Girvins Ashramında çocuklar hakkındaki konuşma, İsviçre 1990

(Switzerland)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Arzier Konuşması, Girvins Ashramında Çocuklar üzerine konuşma (İsviçre), 21 Eylül 1990.

Yani bu castoriyi, bu misk`i bulmaya çalışan pek çok avcı var ve arıyorlar, onlar geyiği arıyorlar. Bu yüzden, lütfen kendi geyiğinizi koruyun, bu masumiyettir, bunu görün. Şimdi, çocukların masumiyetine saldırıldı, masumiyetleri saldırı altında ve masumiyete öyle bir saldırı geliyor ki, sizler endişe etmelisiniz, çocuklarınız için dikkatli olun. Harane, bu geyik anlamına gelir çünkü geyik küçük bir şeydir, yani o geyiğe dikkat edin, onlara bakın. Tam ifade onları temiz tutun, onları güvende tutun şeklindedir. Kendi nefesimizi yabancı bir şeymişcesine hissedeceğimiz bir zaman gelir ki, sanki onlar bizim değiller gibidir, işte bu yüzden ellerinizi birbiri içinde tutun çünkü bu çok karanlık. Tüm Sahaja Yogiler için çok hoş bir mesaj bu. Sizler liderinizi anlamak zorundasınız, işte kişinin anlaması gereken şey budur.

Bu gün İsviçre`de neler olduğuna dair kolektivite ile burada, konuşmak istedim, bunu da. Orada Arneau vardı ve Arneau çok sağ kanal oldu ve şu, bu. Yani bir sonuç olarak, İsviçreliler sanırım bunun tersi oldular. Arneau`un kapıldığı bir tür duygu, sanırım kendisi çok iyi bir adam olan yeni lider üzerinde bir baskı var ve o çok iyi birisi. Yani eğer baskı yaparsanız, o zaman hiç bir şey çalışmayacaktır. Yani lütfen Ben bu konuda bir şeyler yapana kadar, liderlerinizi dinlemeniz gerektiğini hatırlayın. Arneau hakkında bile, Ben onun tarafında durdum ve durdum ve o yanlış olduğu zaman onu uzaklaştırdık. Yani hiç kimse lidere meydan okumamalıdır, aksi takdirde onların hiç biri Benim otoritelerimden biri olamazlar- hiç bir şey akamaz. Bu sanki Kundalinin akışını tamamen durdurmak gibi bir şeydir. Bu yüzden liderlerinize meydan okumayın. Orada şunu fark ettim ki, büyük bir, orada açıkça gördüm ki, Agnya insanlarda yükseliyor. İnsanlar Agnyalar geliştiriyorlar ve bu sadece tek bir şey yüzünden oluşuyor, “Oh, bu Arneau idi. O şöyle yaptı …… ve şimdi Mathias. Yani Mathias da şunun gibi olmalı, otoritesi için.” Yolu bu değil. Sizler onun otoritesini kabul etmelisiniz. Eğer onun otoritesini kabul etmezseniz, Agnyanız catch edecektir ve çok sağ kanal insanlar olacaksınız. Son derece dikkatli olun. Şunu fark ediyorum ki, İsviçre de Agnya kesinlikle yüksek ve size söylemeliyim, size uyarmalıyım ki, duyarlı olun. Benim tüm enerjim lideriniz vasıtası ile akar, ta ki o bunu durdurana dek. Yani bu nokta ile ilgilenmek için Ben görevliyim.

Şimdi kendinizi teslim etmeyi öğrenmelisiniz. Aksi taktirde egonuz çok yukarıya gidecek ve siz hepiniz, Ben eminim ki, eğer böyle devam ederseniz, tek tek çok egoist olacaksınız. Şimdi ego batıda nasıl bu kadar çok olur, Ben bunun üzerinde çalıştım ve insanların Batıda neden bu kadar ego merkezli olduklarının nedenini buldum. Nedeni ne? Nedeni şu ki, bir çocuk beş yaşına kadar ego merkezlidir. O kendi kendine oynar, sizler onlara oyuncaklar verirsiniz, hepsi kendi oyuncaklarına sahip olurlar, onlarla oynarlar ve birbirlerini rahatsız etmezler. Ama eğer birbirlerini rahatsız edecek olurlarsa, çok kötü olurlar veya kesinlikle acımasız da olabilirler. Onlar her zaman paralel bir şekilde yaşarlar. Siz kendi işinizi yapın, Bende kendi işimi yapayım. Eğer onları bırakırsanız, “Bu benim. Bu benim,” diye hepsi yanlız başlarına oynarlar. Onlar bu dönemde kesinlikle ego merkezlidirler. Eğer bir çocuğa, “Burada duruyorsun, şimdi ne görüyorsun?” diye sorarsanız, o bu sandalyeyi görecektir, Beni görecektir, o bunu, şunu görecektir. Eğer oradan ona sorarsanız, bir şeyler gördüğünü söylemeyecektir – o burada gördüğü şekilde, aynı şeyi söyleyecektir. O bu tarafta duruyor ama asla bir başka kişinin bakış açısını görmeyecektir. İşte çocuk budur. Örneğin, burada bir duvar var, çocukda burada duruyor ve aralarında bir şey var. Yani siz çocuğa sorunca, “Diğer tarafta sen ne göreceksin?” O, durmakta olduğu yerden bakarak, aynı şeyi söyleyecektir. Başka birisinin ne gördüğünü söyleyemeyecektir. Yani bu durum, ego merkezcil olmanın çok güçlü olmasıdır.

Çünkü sizler, söylemek zorundayım ki bu çok, sanırım, bu bir deyim, Ben şunu çok netleştirmeliyim ki, sizin kültürünüz her ne ise, yani bu ülkelerin bu günkü kültürü, bu günkü diyorum, sadece egonuzu geliştirir bu. Eğer kendinizle meşgulseniz, ana babanız çok mutludur. Onlar hiç bir sorumluluk almayı istemezler, sizi düzeltmeyi istemezler, size “bunu yapma, şunu yapma,” demek istemezler ve çocuk hangi yoldan giderse gitsin, onlarda oradan gidiyorlar. Endişe etmek istemiyorlar. Hatta, ashramlarda bile fark ettiğim şey şu ki, eğer bir kişi çocuğu düzeltirse, buna dairt onların büyük bir itirazları var. çocukları hakkında çok hassaslar ve bu çok kötü çünkü bu durum çocukları son derece ego merkezcil yapacaktır. Ve Batıda, insanların çocukları hakkında çok hassas olduklarını gördüm. Hiç kimse onlara bir şey söylemeye cüret edemez.

Ama diğer taraftan da, şunu söylemeliyim ki, Hint kültürü hala çok mantıklı yolları muhafaza etmeye devam etti. İşte bu yüzden, dünya üzerindeki en iyisionların toplumudur. Ekonomileri korkunçtur, politikacıları en kötüleridir, bir çok şey hakkında onlar için kesinlikle işe yaramazlar diyebilirsiniz ama toplum seviyesinde en iyi olanlar onlardır. Bunun nedeni, kadınların topluma bakma sorumluluğunu üstlenmiş olmasıdır. Sizlere anlatacağım, biz oldukça büyümüştük, Ben kolejdeydim, kız kardeşlerimde kolejdeydiler. Bir gün biz geliyorduk, aşağıya doğru yürüyorduk ve bizler sadece, bir şaka yapıldı ve herkes bu yüzden gülmeye başladı, bazı arkadaşlarda vardı. Bir hanım araba ile gidiyordu, annemin arkadaşı, o gidip anneme dedi ki, “kızlarını arkadaşlarının yanında gördüm ve cadde ortasında gülüyorlardı.” Biz (eve) gider gitmez annem bizlere bağırdı, “Nasıl buna cüret edersiniz?” Biz korktuk ve bu hanımım o taraftan geldiğini bilmiyorduk. Annem dedi ki, “Nasıl cüret edersiniz? Bunu nasıl yapabilirsiniz?” – bu yaşta. Annemin arkadaşlarından her hangi biri bizi azarlayabilirdi, herhangi biri. Bize her şeyi söyleyebilirdi, “böyle yapmayın. Neden böyle yapıyorsunuz?” diyebilirdi. Bu sayede, bu ego kırılır. Ama eğer sen, başkalarının çocuğunu düzeltmelerine izin vermezsen, egoları asla kırılmayacaktır ve bu ülkelerde, Batı ülkelerinde, neden böyle olduğunun, insanların çok ego merkezli olmalarının sebebi budur. Onlar bunun dışında büyümediler. Bunun dışında büyümediler.

Her şeyden önce, o çocuklar asla düzeltilmediler, asla. Hatta bu yaşımda bile, eğer annem yaşasaydı, Beni düzeltebilirdi ve Ben asla kendimi bu konuda kötü hissetmezdim, herkes, arkadaşlarımızdan herhangi birisi veya herhangi bir kişi. Çünkü bunu yapmalarının nedeninin Benim iyiliğim olduğunu biliyorum.

Ama bir tür, bakın, şey oldu burada, orada Arneau`nun çok fazla bir tarafa doğru gitti. O posses oldu ve çok fazla gitti ve bu başka insanlara da oldu. Patrick de orada aynı problemlere sahip oluyor ve her ashramdaki herkes aynı problemlere sahip oluyorlar. Bu şey, çocuklarınızı domine etmeniz gerektiği değildir, hiç bir şekilde ama eğer yanlış bir şey yapıyorlarsa, onların hata yaptığını gören kişi, onu düzeltebilir. Bu, “Benim çocuğum. Sen ona böyle söylemeye nasıl cesaret edersin?” şeklinde olmamalıdır veya bu konuda kötü hissetmeye gerek yoktur. Bir kere bu, “benim çocuğum, benim,” türünde bir şey geliştirmeye başladığınız zaman, çocuklar kesinlikle ego merkezli olurlar ve siz asla onların bunun dışında büyümesine izin vermezsiniz. Onlar asla başkalarının bakış açısının ne olduğunu göremezler. Örneğin, biz onun sayesinde, sadece annemiz vasıtası ile değil, babamız, herkesin sayesinde bunu öğrendik. Onlar bize “böyle yapmamalısın” dediler. Yani bir çok şeyi biliyoruz, küçük küçük şeyler. Bu küçük kızların Bana söyledikleri gibi. Buradan değil bir başka ashramdan, İsviçre`de değil. “Onlara bakın. Sıcaktan geldiler, bu suyu alıp, için.” Hindistan`da hiç kimse yapmaz bunu. Nasıl, nasıl biliyoruz? Çünkü eğer birisi bunu yaptığımızı görürse, der ki, “Hayır, sen önce biraz bir şeyler yemelisin, biraz karbonhidrat al, sonra suyu iç. Neden onu aldın?” Kimse buna itiraz etmeyecektir. Yani bütün toplum çocuğu eğitecektir. Hiç kimsenin itirazı yoktur. Guido`nun da aynı şekilde bir problemi oldu. O çocukları düzeltmeye çalıştı, ebeveynler eleştirdiler. Hindistan`da hiç kimse öğretmene karşı bir şey söylemeye cesaret edemez. İşte bu yüzdende öğretmenlere saygı gösterilir. Eğer öğretmen böyle söylerse, tamam. Hiç bir şekilde saygıları yok, onların kendi ana babalarına bile saygıları yok çünkü onlar ego merkezli olduğumuzu keşfettiler.

Burada çocukların ebeveynleri ile konuşma şekilleri, davranış şekilleri, kimseye saygıları yok ve sonra, kendilerine saygıları yok. Kesinlikle utanmaz kişiler oldular. Yani siz çocuğunuzu uygun şekilde büyütün, onların kolektivite içine tamamen girmelerine izin verin. Demek istiyorum ki, kocamın ailesinde en az yüz kişi var. Düğün için, festival için veya bir şeyler için bir araya geldiğimiz zaman, aynı çatı altında olan, tek mutfakta olan en azından yüz kişiyiz. Ve herkes ne kadar ileri gideceğini bilir. Hiç kimse kötü hissetmez. Demek istiyorum ki, muhakkak çocukları da severler, onlar için her şeyi yaparlar ama eğer çocuğun düzeltilmesi gerekirse de, bu düzeltilecektir ve hiç kimse kötü hissetmez. İşte bu yüzden çocuklar bu kadar bağımlılar ve onların ego kabuğuna nüfuz etmek imkansız. Bu sürüp gider, büyür, büyür, büyür. Hatta daha sonra aydınlanma bile alsalar, eğer hissetseler bile, ego hala oradadır çünkü o hali hazırda ebeveynler tarafından ego şişirilmiştir, ana baba, “Sen özel bir şeysin” diyerek, çoktan bu egoyu onların kafasının içine soktular. İşte bunlar böyledir.

Demek istiyorum ki, geçen gün, benim küçük kızım, o kesinlikle büyük, vesaire. O oradaydı ve kendi kızını azarlıyordu. Bunun üzerine Worlikar geldi ve “Lütfen azarlama. Ben bunu daha fazla dinlemeyeceğim” dedi. Kızım sadece sessiz kaldı. O bu konuda kendini kötü hissetmedi. Bu konuda kötü hissetmedi çünkü, bakın, biz Hintliler bunu anlarız. Herkes bizi düzeltebilir ve bizler bunu iyi bir şey olarak kabul ederiz. Tanrıya şükür ki, bizi düzeltecek birisi var. Aksi takdirde bizler ağaçlara asılmış olacağız. Avdhut`un küçükken bir keresinde Bana sorması gibi, o dedi ki, “Varsayalım biz ailemizden ayrıldık, o zaman bhootlar da giderler – ana baba da ne varsa –onların bhootları da gider mi?” Ben, “Hayır, onlar seninle birlikte geleceklerdir” dedim. Bunun üzerine o dedi ki, “O zaman bu insanlar neden ana babalarından ayrılırlar? Çünkü farz etki, anne babamdan uzağa gittim ve ertesi günde ben sigara içmek istedim, kim beni düzeltecek? Eğer ebeveynlerim yanımda değilse, beni düzeltecek hiç kimse yoktur.” Demek istiyorum ki, bu iyi bir şey olarak kabul edilir, sizi düzeltecek, size bir şeyler söyleyecek olan ebeveynlerinizin, büyüklerinizin olması büyük bir kutsamadır.

Kızlarım evlendiği zaman, biz büyüktük, demek istiyorum ki, genç falan değildik, C.P., Gemicilik Organizasyonunun Başkanı idi, onun kız kardeşi, sekiz – dokuz yaşında, dedi ki, “bu evlilik için tırnaklarını boyamalısın.” Düşünün CP, tırnaklarını boyuyor ve o boyadı. O boyadı ve sonra onun on kere dhoti giymesi gerekti. Onun bunu yapması gerekliydi, o kesinlikle (duyulamıyor). Biz başka bir düğüne, bir şeylere gittik. O dedi ki, “Onlara bak. Onlar da takım elbise ve her şeyi giyiyorlar.” Ben dedim ki, “Tanrıya şükür, senin bir kız kardeşin var.” Ne yapılması gerektiğini sana söyleyecek birisi. Bu itaatı siz öğrenmelisiniz. Siz itaati öğrenmedikçe, her kim çocuğunuzu düzeltirse, ona hiç bir şey söylemeyin. Siz sadece hiç bir şey söylemeyin. Bırakın çocuğunuz herkes tarafından idare edilsin. Aksi halde bu onlar içinde çok kötü gidecek. Aydınlanmış olarak doğmuş olmalarına rağmen, onlara siz doğru eğitimi vermiyorsunuz, hayır. “Benim çocuğum” (ifadesi) derhal bırakılmalıdır. Onlar herkesin çocuğudur.

Şimdi, Anand geldi ve onunla birlikte kaldı. Ona, nasıl bir oğlan çocuğu olduğunu sorun.

Sahaja Yogi: Bir mücevher.

Birisinin mücevheri. Eğer, eğer o, ona birisi “Anand, böyle yapma” derse, asla kötü hissetmez. Bizi uyaracak birisinin olmasını büyük bir kutsama olarak hissederiz. O zaman, daha sonraları, Benim bulduğum şey, bu egonun bir balon gibi olduğudur. Eğer balon, eğer onu tamamen şişirmezseniz, o şişmez ve o zaman onu şişirmek zordur. Çok kolay ego geliştirmeyenler, işte bu yüzden geliştirmezler. İşte bu yüzden Hintliler, bu ego tripine kolayca girmezler. Onların balonu şişirmelerine asla izin verilmez. Ama bu Batıdakiler, egodan başka bir şey değiller. Bir şeyler yapın, biliyorsunuz, balon başlar.

Sonra, bizimle birlikte olan bir … (duyulamıyor) oldu ve ne zaman arabaya binse, o çok komik oluyordu, bilirsiniz, çok kibirli biri. Bu nednele Ben birilerine sordum, “neden bu kadar kibirli o?” Onlar dediler ki, “Anne çünkü o bir mercedesi sürüyor.” Ben dedim ki, “Ne? Mercedes? Bu araba ne onun ne de Benim. Neden bundan dolayı gurur duysun ki?” Demek istiyorum ki, aptalca bir şeyler. Yani bir ego size aptallaştırır. Esas şey budur: O sizi tamamen aptal yapar. Ramayana`da, bir kişinin nasıl aptal olabileceği hakkında büyük bir hikaye var. İşte bu yüzden sizler çok kolayca aptallaştınız. Geçenlerde birileri Bana söyledi, “Anne, onların benimsedikleri yeni modalar başladı, bütün hanımlar saçlarını alınları üzerine şöyle bırakıyorlar.” Ben dedim ki, “Gerçekten mi?” O, “evet, bakın Anne.” Bütün Sahaja Yoginilerin saçlarını böyle yaptıklarını gördüm. Dün, programda da, hepsinin saçları böyleydi. Demek istiyorum ki, onların şahsiyetleri yok. Birileri bir şeyler başlatırsa, onlarda bunu yaparlar. Onların özgünlükleri yok. Hiç geleneksel temelleri yok. “Hayır, bu modern bir elbise. Ben böyle bir şeyi giymeyeceğim. İşte ben bu şekilde giyinirim, işte bu şekilde yaşarım. Neden, neden onu yapmalıyım?”

Şimdi, yarın da derler ki, senin kabarık saçın var. Yani herkesin kabarık saçı olacak. Onlar diyecekler ki, erkeklerde de olması gerek, kadınlar yağ sürmemelidir. Yani kel olacaklar, bitti. Ama, bakın, yirmi yıl kadar önce her erkek, filmlerde saçlarına, saçlarına yağ sürer, uygun şekilde saçını tarardı ve şık bir adam olurdu. Bu günlerde herkes çok gündelik giyiniyor, onlarda şıklık yok. Eğer sıradan olursanız, yaşamda sizde sıradan olacaksınız. Bir tür sıradan şeyler giymek, bir tür torba gibi olan pantolonu veya dar bir pantolonu veya şu, bu, çünkü bunda şahsiyet yok. Sadece egodur. Şahsiyet yok, bilgelik yok. Yapacağınız ilk şey, başkalarının çocuklarınızı düzeltmesine izin vermektir, bu çocuklarınıza yapacağınız iyi bir şeydir. Bırakın başkalarına saygı göstersinler. “Onlar da benim amcalarım. Onlarda benim halalarım. Onlar beni düzeltebilirler.” Sonra, itaat etmek ve çok fazla sorgulamamak. Demek istiyorum ki, burada bir çocuk vardı, bir keresinde bir Sahaja Yogini ile seyahat ediyordum. Onun oğlu sürekli olarak soruyordu, “Neden bu? Neden şu?” ve annede ona cevap veriyordu. Ben bu oğlana dedim ki, “şimdi sus sen” ve bundan sonra oğlan asla neden diye sormadı. Sanki size sorma hakları varmış gibi sorular sormaya devam ediyorlar. Size soru sormaya nasıl cüret ederler? Sizler anne babasınız. Bizler ebeveynlerimize soru sormayız, asla, asla. Bizler bu dünyadaki hiç kimseden daha az değiliz. Aksine, şunu söylemeliyim ki, bu kültürde ortaya çıkan insanlar çok iyi Sahaja Yogiler. Onlar çok duyarlılar. Onlar ne kadar ileri gideceklerini, ne yapacaklarını anlarlar. Yani anlamamız gereken şey ne, bu bizim Sahaja Yoga kültürümüz, bu mutlak olan bazı şeyleri öğrenmek zorunda olduğumuzdur.
Her şeyden önce, en azından lütfen çocuklarınızı, ego merkezli olmaya ne diyorsanız, bu kadar çok yapmayın. Şunu görün, çocuklarınız hepsine aynı şekilde saygı gösterirler, onlar herkese “Namaste” derler ve onlar herkese karşı çok, çok itaatkardır ve birileri onları düzeltse bile, bunda incinecek ne var? Ben gerçekten şaşırdım çünkü Batıda çocukların ailelerine veya hiç bir şeye bağımlı olmadıklarını düşünürdüm ama bu böyle değil, çünkü onlar ana babaya yapışmışlar. Sadece yapışmak da değil ama bir şansları olur olmaz da, ebeveynlerinden kaçarlar. Çünkü siz onların kafalarında çok delice seversiniz. Işte bu. Özgürlük yok. Her zaman kıskançlar. Bayanların Beni de kıskandıklarını duydum çünkü Ben Anneyim. Evet, çok aptalca. Şunu buldum ki, demek istiyorum ki, varsayalım eğer birileri benim çocuğuma annelik ederse, Ben bu bayanla ilgileneceğim, ona bir sari göndereceğim. Ona bir hediye göndereceğim. Benim çocuğuma baktığın için çok mutlu olacağım. Reaksiyonlar çok komik değil mi? Neden böyle tepkiler ve reaksiyonlar? Burada bir müzik programınız olmasını varsayalım, komşularınız gelecektir, polise git, herkesi ara. Yoksa, siz ölseniz bile onlar oralı olmazlar. Aksine Hindistan`da, varsayalım sizde müzik var, “Oh Tanrım, onlar müzik yapacaklar.” Tamam. Her şeyi getirin, onlar için halı getirin, her şeyi. Onlara yemek verin. “Ne olacak?” ve orada tüm bölge size yardım edecektir, şu ve bu. Eğer uyumak isterlerse güzelce uyuyacaklar. Onların kolektiviteleri çok iyidir ve çocuklarına bakın, her hangi bir kişi, herhangi bir çocuğu azarlayabilir, herhangi bir kişi. Çünkü sizler ego merkezlisiniz, lütfen dikkatli olun, çocuklarınızı da ego merkezli yapmayın.

Sizin egonuzdan kaçınmanız çok zor, bunu biliyorsunuz. Hiç bir şey, biliyorsunuz, o bir yılan gibi oradadır, tekrar geri. O zaman Ben merak ederim, onların egoları nasıl ortaya çıkıyor? Bu, (duyulamıyor) Bana dediler ki, “Anne, kocamı, biliyorsunuz, bu ego nedir?” Ben dedim ki, “Ne?”. “Kocam zaman bana derki, bende ego var. Bu nedir?” diye Bana sordu. “Bu hastalık nedir, ego? Ego, ego, ego?” Ben dedim ki, “Bakın, bu Ahamkar demektir.” O dedi ki, “O zaman, kocam neden onunla övünüyor?” Ahamkar bir günahtır. Hatta, “Senden nefret ediyorum,” demek bile. Bu söylenmesi günah olan bir şeydir. Demek istiyorum ki eğer siz Hintçe, “Ben nefret ediyorum,” derseniz, “Sen delirdin mi, nedir?” derler. Senin delirmiş olman gerektiğini düşünürler. Bu günahı işlediğimi söyleyemem. Yani bu ne ise odur ve böyle davranan her hangi bir kişi, Hindistan`da bile, kötü olabilir, Hindistan`da bile, ebeveynleri tarafından çok pohpohlananlar veya bir tür bunlardan çok fazla yapılanlar, vesaire. Ama ana babamızın bizi sevdiklerini, bize değer verdiklerini biliyoruz. Annem sert, olabildiği kadar sert bir insandı ama Ben bu gün neden bu kadar iyi yemek pişirebiliyorum? Annem sayesinde. O Bana, ne diyorsunuz, kaşığı bile nasıl tutacağımı söylerdi. Ben beş yaşlarında küçük bir kızken, biliyorum. O zamanlar bizim bu tavamız vardı, çok siyah bir şey, yuvarlak, içinde roti yaptığımız. O, Bana “onu temizle” derdi. Evde bir sürü uşağımız vardı ama hala, hatırlıyorum, Benim küçük beyaz ellerim tamamen böyle siyah olurdu, görüyorsunuz, Ben temizlerdim. Ama Ben temizlikte çok iyiyim. Ben her şeyde çok iyiyim, Nasıl? Bu annem sayesinde. Hiç bir şey yapmıyorlar. En azından çocuklarınızı sabah kaldırın. Çocuklarımıza daha iyi bir şeyler vermeliyiz, daha iyi bir eğitim. Bayanlarda gördüğüm ile aynı. Burada veya başka bir ashramda yaşayan hanımlar anlamak zorundalar, onlar ev hanımı ve onlar bilmeliler. Bütün bu yolu gelen insanlara sorduğum zaman şaşırdım. “Ne yaptınız?” Onlar dediler ki, “Hiç bir şey. Bizim bu samosalarımız vardı ve yiyecek bir şeyler. Hepsi bu.” Demek istiyorum ki, onlar evde misafirler. Hiç kimsenin hiç bir şeyi yok. Ben her tür yiyeceği alıyordum ama onların böyle yaptıklarını asla bilmiyordum. Demek istiyorum ki, kötü hissetmeyin. Aksi taktirde eğer Ben bir şeyler söylersem, siz orta kalpte catch edeceksiniz, bunun için değil.

Bu sadece ego nedeni ile bir başka özellik. Bu kafanın içine hiç bir şeyin gitmemesi yüzünden. Bu kimi merkezlere gider, biliyorsunuz. Anne böyle söyledi? Tamam. Orta kalp catch ediyor veya benim sol vishuddhim catch ediyor. Baba, fakat hayır, neden beyninizi düzeltmiyorsunuz? Çünkü onunla yüzleşmek istemiyoruz. Onu düzeltmek istemiyoruz. Bu yüzden onu sol vishuddhiye veya orta kalbe koyun. Eğer evinize misafirler gelirse, – Gregoire size anlatacaktır, bir gün hepsi oradaydılar, yaklaşık 25 kişi, onlar üst balkonda oturuyorlardı. Kızım oradaydı. Ben gidip kızıma dedim ki, onlar oradalar, uzun kalabilirler. Bu yüzden onlara bir şeyler pişirsen iyi olur. Biz bitirdiğimiz zaman, hatırla Gregoire, programımızı bitirdik. Ben dedim ki, “haydi akşam yemeği yiyelim.” Buna onlar şaşırdılar. Dediler ki, “Nasıl?” Bende, “Ona söyledim, hazırlamış olması lazım” dedim. “Bu kadar kısa sürede?” Ben dedim ki, “evet, o hazırlamış olmalı.’ Kızımda, “Yemek hazır” dedi. Hepimiz oradaydık. O dedi ki, eğer birisine yirmibeş kişi gelecek dersen, kadınlar biterler, bunun gibi. Onlar “Şimdi, alışverişe gitmemiz lazım…” diye düşüneceklerdir. Onlar başlarlar… güven yok. Yok, çünkü şahsiyet yok, şahsiyet yok. Benim kocam,dün ona, Ben yüz kişiye pulao pişirdim, vs dedim. Ben çok fazla şey yapmadım. O dedi ki, “Yüz kişi, hiç bir şey mi?” Dedim ki, “Hayır, bir şey değil. Beş yüzden daha fazlası olmalı, ama sadece bunu tek başıma yapamam. Kızım bunu yapabilir.”

Yani bizim kendimize güvenimiz var, bakın, bize söylediğiniz her şey hakkında. Tüm programlarınızı gördünüz, turlara gidiyorsunuz, Hintliler her şeyi nasıl ayarlıyorlar, ormanlarda, her şeyde. Ama burada ilk önce hemen düşünmeye başlarız, düşünürüz, çünkü problemle yüzleşmek istemiyoruz. “Bizler onu şimdi yapmalıyız. Haydi yapalım.” “Bu böyle değil. Haydi oturalım ama plan out,” o zaman siz bittiniz. Ben sizler hakkındaki eğitimimi gayet iyi yaptım. Orada bulundum ve Ben hayret de ettim. Eğitim yok çünkü Anneniz de sizi eğitmekten kaçınıyor. Eğitim yok, hiç bir şey. Onlar hiç bir şey bilmiyorlar. Ben söylemeliyim. Onlar hala küçük bebekler gibiler. Orada olmalı, bir kız nasıl dikiş dikeceğini bilmeli, bir kız nasıl yemek yapacağını bilmeli, bir kız ev işleri ile nasıl ilgileneceğini bilmeli, alışverişi ve iyi etin ne olduğunu, kötü etin ne olduğunu bilmelidir. Onun, neyin elmas olduğunu, neyin elmas olmadığını, neyin ipek olduğunu, neyin olmadığını bilmesi gerekir. Tüm bunlar aile içinde öğretildi. Kariyer sahibi bir kız olsanızda, olmasanızda, siz kariyer sahibi bir kızsınız, tamam, ama esas olan şey budur. Bu bir kadının bilmesi gereken temeldir. Bizler kadın olmaksızın, kadınız. Ve bir tür muhabbet, başkaları için bir şeyler yapmak, bir şeyler vermek.

Ben size kız torunumu anlatacağım. Onlar küçükkken, her ikisi de, onların üçü, Ben onlara “Ne olmak istiyorsunuz?” diye sordum. Onlar dediler ki, “biz hemşire veya hostes olmak istiyoruz” dediler. Bunun üzerine Ben dedim ki, “Neden bu ikisi?” O dedi ki, “biliyorsun, Büyükanne, sadece bu iki meslekde yemeleri için başkalarına yemek verebilirsin.” Bakın nasıl, nasıl hissediyorlar. Geçenlerde, bir yıl kadar önce, o sadece on sekiz yaşında, büyük olanı, yirmi beş kişiyi yemeğe davet etti. Yani ben düşündüm ki, o hizmetkarlara veya birilerine söyleyecek. O, “Hayır, yemeği ben pişireceğim” dedi. Ve yaptı, herkesi besledi ve herkes onu övmeye başladı. O dedi ki, “hayır, hayır, hayır. Biliyorsunuz ki, onlar sadece öyle söylüyorlar çünkü ben pişirdim ama biliyorum ki bunların hepsi tatsız tuzsuz. Hepsi tatsız. Hiç şey iyi değil. Ama onlar sadece ben pişirdiğim için böyle söylüyorlar.” O yirmibeş kişi için tek başına pişirdi. Çünkü bunu yaptıkları için mutlu oluyorlar. Onlar çok mutlular, bilmiyorsunuz. Bu sadece siz çok varlıklısınızdır, siz çok zenginsinizdir, her şeyiniz vardır ama hala cömertlik yoktur. Kocam son derece cömerttir ama geçen gün bir bey vardı, bir Sahaja yogi. Sanat öğretmeni olan daha yaşlı bir bey. O benim için bazı çizimler yapmaya geldi. Ben dedim ki, “Ona ne vermeliyiz?” Ben, C.P.`ye dedim ki, “C.P., hiç yedek takım elbisen var mı?” O dedi ki, “Belki. Haydi gidip bakalım.” Ben dedim ki, “Ben bir tane gördüm. Şuna bakarmısın?” Bu onun sahip olduğu mükemmel bir takım elbise idi. “Oh!” dedi, “Lütfen bunu ver. Bu çok iyi. Ben bunu sadece bir kez kullandım ama asla dışarıda giymedim; sadece denedim. Yani eğer beğenirse, lütfen ona bunu ver.” Yani öğretmen elbiseyi aldı, Ben ona verdiğim zaman çok mutluydu ve dedi ki, “Anne, ben bir takım elbise arıyordum ve bir takım elbise istedim.” C.P.’nin gözleri neşe ve yaş ile doldu, ve dedi ki, “Biliyorsun, o takım elbise istedi, biliyormusun? Bizim ona istediği şeyi vermemiz ne kadar hoş.” Şahsiyetin zarafetine bakın, yani o bey takım elbise istediği için çok neşelendi ve çünkü Ben, o ne istiyorsa bunda çok iyiyim, bakın, ama o, o çok sevimliydi ve çok mutluydu. Bu kadar uzun bir süre sonra onun gözlerinde neşeyi gördüm. “Aman Tanrım! Yani biz ona istediği şeyi verdik.” Bu öylesine bir, nihayetinde, bakın, nihayetinde orada ne var? tüm bu zenginliğin ne faydası var, bunlar (duyulamıyor) ve şeyler?

Biz ne elde ettik? Hiçbir şey, neşe yok, hiç bir şey. Her şeyden önce, düşündük ki, bizler karı kocayız, o zaman her zaman kavga etmeliyiz, tamam. Ben orada çok fazla sevgi olduğunu da düşünmüyorum. Sahaja Yogileri bilmiyorum, ama aksi halde, Sahaja Yogileri de bilmiyorum. Sonra bu kavga bitti. Sonra “benim çocuğum, benim çocuğum.” Sonra kavga da ederler, tartışırlarda, onlar kaçarlar da. Yaşın gelmesi ile birlikte, on altı yaşında olduklarında nereye kaçacaklarını düşünüyorlar. Onlar neden kaçıyorlar? Ama bizim çocuklarımız sülük gibi yapışırlar. Bizler onları asla bu hale getirmedik ama onlar hala yapışırlar. Neden? Onlar ego merkezli değiller. Çünkü onlar ayrılar. Sizler farklı bir kimliksiniz. “Ben. Ben bunu severim. Ben şunu severim.” Ben demek, böyle söylemek bir günahtır. Sen kimsin ki böyle söylüyorsun, “Ben severim”? “Ben” ne anlama gelir? Yani tüm bu şeyler, bizler değişmek zorundayız ve bizler anlamak zorundayız. Tek ihtimal ashram içindedir. Nasıl saygı göstereceksiniz, nasıl yaşayacaksınız, herkese nasıl selam vereceksiniz, nasıl davranacaksınız, bu bizlerin içimize çekmemiz gereken bir kültürdür. Eğer çocuklarımıza çok iyi bir zaman vermek istiyorsak, bizler içimize almalıyız. Hindistan`da komik insanları sevmediğimizi söylemeyeceğim. Bizim oynak karakterli insanlarımızda var, her tür şeyimiz var. Ama sayıları çok az ve onların etkisi olmaz. Diğerlerinin sayısı burada, onlardan çok daha fazla. Onların etki çok. Herkes şimdi saçlarını böyle yapıyor. Yani, sen saçlarına sahip değilsin, sizde saçlarınızı böyle yaparmış gibi hissedeceksiniz. Bu bir, bu, bunun neden olduğunu bilmiyorum ve saçlarımızı darmadağın yapmamızda yanlış bir fikirdir. Bakın, Benim bu Tanrıçalık işinde, saçlarımı açık tutmam gerek ama Ben onları derli toplu tutarım. Darmadağınık değiller. Benim onları, Benimkiler olarak tutmam gerek, Muktakeshi – vibrasyonların akması için Onun saçlarını açık tut. Ama Ben asla, sizler asla saçlarımı böyle karmakarışık görmeyeceksiniz. Çünkü o zaman bhootlar sizi yakalarlar. Onlar görürler. “Bu kafa. Oh, iyi bir tane! Bu karmakarışık bir kafa. İçine girelim!” Bhootlar size modern zamanlarda, alışık olduklarından daha fazla yakalarlar çünkü bizler bhootlar gibi yaşıyoruz. Biliyorsunuz, caddeye gidersiniz ve bhootlar gibi giyinmiş bir çok kadın ve erkek görürsünüz. Yani bhootlar gidebilirler. “Bu bhoot!” Neden Hindistan`da bu kadar bhoota catch etmiyorlar. Bir kez birileri aydınlanmasını alırlar, Ben bhootlar tarafından catch edilmiş çok fazla kişi ile tanışmadım. Çünkü bizler böyle giyiniriz, bizler ego merkezliyiz, böylece de bhootlar gelir. Ben kuaföre gitmelisiniz, vesaire demiyorum ama kişinin bir bhoot gibi olan yüze veya saça sahip olmaması gerekir. Şimdi eğer bir bhootun nasıl göründüğünü bilmek istiyorsanız, Ben de sizlere göstereceğim.

Yani, yetiştirmemiz sırasında eksik bir şeyler olduğunu kişinin anlaması gerek ve biz değiştirmeliyiz ve değişim bizim iyi bir aile meydana getirmek, iyi bir çocuğa sahip olmamız şeklinde olmalıdır. Bizim kimlere saygı göstereceğimiz, nasıl saygı göstereceğimiz, nasıl anlayacağımıza dair kesin fikirlerimizin olması gerek. Demek istiyorum ki, Gupta`nın Dr. Talwar`a kızması gibi. Bunun üzerine Ben ona dedim ki, “Sen git ve onun ayaklarına dokun.” O derhal bunu yaptı. “O senden daha büyük, ve senin öfkelenmekle bir işin yok. Git ve onun ayaklarına dokun.” Derhal yaptı ve dedi ki, “bak şimdi, Anne, beni o kızdırdı ve benim adım kötü oldu.” Ben dedim ki, “Sen git ve onun ayaklarına dokun,” o derhal gidip onun ayaklarına dokundu, soru yok. Herkes, herkese cevap verebilir, bir çocuk, genç birisi herhangi bir kişiye cevap verebilir, anneye, babaya her zaman. “Git ve onun ayaklarına kapan. Çabuk ol. Bir şey olduğu yok.” İşte onlar bu şekilde öğrenirler. Sizler çok iyi seekerlarsınız. Sizler gerçeği arıyorsunuz, vesaire ama bununla birlikte, bu gerçeği taşımak, bizlerin, sizin onu taşıyabileceğiniz türde bir kültüre sahip olmamız gerek. Aksi halde bu ego sizi her zaman sağ tarafa fırlatıp atacaktır. Sağ kanal Batının problemidir. Bunda siz hemfikir misiniz?

Sahaja Yogiler: Evet, Shri Mataji.

Ama siz bunu kendinizde değil, liderlerinizde fark edeceksiniz. Problem budur. Otoritesi olduğunu iddia edenlerde bunu fark edeceksiniz ama bu problem sizde de olduğunu kendiniz fark etmeyeceksiniz, gerçek bu değil mi? Liderlerin eşleri de, onların anneler olduklarını ve son derece tatlı bir tabiatları olması gerektiğini, pek çok saçmalığı tolere etmeleri gerektiğini, sadece bu da değil, her zaman kocalarını sakinleştirmeleri gerektiğini bilmeliler. Size anlatayım, kocamın Denizcilik Organizasyonundaki ofisinde, herkes Bana güvenirler. Eğer bir şeyler ters giderse, eğer C.P. onlara kızgınsa, gelip Bana söylerler. O zaman C.P.`ye yavaşça derim ki, , “Onlara neden bu kadar kızman gerek? Sonuçta, bak, onlar insan ve onlar bunu yaptılar-” “Oh! Yani onlar sana mı geldiler?” “Evet, geldiler.” Sonra onlara, Ben ona söyleyeceğim, Ben ona söyleyeceğim, dedim. “Çünkü onlar Benim senden daha cömert olduğumu düşünüyorlar.” “Tamam, bende daha cömertim.” Sonra o yapacaktır. Yani o (liderin eşi), kendisinin lider olduğunu düşünmemelidir, hayır, asla. O, “Ben bunların hepsinin annesiyim,” diye düşünmelidir. O buraya gelen insanları görmelidir, yemekleri var mı, yok mu? Katılıyorlar mı, katılmıyorlar mı? bunlar misafir ve misafirlere Tanrı muamelesi yapılmalıdır. Buradaki sorun, herkes evinizin içine bir misafir gibi girer veya sizinle bir misafir gibi kalırlar.

Şaşıracaksınız, Hounslow da bir evim oldu. Bir çok Sahaja Yogi orada kaldı, asla tek bir pie ödemediler. Elektriği, gazı, herşeyi Benim ödemem gerekti. Londra`da bulunmaya başlamamdan bu yana, her şeyi Ben ödüyordum. Shudy Camp için bile, paranın çoğunu ama Ben gittiğimde orada yaşayan ve hiçbir şey için tek bir penny bile ödemeyen yirmibeş kişi vardı. Ama Hintliler kendilerine saygılarından ötürü böyle yapmazlar. Şimdi söylüyorum, Mathias, “bu sefer senin telefonunu Ben bir çok kez kullandım,” ve onun parasını alması gerekir. Eğer almazsa Ben uyuyamam. Yani, birilerinin telefonunu istediğiniz kadar kullanın, birilerinin bir şeylerini istediğiniz kadar kullanın, onun evinde özensizce kalın. Bu Batıda çok yaygın, Ben asla bilmem. Ben, “onların çok dürüst insanlar olduklarını sanmam, onlar senin evine bu şekilde asla gelmeyeceklerdir.” Eğer duymak isterseniz, Gregoire size bütün hikayeyi anlatacaktır. Yani, yaşadığınız bu ashram, sizler Sahaja Yogilersiniz, eğer dışarıdan bile geliyorsanız bir şeylerin kirli olduğunu görürseniz, onu temizlemeye çalışın. Burası sizin eviniz. Yani burası, şimdi sanki hiç kimsenin evi gibi. Gerçekte, o herkesin evidir. Yani, kötü hissetmeyin, üzgün hissetmeyin, bir şekilde sizi eleştirmek isteğimi düşünmeyin ama size söylemeliyim ki, bu çocuklarınızın ve sizin de egonuzu geliştirecektir. Beraber yaşamak, beraber olmaktan neşe duymak, biz batıda bulunmayan belli bir kültüre sahip olmalıyız. Batı son derece bireycidir, son derece bireysel insanlardır ve onlarda bu problem vardır, onlar bu yüzden çok acı çektiler. Bizler birbirini seven, birbirinden neşe duyan, birbirini anlayan ve sadece bu da değil, sahip oldukları kolektif bilinci kendi yaşamlarında ifade eden yeni bir dünyanın insanlarını yaratmalıyız. Birilerine, “Sen bir bhootsun, sen böyle cacth ettin,” demek de, uygun değildir. Bu sizin, insanlarla nasıl anlaşacağınıza dair anlayışa sahip olmadığınızı gösterir. Asla, “Sen bir bhootsun,” veya hiç bir şey demeyin. En fazla eğer gerekli ise, “bu çakra catch ediyor,” diyebilirsiniz ama bunu bile söylemeye gerek yoktur. Bizim “eğer bir kral olacaksınız, taç giymelisiniz,” dememiz gibi.

Yani eğer, eğer bir Sahaja Yogi olacaksanız, bu kültürü sizler giymelisiniz. Bhootlar gibi olamazsınız, olamazsınız. Hare Rama, Hare Krishna gibi değişik bir şeyler olmanız gerekli değil. Ben bunu söylemiyorum, sizler özel bir şeyler olmalısınız. Özel olmak, punk olmak veya bir şeyler olmakla gelmez. Punklar, bu tür bir saç şekli yaparak çok özel olduklarını düşünürler. Özel olmak, sizin kendi içinizdedir. Bu bir tür kültürdür. Yani her şeyden önce, kendi egonuza bakın. Ruhu aramak orada olmalıdır. Çünkü Ben Rus insanlarını okuduğumda, kitaplarını, şunu fark ettim ki, romantizmden bahsetseler de, her hangi bir şeyi tarif etseler de, her kitabın arkasında bütün bu ruh arayışı var. Onlar “ben neden bunu yapıyorum? ben neden şunu yapıyorum? Neden ben böyleyim?” konularının (cevabını) bulmaya çalışıyorlar. Ruh arayışı oradadır. Yani bizler ruhlarımızı aramalıyız. Yani her zaman, ben neden bunu yapıyorum? Neden ben böyleyim?” deyin. Bu yapılması gerekendir. O zaman bu ego gider. Bu komik bir şey çünkü o zaten çok büyüdü. Yani siz onu aşağıya itersiniz, o lastik gibi geri gelir, onu aşağıya itin, en küçücük şeyle yukarı gelir. Cehalet, sesli konuşmak, yanlış davranmak, tüm bu şeyler ile sağ vishuddhi çok kötü catch eder. Tamam mı? şimdi bu bir şekilde sizi düzeltmek değildir, bu size rehberlik etmektir. Kötü hissetmemek, orta kalp veya bir şeyler orada catch ediyor, bu tür bir şey değildir. O, hiç bir yerde catch etmeyecektir ama bu size normal yolla düzeltmelidir. Ben onlarla ilişkide olduğum zaman, onlarla konuştuğumda Hintlilerin problemi çok farklıdır. Ama en azından onların kültürel problemleri yok, bu bir şeydir. Şüphe yok ki, demek istiyorum ki, eğer aptal ailelerden geliyorlarsa, eğer saçma sapan şeylerle gelmişlerse, o zaman tamam. Normalde yüzde doksan dokuzu, yüzde biri de kötü olabilir. Ben onların kötü olmadıklarını söylemiyorum.

Ve herkes çalışmalıdır – bu üç dört kişi çalışıyor değildir. Siz her gün öğrenmek zorundasınız. Siz pek çok şey öğrenebilirsiniz, sizler seekersiniz. Sadece bu da değil, sizler Sahaja Yogilersiniz. Siz bu kadar çok dinamizme sahipsiniz. Böylesi çok şey yapabilirsiniz. Yani sizler hakkındaki her fikir, sizin çok yüce olduğunuz veya bu gibi şeyler bırakılmalıdır çünkü siz Sahaja yogilersiniz, bizler zaten yüceyiz. Yüce olanlar zaten yüceler. Demek istiyorum ki, varsayalım eğer biri Sen Adi Shaktisin derse, Ben bunun büyük bir şey olduğunu düşünmüyorum çünkü Ben buyum. Eğer Ben bu olmasam, öyle hissedeceğim ama Ben Adi Shaktiyim Yani ne? Eğer Ben Adi Shakti isem, bundan neden gurur duyayım? Çünkü bu sadece oradadır. Ne yapmalı? Her ne zaman “Jai”, vesaire deseniz, siz başka birilerinin “Jai” nidasını söylüyorsunuz diye hissediyorum. Bazen sizinle birlikte söylemeye başlayabilirim diye korkuyorum. Bu asla kafama girmez biliyorsunuz. Sizin aklınıza nasıl girdiğini bilmiyorum. Ben dedim ki, belki de delik çok büyük, bu yüzden hiç bir şey kalmıyor. Ama bakın, işte bu Benim söylediğim şey. Şimdi eğer Ben sizin için bir modelsem ve eğer siz Beni anlıyorsanız, o zaman Benim kültürümü anlamak zorundasınız.

Nasıl, ayaklarıma merhem sürdüklerinde veya bir şeyler sürdükleri zaman, Mathias`ın şaşırması gibi, Ben dedim ki, “şimdi, biraz havlu getirin çünkü bu çarşafın kirlenmesini istemiyorum.” Demek istiyorum ki, bu çok, bu çok büyük bir şey değil Benim için ama o, Benim son derece, ne- alçak gönüllüğü veya her ne ise olduğumu hissetti. Ama orada ne var? Onlar Benim ayaklarım olsa da veya bir başkasının ayakları olsa da, her halukarda bir çarşaf kirlenecek. İşte bu şekilde olmalı. Yani demek istiyorum ki, kültürel olarak bizler çok zenginiz. Ben asla Hintlilerin nasıl zengin olduklarını anlamadım. Şimdi anlıyorum. Varsayalım birisi oradan ayrılıyor. Bu birine ait, küçük bir kalem orada kaldı. Bu şey değerli bir taş gibi muhafaza edilecektir, biliyorsunuz. Bu kişi ile bir araya gelip, ona verene kadar herkes diyecektir ki, “bunu verdin mi? bunu ona verdin mi vermedin mi?” “Baba, o kişi henüz gelmedi. Bir yerlere gitti.” O gelir gelmez, ilk iş biz gidip bu kalemi vereceğiz. O kişi de der ki, “Ne? Bu kalemi bana mı getirdiniz?” Bu konuda çok kötü hissedecektir, ama hayır, kalem ona ait, tamam, onu değerli bir taş gibi muhafaza et. Demek istiyorum ki, onlar sizinle mukayese edildikleri zaman fakir insanlar. Hizmetkarlar bile hiç hırsızlık yapmazlar. Bu politikacılar bir yerden toplamış olmalılar. Nereden olduğunu bilmiyorum, Warren Hastings den olmalı. Ama normal de evde hırsızlık yoktur. Her şey açıkta bırakılmıştır, her şey oradadır, hırsızlık yoktur. Devlette rüşvet var, rüşvet olarak bütün korkunç şeyler vardır, bu oradadır ama toplum söz konusu olduğunda, bizler çok dürüstüz. Ben “Sarat Chandra” dilerim, sizler için bu kültürün bu güzelliği olarak tercüme edildi. Bizler bu olmalı, sizde bu Shrikanth şeyi olmalı, “Shrikanth” ın filmi siz de olmalı?

Sahaja Yogi: Emin değilim,

Shri Mataji: İngilizler geliyorlar. Onlardan getirmelerini isteyin. Bu göreceğiniz en iyi filmlerden birisi.

Bir başka Sahaja Yogi: Onlar, Shri Mataji. Onlar havaalanındalar, Shri Mataji. İngilizler geliyorlar.

Shri Mataji: Tamam, diğer sefere.

Sahaja Yogi: Onlar buraya geliyorlar.

Sahaja Yogi: Diwali, Diwali.

Sahaja Yogi: Teşekkür ederiz, Shri Mataji.

Tanrı hepinizi kutsasın.