Shri Bhumi Devi Puja

Shudy Camps Park, Shudy Camps (England)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Shri Bhumi Devi Puja. Shudy Camps (İngiltere), 3 Ağustos 1986.

Bu gün Toprak Ana`nın pujasını yapmak için burada toplandık. Buna Bhoomi Puja, Shri Dhara Puja diyoruz. Ona (dişi) Dhara adı verildi. Bildiğiniz gibi, “dha”, desteklemek, sürdürmek anlamına gelir. ” Ra-dha – yani enerjiyi destekleyen kişi,  Radha`dır ve Dhara ise kendisini destekleyendir. O bizleri destekler, bizler Onun üzerinde yaşarız.

Bildiğiniz gibi, Toprak Ana inanılmaz bir hız ile dönüyor ve ama onun kendi ağırlığı ile bizler burada var olamazdık. Bunda başka, üzerinde çok büyük bir atmosfer basıncı vardır. O anlar, düşünür, koordine eder ve yaratır. Bunu ancak aydınlanmış bir ruh olduğunuz zaman öğrenebilirsiniz.  Önünüzde durmakta olan bir ışıkla fotoğrafımın önünde, Toprak Ananın üzerinde çıplak ayaklarınızla durduğunuzda,  ona saygı duyarak kendi negativitenizi emmesini ondan istediğinizde, Onun nasıl da negativitenizi kendisine çektiğini gördünüz. O Beni bilir, çünkü O Benim Annemdir.. O sizin büyükannenizdir denebilir ve işte bu yüzden o sizleri besler, sizlerle  ilgilenir.

Sabah erkek kalktığız zaman ayaklarımızı onun üzerine koyduğumuzda, “Anne, size ayaklarımızla dokunduğumuz için lütfen bizleri bağışlayın”, demeliyiz ama bunun bir önemi yok, çünkü çocuklar annelerine ayaklarıyla, elleriyle dokunabilirler, fark etmez.

Ama o Shri Ganesh`ın bedeninin yaratıcısıdır. O, bizlerin içinde Kundalini olarak temsil edilendir. O güneşin etrafında spiral bir yörüngede dolaşır. Güneş kendisi  aşağı ve yukarıya doğru hareket ederken, o  güneşin çevresinde bir spiral (yörünge) içinde hareket eder ama ikisi de relatif olarak hareket ettikleri için, sizler güneşin hareketini görmezsiniz. Toprak Ana ile diğer yıldızlar, gezegenler ve takımyıldızları arasındaki ilişki, büyük bir dikkatle sürekli ve değişken tutulur.

Materyalizmden bahsettiğimiz zaman, bizler Toprak Anaya karşı hareket etmiş oluyoruz. Onun süptil kalitelerinden bir şeyler öğrenmek yerine, bizler onu sömürmeye, onu deşmeye, onu kendi bencil dürtülerimiz için kullanmaya çalışıyoruz. Ne yapıyor o bize? O, sizlerin yemesi için bu güzel meyveleri yaratır. O mobilya yapmanız için, güzel evler yapmanız için bu güzel ağaçları yaratır. Sinirlerinizi yatıştırmak için size yeşil çimenleri verir. Varlığı üzerinde bir çok nehiri ve bir çok muazzam büyük okyanusu taşır. O, her zaman en büyük okyanuslardan da daha büyüktür. O bu kadar büyük bir şey iken, bizim yaptığımız nedir, onu gelişigüzel bir şekilde tamamen sömürmektir. Sonra da reaksiyonlar meydana gelir. Doğanın güzelim çevrimi bizim kesinlikle gereksiz ve saldırgan tutumumuz ile yıkıma uğradı.

O zaman, Toprak Ana kendisi gibi davranarak hiçbir şey yapmaz, çok fazla değil,  ama sonrasında ether harekete geçmeye başlar ve asit yağmurları dediğiniz, plastikler dediğimiz problemleriniz olur, bu düşüncesiz yaratılmıştan dolayı ortaya çıkan her tür problem.

Makineleri yapmaya başladığımız zaman, hiç bir denge gözetmeksizin deli gibi makineler üretmeye başladık. Bunun bir sonucu olarak, şimdi makinelerin köleleri olduk. Kendi ellerimizle hiç bir şey yapamıyoruz. Makineler nedeniyle, insanlar işsiz kaldılar. Benim bir çok kez söylediğim gibi, makineler bizim içindir, bizler makineler için değiliz ama bu gün durum çok farklı. Tamamen makinelerin ellerindeyiz, – yine aynı düşüncesiz davranış, yine aynı dengesizlik.

Toprak Ana bize dengeyi öğretir. Eğer o dengede olmazsa, hepimiz bitmiş olurduk. O bizlere ağır olmayı öğretir. O bizlere, diğer kişi bunu bilmeden, bunu hissetmeden, başka bir kişiyi nasıl cezb edeceğimizi öğretir bize. Köleleştirmeden, hipnotize etmeden, mecbur bırakmadan kendine çekmeyi ve beklenti içerisine girmeden vermeyi öğretir.  Herhangi bir beklenti içinde olmadan, bizlere verir, ona saygı göstermesek de, ona iyi davranmasak da, ona vermesek de bizlere verir. Ama o üzgün olduğunda, bunu duymuş olmalısınız, Meksiko`daki (volkan) patlama gibi. Meksiko`da neler oluyordu, bunu biliyorsunuz, çok uzun bir zaman önce Ben, onların her tür kara büyüyü kullandıklarını, her tür uyuşturucuyu ürettiklerini  sizlere anlatıyordum. Kolombiya da aynısını yapıyor ve eğer siz insanları incitecek bütün bu şeyleri yaparsanız, o zaman Toprak Ana volkanik koşullara geçer ve sonra bir volkan patlamaya başlar.

Bildiğiniz gibi ve Amerika`nın Batı kıyısındaki bütün bu yerler,  halen volkan tehlikesi altındalar. Her çeşit guru gidip oraya yerleşti, her tür kara büyü orada. Resmi olarak tanınan büyücülük var. Resmi olarak kayıtlılar. Hiç kimse bir şey yapmayı düşünmüyor, çünkü her tür şeytani şeyi yapma hususunda insani özgürlüğe sahip olduklarını söylüyorlar. İnsan Özgürlüğü adı altında her çeşit korkunç şeyi yapıyorlar. Bunun bir sonucu olarak, Toprak Ana bir süre mühlet veriyor. Bu her zaman kolektif bir ertelemedir. Bu her zaman kolektif bir ertelemedir, lütfen bunu aklınızda tutun ama Sita, Shri Rama`dan ayrılmak istediği zaman, o (Toprak Ana) kendisini açtı ve Onu (Sita`yı) kendi içine aldı. Bu Anne`nin kabul edilmesidir, bir yok ediş veya patlama-püskürme değildir ama onun püskürmesi kolektif olarak zarar verir ve bazen bazı masum kişilerde bununla ölürler.

Tanrının lisanında, ölüm mevcut değildir. Ölenler, tekrar doğabilirler ama ölüm bazen, insanları cezalandırmak için, onları yok etmek için, onları sahneden almak için kullanılabilir. İşte Toprak Ananın yaptığı şey budur. Bazen öfkesi çok büyük olabilir, büyük bir hassasiyetle son derece dinsiz ve kolektif olmayan pek çok kişiyi  yok ederek, dünya üzerinde binlerce ve binlerce kilometrelik bölgeyi mahfedebilir.

Sahaja Yogada da, kolektif olmayan insanlar, kolektif olmamaya çalışanlar, onun tarafından zarara uğratılırlar  ama bu onların anlamaları gereken çok gizemli bir şekildedir veya diyebiliriz ki, çok süptil bir yolladır.

Sahaja Yogiler, “bu benim evim, benim evim, bu benim özelim, bu benim karım, benim çocuğum, benim şeylerim, pujaya gelemem çünkü şu problemim var, Sahaja Yoga için bunu yapamam çünkü şu problemim var” diyerek, kolektif olmaktan uzaklaşırlar. Kolektif olmaktan uzaklaştığınız zaman, içimizde kundalini olarak temsil edilen Toprak Ana, üzülür. Ve o üzüldüğü zaman, insanlar için çok tehlikeli olabilecek bir biçimde hareket etmeye başlar.

Sahip olmak, Toprak Ananın kalitesi değildir, o hiç kimseye sahip olmaz. Örneğin, siz bir Hintli iseniz, İngiltereye gelebilir, her yere gidebilir, her yerde yaşayabilirsiniz. Sadece biz insanoğulları, bütün aptalca fikirlerimizle bu dünyayı,  farklı ülkeler, farklı yerler haline getirdik. O hiç kimseye bu şekilde hükmetmez. Sadece tek bir dünya vardır, Tanrının yarattığı sadece tek bir dünya vardır. O, yaratmadı…

(Bu biraz garip burada. Tamam, şimdi daha iyi. Tamam, şimdi daha iyi. Burada biraz garipti. Şimdi tamam.)

Bütün bu ulusları Toprak Ana yaratmadı. Onda sadece büyük nehirlerin aktığı derin vadiler vardır. Bazen, o kendisini her nerede yükseltti ise, dağlar vardır. Bunlar sadece güzellik yaratmak için, onun farklı genişlemeleridir ve farklı çeşitlemeleridir. Varsayalım ki, tüm dünya kel kafalı beyefendiler gibiydi, ne olurdu bize? Her şeyden önce, hepimiz kayıp giderdik sanırım! Veya yoksa her yer ormanlarla kaplı olsaydı veya her yerde sadece dağlar veya her yerde sadece nehirler olsaydı, ne olurdu? O güzelliği meydana getirmek için, tüm bu şeyleri bizleri mutlu etmek için, bize neşe vermek için, bizleri eğlendirmek için kullandı. O, tüm bu güzel sahneyi bizler için yarattı ve bizler ne yapıyoruz? Onu parçalara ayırdık, bu benim ülkem, bu senin ülken, bu onların ülkesi. Öldüğümüz zaman, sizin ülkeniz nedir? Bir kilisede gömülmüş olsanız da, yada açıkta gömülmüş olsanız, hepiniz ölü bedenlersiniz, hepiniz Toprak Ananın içindesiniz. Ülkemiz nedir, bizler Toprak Anayız. Yani Bizler, Toprak Anadan yapılmış bu vücudun, Toprak Anaya gitmesi gerektiğini anlamalıyız. Biz şu ülkeye  mensubuz, bu ülkeye mensubuz diye hissedecek kadar aptalız.

Tabii ki bu, mayanın en büyük mucizesi, insanlar bunu biliyorlar ama hala ona inanmak istemiyorlar. Bildikleri pek çok gerçek var, bundan eminler, bunu biliyorlar, ama ona inanmak istemiyorlar veyahut inanıyorlar ama bunu kabul etmek istemiyorlar ve hatta kabul etseler bile, onu bilmeyi istemiyorlar. Hiç bir şeyin bize ait olmadığını biliyorlar, bu komik bir insan mucizesi. Dünyaya geldiğimiz zaman ellerimiz böyle, gittiğimiz zaman ise böyle, her şey böyle.

Şuna rağmen, bunca anlayışa rağmen , hala kendi kendimizle oyunlar oynuyoruz, kendimizi kandırıyoruz ve ben şu ülkeyim, ben bu ülkeyim, ben çok büyüğüm meselesine inanmaya çalışıyoruz ve bu böyle gidiyor.

Ama insanoğulları bundan önce de,  kimi belli ülkelerde doğmuşlardı, başka ülkelerde. Bu kesinlikle yaşamın anlayışında ve gelenekte fark meydana getirdi, bu insan yaşamıdır. Toprak aynı kalır ama bu değişir. İklim belki değişiktir, işte bu yüzden de meyveler farklı olabilirler. Hepsi bir ayarlamadır. Bütün planda öyle güzel bir ayarlama vardır ki, tartışma yoktur, problem yoktur. Bu yine de sadece bir farklılıktır.

Varsayalım tüm dünyada muz üretiliyor, kim onlara önem verirdi? Örneğin, eğer götürüp Hintlilere muz verirseniz, buna gülerler ama onlara elma verirseniz, “Ooo, bekle, elma!” Diğer şekilde de, İngilizler için, birisine hediye olarak elma verirseniz, size bakıp, “Nesi var bu adamın?” diyecektir.

Yani oyun oynaması ve sizlere farklı iklimler sunması, farklı tipte ürünler sunarak sizlerin farklı şeylerden neşe duyması, bu yine Toprak Ananın kendi stilidir. Eğer farklılık yoksa, o zaman bundan neşe duymazsınız. O sizi ne kadar anlıyor ve biz onu ne kadar anlıyoruz?

Bir Sahaja Yogi için, buradan hiç bir şey almayacağımızı anlamak önemlidir. Hepsi topraktan başka bir şey değil ve toprak burada kalacak ve sonsuz dek yok olacaktır. Yanımızda ne götüreceğiz? Biz neye sahip olacağız? Bu her zaman bizim evrimimizdir, ruhumuzdur. Yani bizler ruhuz, bizler ne şu  nede buyuz. Neyiz biz, biz ruhuz ve bizler kesinlikle madde adı verilen hiç bir şey ile kirlenmedik.

Yani bizler Toprak Ananın özünü görmeliyiz, Toprak Ana kendi maddesini başkalarına neşe vermek için kullanır. Aynı şekilde, bizde eğer onu başkalarına neşe vermek için kullanırsak, o zaman sizde onun yolunu izlemiş olursunuz. Aksi şekilde eğer onu sömürmeye çalışırsanız, bu anneniz üzerinde delikler açmanız veya onu kazmanız gibidir.

Eğer onu parçalara ayırmaya çalışırsanız, bu sizin onun bedenini farklı parçalar şeklinde kesmeniz anlamına gelir. Tüm bu insani kavramlar, anne karşıtıdır.

Ama en kötüsü ve hepsinin en kötüsü, bizlerin, Toprak Annenin yaratmış olduğu,  içimizdeki Shri Ganesha`ya saygı göstermememizdir. İçimizdeki Shri Ganesha`ya saygı göstermiyoruz. Bizlere gelmiş olan masumiyete saygı göstermiyoruz.

Çocukların işkence görmesi, katledilmeleri ve taciz edilme şekli, çocuklara bu şekilde muamele edilen yerlerde, büyük bir volkanın  ülkelerini böyle yıkabileceğinden nasıl olup korkmuyor oluşları şaşırtıcı. Bu durumda Toprak Ana,  bu şekilde davranan bütün insanları yok edecektir ve o bütün bu tatlı çocukları kucağına alacak ve onları bir yerlerde yeniden meydana getirecektir.

İçimizdeki Shri Ganesha`ya, masumiyetimize, iffetimize saygı göstermediğimiz sürece, kendimize Sahaja Yogi denmesine izin veremeyeceğimizi anlamamız çok önemlidir. Bu yükselişimize doğru ilk adım, ilk başlangıçtır.  Bu temel Toprak Ana üzerinde kurulmadığı sürece, başka hiç bir şey konuşamayız.

İşte bu yüzden Ben, “İngiltere`de bir  Bhoomi Puja yapmalıyız ” diye karar  verdim. Umarım bununla, bu ülkede masumiyete saygı duyulacak, sevilecek, korunacak ve beslenecektir. Bununla, yetişkinlerdeki masumiyet uyanacak, diğer tüm şeylerin üzerinde kendi masumiyetlerine saygı duyacak, kendi iffetlerine saygı duyacaklardır.

Bu Bhoomi Puja ile bizler, içimizdeki Kundalini olan Toprak Ananın özüne saygı gösteriyor ve bununla kendi aydınlanmamıza saygı duyuyoruz.

Umarım, bu gün yapacağım şey, belki de bu ülkeyi, Benim ona “Evrenin Kalbi” dediğim kendi gerçek formuna dönüştürebilecektir. Bununla umalım ki, Toprak Ana bu ülkenin taş kalplerini eritip, her yerde güzelim Lotuslara, papatya çiçeklerinin kokularına döndürecektir.

Tanrı hepinizi kutsasın.

Bu günkü puja çok küçük olacak, çok uzun bir puja yapmayacağız. Sadece Shri Ganesha’nın Pujası, ve Gauri’nin Pujası olacak. Çok uzun bir puja olmayacak. Bu günkü tek şey, tam bir dikkat. Hepiniz sol eliniz Bana doğru ve sağ eliniz Toprak Anada olmak üzere oturmalısınız. Eğer sandalyelerde oturuyorsanız, sol elinizi Bana doğru tutup, sağ elinizi Toprak Anaya doğru tutabilirsiniz.