklarına yapraklar sunarlar).

Warren…? Hepiniz bu tarafa gelmelisiniz.

(İsimlerin okunmasından sonra Shri Shiva’ya bir övgü söylenir)

Sahaja Yogiler: Om Twameva Sakshat Shri Shiva Parvati Sakshat

Shri Adi Shakti Mataji, Shri Nirmala Devyai Namoh Namaha.

(Shri Shiva’ya övgü şarkıları söylenmeye devam edilir)

Sahaja Yogiler: Om Twameva Sakshat Shri Shiva Parvati Sakshat

Shri Adi Shakti Mataji Shri Nirmala Devyai Namoh Namaha.

(Marathi dilinde belirsiz bir konuşma, ardından Shri Mataji “Rajesh? … Havan…” der ve alnına kül serper).

Shri Mataji: Beş dakika meditasyona girmeli. Önümde eğilebilirsin ama meditasyona gir.

(Marathi. Shri Mataji’nin Ayaklarına bir çelenk sunulur. Ellerine süte benzeyen bir sıvı sürülür. Sonra Kendisi bir fincan çay alır; yogilerle Marathi dilinde sohbet eder)

Ne sessizlik.

(Marathi, yogiler Shri Mataji’nin ayaklarındaki yapraklarla yapılmış süslerini alırlar. Bunun için Shri Mataji daha sonra bacaklarını ayırarak oturur)

Shivaji’nin özel pozu… (Marathi) Bakın, bu Shiva’nın özel bir pozudur.

(Shri Mataji ayağa kalkar, havan ateşinin yanına gider ve ellerini ateşe doğru koyar ve ellerinden ateşe vibrasyonlar gönderir, sallar).

Shri Mataji: Hepiniz ellerinizi buraya koymalısınız ve sonra gelin, hepiniz geri dönün.

Şimdi. Sembolik olarak, ateş Vishnu Tattwa’yı temsil eder. Ve soğuk ise Shiva Tattwa’yı temsil eder.

Bugün Shiva Tattwa’dan Vishnu Viraata’ya girmesini istediğimiz için, hepiniz gelip ellerinizi buraya koymalı ve şimdi benim yaptığım gibi sembolik olarak vibrasyonlarınızı ateşe vermeye çalışmalısınız. Teker teker gelebilirsiniz ama Ben şimdi bir hamle yapacağım.

Tanrı hepinizi kutsasın.

Oh, en iyisi bu. Dhuni orada olmalı.

Ateş olmalı. Ateş değil, daha çok duman. Bu çok önemli.

Tanrı sizi korusun.