Shri Krishna Puja, Yamuna Nehri ve Shri Krishna’nın yaşamı

Yamuna Nagar (India)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Shri Krishna puja. Yamuna Nagar (Hindistan), 11 Aralık 1993.

Bugün Shri Krishna’nın Pujasını yapacağız. Yamuna Nehri, Shri Krishna’nın hayatında çok büyük bir rol oynadı. Yamuna Nehri çok derin bir nehirdir ve suyu, Shri Krishna’nın da rengi olan mavi renkteyken, Ganj Nehri, Yamuna nehrinden daha hızlı ve daha sığ şekilde akar. Gelecek yıl belki Allahabad’a gidebilir ve bu iki nehrin buluştuğunu görebiliriz. Haryana’nın her tarafı çok, çok tarihi, mitolojik bir yer olmuştur. Orası hakkında, Pandavaların ve Kauravaların, Kurukshetra’da savaştığını biliyor olmalısınız ve bu bölgenin tamamı çok uzun bir zamandan bu yana meditasyon için kullanıldı. Adını defalarca duyduğunuz Markandeya bu alanda meditasyon yaptı. O ilk önce, Sapta Shringhi (Sapta yedi, Shringhi tepe anlamına gelir. Maharashtra eyaletindeki Nashik’e 60 kilometre mesafede yer alan bir Hindu hac bölgesidir. Tanrıça Saptashrungi Nivasini’nin buradaki yedi dağ zirvesinde yaşadığına inanılır) gördüğünüz Maharashtra’daydı. Ondan sonra buraya geldi, meditasyon yaptı ve tezini yazdı. Her yerde bir pir’in (Sufi üstadı) yerini görürsünüz. Onlar aynı zamanda, bugüne dek saygı gösterilmiş olan aydınlanmış ruhlardır. Burasının baştan büyük bir spritüel bölge olduğunu söylemeliyiz, çünkü Shri Krishna burada yaşadı. Ve o günlerde araba yoktu, bu ulaşım yoktu. Bu yüzden O tüm bu toprakları çok güzel bir şekilde vibrasyonladı. Yamuna Nehri yakınında oynamaya çok düşkündü. Elbette, çocukluğu burada geçmedi ama daha sonraları, kral olduğu zaman burayı defalarca ziyaret ederdi. Bizler Onun karakterini çok özel bir şekilde anlamalıyız.

Önce Shri Rama’nın enkarnasyona sahip olduk. Vishnu, bildiğiniz gibi Shri Rama olarak doğdu. Ama Shri Rama kendi Tanrısal vasfını unuttu. Tanrısallığını kendisi unuttu ve sıradan bir insan gibi yaşadı, Sokrates’in tarif ettiği gibi bir kral oldu, hayırsever bir kral. Karısını da feda etmek zorunda kaldı. Bu çok semboliktir, şüphesiz. Gittiği yer olan Kuzey Hindistan’ın diğer tarafında Onun vibrasyonladığı bölgeleri görebiliriz. Ama O Maharashtra’ya ayakkabısız gitti, yürüdü ve yürüdü. Bu şekilde, gerçektende ülkenin tamamı büyük azizler ve büyük enkarnasyonlar tarafından vibre edildi. Shri Krishna’nın bir tarafı, çocuk gibi olmasıydı ve O bir neşe, sevinç atmosferi yaratmak istedi, çünkü Shri Rama’nın zamanında, onun arkasından din çok fazla ciddiye alındı ​​ve insanlar çok ciddi türde bir dini izlemeye başladılar. Aynı enkarnasyon yeniden ortaya çıktı, Shri Krishna olarak. Shri Krishna, spitüelliğin ciddi olmadığını göstermek istedi; bu “Leela” dır. Oynamanız gereken bir oyun. Ve yaşamı boyunca bunu gösterdi. İnsanlar onu hiç anlamıyorlar, çünkü Shri Rama’nın konseptinden, bazen, Ben sanıyorum ki, çok daha yüksek olan Shri Krishna’nın seviyesine inmekten dolayı O küçümsenemez. Çünkü O bütün bunların, tüm bu dünyanın, sadece bir şaka olduğunu, Maya olduğunu ve bunun ötesinde neşe olduğunu göstermek zorundaydı. Onun tarzı tamamıyla çok ilginçti. O zamanlar onlar bu kadar güzel pendallara sahip olamıyorlardı, onların çok fazla öğrencisi olamazdı, bu yüzden de O kendi tarzını denedi. Ve Onun stili şöyleydi, O çocukken “gopi’ler” adı verilen bir sürü sütçü kız vardı. Kızlar banyolarını burada değil Yamuna Nehri’nde yaparlardı.

O sadece kızların (başlarının üzerinde taşıdığı)su testilerini kırardı ve su kızların sırtlarına akardı. Yamuna Nehri, Radhaji tarafından vibre edilmişti. Radha: “Ra” eneji anlamına gelir; “Dha” , destekleyen, sürdüren anlamına gelir. Radha – Dhara iti sada – Radha.

Ve Shri Krishna onlara Kundalini’yi nasıl anlatacağını bilmiyordu. Bu yüzden O testilere taş, küçük taşlar atardı ve su onların omurgalarından aşağıya akardı, onlara bu sayede Kundalini’nin kutsamalarını verirdi. Onun tarzı son derece, son derece basit, eğlenceli, neşeliydi ve kimse tüm bunları Onun neden yaptığını anlamıyordu. Çok küçük bir çocukken de, banyo yapan bayanlar vardı. Yani O onların Kundalinilerini yükseltmeye çalışıyordu ve bayanların kıyafetlerini sakladı; onları vibre etti. Yani, bir sürü insan küçük bir çocuğu anlamıyordu; o çok masumdu. Onlarla alay ediyordu ve hayatın neşeden başka bir şey olmadığını göstermeye çalıştı. Ve sonra onlara bu kıyafetleri verdi. Daha sonra, büyüdü. Sonra da Dwarika’nın kralı oldu. Ülkemizde çok batılılaşmış entelektüeller var ve onlar iki tane Shri Krishna olduğunu söylemeye çalışıyorlar. Yani, spiritüelliği anlamadan her şeyi analiz etmek istiyorlar, bunun arkasındaki süptil şey nedir? Söyledikleri gibi, Onun on altı bin karısı vardı. Onlar, onun güçleriydi. Görüyorsunuz, erkekler için – ben bir Anneyim. Benim binlerce çocuğum olabilir: oğlanlar, kızlar, erkekler, kadınlar.

Hiç kimse Benim karakterim hakkında bir şey söyleyemez. Ama erkekler için bu çok zordur. Yani Onun bütün güçleri, bir kralla evli olan kadınlar olarak doğdular. Evli değildiler, aslında o kral bu kadınları kaçırmış ve hapse atmıştı. Shri Krishna onları oradan kurtardı, dışarı çıkardı ve onlarla evlendi. Şimdi, eğer bakarsanız, vurgu evlilik üzeridedir. On altı bin güç ile, O bu kadınlarla evlendi. Bildiğiniz gibi, O 16 adet taç yapraklıdır ve Sahasrara’nın bin tane yaprağı, Onun evlendiği 16 bin tane güçtür. Sonra, Onun beş tane eşi vardı, bundan dolayı da insanların itirazları var. Ancak Krishna bunu böyle yapabilirdi. Beş eş, beş adet elementtir. Onların özü, özleri, onların nedeni budur, elementler eşleri olarak geldiler ve O onlarla evlendi ama kendisi o kadar bağımsız bir ruhtu ki. Onun bağımsız olması ile ilgili birçok hikâye var. Yamuna Nehri’nin karşı kıyısına gelen büyük bir rishi vardı, bu bir aziz veya bilge anlamına gelir, Bu Dwarika’daydı. Ve orada Yamuna Nehri yoktu ama vardı da, orada Narmada ve Tapti nehirleri vardı ve eşleri gidip bilgeye hizmet etmek istediler. Nehrin yanına gittiklerinde, nehrin taşmış olduğunu gördüler. Bunun üzerine tekrar Shri Krishna’ya geri döndüler ve “Bak, biz bilgeye ibadet edeceğiz ve nehir tamamen taşmış” dediler. “Tamam, siz gidin ve nehre bir gerçek  anlatın. Bu Gerçek sayesinde nehir alçalacaktır” dedi. “Gerçek nedir?” diye sordular. Nehire, “Shri Krishna bir Brahmacharya’dır, bekâr bir insandır”, deyin dedi. Onun beş tane karısı vardı. Onlar “biz bunu nasıl söyleriz?” dediler. O da “Gerçek budur” dedi. “Gidin ve ona söyleyin. Nehre söyleyin ve nehir gerçeği anlayacaktır. Gerçeğin gücü taşkını engelleyecektir”, dedi. Bu durum üzerine nehre gittiler ve ona, “Shri Krishna bir Brahmacharya” dediler ve nehir alçaldı, onlar şaşırmışlardı. “Bu nasıl olabilir? Bu adam bizim kocamız ve Onun bir Brahmacharya olduğu nasıl söylenebilir ki?” Onlar bilgeye hizmet ettiler, iyi bir şekilde hizmet ettiler, ona yiyecek verdiler, ona baktılar ve geri döndükleri zaman nehrin yine taşmış olduğunu gördüler, şimdi nehri tekrar nasıl geçeceğiz diye endişe ediyorlardı. Bu nedenle bilgenin yanına tekrar gittiler ve bilgeyi bilgilendirdiler, “Bakın, biz geri dönmeliyiz ve orada nehir hızlı akıyor ve nehrin nasıl geçileceğini bilmiyoruz”, dediler. “Bu çok kolay. Gitmek istiyorsanız, bu çok kolay” dedi. “Nasıl?” dediler. “Nasıl geldiniz?” dedi. “Krishna bize nehre kendisinin bekâr olduğunu söylememizi söyledi, ‘ben bekârım. Ben bekârım, diye söylememizi istedi. Ve nehir, o (dişi) da – Narmada da bekâr olan bir nehir. Bunun üzerine nehir alçaldı”, dediler. “Tamam, o zaman gidin ve nehre benim hiç yemek yemediğimi söyleyin. Ben hiçbir şey yemedim. Ben sadece oruç tutuyorum”, dedi. Onlar da “bu adam bir obur gibi yedi ve bize böyle bir yalan söylüyor ve biz bu adama nasıl inanacağız?” dediler. Bunun üzerine nehre gittiler ve nehre ve ona “bu bilge hiç yemek yemedi – oruç tutuyor – ve lütfen alçal”, dediler.  Ve nehir alçaldı. Yani onlar bu adamın nasıl her şeyi yiyip, buna rağmen, biz bunu söylediğimizde, bu büyük bir yalan. Nehir, bu yalanı dinledi, onlar nehri geçtiler.

Mesele şudur, o seviyede olan insanlar, yemek yediklerinde bile yemek yemiyorlar. Evli olsalar bile bekârlar. Bu bir konumdur. Sizin tamamen bağımsız, kesinlikle bağımsız olduğunuz bir konumdur. Yaptığınız işe ya da sürdürdüğünüz yaşama bir bağımlılık hissetmiyorsunuz. Bir kişinin ne şekilde bağımlı olmaması gerektiğini söyleyemem. Tabii ki, Kundalininin çalışması ile ve siz meditasyon yapıyorsunuz, tüm  bunlarla ve Kundalini’yi uygun bir şekilde sabitleyerek, bu işe yarayacaktır. Bir şeylerden nasıl bağımsız bir hale geldiğinize ve onu kendinizin yaptığını hissetmeden işleri nasıl hallettiğinize, yorgun bile hissetmeden çok fazla şeyi nasıl yapabileceğinize şaşıracaksınız. Bu bir konumdur. Ve bu kişinin ulaşması gereken bir konumdur. Şimdi bunun için, bu konumda olsanız da, olmasanız da, fark etmeniz gereken ilk şey, sizin “Ben”, “benim” kelimesini kaç kez kullandığınızdır. Kaç kez, “Ben bunu gördüm, ben bundan hoşlandım, ben bu, ben şu?” dediniz ya da “Bu benim çocuğum. Burası benim evim ” bunun gibi bir şey diyorsunuz. “Ben” kelimesini çok kullanmaya başladığınızda, o zaman bağımsız değilsiniz. İç gözlem yapmaya çalışın. Kaç kere “Bunu aldım. Yapılması gereken işi ben yapmalıyım. Ben bunu sağlamalıyım. Bunu başarmalıyım. Hayatımın amacı bu?” diyorum.

Bunların hepsi illüzyon sözcükleridir. Bir kez bağımsız olduğunuzda, bu bir konumdur, tekrar söylüyorum. Ben, “siz tepe üstü durarak bağımsız hale geleceksiniz” ya da bunun gibi bir şeyi söylemeyeceğim. Bu, kişinin içinde büyümesi gereken bir konumdur. Yani Shri Krishna’nın mesajı, Onun bütün hayatı, tam bir bağımlı olmama haliydi. Arjuna ile bir savaşa gittiğinde bile, “Ben sadece senin savaş arabanın sürücüsü olacağım, hiç silah kullanmayacağım, savaşmayacağım. Sadece senin arabacın olacağım ve eğer bu şartı kabul ediyorsan, orada olacağım,” dedi. Aslında Arjuna’nın bir sorusu olduğu zaman, “Ben nasıl öldürebilirim? Bunlar benim akrabalarım, bunlar benim gurularım, bunlar benim, benim yakınlarım, arkadaşlarım. Onları nasıl öldürebilirim?” Ve Arjuna depresyona girdi. Depresyona girdiği zaman Krishna, “onların zaten ölü olduklarını biliyor musun? Doğan her şey ölmek zorundadır. Yani sen onları öldürmelisin,” dedi. Şimdi insanlar Krishna’nın şiddet vaaz ettiğini söyleyebilirler. Hayır öyle değildir. Ama Onun, adharmik olan, dharma hissi olmayan, çok acımasız olan, dharma geleneğine fazlasıyla karşı olan bu insanlara söylediği şey nedir, onlar öldürülmeliler. Onlar öldürülseler de, öldürülmeseler de, birçok günah işledikleri için zaten ölüler.

Onlar zaten ölüler. Öyleyse onları sizin öldürdüğünüzü düşünmemelisiniz, ama onları öldürecek olan bir Tanrıdır, sözde onları öldüren. Ve savaş başladı. Gita’da insanlar Onun istediği şeyin iletişim kurmak olduğu konusunda, çok az bir anlayışa sahipler. İlk şey, yani demek istiyorum ki, savaş başladı ve O felsefeden bahsediyordu, bağımsızlığını hayal edebilirsiniz. Ona ilk söylediği şey, “siz Gyana (bilgi)sahibi olmalısınız.” “Gyana”, bodh (akıl) anlamına gelir. Bodh, bildiğiniz gibi, ancak aydınlanma sayesinde mümkündür. Yani O dedi ki, “Aydınlanma olan Gyana’yı, bodh’yı almalısınız.” Ama insanlar Gyana’yı anlamıyorlar. Kitaplar okuyarak, her tür kitabı okuyarak bunun olacağını düşünüyorlar, ama tüm bunları okuyup, Gita için veya Gita’nın anlayışı için bir sürü eleştiri var. Bu ülkede, kendi yaşamlarında korkunç kişilerken, Shri Krishna hakkında ders veren bir sürü kişi var. Yani, Onun söylediği ilk şey, yapılması gereken en iyi şeyin, yapılması gereken tek şey olduğudur. O bir işadamı değildi. Bir iş adamı önce size çok iyi olmayan bir şey söyleyecektir, daha sonra ise daha iyiyi ve daha iyiyi, sizi yavaşça yükseltecektir. Ama O dedi ki, açıkça söyldi, sizin SthitaprAgnya (Sthita – Kararlı, sağlam PrAgnya-bilge, akıllı) olduğunuz nokta budur, bu Sahaja yogi demektir. (Kaybın ya da kazancın zihni etkilemediği konum) Bunu açıkça söyledi. Ama Arjuna o zaman, “Öyleyse, neden benim savaşa gitmemi, bu karmayı yapmamı istiyorsun?” dedi. Bu da çok yanlış anlaşıldı. Onun karma yapmak demekle, ne demek istediğini ancak aydınlanmadan sonra anlayabilirsiniz. O çok açık şekilde şunu söyledi, “işinizi, karmaları, yapmanız gereken her şeyi yapın, eyleminizi yapın ve onu Benim Lotus ayaklarıma bırakın” dedi, ki bu imkânsız bir durumdur.

Bir şey yaptığınızı hissettiğiniz sürece – Aham-bhava – (bir şeyler benim yüzümden oluyor düşüncesi) ego nedeniyle, böyle diyebilirsiniz, içinizde bu hissiyat olduğu sürece veya belki de içinizde hala “ben” olduğu sürece, siz “bunu Tanrı’nın lotus ayaklarına bırakıyorum” diyebilirsiniz ama söylemezsiniz. Çünkü Arjuna soruyu sorduktan sonra, Shri Krishna insan doğasının kolay olmadığını biliyordu. Onlar basit bir şekilde anlamayacaklardır. Bu yüzden O diplomatikti. Arjuna’ya, “Tamam, yapamayacağın her şeyi Benim ayaklarıma bırak” dedi. İnsanlar bunu denediler. Çağlar boyunca denediler ve bunun, bu şekilde çalışmadığını fark ettiler “Her ne yaparsak, biz bundan sorumluyuz. Öyleyse neden Shri Krishna’nın lotus ayaklarına bıraktığımızı düşünelim ki? Örneğin, katil olan bazı insanlar “Tamam, biz öldürdük, tamam ama biz bunu Tanrı’nın lotus ayaklarına bıraktık.” Bu tür bir sanrı oluştu, demek istiyorum ki, bu ülkede Tanrıça adına yolcuları öldüren korkunç insanlar vardı, onları vuran tüm bu yanlış anlamalarla bunu yapmaya başladılar. Yani O, “sizin karmanız Benim lotus ayaklarımda olmalı” dedi. Bu ancak aydınlanmanızdan sonra, siz gerçekten hiçbir şey yapmadığınızı hissettiğiniz zaman mümkündür. Bir Sahaja Yogi’den siz birisine aydınlanma vermesini istersiniz. Bana, “bu gitmiyor. Bu çalışmıyor”, der. Yogi, üçüncü bir kişi gibi konuşur. Yogi üçüncü bir kişi olur.

O asla bunu kendisinin yaptığını düşünmez. Kundalini’yi kendi eliyle kendisi yükseltiyor. “Bunu ben yapıyorum” demez ya da sadece “bu işe yaramıyor Anne, işe yaramıyor” diyecektir. Sorun ne? Sadece şöyle der, “Bu çakra orada. Bu sorun orada” ama asla “bunu ben yapıyorum ”demez. Yani bu karmadır, bu eylem, akarma olur, bu da “eylemsizlik” anlamına gelir. Harekete geçmenize rağmen, her şeyi yapıyor olmanıza rağmen, siz yine de bir şey yaptığınızı hissetmezsiniz. İşte bu yüzden Shri Krishna, “Normalde insanlar aydınlanma almazlar. Bu yüzden her ne yaparsanız bunu Tanrı’nın lotus ayaklarına bırakın koşulunu onlara vermek daha iyi olur”, dedi. Sonrasında ise Bhakti (adanma)istedi. Yani, Bhakti için, “Tamam, o çok akıllı, biliyorsunuz. Ben onun kadar akıllı değilim. Ben size her şeyi doğrudan söylüyorum. Çünkü O insanların çok zeki olduklarını biliyordu ve eğer onlar ikna edileceklerse, bir şeyleri onlara doğrudan söyleyerek ikna edilemezler. Ve bu yüzden de, “Tamam, hangi çiçeği, suyu, meyveyi isterseniz, bana verin, kabul edeceğim” diyor. Bu Bhakti kısmıdır. Ancak, numara şudur. Bhakti, bir diğeri olmadığı (bir bütün olunduğu)zaman yapılır, Ananya. Ananya, bir başkasının olmadığı anlamına gelir, sen ve ben.

Bu, “siz Benimle bağlantıda olmalısınız” anlamına gelir. Ancak o zaman Bhakti yapabilirsiniz. Ama kimse bunu anlamıyor, kimse “Ananya” kelimesinin anlamını anlamıyor veya anlamak istemiyorlar. Ananya, bir diğerinin olmadığı anlamına gelir, bu sizin aydınlanmış bir ruh olduğunuz anlamına gelir. Benim kabul edeceğim Bhakti budur. Her tür sıkıntıdan dolayı acı çeken bu Hari Rama tarikatından insanları gördüğümde, onlar Bana “Anne, biz Shri Krishna’nın sorunlarından dolayı nasıl acı çekeriz?” diyorlar. Ben de onlara, “Sizin Shri Krishna ile bağlantınız yok. Bağlantıda değilsiniz. Varsayalım ki, bu mikrofon bağlı değil, işe yaramaz. Ve bir protokol var. Shri Krishna bir enkarnasyon. Burada eğer sizin başbakanla görüşmeniz gerekiyorsa bile, onun adını anmaya devam etseniz bile, tutuklanacaksınız. Ama O Kadir-i Mutlaktır. O sanki size aitmiş gibi ya da O sizin cebinizdeymiş gibi, Onun adını nasıl bu kadar ucuz bir şekilde anabilirsiniz?” Yani, bir protokol var. Ama onlara, “Siz Shri Krishna’nın veya Shri Ram’ın veya Tanrı’nın adını anmalısınız. Tanrı’ya unutmamak için Tanrı’ya dua edin”, dendi. Bunun sebebi budur. Ama bunun yolu bu değildir. İnsanlar deli gibi bunu yapmaya devam ediyorlar. İşte Kundalini bu şekilde bozulur. Ben onlarda Vishuddhi problemleri olduğunu gördüm ve ellerinde asla hiçbir şey hissetmediler. Size, “Anne, biz bunu veya şunu hissetmiyoruz” demeye devam edeceklerdir. Onlar Shri Krishna’nın Bhakta’ları. Yani onların Bhakti’si de yanlış. Ama Shri Krishna, her ne söylendiyse, sizler bunu anlamalısınız, O söylemeye çalıştığı şeyi küçük satırlarda yazdı. Yaramazlıkları, eskiden yaptığı çocuksu şakalar, hepsi çok tatlı ve güzeldi.

Masumiyetten, saygıdan bir hissiyat yaratmak. Yani, bir Hintli, eğer bir çocuk görürse, vatsalya denilen bir tür duygu geliştirir, çocuklar için duyulan büyük bir sevgi, ilgi ve koruma hissi geliştirir. Ama Batı’da çocukların saldırıya uğramalarına şaşırdım. Çocuklar çok fazla saldırı altındalar. Onların bunu neden yaptıklarını bilmiyorum. Hiç vatsalya hissi yok. Bu çok acımasız bir şey. Possess olup olmadıklarını bilmiyorum ya da belki önceki yaşamlarının bir tür etkisi var ya da her neyse. Onlarda çok yaygın. Onların masumiyete saldırma şekli – küçük çocuklara. İnsanların bunu nasıl yapabildiklerini anlamak imkânsız. Yani, Shri Krishna’nın çocuksu davranışı – o kadar güzel ki, bu sizin küçük bir çocuk için sevgi, şefkat ve koruma hissetmenizi sağlar.

Size Shri Krishna’nın kız kardeşinden bahsetmeliyim – anlatacaktım ama kız kardeşi Benim unutabileceğimi düşündü. Bildiğiniz gibi Shri Krishna’nın bir kız kardeşi vardı – Vishnumaya – ve o elektriktir. Kanada da, Cabella da, Vishnumaya’nın mucizelerini gördük. Kanada’ya gittiğimde, yerli halk tarafından Kutsal Anne geleceği zaman tüm gökyüzünün yıldırımla kırmızılaşacağı söylenmişti. Ve ertesi gün yıldırım başladı. Gündüz olmadan bile, gökyüzünün böyle kırmızı olduğunu gördüm, tamamen kırmızı. Birçok insan bunu gördü. Ama on altı bin tane yıldırım, on altı bin yıldırım vardı. Bu oradaki gazetede vardı. Bütün gece boyunca bu devam etti, dum-dum-dum-dum-dum. Ben de dedim ki: “Şimdi gidip banyoda oturacağım, böylece duracaktır.” Ve o zaman durdu. Aksi halde böyle devam ediyordu.

Pandavalar (Kral Pandu’nun beş oğlu) ile nasıl bağlantıdaydı. Draupadi de Shri Krishna’nın kız kardeşiydi. Yani Vishnumaya, Draupadi olarak doğmuştu. Ayrıca annesi de oradaydı, Yeshoda. Ve Radhaji, Mahalakshmi iken, Meryem Ana ve O Shri Ganesha’yı doğurdu. Bu İsa Mesih idi. Hindistan’da hiç kimse, Günahsız Doğuş’tan (Katolik kilisesine göre Meryem Ananın tamamen günahsız olarak doğmuş olması inancı) şüphe etmez. Kimse bundan şüphe etmezdi. Ama diğerleri için Günahsız Doğuma inanmak çok fazladır. Ya da onların hepsi her türlü saçma şeyleri tartışıyor ve söylüyorlar. Çünkü Ganesha böyle yaratıldı ve İsa da böyle yaratılabilir. [Hintçe: Iski koi zaroorat nahi hai – hai kya? Yani Radha, Meryem Ana idi. Eğer Devi Mahatmya’yı okuduysanız, İsa’nın kim olduğunu, Onun destek olduğu açıkça yazılmış olması çok şaşırtıcıdır. Ona Mahavishnu adı verildi. O destekti. Bu Mooladhara’dır. O, evrenin desteğiydi. Onların hepsi birbiriyle ilişkili insanlardı, ama bizler aptalca savaşıyoruz çünkü gerçeğin bilgisine sahip değiliz. Radhaji, İsa’ya Yeshoda adını vermek istedi. Bu yüzden ona Yesu dedi. İbranicede bu Yesu’dur. Hindistan’da da Yeshoda’ya, Jasodha denir. Birçok kişi Ona Jeshua adını verdi. İşte bu şekilde O Jesus oldu. Ne dediğimi vibrasyonlarla doğrulayabilirsiniz. Yani, onların hepsi birbiriyle ilişkilidir ve en büyük şey ise, Onların Tanrısal insanlar olmasıydı.

Bizler bunu anlayamayız, bunu analiz edemeyiz, O’nun hakkında yorumlarda bulunamayız. Bu insan kibrinin bir işaretidir, çünkü insan bilgisi çok sınırlıdır ve kişi bu sınırlı bilgi ile beynin, insan zekâsının ötesinde olan Tanrısallık hakkında konuşmak istiyor. Yani yapabileceğimiz tek şey alçakgönüllü olup, teslim olmaktır. İşte İslam bu şekilde geldi, bu teslim olmak anlamına gelir. Tanrı bilir nereye teslim oluyorlar. Veya Hıristiyanlar, İsa’yı nerede takip ediyorlar? Hindular, herkesin kalbinde ruhu olduğu ilkesini nerede takip ediyorlar? Herkesin ruhu varsa, nasıl bir kast sistemine sahip olabilirsiniz? Tanrıya şükür, şimdi bütün dünyada pek çok insan Sahaja Yogi oldu. Tanrısal yaşamımızdaki tüm bu yapay engelleri aştık. Divine insanları nasıl bölebilir? Bazıları daha yüksek, bazıları daha düşük olamaz. Ulaşmanız gereken tek konum, Shri Krishna’nın söylediği gibi, tüm dünyayı bir drama olarak gördüğünüz ve sizin bunların hepsinin şahidi, sakshi’si olduğunuz konumdur. Size Shri Krishna hakkındaki bütün hikâyeyi anlatmalıydım çünkü bu Yamuna Nehri Bana Onun yaptığı tüm bu güzel şeyleri hatırlatıyor. Ve dün de Ben mutluydum, sizin dans etme tarzınız, neşe duyma tarzınız, bu çok, çok önemlidir. Ve bunu daha önce yapanlar, aziz değildiler. Onlar Shri Krishna’nın elini tutmak istediği sıradan insanlardı. Onlara “raas” denir. “Ra, enerji anlamına gelir. Sa, birlikte demektir.” Hepsi el ele tutuşuyordu, bu yüzden Radhaji’nin enerjisiyle herkes aydınlanıyordu. Bütün bu şeyler, tüm dinlerde olduğu gibi, kendi anlamlarını yitirdiler, kendi biçimlerini yitirdi ve çok yozlaştılar.

Bunun zihinsel bir tutum olmasından dolayı, eğer sizin akli bir tutumunuz varsa, bunun kendi sınırlamaları vardır ve bir süre sonra, benimsediğiniz tüm bu zihinsel maceralarda her zaman bir azalma vardır, çünkü onun içinde gerçeğin gücü yoktur. İşte sanatta, müzikte, her şeydeki düşüşün bu şekilde olduğunu görüyorsunuz. Ama şimdi siz Gerçeği buldunuz, bu yüzden lütfen Gerçeğin ebedi olan olduğunu ve Gerçeğin Sevgi olduğunu anlamaya çalışın. Gerçek, Tanrısal Sevgidir ve bu Tanrısal Sevginin doğurduğu sonuçlar yoktur. O hiçbir şeyi suçlamaz, hiçbir şey istemez, o sadece sevmek ister. Ve bu Her yeri Kaplayan Gücün şefkatli olduğunu gördüğünüzde – buradaki herkes bir tür mucize yaşadı ve birçoğu “Anne, bu oldu, oldu, şu oldu” diye Bana pek çok mucize anlattı. Her şey, Tanrısal Sevginin Her Yeri saran gücü tarafından yapılır. Ve ayrıca sizi ikna etmek için farklı türde fotoğraflarımı göstermesi, bunu, şunu göstermesi ama en iyisi bu sefer Navaratri’de oldu. Demek istediğim, Ben fotoğrafımda oldukça farklı bir arka plan gördüm, orada sanki yuvarlak bir şey vardı ve bir perde vardı ve birileri sanki gözlüyordu, güneşi gözlemek gibi. Ama Moskova’ya gittiğimde, tüm bu sahnenin orada Benim arkamda olmasına şaşırdım. Yani bu fotoğraf onun yapılmasından veya tasarlanmasından daha önceydi Bu orada Navaratri Puja’da görüldü. Bunun anlamı, sizin tasavvur ettiğiniz tüm bu şeylerin Tanrısal olan tarafından da önerildiği anlamına gelir.

Aksi takdirde, bu nasıl olabilir ki, bu tür bir fotoğrafı çekilmeden bir ay önce, bunun nasıl Benim arkamda olabileceğini merak ediyordum? Moskova’ya gittiğimizde herkes bunu orada gördü. Bu çok şaşırtıcıdır. Yani O her tür numarayı yapıyor. Ben orada olmadığımda bile, Benim orada olduğumu ve bunun pek çok şekilde çalıştığını gösteriyor, kişi mucize olduğunu düşündüğümüz şeyin, Her yeri Kaplayan Gücün bir oyunu olduğunu anlamalıdır. Umarım burada kalmaktan keyif aldınız ve bizim hala devam büyük bir turumuz var. Umarım şimdi daha fazla kişi geliyor, yani hepiniz burada rahatsınız. Aydınlanmadan sonra, aslında insanların fiziksel rahatlıkları umursamadıklarını gördüm. Onlar sadece ruhun konforunu önemsiyorlar. İnsanlar çok derinler ve siz Hindistan halkıyla tanıştınız. Onlar da çok derin insanlar, çok iyi ve mütevazı insanlar. Hepimiz tek bir bedenin parçasıyız ve hatırlamamız gereken şey budur. Umarım iyisiniz hepiniz ve yarın, bilmiyorsunuz, orasının çok, çok soğuk bir yer olduğunu söylediler. Bakalım. Güneş buraya geldi, belki de aynı güneş orada da bize yardımcı olur.

Tanrı sizi kutsasın.