Easter Puja, Sahaja Yoga’yı ancak sevgi ve şefkat sayesinde yayabilirsiniz

Istanbul (Turkey)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Easter Puja. İstanbul (Türkiye), 19 Nisan 1998.

Bu gün İsa’nın yeniden dirilişini kutluyoruz. İsa’nın yaşamındaki en büyük mesaj çarmıha gerilmesi değildir. Herhangi bir kişi çarmıha gerilebilir ve öldürülebilirdi ama İsa’nın ölü bedeni, ölümden yeniden yaşama döndü. Ölümün kendisi öldü ve O, bunun üstesinden geldi. Sıradan insanlar için bu kesinlikle bir mucizedir ama İsa için değildir çünkü O Tanrısal bir kişi idi. O Shri Ganesha idi, O Omkara’nın kendisiydi. Bu sayede su üzerinde yürüyebildi, yer çekimi Onu etkilemezdi ve yeniden de dirildi çünkü ölüm Onu etkileyemezdi. Böyle bir büyük Tanrısal kişilik, özellikle insanoğulları için yaratıldı, bu sayede insanlar Onu tanımalıydılar ama tanımadılar. Onu çok zalim bir şekilde öldürdüler. Ve hatta haçın büyük bir şey olduğunu düşündüler çünkü İsa haçın üzerinde öldü. Haça saygı göstermeleri insanoğullarının çok gaddarca bir düşüncesidir.

Bu neyi gösteriyor? Bu insanların O’na yapılan zulmü sevdiklerini, Onun ölümünü ve Ona gösterilen vahşeti, Ona nasıl işkence edildiğini temsil eden haçı sembolize ediyor. Onun çarmıha gerildiği zaman çok üzücü bir vakitti. Ama yeniden dirildiği zaman ise, en neşe dolu, en hayırlı ve en güzel dönemdi. İsa’nın yeniden dirilişi Sahaja Yoga için çok semboliktir. Eğer İsa yeniden dirilebildiyse, o zaman insanoğulları da yeniden dirilebilirler, çünkü O tüm güçleri ile bir insan olarak geldi ve bizler için bir yeniden diriliş yolu yarattı. Bu yeniden diriliş yolu bizim Sahaja Yoga’da izlediğimiz yoldur. Ancak en büyük şey, tüm ruhsal incelemelerde açıklanan ya da belki, kutsal yazılar olarak adlandırılabilecek yazılarda belirtilen, altından yapılmış bir kapak gibi olan ve hiç kimsenin içinden geçemeyeceği bir kapı olan Agnya Çakranın delinmesidir. Ama İsa burayı geçti. Onun çarmıha gerilmesi, bu gün sizin Agnya çakranızı açmamıza yardım etti. Agnya açılmadan, Sahasrara’ya gidemezsiniz.

Ve sizin durumunuzda, bu çok kolay bir şekilde yapıldı çünkü bütün bu işkenceye ve tüm bu vahşiliğe katlandığı için İsa Agnya’nın üzerinden geçebildi. Kendisine ne kadar müteşekkir olmamız gerektiğini ifade edebilecek kelimeleri bilmiyorum, çünkü O, insanlara “arayın” demekte öncülük eden kişidir. Arayın ve bulun. Ve sonra şunu söyledi, “gelip kapıyı çalmalısınız”. İşte sizin durumunuzda olan şey tam olarak budur, Agnya’ya kadar yükseldiniz ve sonra da Agnya’nın ötesine geçtiniz. Bu Agnya’yı geçiş, düşünmeye dair, şartlanmalarınıza dair, geleceği planlamaya dair kendi fikirlerinize ve tüm bunlara rağmen, sizler için hiç bir şekilde zor değildi, söylemeliyim ki, Agnya’nın üzerinde uçan büyük, büyük bir siyah bulutlar kalabalığı vardı. Düşünceleriniz baskındı ve tamamen üzeri kaplanmış olan bu Agnya’nın içinden geçemezdiniz. Ama yaptınız ve Agnya Çakrayı bu kadar kolay bir şekilde geçtiğinizi asla hissetmediniz. Her şeyden önce hepimiz, Agnya’nın sizler için açılmasından dolayı, İsa’ya gerçekten de çok minnettar olmalıyız. Onun için tüm işkenceler ve vahşilik hiçbir şeydi, çünkü Onun yaşamın amacı, Onun yükselişinin amacı, enkarnasyonunun amacı Agnya çakrayı kırmaktı. Bugün şunu fark edeceksiniz ki, Agnya’nız açılmış ve siz onu geçmiş olsanız bile, insanların Agnya Çakradan etkilendiklerine şaşıracaksınız. Sahaja Yoga’da insanlar Agnya çakradan etkilenirler. İç gözlem vasıtasıyla bize ne olduğunu nasıl görürüz?

Örneğin, insanlar Sahaja Yoga’ya bir kere gelince, kendilerinin sorumlu olduğunu düşünürler, bundan sorumlu, şundan sorumlu, onlar bütün Sahaja Yogilerden sorumlu olduklarını düşünürler ve bir Sahaja Yogiye yakışmayan bir şekilde davranmaya başlarlar. Bu böyle değildir. Onları gördüm ve gerçektende kendilerini baskı altına sokmaya başladıklarını ve çok fazla sorumlu olduklarını gösterme şekillerinden dolayı, gerçekten de çok eğlendim. Bu modern bir şey değil. Bu, eskiden insanlarda oradaydı ama eğer bu böyleyse de, bu Sahaja Yoga’dan önceydi. Şimdi bile insanlar “Biz yetkiliyiz” diyerek başkalarına hükmetme havasındalar. Sahaja Yoga sandığınız kadar basit değildir, çünkü bir sürü yoldan çıkaran şey var. Diyelim ki, birisini lider yaptınız. Şimdi, lider “yetkili” haline geliyor, bilirsiniz ve lider iktidar sarhoşluğuna kapılır. Böyle olduğu zaman ise, geri kalan herkese hükmetmeye başlar ve aynı zamanda da kendisinin çok yüce bir şey olduğunu göstermeye başlar ve o diğer bütün herkese hükmetmelidir. Sonra da bir korku atmosferi yaratır. İlk olarak, onlara ne olduğunu Ben gördüm, yalan söyleyerek, “Anne bunu söyledi, Anne böyle söyledi, Anne’nin fikri bu” demeye başlarlar. O beyefendi ile Benim hiçbir ilgim yok ama o böyle konuşmaya devam ediyor ve insanlar çok korktular. Daha sonra da “Anneye anlatacağım, Anne beni dinleyecek ve seni cezalandıracak” diyerek sizi korkutabilir. Bazen böyle insanlara çok hayret ediyorum, çünkü Ben asla birisini cezalandıracağımı ya da onu Sahaja Yoga’dan çıkaramayacağımı söylemedim – hiçbir şekilde. Bu yüzden, kendisinin hiç bir haddi olmadığını düşünen bu adam, o kişi belki de bir liderdir, belki bir lider değildir, belki de Sahaja Yoga’da hiçbir şey değildir ve o zaman, eğer böyle komik bir şekilde konuşmaya başlarsa, bu kişi bir Sahaja Yogi gibi görünmüyor. Sonra daha da ileri gider. Kendisini çok daha yüce bir şey olarak tarif etmeye başlıyor, sanki kendisi özellikle, daha yükseğe ve daha da yükseğe çıkmak için seçilmiş biriymiş gibi. Bu şeyleri duyduğumda gerçekten şaşırıyorum. İnsanlar sürekli olarak kendilerini nasıl kandırabilirler ve bu şekilde davranabilirler? Sahaja Yoga’daki ilk şey alçakgönüllülüktür. Eğer mütevazı birisi değilseniz, bir Sahaja Yogi olamazsınız. Emirler veren kişi, kendisi sanki Hitler’miş gibi davranan kişi, kontrol etmeye ve bir şeyden sorumlu olmaya çalışan herhangi bir kişi için bütün bu iktidar, sadece o kişinin Sahaja Yoga’da hiçbir şey elde etmediğini gösterir. İlk şey alçakgönüllülükten keyif almaktır.

Böyle insanlar gördüm, her zaman ilk sırada otururlar. Her zaman sadece onları sürekli olarak görebileceğiniz bir yerde otururlar. Ben yalnızca gülümserim. Onların sırf gösteriş yaptıklarını bilirim. Kendilerinin hadsiz olduğunu düşünürler ve işte bu yüzden oradalar ama kendileri kaybediyorlar, onlar çok mutlu değiller. Bu yüzden de, bütün bu hileleri ve bu tür bir tahakkümü uygulamaya çalışıyorlar. Bunun diğer tarafında ise mütevazı, basit, dürüst ve gerçeği arayan insanlar, bu beyefendi tarafından baskı altında tutuluyor. Onlara baskı yapar, gösteriş yapmaya çalışır, diğerlerini köle yapmaya çalışır. İnsanların bunda o kadar ileri gittiğini gördüm ki, liderlerinin izni olmadan bir santim bile hareket etmeyen bir grup insan vardı. Ve hepsi bu kadar kaçık olan bu şahsiyete itaat ederlerdi. Her şeyden önce, bunun Anne’nin sevgisi olduğunu biliyorsunuz. Anne asla baskı yapmaz. O hâkimiyet kuramaz çünkü sevgiden başka bir şey değildir. Sorunu görür görmez, hemen içine çeker. O değerlendirmeler yapmalıdır, bazen sinirlendiğini göstermesi ise sadece bir dramadır ama esasen O kimseye kızamaz. Her zaman, akan şey her zaman sevgidir. Ve bu sevgi, sizi sardığı kadar Anneyi de sarar. İşte siz bu şekilde Sahaja Yogayı anlayacaksınız. Bir insanın ihtiyacı olan şey, sevgi ve şefkattir, çok, çok saf türden bir sevgi ve şefkattir.

İsa’ya bakın. O, kendisini çarmıha geren insanlara acıdı. O Babasına, Kadir-i Mutlak Tanrıya, “lütfen onları affet çünkü ne yaptıklarını bilmiyorlar” dedi. İnsanların körlüğünün yanlış şeyler yaptığını görebiliyordu ve gazap dolu Tanrı Baba çok sinirlenecek ve onları yok edebilecekti. Yani bu Onun çok şefkatli bir duyguyla, üzerinde düşünmeden yaptığı bir şeydi, sadece otomatikman yapıldı, O şunu hissetti, bu insanlar bütün bunları Bana yapıyorlar ve Ben onlara ne olacağını bilmiyorum. Bu nedenle “lütfen affet, lütfen onları affet, ne yaptıklarını bilmiyorlar, körler, bu yüzden de lütfen onları cezalandırma” diye Tanrıya, Babaya dua etti. Nasıl bir şefkat! Nasıl bir sevgi! Şunu düşünün demek istiyorum, yaşamımızda biz ne yapıyoruz? Eğer birisi bizi incitirse, bizi rahatsız ederse, biz Babadan ne yaptığını bilmeyenleri affetmesini istiyor muyuz? Sahaja Yoga’nın seviyesi bu olmalıdır ve bu çok iyi çalışacaktır. Eğer bağışlama isterseniz, Tanrı onlarla ilgilenecektir, Tanrı onları dönüştürecek, akıllarını başlarına getirecektir. İsa’nın mesajı sevgi, şefkat, saf sevgi doludur.

Bunun bir örneği, Onun günahkâr bir yaşam süren Maria Magdalena’yı (Mary Magdalene – fahişelik suçlaması ile taşlanarak öldürmeye mahkûm edilmiş bir kadın) nasıl koruduğudur ve bir aziz olarak Onun bununla bir ilgisi yoktu, Onun bu kadınla bir işi yoktu ama bu kadının insanlar tarafından taşlandığını gördüğü zaman, kadının önünde durdu, eline bir taş aldı ve “tamam, hiç bir yanlış iş yapmamış olanlar veya hiç bir günah işlememiş olanlar, bu taşı alıp Bana vurabilirler” dedi. Hiç kimse öne çıkmadı çünkü kendileri ile yüzleşmeliydiler. Başkalarına hükmettiğimiz zaman, bunda bir tür zalimce bir neşe var, Benim anlamadığım ama insanlarda olan bir neşe. Bu sevinci elde ettiğimizi, bu büyük gücü elde ettiğimizi gösteriyorlar. Yüzyıllar boyunca, bütün büyük imparatorlar ve despotik yöneticilerde bu oldu. Ancak Sahaja Yogilerde bunun tam tersinin olması gerekir. Onlar dünyayı barış ve sevgi ile yönetmeliler. Hiç bir şekilde böyle bir neşeyi göstermeleri gerekmiyor.

İşte Sahaja Yoga çok, çok hızlı bir şekilde yayılacak. Dünyanın neye ihtiyacı var? Sadece bunu düşünün. Sadece sevgi ve ilgiye ihtiyacı var. Şu ana dek yaşama dair cehaletlerinde kaybolmuş ve hala başkalarını rahatsız etmekle, başkalarına işkence etmekle, kolektiviteye karşı gelmekle meşgul olan insanlar, normale dönmek zorunda kalacaklar. Bu bazen çok anormal bir davranıştır ve onların neden kaçıklar gibi davrandıklarını anlamazsınız. Böyle bir insana “sen kaçıksın” demek de çok zordur. Ayrıca, bir tür güç ile delirmiş böyle bir insanla birlikte olmak da çetindir. Çok fazla gücü olduğunu düşünen, ne isterlerse yapabileceklerini düşünen pek çok Sahaja Yogi de bu durum, bu şekilde devam ediyor, bunu gördüm, herhangi bir kişi ile konuşabilirler ve herhangi bir kimsenin kafasını karıştırabilirler. Ama Sahaja kafanızın karışması gerekmez, sizler açıkça sevginizi ifade etmelisiniz ama bu, belirli bir jest veya belirli bir olay anlamına gelmez, bu sadece birbirleri arasındaki içsel bir birlikteliktir. Bazen Sahaja Yogileri birbirlerini çok anlayan, birbirlerini çok sever, başkalarının sevgisinden güzel bir şekilde neşe duyar bir halde buluyorum. Bunu gördüğümde çok, çok mutlu hissediyorum, kesinlikle çok sevinmiştim. İstediğim şey buydu: bu insanlar eğlenmeliler, bu orada. Ve şaşıracaksınız, en zevkli şey başkalarına verdiğiniz sevgidir. Almayabilirsiniz, ancak başkalarına sevgi verdiğinizde, o zaman en zevkli olan şey budur.

Ama kendini ifade etme şekliniz de bir sanattır, sanırım, başkalarını nasıl mutlu edeceğini, onları nasıl mutlu edeceğini anlamanın. Bu hikâyeyi daha önce de anlatmıştım, Gaganbhoura’da yaşayan bir aziz hakkında, buraya bir tepe ya da dağ diyebilirsiniz. Orada yaşıyordu ve yürüyemiyordu, bilirsiniz: vibrasyonlar yüzünden bacaklarını ya da bir şeyini kaybetti, onlardaki gücü. Ve sonra o her yere bir kaplanın üzerinde giderdi, çünkü kaplan onu severdi ve o da kaplanı severdi. Yani bu beyefendi sürekli olarak Bombay’daki insanlara “Burada sizin ne işiniz var? Anne geldi. Gidin ve ayaklarına dokunun” diyordu. Onun neden bu kadar ilgilendiğini bilmiyordum. Bu yüzden Sahaja Yogilere, “gidip onunla tanışmak zorundayım” dedim. Yani bütün gurular, bilirsiniz, “biz yastığımızı terk etmeyiz, kendi yastığımızın üzerinde oturmalıyız” derler, bunun anlamı, onlar her nerede yaşıyorlarsa, orada kalırlar, dışarıya çıkmazlar, demektir. Ben ise, bunun tam tersiyim. Asla tek bir yere yerleşmedim, bilirsiniz. Onlar gidebilir miyim diye Bana sordular. Bende “Neden olmasın?” dedim. Oraya gittim ve Sahaja Yogiler “Anne, siz asla bir yere gitmiyorsunuz, neden buraya gitmek istiyorsunuz?” dediler. Bende, Tamam, vibrasyonlara bakın” dedim ve muazzam vibrasyonlar. Yani Ben yukarıya çıktığımda, bu adam yağmura çok kızmıştı çünkü onun yağmuru kontrol etmesi gerekiyordu, yağmuru kontrol ediyor olması gerekiyordu. Çok şaşırtıcıydı ama Ben yukarı çıktığımda, yağmuru kontrol edemedi ve Ben tamamen ıslandım. Bu yüzden o çok sinirlenmişti.

Bir taşın üzerinde oturuyordu, bilirsiniz ve öfkeyle böyle devam ediyordu. Ona hiçbir şey demedim. İçeri girdim ve oturmam için ayarlamalar yaptığı mağaranın içinde oturdum. Sonra geldi, Ayaklarıma dokundu ve oturdu. Ve hala kızgın olmasına şaşırdım ve yağmurun neden durduramadığını anlayamadı. Bu yüzden Bana, “Neden o yağmuru durdurmama izin vermediniz? diye sordu. Çünkü sonuçta siz bunca yoldan beni görmeye geliyorsunuz ve yağmur düzgün davranmalıydı. Ve şöyle veya böyle, bir şekilde ben bir yağmuru da kontrol edemedim, peki sorun neydi, ders neydi? ” Ben sadece gülümsedim. “Görüyorsun, sen bir münzevisin, bir sanyasi (Hinduizm de dilenerek yaşayan bir fakir) ve Ben senin Annenim” dedim. Sonuçta sen bir sanyasi olduğun için, normalde bir sanyasiden hiç bir şey almazsın, Anne bile ondan hiç bir şey alamaz ama sen Benim için güzel bir sari aldın. Bu nedenle, senden bir sari alabilmek için, Benim ıslanmam gerekiyordu. Görüyorsunuz, anlattıklarımın tatlılığı onu eritti. Ağlamaya başladı. “Bu dünya için bir Anneye ihtiyacımız var. Anne olmalı. Çözemiyoruz, çünkü bu her ne ise, bizler sinirleniyoruz veya ortadan kaybolmak istiyoruz. Onlara yardım etmek için çok günahkâr olan bu korkunç insanlarla bir arada olmayı istemiyoruz” dedi. Bugün dünyadaki sorun budur ve işte bu yüzden de dünyanın tamamında çok az sayıda spritüel insan bulursunuz.

Çünkü çok fazla işkence gören, rahatsız edilen, hakaret edilen, her türlü şey başına gelen onlardır. Bu yüzden mücadele ediyorlar, çabalıyor, bu yüzden de çok hızlı ölmek istiyorlar. Gyaneshwara, öyle yüce bir kişilik, öyle büyük bir yazar, şairdi ki, yani o her şeydi, çok güzel bir şekilde yazdı. Ancak yirmi üç yaşındayken samadisini (Doğrudan bir arada olmak anlamına gelir. Nihai gerçek ile birleşmeyle sonuçlanan derin meditasyon konumu) aldı, bu onun bir mağaraya girdiği ve mağarayı kapatıp orada öldüğü anlamına gelir. Etrafının cahil insanlardan yorulup, bıkmış olmalı ve işte bu yüzden bunu yaptı. Yani, Kartikeya’nın enkarnasyonu olan Gyaneshwara gibi bir insanın, kendisine işkence etmelerine artık dayanamadığı için ölüler dünyasına çekilmek zorunda kaldığını gözünüzde canlandırabilirsiniz. Bir sanyasi’nin oğlu olduğunu söyleyerek ona o kadar çok işkence ettiler ki, yani demek istiyorum ki, bu şöyle: “bir sanyasi’nin oğlu” demek, o kişinin iyi biri olmadığı anlamına gelir, kesinlikle gayri meşru bir çocuk gibidir ve o kadar kötü bir muamele görüyordu ki, Hindistan’ın sıcağında giyecek ayakkabısı bile yoktu. Çıplak ayakla yürürdü. Ve onun kız kardeşi, erkek kardeşi, onlar büyük âlimler, büyük azizlerdi, büyük enkarnasyonlardı, hepsi. Sonuç olarak o, sadece ortadan kaybolmayı istedi ve bunu güzel bir şekilde yaptı, onlara “benim gitmem gerek” dedi, onlardan ayrılıp mağarasına girdi ve samadisini aldı.

İsa bile çarmıha gerildiğinde çok gençti. Otuz üç yaşındaydı. Her şey Divine tarafından planlanmıştı, Sahaja Yogamıza yol yapmak için, Agnya’yı açmak için, hayatını feda etmek için, çarmıha gerilmeliydi ve O’nun için böylesine korkunç, acımasız bir şekilde asılmak, normalde ölmek üzere olan bir insana bu şekilde davranan insanları bulamazsınız. Bu durumda, onun çarmıha gerilmesinden sorumlu olanların bazı şeytanlar olması gerekiyor, onların davranış tarzları.

İsa öyle diyor olsa bile, onları affetmek mümkün değil; İsa’nın çarmıha gerilmesini izleyen bu insanları affetmek zor. Eğer durum buysa, Onun gibi bir insan şunu düşündü “O zaman işimi yapayım, bu da Sahasrara’yı kırmaktır”. Ve sonra yaşamak istemedi, işkence edilecek bu aptal insanlarla yaşamayı istemedi ve dirilişinden sonra yaşadığı yer olan Keşmir’e (giderek) kayboldu. Onun yükselişi ve dirilişi hakkında birçok hikâye var ve görüyorsunuz, eğer bütün bu öyküleri okuduysanız, ikinci doğumunu ne kadar mucizevî bir şekilde elde ettiğini ve diyebilirsiniz ki veya Keşmir’deki ikinci hayatına şaşıracaksınız.

Bir süre Annesiyle birlikte Keşmir’de mutlu bir şekilde yaşadı ve orada öldü. Lord Jesus Christ’ın orada bir mezarı var ve Keşmir’de kalan Annesinin mezarının da orada olduğunu söylüyorlar. Ama Onun yaşamından kim avantaj elde etti, Onun hayatından? Gerçekten de, Onun ölmesini isteyen insanlar kimdi? Sizler çok iyi biliyorsunuz. İsa’nın nasıl öldüğünü çok iyi biliyorsunuz ve aniden Paul ve Peter gibi insanlar ortaya çıktı, bundan büyük bir iş ortaya çıkarmaya çalıştılar. Bu iki kişinin böyle bir utanç yarattığını görmek çok üzücü. Bu Paul bir organizatörden başka bir şey değildi, sanırım bir acemi de. Bakın, o bürokrat bir insandı, söylemeliyim. Ancak sadece bürokrat değildi, aynı zamanda büyük bir pozisyon elde etmek isteyen bir adamdı.

Bu yüzden de Paul yalan söyleyerek, kendisinin Şam’a gittiğini ve yolda büyük bir haç gördüğünü söyledi. Sahaja Yoga’ya göre, böylesi bütün işaretler, Ruhun değil bilinç üstünün bir işaretidir. Sonra geri döndü ve kendi araştırmasını, bunun gibi şeyleri başlattı. Ve birçok şey yazdı. Fakat baştan sona dek okursanız, şunu göreceksiniz, o bir Sahaja Yogi değildi, o sadece bir organizatördü. Nasıl yönetmemiz gerektiğini, farklı tipteki insanlara nasıl sahip olmamız gerektiğini, onları nasıl yönetmemiz gerektiğini yazan bürokrat bir kişilikti. Demek ki, o bir yönetim departmanıdır. O Hıristiyanların yönetim departmanıydı. Bu sayede Hıristiyanlar da son derece müdür tipli oldular: Gördüğünüz gibi, her şeyin bir zamanı vardır, böyle gelmelisiniz, şöyle oturmalısınız, böyle konuşmalısınız. Ve ayrıca Hıristiyan olması gereken milletler bunların hepsini çok resmi bir şekilde gözlemliyorlar. Neden olduğu anlaşılmadı, her şeyde neden bu kadar resmi oldukları anlaşılmadı? Bu İsa’nın yaptığı şeyin tam tersidir, İsa’nın yaptığı şey Agnya’yı kırmaktır, onlar ise bunu inşa ettiler. Ve Hıristiyan milletler, dünyadaki en kibirli, en saldırgan milletler oldular. Onlar için, gördükleri herhangi bir toprağı işgal etmek kendi haklarıydı. Söylemeliyim ki, kendi meclisleri, kendi kanunlarını oluşturmaları onların hakkıydı. Bunların hepsi Hindistan’da yapıldı, biliyorum. Bugün bile Pencap gibi yerlere giderseniz, insanlar çok sıkı çalışan sade köylüler gibi yaşarlar, onların sürekli olarak kendilerine hükmeden ve bu insanlardan en fazla şekilde faydalanmayı isteyenlerin saldırısı altında olduklarını görürsünüz. Hıristiyanlar gibi davranmak çok saçma bir şeydi. Sonra da insanların dinlerini değiştirmeye başladılar. Bu da başka bir saçmalık, din değiştirmek. Güneyde onların dinlerini değiştirdiler, güneyde… Yaptıkları şey şuydu- biz Hintliler asla ekmek yapmayız; güneyde onlar bir fırının nasıl kullanılacağını bilmezler. İngilizler devasa büyük kekler yaptılar – ona kek de diyebilirsiniz ya da ekmek diyebilirsiniz – ve onu suya ya da kuyuya attılar ve bir bizonun ya da bir inek ya da onun gibi bir şey olabilir, ekmeğin içine bizonun danasının bir kısmını koyduklarını söylediler. Ve bu köylüler de buna inandılar sadece. Ve İngilizler onlara “Artık siz bittiniz, çünkü artık Hindu dinine veya başka herhangi bir dine bağlı değilsiniz, yani şimdi Hıristiyan oldunuz”, dediler. Ve işte bu şekilde insanları, aslında onlar ezilen insanlardı, binlerce ve binlerce insanı Hıristiyan yaptılar, söylemeliyim ki – en azından onlar kendilerini ezilenler olarak adlandırılırlardı. Şimdi bütün bu ezilen insanlar, Hıristiyanlığa geçmek istediler, çünkü düşündüler ki – görüyorsunuz, onların hepsi, sorgulamayacak ve sadece misyonerleri takip edecek tipte böyle insanlar istediler. Eğitimli insanlar olmadıkları için, dinlerini değiştiren bu insanlar, ne olup bittiğini anlayacak herhangi bir anlayışa veya zekâya sahip değillerdir. Böylece onlar bu ezilmiş insanlara karşı, bu tirada başladılar, pek çoğu da onlara katıldı. Böylece kendi ırklarını oluşturdular ve orada kendi dinlerine başladılar. İnsanların egemen doğasının belirli bir dini nasıl kabul ettiği, kişinin anlaması gereken bir şeydir, çünkü bu din alçakgönüllülükten başka bir şey değildir. Ve bu insanların Hıristiyanlıktan sorumlu oldukları nasıl varsayılıyor, onlar insanları saçma sapan bir şeye dönüştürdüler.

Bakın, bu insan doğasıdır, insan herhangi bir saçmalıktan, herhangi bir türdeki zulümden, herhangi bir türdeki baskıdan zevk alabilir. Hükmettikleri alan olan, bu krallıktan asla vazgeçemezler. Şimdi olduğu gibi, Hıristiyan milletler bunun ötesine geçtiler, çünkü Hıristiyanlar arasında bunların hepsi, onlara tanınan özgürlüklerdir. Onlar özgürlüklerine kavuşturuldular. Eğer Hıristiyan olacaksanız, ne isterseniz onu yapın. Tamamlar, değil mi? Hükmedenler onlardı ve her yerde hükmedilenler var. Onlar insanlara giderlerdi, aborijin diyebileceğiniz sıradan insanlara ve onları dinini değiştirirlerdi. Onların esas yöntemi din değiştirmekti. Bu kadar çok insanın dinini değiştirmeye neden gerek vardı? Çünkü demokraside sahip olduğunuz sayının büyük olması önemlidir. Yani bu sayıya ulaşmak, dinini değiştirirlerdi. Ve birçok insanı mahvettiler. Bu gerçekten de, İsa’nın durumu gerçekten Kendimi çok gergin hissettiriyor. Bugün hepiniz Sahaja Yogisiniz. Hepiniz, diğerlerinden çok daha üstünsünüz. Bütün güçlere sahipsiniz. Sizin de Hıristiyanlar gibi davranmak istediğinizi varsayalım, ne yapacağınızı bilmiyorum. Şimdi sizler Sahaja Yoganın farklı ülkelerde kabul edilmesinin sınırındasınız ve orada insanlar Sahaja Yogilere saygı duyuyorlar, onlar pozisyon verdiler.

O zaman aniden bu güç işi sizin kafanıza girebilir ve deneyebilirsiniz, bir despot gibi olmaya çalışabilirsiniz, çünkü bu insan doğasıdır. Bu ilahi olanın değil ama insanın doğasıdır. Mesela, krallığında, hayvanlarınkinde diyebiliriz, onlar birbirlerine karşı saldırganlar, sorun değil bu, buna izin veriliyor, bu yapıldı.

Fakat bir sistem var, bir yol var, nasıl hükmettiklerine dair bir yöntem var. Bu böyle değil: onlar herkesin üzerine atlarlar. Fakat Sahaja Yoga’da birçok insan gördüm, siz onları lider yaparsınız, – bitti. O zaman herkesin tepesine otururlar. Onları lider yapmazsanız, o zaman da Bana, birbiri ardına mektuplar yazmaya devam ederler, “Anne, biz lider olmak istiyoruz. Ben lider olmak istiyorum. ”Bunun için ısrar etmeye devam ediyorlar. Ne için lider olmak istiyorsun? Sadece başkalarına hükmetmek için. Ve bu tahakküm işi, Sahaja Yoga için değildir. Bugün size ölümün üzerinde yükselen, güzel bir İsa imajından bahsetmek için buradayım. Aynı şekilde saçma sapan fikirlerin, tüm olumsuz düşüncelerin ölümüne izin verin ve her şeyin üstesinden gelinmelidir.

Sizler kendi kendinizin efendisi olmalısınız ve bunda kendinizi çok rahat, çok mutlu hissetmelisin. Başkalarına verirken, bunun başkalarından bir şey almaktan çok daha kolay göreceksiniz. Sahaja Yoga’nın bütün bunları size nasıl da öğrettiği, çok, çok şaşırtıcıdır. Sahaj Yog’da, insanlar sizin için şöyle demeliler: “Onlar çok güzeller, onlar çok güzel insanlar. Onlar çok sevgi dolu, çok nazikler. ” Ben istiyorum, onlar hakkında her zaman böyle, hepinizle ilgili olarak, hepinizin ayrı ayrı ya da toplu olarak, sizlerin olağanüstü bir şey olduğunuzu duymak istiyorum. Ama bu büyüklük hükmederek veya gösteriş yaparak değil, ancak içeriden geliyor. İnsanlar seni görüyor ve bunun bir şey olduğunu biliyorlar. Ve işte Sahaja Yoga bu şekilde yayılacaktır. İçinizdeki İsa ortaya çıkmalı, içinizdeki İsa rehberlik etmelidir. Başkalarına karşı nasıl davranılacağını ve onların güvenlerini nasıl kazanacağınızı, şimdi içinizde akmakta olan sevgiyi ve huzuru onlara nasıl vereceğinizi, onları nasıl çok, çok mutlu ve neşeli insanlar yapacağınızı öğretecek olan İsa’dır.

Yeniden dirilişin mesajı budur. Bu, Sahasrara’yı kırmanın mesajıdır. Bu yüzden bu yumurta, bu yumurtanın nasıl oluştuğu ve ikiye ayrıldığı çok şaşırtıcı ve çok açık bir şekilde “Devi Mahatmayam” da tarif edilmiştir ve yumurtanın bir yarısından İsa ortaya çıktı ve yumurtanın diğer tarafı ise Shri Ganesha idi. Bunların hepsi yazılı, ama İsa, orada Mahavishnu olarak tarif edildi, İsa olarak değil, bu Mahavishnu daha sonra yükseldi ve O bütün bunları, bu harika şeyleri yaptı. Bu, İsa’nın yaşamı tarafından güzel bir şekilde yazılmış, gerçek bir mesajdır; şimdi, bizler düşünce farkındalıkta olduğumuz için, bu ışığı yaşamlarımız vasıtasıyla ifade etmeliyiz ve dünyaya kesinlikle muktedir olduğumuzu ve kendi içinde tam olanların sadece bizler olduğumuzu göstermeliyiz. Başkalarından bir şey istemiyoruz. Şimdi istediğimiz şey nedir, bu elde ettiklerimiz neyse bunu başkalarına vermektir. İnsanların sizde ve tüm Sahaja Yogilerde baktıkları şey budur.

Tanrı sizleri kutsasın.

İsa’yı düşünmeyi, Onu uyanık tutmayı bile imkânsız buluyorum, çünkü bu modern zamanlarda Onu uyanık tutmak, İsa’yı düşündüğünüz ve Onun hakkında konuştuğunuz zaman, bu çok zordur. Bu sadece, insanların bu kadar büyük bir insanı, bu kadar harika bir kişiliği nasıl asla anlamadığını gösterir. Ve O, Tanrı idi, kesinlikle İlahi idi; buna rağmen Onun tüm bu ıstırabın içinden geçmek için bir drama sergilediğini söylemeliyiz. Bunları hatırlamak bile çok acı verici: Kendisini nasıl çarmıha gerdiğini ve nasıl öldüğünü. Ama asıl mesele şudur: O sizin için, hepiniz için bunu yaptı ve O’na o kadar çok borçlusunuz ki.

Kundalini’nin uyanmasına ve bu bıngıldak kemiği bölgesinden geçmesine yardım eden Onun çalışmasıdır. Bütün bunlar İsa’nın fedakârlığı olmadan mümkün olmazdı. Bu yüzden hepiniz bazı fedakârlıkları elde etmeye layık olmalısınız. Bakın, olan şey çok semboliktir ve hepiniz mümkün olan her ne varsa, insanlığın kurtuluşu için her zaman bunu feda etmeye hazır olmalısınız. Şu anda bu çok, çok süptildir. Kendi arayışınızı unutun, her şeyi unutun. İhtiyacınız olan şey, İsa’nın fedakârlıkları sayesinde kurtarıldığınızı, kutsandığını her zaman hatırlamaktır. Bu çok önemlidir.

Tanrı hepinizi kutsasın.