Hamsa Puja, Sağduyunun kaynağı

New York City (United States)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Hamsa Puja. New York (USA), 28 Nisan 1991.

Bugün Vishuddhi bölgesinde toplandık. Gita’da Shri Krishna, alanı Kshetra olarak tanımladı ve bu alanı bilenlere de Kshetragna denir. Gna, dün sizi anlattığım gibi, gna veya gya, şu anlama geliyor: “Merkezi sinir sisteminizi bilen”. Yani o bölgeyi bilen kişi Kshetragna’dır. Bugün Hamsa Çakra’yı tanıyacağız. Bu, iki kaş arasında bulunan [‘rukutıs’ gibi işitiliyor] alandır, onu böyle adlandırdılar. Bu, Mooldar olarak adlandırılan beynin tabanına yerleştirilmiştir ve bu kısım bütünüyle, beyin tabanının tamamının denetleyicisidir, tekrar söylüyorum, beynin tabanının. Ve bu, burası insan farkındalığı açısından hala son derece önemli bir merkez olan Vishuddhi’nin bir parçasıdır. Çünkü bu iki Nadi, İda ve Pingala, Agnyaya girip çapraz olarak birbirlerinin üzerinden geçmeden önce, onların bir kısmı Hamsa Çakranın üzerinden geçiyor. Yani beynimizde ego ve süper ego geliştiği ve onlar limbik bölgemizi kapladığı zaman, Vishuddhi’den gelen, her iki taraftan çıkan iplikçikler, onların üzerine oturur. Bu şekilde onlar bu iki kurumu, dışarıdan da kontrol ediyorlar. Örneğin bu, bu şekilde geçiyor, Hamsa’dan böyle yukarıya doğru çıkar ve daha sonra da bazı iplikçikler, sonra diğerleri yine yukarı çıkar ve bu şekilde geçip, ego ve süper egoyu oluştururlar. Böylece arka taraftan, bu iki iplikçik gidip onların üzerine oturur. Hepiniz Hamsa Çakranın size sağduyu (Doğru, akla uygun yargılar verme yeteneği, aklıselim, doğru ile yanlışı birbirinden ayırma ve doğru şekilde yargılama gücü) verdiğini biliyorsunuz, ama biz yine de anlamıyoruz, sağduyu ile ne demek istiyoruz? İçimizdeki ilk ve en önde gelen merkez Mooladhara Çakradır. Eğer Mooladhara Çakra hakkında doğru bir sağduyuya sahip değilsek, yabanılın içine düşeriz, söylemeliyim ki, veyahut cehennemin kapılarını kendimiz için açarız. Bildiğiniz gibi, sadece İda Nadi Mooladhara’dan başlar. Bunun anlamı, bu arzudur, bu içimizdeki arzunun gücüdür, bu Mooladhara’dan başlar. Fakat Mooladhara’dan başlamayan Pingala Nadi, akli değildir. O daha yüksekten başlar. Yani bunun hakkında tam bir anlayışa sahip olmak için.

Çocuk ağlıyor, lütfen çocuğu alın götürün. Dün yine aynı şey oldu, bu gereksiz. Sürekli olarak çocukla birlikte devam etmek, dün de aynı şey vardı. Çocuğu derhal dışarı çıkarmalısınız. Toplantıda, eğer çocuk ağlıyorsa, derhal çocuğu dışarı çıkartın. Çocukta yanlış giden bir şeyler var, derhal çocuğu dışarı çıkartın. Yine söylüyorum, bu yersiz bir şey.

Yani kişi tek bir şey bilmek zorundadır, Mooladhara Çakra bizim zihinsel aktivitemiz tarafından kontrol edilemez. Fakat eğer siz bunu zihinsel aktiviteye kaydırırsanız, Mooladhara üzerindeki kontrol tamamen kaybedilir. Batı’da olanlardan ayrı olarak, Mooladhara Çakra, tamamen insanın zihinsel faaliyeti içine girmiştir. Bu çok tartışıldı, konuşuldu. Bunun zihinsel bir aktivite haline geldiği çokça açıklandı, yazıldı, çok okundu, çok kafamıza sokuldu. Dolayısıyla, Mooladhara kendiliğinden – spontan şekilde, hareket etmesi gerektiği şekilde hareket etmiyor. İşte bu yüzden insanların çocuk yapamama sorunları var. Birçoğu çok erken dönemde iktidarsız oluyorlar, çünkü bu arzunun gücü tarafından değil, zihinsel aktivite tarafından kullanılıyor – bu bir kaymadır. Şimdi, siz burada ışığı görüyorsunuz, ışık orada yanıyor çünkü yağ var ve bir fitil var, o yanıyor. Ama bu yağ yerine, siz sadece su koyuyorsunuz. Yanacak mı? Yanmayacaktır. Çünkü su, bu ışığı beslemeyecektir. Yani siz daha fazla zihinsel aktiviteye sahip olduğunuz zaman, Mooladhara’nız bozulur ve kontrol edilemez hale gelir. Fakat eğer bu arzunuza bırakılırsa, spontan bir hale gelir. Bu, Batı düşüncesinde kaybolan temel bir ilkedir, spontan olan ne varsa, onların bunu zihinsel aktiviteye bıraktıklarını düşünüyorum. Zihinsel aktivite nerede kullanılacaksa, zihinsel etkinlik kullanmalıdır, arzularınızın ve duygularınızın kullanılacağı yerde de, sizler arzu gücünüzü kullanmak zorundasınız. Ayrıca, bir saplantı olmamasına rağmen, bu kendiliğinden olur. Herhangi bir saplantı, spontan olamaz. Bu sadece, bir anda sizin arzunuz olur. Hepsi bu. Ama eğer bu her zaman orada, sizin aklınızda olursa, sizin ateş yakmak için su kullandığınız anlamına gelir bu. Swadishthana Çakrada aynıdır. Swadishthana yaratıcılık içindir. Her şeyi yaratabilirsiniz. Bir sari yaratabilirsiniz. Güzel bir tasarım yaratabilirsiniz, desen. Her şeyden güzel bir sanat yaratabilirsiniz, ama siz bunu zihinsel bir düzeye koyar koymaz, bitti. Ayrıca Batı’da, sanat hakkında çok fazla tartışma var. Bu sanat değil, şu sanat değil, diye. Bu böyle olmamalı, bu şekilde olmamalıdır.

Yani, bu yaratıcılıktır, kendiliğindendir. Sanatçı her ne üretmek isterse, bırakın üretsin, siz kimsiniz ki yargılayıp, eleştiriyorsunuz? Zihinsel düzeye getirilinceye kadar hiçbir şeyi takdir edemezsiniz. Şimdi, eleştirmenlerimiz var ve sanatçılar da spontan değiller, korkuyorlar; sadece şöyle düşünüyorlar: “Eleştirmenler ne diyecek?” Ben kitabı yazarken bile, okuması için bazı Sahaja Yogilere verdiğimde şöyle dediler: “Anne, eğer siz böyle yazarsanız, onlar şöyle derler.” Bende dedim ki: “Öyle söylesinler, kimin umurunda?” Yani eleştirmenler eleştirimeli ve onlara şunu söylemeliler: “Bu doğru değil. Bu bir sanat değil çünkü bu böyle, şu şöyle.” Yani sanatçılar bitiyor, sanat bitiyor. Şimdi geriye kalan ne, sadece eleştirmenler. Şimdi onlar meslekleri ile ne yapacaklarını bilmiyorlar, bu yüzden de birbirlerini eleştiriyorlar. Yani sadece birbirini eleştiren eleştirmenlerimiz var. Ama şimdi sanat yok. Neyi eleştirileceksiniz? Ve sanatın şimdi para kazanması gerekiyor. Bu yüzden eleştirmenler sertifikalandırmalı. Bu durum o kadar insan odaklı ki, bütün bu eleştirmenlerin programlanması asla bir sanat değil. Bilirsin, bir çizgi çizip: “Şimdi bu sanat, tamam” diyorlar. Eğer eleştirmenler, bu sanat, siz bunu kabullenseniz iyi olur deseler, bu bir sanattır. Şimdi, bir çizgi için, bu kadar sanatsal olan nedir? Sonra yine zihinsel: “Orada duran yalnız bir insan” budur, şudur. Bu kendiliğinden olmalıdır! Bir sanatı neden tarif edesiniz? Yani zihinsel seviye çok uyanıktır ve o bazı şeyleri, her zaman belirli normlara göre görmeye çalışır. Bütün bu normlar, seks gibi, sanat gibi, spontan bir şeyler için meydana getirilir. Tüm banyo kültürüne beyin tarafından karar verildi. Hiçbir şey spontan değildir. Bu bir şaka gibi, size söylüyorum! Bu sayede insanlar yapay olur. Sanat yapay olur. Mooladhara’nız yapay olur. Çünkü artık bunların hepsi insan yapımıdır. Bütün spontanlık kaybolur. Herhangi bir ülkede herhangi bir sanat görürseniz, sadece izleyin. Siz neden tepki göstermelisiniz ki? Sahaja Yogiler olarak sadece izleyin. Siz sadece izlemelisiniz, her şey akmaya başlayacaktır. Şimdi romantizmin bu Yunan trajedisi, sonra Romeo ve Juliet’in bu romantizmi, bunların hepsi hayalidir, hepsi zihinseldir.

İçinde spontanlık yoktur. Ve sonra siz kabul edersin, sadece karı koca arasında bile, sadece yapay olan ilişkileri kabul edersiniz. Kocanın karısına her gün bir çiçek getirmek zorunda olması gibi, karısı da bir rahip veya sanki böyle bir şeymiş gibi, onun karısına bir çiçek göstermesi gerekir. Ve karısı – bütün yapaylıklarla ne yaptıklarını bilmiyorum. Sonra kocası ona on kere “Teşekkür ederim” demelidir ve kadın da ona yüz kere “Üzgünüm” demek zorundadır. Yani onlar karı koca, demek istiyorum ki, onlar bir arabanın sol ve sağ tarafıdır! Ve o zaman erkekler bunun olmasını beklerler. Kadınlar da bunun olmasını beklerler. Erkekler, kadınların erkek gibi olmasını bekler, kadınlar da erkeklerin kadın gibi olmasını beklerler. Erkekler zaman konusunda çok titizdirler, kadınlar değildir. Bu yüzden kadınlar, zaman konusunda çok titiz olmalılar, aksi takdirde erkekler bu kadının tanıdıkları en kötü insan olduğunu düşünüyorlar. Kadın, mutfağı için çok titizdir veya belki de elbisesini için. Bu yüzden adam ona kızar, çünkü kadının hazırlanması çok zaman alıyor. Karşılıklı şekilde bu o kadar yersiz ki, ilişki kesinlikle saçma bir hal alır. Bayanın sol kanal olduğunu ve sizin de sağ kanal olduğunuza dair bir anlayış olmalıdır, her ikiniz de kendi doğanıza göre hareket etmelisiniz. Aksine, siz birisinin çok komik görünmesini istiyorsunuz, çünkü siz bir erkeğin bir kadın olduğunu ve bir kadının da bir erkek olduğunu hayal edin. Gördünüz mü, bu bir şaka, ama olan budur. Erkeklerin ne yapmaları gerekiyorsa, onlar bunu yapamazlar ve kadınların ne yapması gerekiyorsa da, onlar bunu yapamayacaklardır. Çocuklar da ne yapmaları gerekiyorsa, onu yapmazlar. Örneğin, Batı’daki çocuklar, “Neden?, Kime, Neden?” diye soru sormaya devam edeceklerdir. Onlar kim ki, kalkıp “Neden?” diye soru soruyorlar. Onların büyümeleri nedir ki? Onların zekâsı nedir? Olgunlaşmaları nedir? Onlara karşı, çocuklar sanki mahkemede oturan bir yargıçmış gibi davranılamazlar.

Onlar çocuk! Fakat Sahaja Yoga’ya geldiklerinde bu insanlar sağduyularını kaybederler. İlk önce, Sahaja Yoga’ya gelmeden önce, karı koca her zaman kavga eder. Bir ayakları mahkemelerde, diğeri ise dışarıdadır. Sahaja Yoga’dan sonra ise, birbirlerine sarılırlar, birbirine yapışık gibiler, bu imkânsız. Öyle ki, karısı uğruna, onlar Sahaja Yoga’yı terk edeceklerdir. Birbirlerini bu şekilde mahvedeceklerdir. İkisi birbirlerine yapıştırılmışlar. Sahaja Yoga’dan önce çocuklarını ihmal ederler, onlara aldırmazlar. Sahaja Yoga’dan sonra ise, çocuklarına yapışırlar. O zaman da, hiç kimse bu çocuğa tek bir laf edemez. Çocuk gidip herhangi birisine vurabilir, siz hiçbir şey söyleyemezsiniz. Çocuğu mahvedeceklerdir. Bu nedenle, takdir, ilişkide, bu seks olsa da, yaratıcılık olsa da, aile olsa da, her ne olursa olsun, ilişkilerde sağduyu tamamen kaybedilir. Bu Hamsa Çakranın bir parçasıdır.

Sonra Nabhi Çakraya geliyoruz. Nabhi Çakrada da, biz yemek yemenin bu kadar da önemli bir şey olmadığını, anlamıyoruz. Bugün yemek yemezseniz önemli değildir, ne fark eder ki? Bu çok önemli, biliyorsunuz! Pune’de bir Pujamız vardı ve Puja sırasında orada oturan Batılı çocuklar vardı ve orada Hintli çocuklar da vardı. Puja her zamanki gibi gecikti ama bu akşamüstüydü, Sankrant Puja. Bunun üzerine Batılı çocuklar, saat sekizde kalktılar ve hepsi akşam yemeğine çıktılar, Puja olsa da ya da başka her ne olursa olsun. Bu çok kötü göründü. Hintliler anlayamadılar, bu nasıl olabilirdi ki? Ama akşam yemeğini onlar saat sekizde yemeliydiler.

Diyelim ki yemeklerini saat sekizde yemediler, ne olacak, ölecekler mi? Dolayısıyla, bir şekilde, çocukları biz, kendi şartlanmalarımızla da kısıtlıyoruz ve aynı zamanda da, çocukların onlar sanki çok yetişkin bireylermiş gibi, olgun insanlarmış gibi davranmalarına izin veriyoruz. Çocuklarımızı çok seviyoruz, sanki çocuk sahibi olmak olağan üstü bir şey. Herhangi bir kişinin çocuğu olabilir, bunun nesi olağan üstü? Çocuklarınıza bakmalısınız. Bu tamam. Ama bu sizin, her zaman onlardan bahsetmeniz, her zaman onları düşünmeniz, onlar için endişelenmeniz ve sizin için başka hiç kimsenin olmaması gerektiği anlamına gelmez. Yani, Virata’nın yeri olan limbik alana girmeliyseniz, demeliyim ki, yani, Vishuddhi’den Hamsa’ya ve ardından limbik bölgenize, Virata’ya, o zaman ilginiz genişlemelidir. Öyleyse diğer sağduyu şöyle olmalıdır: “Ben sadece kendi çocuğumu mu düşünüyorum? Sadece kendi karımı mı düşünüyorum? Ben sadece onları mı düşünüyorum, başkalarının çocukları için de endişeleniyor muyum? Başkalarının çocukları hakkında düşünüyor muyum?” Bunu size sadece söylüyorum çünkü bu bizim için çok garip bir endişe kaynağı ve siz de çocuklarınızı bu tür uygunsuz kaygılarla mahvediyorsunuz.

Mesela Hindistan’da bir okulumuz vardı ve çocuklar Pune’de kaldılar. Pujam vardı. Onlara “çocuk getirmeyin” demiştim, çünkü bu çocukların Batılı olduklarını biliyordum, onlar kolay değiller, hiçbir şey taşıyamazlar. Fakat çocuklar ısrar ettiler ve öğretmenler de onları getirmek zorunda kaldı. Puja her zamanki gibi çok geç bitti, gece saat on bir civarında sanırım ve bu yüzden ulaşım imkanı yoktu ve Ben zaten bu nedenle: “Onları getirmeyin” dedim. Bu yüzden bir çeşit kamyon bulmak zorunda kaldılar, çünkü o günlerde benzin alamıyorduk, çok kötü zamanlar geçiriyorduk. Bu yüzden çocuklar kamyonla gitmek zorunda kaldılar. Oraya saat iki civarında ulaştılar. Babaların bazıları evimde kalıyordu. Ertesi gün Bana dediler ki: “Anne, sağ kalbimiz catch etti.” “Bu da nedir?” dedim. “Bu ne zulüm!” dediler. “Ne zulümü?” dedim. “Çocuklar okula saat ikide ulaştı” dediler. “Ne olmuş yani?” Sağ kalp catch ediyor! Bu ne bağımlılık! Çocuklarınız, okula saat ikide varmışsa, bunun ne önemi var?

Neden bu kadar endişelisiniz ki? Onlar, aydınlanmış ruhlar, onlara bakan Tanrı var. Neden onlar için bu kadar endişelisiniz? Onları yalnız bırakın. Ebeveynler onları bir Hindistan Okuluna gönderiyorlar. Sonra anneler gidip orada oturuyor. Öğretmenler bundan hoşlanmaz. Hiç kimse bundan hoşlanmaz. Oraya daha yeni gittiler, ama anneler. Hiçbir okul böyle saçmalığa izin vermez. Fakat Sahaja Yoga’da onlar kendilerinin buna haklarının olduğunu düşünüyorlar. Hangi hakka sahipler? Okulun parasını mı ödediler mi, okul için bir şey mi yaptılar? Okula gidip, orada oturmaya ne hakları var? Bu nedenle, sağduyu olmalıdır, çocuklarımızı Sahaj kültürüne göre yetiştirmek zorundayız. Sahaja Yoganın prensiplerinden ilki dayanıklılıktır. Sahaja Yoga böyle narin cici çocuklar için değildir. Sizler, Sahaja Yoga’nın askerleri olmalısınız. Çocuklarınız, narin cici şeyler değil, Sahaja Yoga’nın askerleri olmalıdır. Bu onlar için uygun değildir. Aydınlanmış doğmalarına rağmen, onları narin cici çocuklar yaparak, mahvediyorsunuz. Sıkıntılara katlanmalarını sağlamalısınız. Onları dayanıklı hale getirmelisiniz. Onlara öz saygı kazandırmalısınız. Onlara asalet, metanet, sabır kazandırmalısınız. Bu yüzden bu sol Nabhi, sağ Nabhi, özellikle de, kadının Gruha Lakshmi olmasının gerektiği ve kocasının da, bir Romeo değil de, koca olması gereken sol Nabhi, çok büyük bir sorundur. Adam karısının nasıl davrandığını görmek zorundadır. Eşinizi düzelt – bu kocanın işi, görevidir. Bundan kaytarmamalıdır. Gruha Lakshmi, kendisinin çok büyük bir Sahaja Yoga toplumu oluşturma sorumluluğunu üstlendiğini bilmesi gereken kadındır. O sıradan bir kadın değildir. Daha önce kaç kadın aydınlanma aldı? Fakat Sahaja Yoga’da, eğer bayanlara bakarsanız, gerçekten alert olan çok az kişi bulursunuz. Bir çoğu trans durumunda. Hiçbir şey bilmiyorlar. Hiçbir şey bilmiyorlar. Yemek yapmayı pek bilmiyorlar, onlara bir şey soruyorsunuz, hiçbir şey bilmiyorlar. Onlarla konuşursunuz, kendinizi sanki bir çeşit ilaç almış gibi hissediyorsunuz.

Hiçbir şey onların kafalarına girmez. Bazen biri bunu, “Ben kendim yapmam daha iyi olacak” diye hissettiriyor, bu imkânsız. Açıkgöz olmak bitti, çünkü sağ tarafınızdan gelen uyanık olma hali saçma sapan şeylerle harcanıyor. Dikkat saçma sapan şeyler için boşa harcanmaktadır, işte bu yüzden ev hanımları son derece uyanık ve mantıklı ve akıllı olmaları gerektiğini bilme konusunda, sağduyularını yitirmişlerdir. Onlar her şeyi bilmeliler ama bu böyle değil. Sadece akılları havada yaşıyorlar, bir yerlerde asılı duruyorlar. Onlara ne söyleyeceğinizi, nasıl bir şey soracağınızı bilmiyorsunuz. Onlara bir şeyi açıklamak imkânsız bir şey. Bu yüzden bu uyanıklık, bir ev hanımında olmalıdır. Bu son derece önemlidir. Bizde genç yaştaki Fatima var. Kabil’deki savaşta ölen bu iki tatlı çocuğu vardı. Ne kadar cesur bir kadın, Şii sistemini kurma şekli. Kocası da öldü ve hepsini kendi başına yaptı. Purdah’ın (gözden uzak kalmak, perde) arkasında, duvarların arkasından, her şeyi başardı. Ülkemizde böyle pek çok kraliçemiz vardı. Shivaji’nin gelini olan on yedi yaşında bir dul vardı; Aurangzeb (Evrengzib (Tahtı süsleyen demektir)veya diğer adı ile, I. Alemgir Şah, 6. Bâbür hükümdarı) ile savaştı ve ülkemizde, Tara Bai (Kraliçe Tarabai, Maratha Konfederasyonu‘nun ilk ve tek kraliçesidir. 1700-1707 yılları arasında tahtta kalmıştır. Kocası Chatrapati RajaramShivaji‘nin oğludur) onu mağlup etti. Bizde bir sürü böylesi vardı. Fakat açıkgöz değilseniz, o zaman Gruha Lakshmi olamazsınız, iyi bir anne olamazsınız, iyi bir eş olamazsınız. Bunun içinde kölelik yoktur. Kendi kocalarını neyin memnun ettiğini, ailede nasıl huzur yaratacaklarını, ne söyleneceğini, ne zaman güzel şeyler söyleyeceğini ve ne zaman katı olunacağını bile bilmiyorlar. Bütün bu sağduyu orada değil. Onlar ya şirretler, ya da köle. Yani Sahaja Yoga, uyanık, bilge olan, yaşam hakkında her şeyi bilen kadınlar içindir. Onlar çakraların ayaklarda nerede olduğunu bile bilmiyorlar. Annenize bak. O bir kadın. O çok şey biliyor. Kundalini’nin bu merkezlerden nasıl geçtiğini, ne yaptığını, ne yapabileceğini, hiçbir şey bilmiyorlar. Ama Kundalini’nin kendisi de, dişi bir güçtür.

O sizin hakkında, çocuğunuz hakkında her şeyi biliyor. Birçok anne, çocuğun uyuşturucu alıp almadığını veya çocuğun ne şekilde davrandığını bilmiyor. Şımartma ya da dayak atma dışında, bu ikisi arasında hiçbir şey yok. Sağduyu ile anneler, bu özel çocukları bir şeye dönüştürebilir. Benim onlarla ilgili vizyonum budur. Fakat bu düşüncesizlikleri ile, bu çocukları tamamen mahvedebilirler. Bu o kadar önemlidir ki, Hamsa’mız iyi olmalıdır, güzel bir ev, huzurlu bir ev yaratabilmeliyiz – sadece ailemiz için değil, evimize gelen tüm Sahaja Yogiler için. Hintli kadınların beynine bunun nasıl girdiğini bilmiyorum, nasıl olduğunu bilmiyorum, ama eğer siz onları memnun etmek zorundaysanız, sadece şunu söylemek zorundasınız: “Yenge, sen yarın benim için şunu pişirir misin?” Ya da: “Ben akşam yemeği ya da öğle yemeği için size geliyorum” derseniz, yapacağınız en iyi şey budur. Onlar çok memnun olurlar. Sadece şöyle düşünüyorlar: “Ah, ne pişireceğim, o neyi sever?” onlar herkesi tanırlar, neyi sevdiğini bilirler. Bu kölelik değildir, Eğer siz birisini memnun etmek istiyorsanız, bu kölelik değildir. Bütün doğa bizi memnun etmek için orada. Bu yapılacak kölece bir şey mi? Ama bir kadının diğer tarafı ise, o bir Raja Lakshmi’dir, kraldır. Bu noktada sağduyu şudur: siz onurlu musunuz, değil misiniz? Bir keresinde Japonya’ya gittik ve bir köyde bile, bize karşı büyük bir saygıyla davranıyorlardı. Önce bir dükkâna girdik, çünkü yağmur yağıyordu, köylüler aslında eğilerek bizi selamladılar. Ne olduğunu anlamadık. Ve bize hediye verdiler. Sonunda tercümana sorduk: “Bizim karşımızda neden bu kadar alçak gönüllüler?” “Çünkü siz kraliyet ailesi mensubusunuz” dediler. “Hayır, biz kraliyet ailesi mensubu değiliz. Bunu nasıl bilebilirler ki? Yok, hayır”, dedim. “Çünkü saçlarınız muntazam, kızlarınızın saçları muntazam ve parlak. Ve kuaföre gitmiyorsunuz. İşte bu kadar!” dediler. “Bu bir işaret mi, bu kraliyet ailesinin bir işareti mi?” dedim. “Evet, işte kraliyet ailesi böyledir. Başlarını, başka birisinin ellerine bırakmıyorlar ” dedi. Şaşırdık. Japonların böyle düşündüğünü hayal edin! Bu nedenle, sağduyu şudur, siz bir kraliçe gibi olmalısınız ve koca da bir kral gibi olmalıdır. Ama yedi karısını öldüren kral gibi değil, karısına saygı duyan bir kral gibi. Karınıza saygı duymazsanız, bir Sahaja Yogi olamazsınız. Saygı, aşkta romantik olmaktan farklıdır. Bence siz saygı duymuyorsunuz. Eşinize saygı duymak Sahaja Yoga’da çok önemli bir şeydir. Bunda, Hintlilerin çok iyi olmadığını söyleyebilirim, ama bazı Batılı insanların da,oldukça garip olduğunu biliyorum. Karınıza saygı gösteremezseniz, sizin saygınlığınız azalır. Hintliler, özellikle Kuzey Hindistan’da, Güney’de değil, eşlerine saygı duymak hususunda eksikler. Ayrıca, bir eşi takdir etme hususunda da onlar zayıflar, bir eşe saygı duyulmaması durumunda, çocuklar anneye karşı saygılı davranmayacaklardır ve çocuklardan sorumlu olan kadındır. Fakat Nabhi için en sakıncalı şey, sizin Gurunuzu dinlememenizdir. Sahaja Yogilere bir şeyi yüzlerce kez söylüyorsunuz, ama onlar yine de Beni dinlemeyecekler. Yine gidip, sahip oldukları normların veya modanın onlara söylediği şeyi yapacaklardır. Dedikleri gibi, Gurunuza itaat, Yüce Tanrı’ya itaat etmektir. Söylenen her şey, büyük bir nimet olarak, büyük bir düzeltme olarak kabul edilmeli ve takip edilmeli, olduğu gibi bırakılmamalıdır. Bildiğiniz gibi, Anneniz sizin Gurunuz ve O sizin Anneniz. Ayrıca O Mahamaya. Ayrıca O Adi Shakti. Ve O çok kibar ve çok müşfik. Sizi düzeltmek için size bazı şeyler söylüyor. Size neyin önemli olduğunu anlattığım birçok konuşma yaptım.

Ama siz kalbinizi açmalı ve onu tamamen Gurunuza teslim etmelisiniz, ancak o zaman olgunlaşırsınız, aksi halde bunun başka bir çıkar yolu yoktur, bunu söylediğim için üzgünüm. Kimsenin Bana teslim olmasından, Ayaklarıma dokunmasından veya Ayaklarıma kapanmasından hoşlanmam. Ben, Ben, Ben bunu anlamıyorum. Yani, Ben bunun bilincinde değilim, farkında değilim. Benim için fark etmez. Benim Jai’yimi söyleseniz bile, Ben sizin bir üçüncü kişide Mataji Nirmala Devi’nin Jai’yini söylediğinizi düşünüyorum ve bazen korkarım ki, sizinle birlikte “Jai” diyebilirim. “Swagata Agata” şarkısını söylediğinizde, her zaman başkalarının şarkı söyledikleri bir Mataji Nirmala Devi için “Swagat” şarkısı olduğunu düşünüyorum. Ama kendi iyiliğiniz için, yükselişiniz için buraya geldiniz: buraya sadece vaktinizi boşa harcamak için değil, yükselmek için geldiniz ve bunun içinde, söylediklerime tam olarak itaat etmeniz önemlidir. Ama Ben asla sizin için rahatsız edici olacak bir şey söylemedim. Ben asla: “Sen yemek yeme” ya da “su içme” demedim – hiçbir şekilde. Fakat tembellikten dolayı, insanlar pek çok şeyi yapmazlar; ya da eğer bu tembellik değilse, bunun ne kadar önemli olduğunu bilmiyorlar. Ya da gergin hissederler. Bu nedenle, burada sağduyu şudur, Guru, Parabrahma’dır, herhangi bir guru, Satguru’dur. Peki ya sizin Gurunuz olan Parabrahma’nın kendisine ne demeli? Guruların yaptığı gibi, içten şeyler söylemiyorum. Demek istediğim, onlar hakkında okursanız şok olacaksınız. Ama Ben ne söylersem söyleyeyim, her kelimeyi not almalısınız, bu sizin iyiliğiniz içindir ve tüm dünyanın iyiliği içindir. Ve bu konuda Bana itaat etmeyerek, yalnızca kendi şansınızı değil, tüm dünyanın şansını da mahvediyorsunuz. Öyleyse eğer siz bir mürit iseniz, eğer Gurumuz tarafından kutsandıysanız, bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyorsunuz. Bütün bunlar yazılı, ama Ben bunu siz sadece müridim olduğunuz için değil, aydınlanma aldığınız için, siz Sahaja Yogiler olduğunu için söylüyorum. Sizler bütün güçlere sahipsiniz. Her şeyi biliyorsunuz. Sizler çok özel insanlarsınız. Bu tür insanlar için, herhangi bir görüş farklılığı olmamalıdır, çünkü sizler her zaman aynı şeyi biliyorsunuz, bu yüzden herhangi bir kavga olamaz, herhangi bir tartışma olamaz. Ama sağduyu, Gurumuzun bir Anne olduğu şeklinde olmalıdır. O çok yumuşaktır. Çok kibardır. Çok müşfiktir. Bunu biliyorum.

Bir gün erkek kardeşim Bana şöyle dedi: “Sen ne tür bir Gurusun? Gurum bana tabla öğretirken, kafamda tampura kırardı, hatta yanlış yaptığımda kafamda bir darbuka bile kırdı, çekicini getirirdi: ‘Şimdi de tırnaklarını kıracağım!'” derdi. Benim bunları yapmaya gerek yok. Sahaja Yoga’da bu gerekli değil, çünkü onlar disiplinliler” dedim. Yani, sizin söyleyebileceğiniz gibi, kişinin neyin doğru olduğunu, neyin yanlış olduğunu bildiği Hamsa Çakrada, sizde kendinizle ilgili bir öz denetim olmak zorundadır, doğru olan her neyse, biz bunun üzerinden bunu hallederiz, bütün yaptığımız budur. Yoksa biz yanlış olanı yapmayız, sonra kalp çakrası gelir: Biz sevgiden bahsederiz, bundan bahsederiz, şundan bahsederiz. Batı’da, Hindistan’da hiç olmayan şekilde, çok fazla sevgiden bahsederiz ama hiç sevgi yoktur, para için bir sevgi, mülkler için duyulan sevgi, ama saf sevgi yoktur, Nirvaj. Böyle bir sevgi yoktur. Yani ailenizle başkalarının ailesi arasındaki sağduyunun görülmesi gerekir. Çok açık bir şekilde siz, yanlış bir şey yaptığınızı bileceksiniz. Bu Hindistan’da, burada, yurtdışında olduğundan daha fazladır. Aile için bir sağduyu yok, İnsanlar Beni görmeye geliyorlar, yani yabancı bir çift, onlar geride duracaktır. Tek tek geleceklerdir, tamam, çiftler tamam ama onlar amcalarını, teyzelerini, teyzelerinin ebeveynlerini, onların ebeveynlerini ve sonra büyükanne ve büyükbabalarını, diğerlerini getirmeyeceklerdir. Hep birlikte tek bir sıra halinde gelecekler. Onlar her zaman birarada bir grup olurlar. Hepsi tepemde olacaklardır. Ben bunu gördüm. Orada sağduyu yok, Anne söz konusu olduğunda, bizler bireyleriz. O bizim Annemiz. O bizim Gurumuz ve bizler onunla bireysel olarak yüzleşmeliyiz, bütün bu öteberiyi yanımıza almamalıyız, bütün akrabalarımız, erkek kardeşim, kız kardeşim, benim şuyum, benim buyum. Yani Guru söz konusu olduğunda, sağduyu Sahaja Yoga’da son derece önemli bir şeydir. Bu… Size yerçekiminin Nabhi sayesinde nasıl hareket ettiğini açıklamamı istiyorsunuz. Şüphesiz.

Ama Kalp Çakranız vasıtası ile eğersiz diğer insanlara doğru çekiliyorsanız ya da siz buna ne diyorsanız, bir kişinin karizması ya da bir tür saçmalık veya bir insanın çekiciliği, bu sizin içinizde olan bir şeye karşı bir çekim değil, aşırı yüzeysel olan bir şeye doğru çekildiğiniz anlamına gelir. Yani Kalpteki sağduyu sizin, ailenizin her bölümünü, her şeyi besleyeceğiniz çok bağımsız bir ilişkiye sahip olmaktır. Şimdi birisi kocasına bağımlı, birisi çocuklara bağımlı, biri köpeklere bağımlı, biri de bitkilere, sadece bitkilere bağımlı. Bu çok gereksizdir. Her şeye aynı şekilde bağlanmalısınız. Herkese eşit şekilde bağlı olacağınız için, sizin çok bağımsız olmanız gerektiğini söyleyebilirim. Bağımlı olmamak demek, kısıtlı miktarda elbise giymeniz anlamına gelmez. Bu demek değildir. Bu yanlış bir fikirdir. Bağımsız olmak, sizin her şeyi izlediğiniz ve hiç kimseyle ilgilenmediğiniz anlamına gelir. Siz bunun dışındasınız ve her şeyi görüyorsunuz, izliyorsunuz, siz bir şahitsiniz. Eğer siz bu tür bir sevgiye sahipseniz, bu kişiliğin çok daha fazlası tarafından kutsanmış olursunuz.

Yani şimdi Vishuddhi’nin sağduyusu diğer birçok önemli şeydir. Geçen gün biri geldi ve sağ eli donmuştu. Ona sordum: “Ne yaparsınız?” O Bana “sekreter olarak çalışıyorum” dedi. Ben de “Ne yaparsınız?” dedim. “Yazı yazıyorum. Çok yazı yazıyorum” dedi. “Sahaja Yoga’yı kabul edin ve yazı yazmadan önce, yapmanız gereken işe, sadece Namaskar” deyin, aynen böyle ve daha sonra, sanki siz yapmıyormuş gibi bu işi yapmaya başlayın, Sadece onu yapın, siz sadece yazı yazıyorsunuz, hepsi bu. Bunu siz yapmıyorsunuz, siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bazı insanlar, “Anne, siz çok seyahat ediyorsunuz” diyorlar. Ben asla seyahat etmem. Ben oturuyorum ya da yürüyorum. Ben nereye seyahat ediyorum? Seyahat eden uçaktır, Ben sadece uçağın içinde oturuyorum. Ben asla Süpermen gibi seyahat etmiyorum. Çok güzel bir şekilde oturuyorum. Ben nereye seyahat ediyorum? Eğer şöyle düşünmeye başlarsam: “Çok seyahat ediyorum, bu işi yapıyorum, şu işi yapıyorum “, birisi şöyle der:” Anne, siz çok fazla iş yapıyorsunuz.” Demek istediğim şu, Ben hiçbir şey yapmam. Size söylüyorum, gerçekten, Ben hiçbir şey yapmam. Şimdi, konuşuyorum, tamam, yani Ben sadece konuşuyorum, hepsi bu ve bu konuşmayı da Ben yapmıyorum, Bu sadece bir radyo gibi çıkıyor, siz telsizin herhangi bir iş yaptığını söyler misiniz? Bu sadece bir radyo, aslında Ben hiçbir şey yapmam Herhangi bir şekilde. Öyleyse eğer Ben hiçbir şey yapmıyorsam neden yorgun hissedeyim ki? Neden canım çıksın? Dolayısıyla şu his: “Ben bunu yapıyorum, ben şunu yapıyorum”, bu içinizdeki ego sorunlarını yaratmaktan sorumludur. Dolayısıyla, bu ego üzerinde sağduyu kullanmak, onu doğru yere koymak için, onu aşağıya çekmek için, onların üzerinde oturan Ida ve Pingala’nın bu ipleridir. Ve bu bir fren ve bir gaz pedalı gibidir. Öyleyse, eğer birisinde çok fazla ego varsa, o zaman o kişide sağduyu yoktur. O kişi bir şey yapar ve şöyle düşünür: “Ben bunu yaptım, ben şunu yaptım”; dedikleri gibi, kırılınca tamir edilemez bir şey gibi. Ve sonra bunun aniden bittiğini anlar. “Böyle bir egoya sahip olduğum için çok aptaldım.” Peki, ne der? “Tamam, anne, siz bana yardım edin. Bunu siz halledin.”

Bitti. Yapıldı. Tabii ki Ben hiçbir şey yapmam, siz de hiçbir şey yapmazsınız. Eğer sadece “Anne, lütfen bunu siz benim için yapın” diyorsanız, bitti. Eğer siz “Anne, kafamın içinde gel” derseniz, Ben kafanıza gelirim; “Gözlerime gelin”, Ben sizin gözlerine gelirim. Ne istediğinizi söyleyin, Ben hiçbir şey yapmıyorum, ne de siz bir şey yapıyorsunuz. Bu sadece çalışır. Başka birileri yapıyor – tamam mı? Bu konuda endişelenmenize gerek yok. Birileri yapıyor, ama bunu Ben yapmadığım sürece rahatlıyorum ve endişelenmiyorum. Üzgün ​​değilim. Bu yüzden Vishuddhi çok, çok önemli bir merkezdir ve Amerikalılar sizin için, özellikle de Amerikalı Sahaja Yogiler için, şunu bilmelisiniz, Vishuddhi’de olmak demek, bundan siz “sorumlusunuz” demektir. Hiçbir şey yapmamak ama sorumlu olmak. Bu iki elin orada olması gibidir ve bu en önemli iki çakrayı kontrol edenin Vishuddhi Çakra olduğunu bilmelisiniz, bunlar Lalita Çakra ve Shri Çakradır. Bunun üzerinde düşünün. Vishuddhi ne kadar önemlidir? Amerika ne kadar önemli? Bunu sadece bir düşünün. Ama hiç kimse bunun farkında değil. Amerika Las Vegas demektir, o zaman bütün bu korkunç plajlar korkunç, korkunç, korkunç! Kimse Amerika’nın ne olduğunu, Amerika’da olmanın ne demek olduğunu, bizim sorumluluğumuzun ne olduğunu bilmiyor. Kundalininizin orada olmasına izin verdiğinizde tüm bunlar size gelir, bu yüzden siz kesinlikle bağımsızsınız, ana sistem ile bağlantıdasınız ve tüm işler ana sistem tarafından gerçekleştiriliyor. Siz hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz. Yani siz bir şey yapmaktan, bağımsız olduğunuzda, herhangi bir şeyi takdir etmekten veya bir şeyi değersizleştirmekten ya da herhangi bir şeyi yargılamaktan bağımsız olduğunuzda, bütün bu saçmalıkları yapmadığınız zaman, bu sizin kelimenin tam anlamıyla kesinlikle bağımsız bir hale geldiğiniz anlamına gelir. Yani bu Agnya Çakraya kadar çalışır.

Tüm bu sağduyu güçlerinin içinizde olduğunu, içinizde bina edilmiş olduklarını, spontan olduklarını ve sizin meditasyon yaparak, her dakika, her saniye, keyif alıp almadığınızı izleyerek, sadece onların büyümelerine izin vermeniz gerektiğini, söyleyebiliriz. Dolayısıyla, sağduyunun tamamı bir noktada duruyor: Sahaja Yoga’dan sizin ne kadar keyif aldığınızda. Ne kadar güzel bir şey bu! Dünkü gibi, Ben her türden insanla tanışıyordum, bazıları, bazılarının kendimi çok fazla kullandığımı hissediyordu. Hayır, hayır, hayır, hayır, hiç de değil! Hepsinden zevk alıyordum. Sahaja Yoga çok büyük bir şakacıdır – çok büyük bir şakacı. Deyin ki birisi size geldi, siz o kişiyle konuşursunuz. Bu her bireyin arkasında bir dramadır ve siz bu bireyin nasıl bir drama olduğunu keşfedersiniz. Herhangi bir tiyatroya ya da filme gitmeye gerek yok! Her kişilik bir dramadır. Eğer drama görmek isterseniz bu çok zevkliydi ve eğer siz sadece bunu biliyorsanız, dramayı izlemelisiniz! Bunu görmelisiniz. Acı verici olan tek şey, bir guru olarak, Ben onlara bunun iyi olmadığını, şunu iyi olmadığını söylemeliyim. Bu acı veren tek şeydir. Keşke bir şekilde bundan kaçabilseydim, ama bu mümkün değil. Çünkü sizin karanlıktan güneş ışığına çıkmanız gerekiyor ve siz Elimi tutuyorsunuz, bu yüzden Ben size dikkatli olun demeliyim, bu çok küçük bir yoldur ve her iki taraftan, İda ve Pingala ‘ya düşebilirsiniz. Bu yüzden elimi sıkıca tutun, daha ileri gitmeliyiz. Daha ileri. Daha ileri. Bu tarafa bakmayın, şu tarafa bakmayın. Hepsi bu kadar. Ve işte bu, elinizi Gurunuzun ellerine bırakma hususunda sağduyu sahibi olduğunuz zaman, olan şey budur.

O zaman siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Siz sadece herkesi izliyorsunuz, herkesi görüyorsunuz ve yaptığınız tek şey keyif almaktır. Bunu yapsanız da yapmasanız da, mesele bu değildir ama siz tamamen keyif alma durumundasınız, tamamen zevk alma. Ve elde etmemiz gereken konum budur ve kendi varlığımız olarak siz bu konumda olmalısınız. Hamsa Çakraya kadar geldiniz ve Kundalini şimdi açmaya hazır, çok daha iyi, çünkü O sizin bir konumda olduğunuzu biliyor, O şimdi sizi biliyor. O sizi çok iyi tanıyor ve Kundalini, sizin şimdi Agnya’dan geçebileceğinizi biliyor. Dikkatiniz Agnya’dan geçebilir, çünkü sizde sağduyu var. Tüm bu yüklerden ve bu şeylerden kendinizi temizlediniz ve şimdi Agnya’dan geçebilirsiniz. Bu yüzden, aydınlanmadan önce, sağduyusu olan insanlar, yükselecek en iyi insanlardır. Onlar sağlam insanlardır. Zayıf olanlar, onlar tekrar tekrar düşüp yükselir, düşüp yükselir, düşüp yükselirler. Tekrar tekrar yakalarlar. Dolayısıyla, sağduyu o zaman, sizin başka hiçbir şey için değil, burada yükselişiniz için bulunduğunuzu bilmektir. Ve bu sadece kendiliğinden çalışmalıdır, sadece neşeyi ve neşe veren şeyleri bularak. Eğer siz bu kendiliğindenliğin çalışmasına izin verirseniz, bu o kadar da zor değildir, ama onlar Bana: “Anne, biz bunu yapmak zorundayız, şunu yapmak zorundayız. Ne yapmalıyız? Bu ve şu” dediler. Bunu sadece o noktada bırakın. Sadece bırakın ve her şey hallolacaktır. Siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Gerçekten de siz hiçbir şey yapmıyorsunuz. Bu çok etkin olan Her Yeri Kaplayan Güç, sizin için her şeyi yapıyor.

Size ashram hayatı hakkında anlatmak istediğim bir nokta var. Her yerde ashramlar, ashramlar ve ashramlar var. Ashram küçük bir dünyadır. Bu, aydınlanmış insanların ideal dünyasının bir simgesidir. Burası sadece evi olmayanlar değildir. “Pekâlâ, evin yok mu? Gel! Gel çünkü kirayı ödeyebilirsiniz!” Bu, bu kalitede olan insanlar içindir. Öyleyse şimdi ashramda, kişi tam bir gözlem altında olduğunu anlamalıdır. Yani siz uyanık olmak zorundasınız. Biri sizi izliyor. Şimdi kameradasınız. Artık şimdi ashramdasınız. Öyleyse, dediğim gibi, en baştan başlayalım, bir aşramda, Mooladhara söz konusu olduğu zaman, sanırım çoğunuz bunu halletti, son derece temiz bir atmosferi muhafaza etmelisiniz. Fakat bazı delirmiş insanlar gördüm, hatta ashramda bile, onlar Ashramiti (ashramda yaşayan kişi) olmadıklarını gösterecek şekilde davranmaya başlarlar. Sekse ilişkin davranışları bazen çok gariptir, Ben sadece anlamıyorum. Karı koca arasındaki ilişki de: ya yumruklarıyla ya da bacaklarıyla ya da ayaklarıyla kavga ediyorlar ya da kesinlikle uyum sağlamıyorlar ve birbirlerinden vazgeçiyorlar. Bu, bizim sahip olduğumuz bir yanlış anlamadır, Hamsa Çakra aydınlanmaksızın, çok uzun zaman önce, bizim için, toplumumuz için çok tehlikeli olan şeyleri alıyoruz, sadece kabul ediyoruz ve aynı şeyi yapmaya başlıyoruz. Bu seviyeye inmemek yerine, kalkıp bu insanlarla arkadaşlık etmeye çalışıyoruz, onlar için sürekli olarak her ne yaparsak yapalım, sözüm ona onlara yardım etmeye çalışıyoruz. O kadar sağduyudan yoksunuz ki, başkaları için ne yapmaya çalışırsak yapalım, herhangi bir şey: ya bir tutku ya da bir saplantı ya da bir çeşit kazanç ya da bu her ne olursa olsun, o zaman bu sağduyudan yoksun, tamamen sağduyudan yoksun. Çünkü siz hiçbir şey yapmıyorsunuz, bu sadece akıyor ve herkese gidiyor. Öyleyse, ashramdaki hayat çok saf olmalıdır.

İlişki çok saf olmalı, büyüklere saygı gösterilmelidir. Büyüklerine saygı gösteremeyenlerde, daima sağ Vishuddhi problemi olacaktır. Büyüklere nasıl saygı duyacaklarını ve Gurunuzun temsilcisine uygun bir saygıyı nasıl göstereceklerini bilmek zorundalar. Diğer çakralar da aynı şekilde değerlendirilmelidir. Bir ashramda, sizler spontan olan şeylere sahip olmaya çalışın. Yapay bir şeye veya Gurunuzun sevmeyeceği bazı şeylere sahip olmayın. Mesela, orada bir çeşit garip bir tablo veya garip, düşündürücü, aptal türde bir amblem görmek istemiyorum. Sahaj olan bir evde, gelen herkes tarafından “Ah, burası bir ashram!”, temiz, düzenli, muntazam diye hissedilmesi gerekir. Ve ayrıca, ashram huzurun ve mutluluğun ve neşenin olduğu bir yer olmalıdır. Eğer birisi o ashrama gelirse “Nasıl bir yer buldum! Ne kadar güzel bir yer burası! Keşke ben de buraya gelebilseydim” diye hissetmesi gerekir. Çalışan şey sadece sizin sağduyunuzdur, yarattığınız şey her ne ise, yaptığınız şey her ne ise, bu en iyisi içindir. Şimdi Ben ne yaparım? Bana sadece biraz su getirin, sadece elimi koyarım. Vibre etmiyorum. Vibre etmek için bir şey yapmam ya da sadece Elimi koyarım. Bitti, vibre oldu. Şimdi neden bunun için kredi kazanmalıyım? Sadece vibre oldu. Tamamlandı! Ben bir şey mi yapar mıyım? Başka bir şey gördünüz mü? Hiçbir şey. Sadece elimi koyarım. Bitti! Vibre oldu. Aynı şekilde, sizde bir şeyi yaparken sadece şunu düşünün: Ben hiçbir şey yapmıyorum. Sadece bu eli oraya koyun. Elimde biraz kırmızı varsa, su kırmızı olacaktır. Peki, ben ne yaptım? Hiçbir şey! Hiçbir şey. Şimdi, Benim elimde vibrasyonlar var. Siz onu suya koydunuz, vibrasyonlandı. Ne olmuş yani? Şimdi ashramda insanların hiç açıkgöz olmadıklarını gördüm. Şimdi, ashrama bir telefon araması geliyor. Arama kayboluyor veya iletişim yok. Bir kişi, diğer kişiye onun için gelen bir telefon aramasının ne olduğunu söylemez.

Ama siz evin içinde bile dikkatli ve uyanık olmalısınız. Oraya bir kâğıt koyun veya bu gün kime telefon geldiğini yazacağınız bir tür defter, arka arkaya oraya yazın. Birisi kendisinin telefonla arandığını görünce, kendisini arayanı geri arayabilir. Bu konuda uyanık olmanız gerektiğine dair Benim size verdiğim bir örnek sadece bu. Şimdi eğer yemek yapıyorsanız, kaç kişinin yemek yiyeceğini bilmelisiniz. On kişi olacak diyelim, o zaman yemek sadece iki kişilik pişirilecektir. Ama orada iki kişi varsa, o zaman da yemek on kişi için pişirilir! Ve sonra yiyecek atılır, çünkü sonuçta .. Ama bu kesinlikle saçma! Sana Mahatma Gandhi’nin bir hikâyesini anlatmalıyım. Ben onun aşramındaydım. O zamanlar oldukça gençtim, ama bu benim .. çok kaydedildi. Yani o herkesin akşam yemeğine kalmasını istedi – öğle yemeği. Onlar, ama biz oraya gidiyoruz, dediler. Gandhi, “sorun değil, öğle yemeğini benimle yiyebilirsiniz” dedi. Onlar bir konferans yapıyorlardı. Bütün büyük johnny ler orada oturuyordu. Bunun üzerine kalktı ve üzerine giydiği janeva’sında anahtarlar vardı, şöyle demişti: Bu kutsal iplik. Dışarı çıktı, anahtarıyla depoyu açtı ve her kişinin payına düşen yemek miktarına göre her şeyi çıkardı; Bir insanın tek bir “chataque” alacağı şekilde, bir kişi için bir ons. Orada durdu. Her şey ölçüldü, pişirilmek üzere dışarı çıkarıldı. Yani bütün bu insanlar oradaydı. “Molanar sahib” dedi ki: biz bunu sizin yapmak zorunda olduğunuzu bilmiyorduk efendim, her şeyi dışarı çıkarmak için orada anahtarlarla durmanız gerektiğini. Biz – bizim için çok zamanınızı boşa harcadınız. O da, “Ne, boşa mı?” dedi. Evet, bunu yapmak için sizin orada durmanız ve yiyecekleri çıkarmanız gerekti. O dedi ki: Biliyor musunuz, bu benim vatandaşlarımın kanı. Bu dünyada açlıktan ölen pek çok insan var ve eğer yiyecekleri böyle atarsanız, sizi temin ederim ki, bir gün açlıktan öleceksiniz. Böyle bir yiyeceğe hakaret edemezsiniz, uyanık olmalısınız. Bir ashrama gidin, Avustralya’da gördüm, her yerde bu böyle, gidip onlara sadece sorun, tamam: Sizde hiç ghee var mı? Hayır. O zaman ne yağınız var? Onlar, “yağ ne ki” derler. Bu böyle sürüp gider. Nedir bu? Neredesiniz, hangi yağ var sende? Hiç kimse kendisinde hangi yağın olduğunu bilmez. Bilmiyorlar. Hangi yağa sahip olduklarını (etiketi) okumazlar. Birileri bir yağ şişesi getirir. Ben üzerini okudum. “Hint yağı”. Hint yağı, evet başka? Ben ona, “hint yağının ne için kullanıldığını biliyor musun?” dedim. “Hayır, Anne.” “Bu yağla yemek pişirir misin?” “Bilmiyorum” Sen nereden geliyorsun, akıl hastanesinden mi, nereden? Gözü açık değiller, mesele bu. Yani sizin saat dört, dört buçuk gibi kalkmanız lazım. Ben sizin bunu yapmanız gerektiğini söylemem ama siz kendinizi disipline edin çünkü bu sizin uyanık olmanız gereken zamandır, güneşin ilk ışıkları size bunu verir. Beni her zaman sabah erken kalkmış görürsünüz. Benim buna ihtiyacım olduğundan değil, Ben sizin iyiliğiniz için kalkarım. Daha sonra uyuyabilirsiniz ama o zamanda kalkmalısınız. İlk ışınlar, güneş çok daha sonra doğar ama ilk olarak ışınlar gelir. Bu size uyanıklık kazandırır. O zaman banyonuzu yapar, Pujalarınızı yaparsınız. Hazırsınız. Saat altıda hazır ve uyanıksınız. Ama uyanıklık her şeyde olmalıdır.

Şimdi diyelim ki Ben soruyorum: “Bunu nereden aldınız?” Bu asla hiç bir şey için cevaplanmamalıdır. “Bunu nereden yaptırıyorsunuz?” Eğer Bana sorarsanız, Ben her şeyi biliyorum. Bunu bilmeyebilirim ama nereden aldınğını öğreneceğim ve bileceğim. Her şey hakkında uyanık olmak, neyimiz var, ashram’da ne var, temiz tutuyor muyuz, tutmuyor muyuz, bizler iğrenç insanlarız, kesinlikle iğrenç, hiç bir şey bilmiyoruz. “Bilmiyorum” demek büyük bir moda. Ben size “kafanda kaç tane saç var?” veya “kaç tane yıldız var?” gibi saçma bir soru sormuyorum. Söylediğim basit bir şey: “Kaç tane fincanınız var?” Gördüğüm şey erkeklerde de bunun aynı olduğu. Bu sadece kadınlarda böyle değil, erkeklerde de aynı, sahip olmaları gereken uyanıklık yok onlarda. Birbirleri arasında iletişim yok. Erkekeler daha fazla uyanıklar çünkü sağ kanallar ama başkalarının duyguları konusunda uyanık değiller. Mesela karısına karşı çok kaba davranan bir koca var, ona her zaman hakaret ediyor. Adamın göz açıklığı aşramda olmalıdır, onun ki kafasını tıraş etmekte, bıyıklarını da tıraş etmelidir ve ondan sadece pijama ile dışarıya çıkmasını istemeliler. Ya da, o zaman bile o kişi yanlış davranır, o zaman siz bir eşek yakalayın ve bu adamı onun üzerinde oturtun. O zaman bile edepsizlik yaparsa, ona: “Sana su yok, istediğini yap” deyin. Kötü davranan, karısına karşı duyguları olmayan, insanı hasta eden bir adama böyle bir ceza verilmelidir. Ya da çok romantik olan birisiyle, alay etmelisiniz. Bu, erkeklerin göz açıklığıdır, bunu görmek çok önemlidir. Ayrıca onlar paranın nasıl harcandığı konusunda da dikkatli olmalılar. San Diego’da, Benden nasıl para kazandıklarını çok iyi biliyorsunuz.

Kimse, ne olduğunu bulmak için bile uğraşmadı. Onlar kendi kiralarını ödüyorlar – bitti! Nereye harcıyorlar? Bu konuda ne yapıyorlar? Kimse bilmiyor. Onlara sordum: “Parayı nereye gönderdiklerini öğrendiniz mi? Bana para yolladılar mı, kiralarımı, eşyaları mı?” Hiçbir şey! “Bilmiyoruz, anne. Görmedik. Aldırmadık.” Ne kadar paranın nereye gittiğine, nerede harcandığına, ne kadarına sahip olduğunuza dair bir uyanıklık olmalıdır. Bir ashrama gider ve onlara sorarsınız: “Şimdi, ne kadar paranız var?” Kısaca, ne kadar paranız olduğunu bilmiyorsunuz. “Hayır, Anne, biliyorsunuz, o yere gittik ve yirmi teneke balık aldık, bütün para tükendi.” “Ama neden? Neden yirmi kutu konserve balık aldınız?” “Çünkü kadınlar: ‘Yirmi balık alsanız iyi olur’ dediler.” “Kaç tane yiyeceksiniz?” Bunun gibi, onların hiçbir fikirleri yok, uyanıklıkları yok, hiçbir şey yok, hepsi bir kargaşa. İnsanlar ne zaman kalkar, ne zaman uyurlar, ne zaman, ne yaparlar; Bu konuda hiçbir uyanıklık yok, çünkü Sahaja Yoga’da siz kendi kendinizin gurususunuz. Herkesin gurusu. Büyük Guru onlar! Siz kendinizin gurususunuz, hiç şüphesiz, ama o öz disipline sahip olmak zorundasınız. Guru olmak için öz disiplinli olmanız ve bir kararlılığınızın olması, daha yükseğe çıkma konusunda tam bir kararlılık olmalıdır, mümkün olan her şekilde, ne olursa olsun yükselmeniz, yükselmek için neye ihtiyaç duymanız gerektiğine karar vermeniz gerekir. Bu, guru olacak bir insanın işaretidir. İletişim yok. Bir iletişim boşluğu var. Birbirimizi anlamadık. Problemler var. Kimse ile duygusal bağ yok. Bu bir ashram değil. Size başka bir hikâye anlatabilirim, çünkü Ben Gandhiji’nin ashramında bulundum. Tabii ki bizim ashram buna yakın bile değildi.

Onun ashramı .. Sizin saat dörtte kalkmanız, soğuk suyla banyonuzu yapmanız ve ‘PRATHANA’ya gitmeniz gerekiyordu ve bütün yılanlar etrafınızda dolaşıyordu. Ve orada ‘PRATHANA’ınızı yaparken, bütün yılanlar, birisi sizden önce oturuyor ve böyle yapıyor olabilirdi. Fakat çoğu yılan asla kimseyi ısırmaz. Sizin hiçbir şey söylemeniz gerekmiyor. Ve en iyisi budur, bu beyefendi çok hızlı yürürdü, bu Gandhiji, çok zor kilo alırdı. Bu yüzden sadece zıplardı. Ben hızlı yürümeyi Onunla bu şekilde öğrendim, çünkü yürümek zorundaydınız, onunla gerçekten koşardınız. Ve sonra, yemek tuzsuz olarak haşlanırdı. İsterseniz, tuz kullanabilirdiniz ve sonra üstüne fazla sevmeyeceğiniz bir yağ dökerdi. Eğer isterseniz, bunun üstüne yağ alabilirdiniz. “Diliniz, onu düzeltmelisiniz. Diliniz neden belli bir yiyeceği istesin ki?” derdi. Size söyleyeyim, O Zen’den bile daha kötüydü! Zen bile öğrencilerinde bunu çok denedi. Daha acı olan şeyler kullanırdı, yüz sekiz kez daha kuvvetli olan kinin gibi şeyler. Sonra da onu telafi etmek için, şeker, yüz sekiz kere güçlü şeker, böylece diliniz düzelirdi. Yani dilin eğitimi,

sonra [duyulamıyor] konuştuğunuz şey. Ne diyorsunuz, sadece sohbet mi ediyorsunuz? Sen bir Sahaja Yogisin. Söylediğiniz her kelime bir mantradır.

Bu ashramlar, dünyadaki tüm ashramlardan – Gandhiji’nin ashramından bile – çok daha yüksektir. Yüce Tanrı’nın enstrümanları olduğunuzu ve konuştuğunuz zaman, her kelimenizin bir mantra olduğunu biliyor musunuz? Arzunuz her neyse, emirdir. Siz bunu fark edene kadar ve bu konuda uyanık olmadığınız sürece, ashramlarımız sadece yetimhaneler gibidir. İnsanlar liderin tatlı olmasından hoşlanırlar, tatlı bir turta, böylece onu güzelce yiyebilirler. Lider. Ya da aşırı katı biri haline gelir. O da, başka bir Hitler’dir.

Sert olmanız, aynı zamanda da sevgi dolu, özenli ve korumacı olmanız gerektiğine dair sağduyu yok. Mizah içinde birçok şey söylenebilir. Bu, insanlara öyle ıstırap vermez. Fakat bir Sahaja Yogi, Anne ona bir şeyler söylediği, sen şunu yapmalısın, bunu yapmalısın dediği için, sizin hakkınızda, aileniz hakkında, çocuklarınız hakkında, ashramınız hakkında çok fazla rahatsız olduğunu söylediği için, Yogi kendisinin onur duyduğunu düşünmelidir. Bu yüzden bu uyanıklık, aşramın erkeklerinin kafasında da olmalıdır: nasıl davranmalı, nasıl konuşmalı, ne söylenmelidir. Siz Yüce Tanrının sözcüsüsünüz. Laflarken vaktinizi nasıl boşa harcarsınız? Bu nedenle, Tanrı’nın sözcüsü olan bir kişi için, nasıl davranmak gerektiği anlaşılmalıdır. Aslında siz Onu temsil ediyorsunuz. Nasıl giyinmelisiniz, nasıl yürümelisiniz, nasıl oturmalısınız, nasıl yemek yemelisiniz. İnsanların ashramda bira içmelerine şaşırdım. Yani, alkollü değil ama bira bu, melastan yapılmış. Ama yine de bira. Bu melas şeyini nasıl içersiniz? Hiç şeker fabrikasına yakın oldunuz mu? Melasın kokusu! Onu tüketiyorsunuz! Yani, her ne yiyorsanız, her ne kadar harcama yapıyorsanız, her ne konuşuyorsanız, dışa dönük her ne olursa olsun, dışarıda her ne olursa olsun, sizler içinizi ifade etmek zorundasınız. Yani Hamsa Çakranızı geliştirmelisiniz. Öz disiplin ve iç gözlem: “Neden ben böyle bir şey yapıyorum, Sahaja Yogi miyim?” Her sabah bu soruyu sorun ve akşamları lütfen not edin: “Ben Sahaja Yoga için ne yaptım?” Eğleniyoruz. Müziğimiz var. Her şeye sahibiz, ama her şey onurlu bir şekilde yapılmalıdır. Dans ederken bile, Ben söylüyordum, bazı ritimleri öğrenin. Aksi halde, birileri tırısta, diğeri ise dörtnala gidiyor. Bu da atlara benziyor – çok garip görünüyor. Bir nezaket olmalı. Ritmin ve ritmik kalıpların anlaşılması gerekir. Daha fazla bilgi edinin, nasıl dans ederdiniz?

Pratik yapın. Bu tamam, evde. Hanımlar nasıl dans etmeliler, nasıl yürümeliler, çünkü sizin bütün ifadeniz, Yüce Tanrı’nın ifadesidir. Öyleyse kendi aralarınızda nasıl olmalı, nasıl konuşmalı, ne zaman uyanmalı, ne zaman uyumalısınız. Sağduyunun kaynağı olan, Kadir-i Mutlak Tanrıyı ​​temsil ettiğiniz gerçeğinin farkına varırsanız her şey değişecektir. Sağduyu ile birçok şeyi öğreneceksiniz. Birincisi toleranstır. “Bu tamam. Bunu halledeceğiz. Bu hallolacak.” Bağımlı sevginin ne olduğunu öğreneceksiniz. Gıdıklayan ama incitmeyen mizahın ne olduğunu öğreneceksiniz. Ayrıca derslerinizde neler söyleyeceğinizi, ne dinleyeceğinizi de öğreneceksiniz. Ve bunların hepsinden, Yüce Tanrının vizyonlarını nasıl yerine getireceğinizi bileceksiniz. Şimdi, bugün Ben bütün bunları söylemek zorunda kaldım, elbette, bu Vishuddhi’nin bir parçasıdır. Ama Vishuddhi’nin diğer kısmı da şudur, siz Virat’ın, bütününün bir parçasısınız ve siz okyanuslar olduğunuz. Yani sizler okyanuslar gibi olmalısınız, her şekilde okyanuslar gibi. İşte bu şekilde siz, sizin okyanusunuzun sınırları olmadığını, sadece okyanus değil, onun okyanusun güzelliği ve okyanusun yaratıcılığı olduğunu anlayacaksınız. Kullanmanız gereken, geliştirmeniz gereken, tezahür ettirmeniz gereken her şey, sizin içinizdedir. Her şeyi içinizde kullanmak zorundasınız, geliştirmek zorundasınız, tezahür ettirmek için. Çünkü eğer siz Virat’ın bir parçası iseniz, siz Virat’sınız, o zaman sağduyulu olmalısınız. Umarım hepiniz davranışınızın, yüzeysel olmayan, ucuz olmayan, açgözlü olmayan, tabii ki şehvet dolu olmayan bir seviyede, asil, azizler gibi, krallara layık, muhteşem, güzel ve neşe veren şekilde olması gerektiğini bilirsiniz.

Tanrı hepinizi kutsasın.

H.H. Shri Mataji Nirmala Devi

Bugün Benim sağduyum sürekli olarak Bana anlatıyordu, bu yüzden kendimi zorlamak zorunda kaldım, bütün bu şeyleri şu anda söylememek daha iyi, yoksa hepsi şok olacaklar. Umarım
söylediklerimden şoke olmazsın.

Tanrı hepinizi kutsasın.