Shri Krishna Puja

Campus, Cabella Ligure (Italy)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Shri Krishna puja. Cabella Ligure (İtalya), 20 Ağustos 2000.

Bugün, içimizdeki Shri Krishna’ya ibadet etmek için buradayız. Bildiğiniz gibi, Sahaja Yoga’ya gelmeden önce hepiniz arıyordunuz. Farklı yerlere gittiniz, pek çok kitap okudunuz ve bazılarınız da kaybolmuştu.  Ve bu arayışta, belki de ne aradığınızı bilmiyordunuz. Aradığınız şey kendinizi tanımaktı. Tüm dinlerde “Kendini Bil” denildi. Bu ortak bir şeydir, hepsi bunu söylediler. Bu kesinlikle orada olan bir noktadır, her dinde “Kendini Tanı” denildi. Çünkü kendinizi tanımadan, Tanrı’yı ​​tanımayacaksınız. Spiritüelliği bilmeyeceksiniz.
İlk adım, kendinizi tanımaktı ve bu yüzden insanlar size her türlü numarayı yaptılar, farklı şekillerde size öğrettiler, sizi gerçekten yağmalayıp, aldatmaya çalıştılar. Bütün bunlar oldu ve bitti. O zaman, şimdi siz Sahaja Yoga’ya geliyor ve Aydınlanmanızı elde ediyorsunuz. Aydınlanmanın amacı nedir? Tanrıyı ya da Tanrıça’yı tanımaktır. Aydınlanmanın amacı budur. Ama Aydınlanmayı aldıktan sonra size ne olacak? Birçoğunuz uyuşturucu gibi saçma sapan şeylere, buna benzer şeylere olan ilginizi yitirdiniz. İşe yaramaz kitaplar okumaya olan ilginizi kaybettiniz. İçki içmek gibi diğer alışkanlıklara olan ilginizi kaybettiniz. Bu yeterli değil, bu yeterli değil, dediniz. Bu herhangi bir şekilde olabilirdi. Tanrıyı bilerek neyin olması gerekiyor, Tanrı neden sizin onu tanımanızı istiyor? Çünkü O sizde kendi yansımasını görmek istiyor, kendi yansımasını görmek istiyor, işte bu yüzden sizi yarattı ve O sizde kendi yansımasını görmek istiyor. Tanrıça ile de aynı. O size Aydınlanma vermiştir, çünkü O da, sizde kendi yansımasını görmek istiyor. Bu yüzden kendinizi, daha saf, güzel, sevgi dolu, şefkatli ve hepsinden önemlisi, bilgelik dolu olan bu yansıma için hazırlamalısınız. İşte mesele budur, siz bilgeliğe sahip olmanız gerektiğini anladığınız bir noktaya ulaşmalısınız. Eğer bilgelikten yoksun kalırsanız, o zaman aydınlanmış bir insan olmazsınız.

Bakın, Shri Krishna seviyesinde, O sizin Virata’nın bir parçası olmanızı istiyor veya Viratangana’nın, bu da aynı şeydir. Virata’nın bir parçası olmanızın gerekmesi, aydınlanmış ruh olduğunuz için değildir, yani size mükemmel şekilde iyi olduğunuzu ve bu konuda hiçbir şey yapmak zorunda olmadığınızı düşünmeye devam edersiniz. Bu noktanın ötesinde ne yaparsınız, aydınlanmadan sonra, Shri Krishna da olduğu gibi, sizde bu insanların yaşamlarından, olması gereken yansımayı kendi içinizde görmelisiniz.
Shri Krishna, ilk bildiğiniz gibi çok zor bir durumda doğdu ve O, Yashoda tarafından yetiştirildiği yere götürülmek üzere oradan taşındı. Orada,  oyunculuğuna başladı. Bu yüzden sizde, hayatta oyuncu olmalısınız. Eğlence ve neşe yaratmalısınız. O Himalaya’larda bir yerde yaşlı bir bilge gibi oturmanızı söylemedi, siz gidin çocukların arasına karışın, onlarla konuşun, onlarla oynayın, eğlenin. Aynı zamanda O, kendisine karşı hareket eden tüm olumsuz güçleri yok ediyordu. Oyunculuğu içinde, bunu sadece O yaptı. Sadece bir çocuk olarak bunu yaptı. Bir çocuk olarak, ne kadar da olgundu, Putna’yı öldürdüğünü görebiliyorsunuz ve ayrıca iki korkunç rakshasa da var. Onları öldürdü. Aynı zamanda Gopiler (inek çobanları) ile oynuyor, onlarla dalga geçiyor, onları rahatsız ediyor ve onlarla eğleniyordu. Neden? Çünkü onların oyuncu olmalarını ve gopilerin Onunda içinde olduğu her tür kutlamayı yapmalarını istedi. O, – bir keresinde kuvvetli bir yağmur yağdı ve büyük dağın tamamını O parmaklarının ucunda havaya kaldırdı. O bir çocuk, bunun mümkün olmadığını bu insanların anlamaları gerekirdi, Bu bir mucizedir, ama O orada dağı sadece tek bir parmağı ile tutuyordu.  Çok basit iddiasız bir şekilde, kendisi ile oynayan bütün oğlanları korumak için her şeyi yapıyordu. Sonra gitti ve büyük bir yılan olan Kalia’yı suda öldürdü. Suda, bu korkunç adam, birçok insanın öldürüldüğü bir zehir yaratıyordu. Yılan kısa süre aldı ve Kalia’nın bütün insanları öldürdüğü veya vurduğu noktada, insanların kurtarıldığı yerden O, Yamuna’nın korkunç suları içine atladı veya Kalia’a karşı zafer kazandı diyebiliriz. Ama bu büyük yılanın karısı Ona, “lütfen Kalia’yı affedin” dedi ve O’da onu affetti. Bütün bu şeyler, 6-7 yaşındaki bir çocuğun, kendisinin bir şey yapıyormuş gibi hissetmeden, tüm bu büyük şeyleri yaptığını gösterir. Bu konuda düşünmeden bile diyebiliriz ama O bunlara ulaştı çünkü O kendisinin Shri Krishna olduğunun farkındaydı.

Öyleyse, ilk önce sizin, kendinizin aydınlanmış insanlar olduğunuzu bilmeniz gerekir. Sizler sıradan insanlar değilsiniz, sıradan bir şekilde davranacak insanlar değilsiniz. Sizler, Yüce Tanrı’nın niteliklerini yansıtacak şekilde, özel olarak yapılmış, özel insanlarsınız. Sizin gidip Kalia’yı öldürmeniz beklenmiyor, ama bugün durum öyle ki, sizler hep korunuyorsunuz. Hiç kimse size zarar veremez, hiç kimse sizi öldüremez ve sizler bakılıyorsunuz çünkü sizler Sahaja Yogisiniz.
Şimdi bir Sahaja Yogi’nin karar alma konusundaki tutumunun ne olması gerektiğini kişi anlamalıdır. Bu kendiliğinden gelişen bir karar olmalıdır. Bununla çetelesini tutmanız gerekmiyor, oraya gidip bulun, derhal ve kendiliğinden, nehrin içine atlayan Shri Krishna gibi. Yani aynı şekilde, her şey için çok kendiliğinden bir karar vermelisiniz. Şimdi satın almak istiyorsanız, deyin ki bir halı. Pekâlâ, dükkâna girersiniz ve alacağınızın hangisinin olduğunu hemen bilmelisiniz. Her yaşam yürüyüşünde çok spontan bir karar vermelisiniz, anlık karar vermelisiniz. Ama gördüğüm şey şu, stil çok farklı. Dükkândan dükkâna gidecekler, sonra bir liste yapacaklardır, tüm ölçümleri yapacak, sonra eve dönecek ve ertesi gün karar vereceğimizi söyleyeceklerdir. Bu bir Sahaja Yogi’nin davranış şekli değildir. Bir Sahaja Yogi, her şeye o anda, kesinlikle spontan şekilde karar vermelidir. Sizler böyle olmalısınız. Şimdi birileri boğuluyor. Öyleyse ilk dürtü sizin kurtarmanız gerektiğidir ve nasıl kurtaracaksınız? Suya atlıyorsunuz çünkü korunuyorsunuz. Size hiçbir şey olamaz. Yani sadece suya atlar ve kişiyi kurtarırsınız. Minimumun minimumu olarak sizin tutumunuz bu olmalıdır; Çok spontan bir karar vermeniz, sizin mizacınız olmalıdır. Bütün bu düşünme ve her türlü karar verme ve kararlar için büyük bir konferanslar düzenlemek, bütün bunlar bu karar vermeyi sağlamayacaktır.  Gündelik hayatta da siz böyle olmalısınız. Ayrıca her tür siyasi yaşamda, ekonomik yaşamda veya liderlik etmeniz gereken başka herhangi bir yaşamda sizin çok spontan olmanız gerekir.

Nasıl spontan olursunuz? Ben hangi kaliteye sahibim, hangi kararı alacağınızı bilmek için, sizin sahip olduğunuz silah nedir? Vibrasyonlara sahip olduğunuzu biliyor musunuz? Vibrasyon hissine sahipsiniz. Vibrasyonların ne olduğunu biliyorsunuz. Vibrasyonların size ne söylediğini ve sizinle haberleştiklerini biliyorsunuz. Sizinle konuşuyorlar. Öyleyse, vibrasyonlarınızla ne yapmanız gerektiğini, bir saniye içinde bilmelisiniz. Mesela şimdi birileri Bana “Anne, Cabella ‘ya geldiğim zaman muazzam vibrasyonlar hissediyorum” dedi.  Bu bir gerçektir. Ama kaçınız bu şekilde hissediyor? Çünkü duyarlılığınız henüz gelişmedi. Vibrasyonlarınız hususunda hassas olmalısınız. Birisine bakarken, birisinin yanında otururken, hatta birisi ile el sıkışırken, bu kişinin ne tür bir vibrasyonları olduğunu bilmeniz gerekir. Eğer böyle bir hassasiyet geliştirirseniz, o zaman kesinlikle çok spontan kararlar alacaksınız. Biliyor musunuz, Ben bunda çok iyiyim. Cabella’yı beş dakikada satın aldım. Gerçekten beş dakikada. Buraya geldiğimde Bana, sizin büyük bir arabanız var ve bu yüzden yukarıya çıkamazsınız dediler. Bunun üzerine belediye başkanı Bana şunu söyledi: “Tamam gelin. Sizi ben arabama götüreceğim”. Bu nedenle onun arabası ile gittim oraya ve bulduğum şey her şeyin harap halde olduğuydu, şüphesiz. Orası kesinlikle, darmadağınık ve hayaletli bir yer gibi görünüyordu. Şüphesiz. Ve Benimle yanımda olan herkes şöyle dedi ki: Ha! Ne yer ama Anne! Siz burayı satın alamazsınız.

Ben de belediye başkanına “burayı satın alıyorum!” dedim. “Ne zaman?” dedi. “Bugün, şimdi!” Başkan şaşırdı. “Siz Bana nasıl satın alabileceğimi söyleyin” dedim. Bunun İtalya’da çok kolay olduğunu söyledi, sizin şöyle satın almanız gerekiyor, şu şekilde, siz fiyatın 1 / 3’ünü ödersiniz. Tamam, ondan sonra burada oturabilirsiniz. Eğer bu yerle ilgili yanlış bir şey olduğunu fark ederseniz, almaktan vazgeçebilirsiniz, fakat o zaman paranızı geri alamazsınız. Ama size satan diğer adam satışa hayır derse, o zaman sizin ödemek zorunda olduğunuz paranın iki katını size ödemek zorundadır. Bende, çok iyi bir anlaşma dedim. Satın alıyorum. Size satın aldığımı söyledim. Satın alacağım. Ve herkes Annenin ne yaptığını şaşırttı? Yani, karar vermiş olan vibrasyonlardır, yerin vibrasyonlarıydı. Ben sadece karar verdim ve alıyorum dedim. Beni yedi tane kaleye götürdüler! Hayır dedim. Sadece dışarıdan, buralara hayır diyebilirdim. İçeri bile girmediğim için şaşırdılar. Onlara, siz burada ne olduğunu sorun dedim. Rahibe manastırı dediler. Gördünüz, dedim. Şimdi, siz böylesi bir kendiliğinden karar verme özelliği geliştirmelisiniz.  O zaman, bu kadar kısa sürede gerçekten bu kadar harika bir şeyi başarabilmenize şaşıracaksınız! Ama bu, hepinizin bu şekilde yapması gerektiği anlamına gelmez.

İlk önce vibrasyonların duyarlılığına sahip olmalısınız. Eğer siz bu vibrasyonların hassasiyetine sahipseniz, Ben şimdi sizin Sahaja Yoga’da olgunlaştığınızı söyleyebilirim. Öyleyse, olgunluğa ulaşılması gerekiyor. Şimdi, tamam, ben aydınlanma aldım, bunu yapabilirim, diyemezsiniz. İlk önce hassasiyet duygunuzun hesabını tutun. Peki, şimdi bunu nasıl biliyorsunuz? Örneğin, siz hiçbir şeyiniz olmadığını anlamak için spontan bir karar veriyorsunuz, bunun hepsi saçmadır. Muhtemelen, ama kendiniz için şunu görebilirsiniz, eğer kararlarınız spontansa ve eğer onlar başarısız olursa, eğer onlar yanlışsa, eğer kararda bazı hatalar varsa, bunların hepsi size acı çektirecektir. Ekonomik olarak da, politik olarak da, her ne şekilde olursa olsun. O zaman sizin tüm değerler sisteminiz çok iyi şekilde değerlendirilecektir. Sahaja Yoga’da ne kadar ileriye gittiniz? Aydınlanmanızda ne kadar ileriye ulaştınız ve siz neredesiniz? Kendinizi test etmenin yolu budur. Başarısızlıklardan korkmamalısınız ve başarıdan etkilenmemelisiniz, çünkü sizler aydınlanmış ruhlarsınız. Tabii eğer duyarlıysanız, bunun ne olduğunu hemen anlayacaksınız. Tabii ki, size bunun, Benim sahip olduğumun aynısı olması gerektiğini söylemeyeceğim ama bunu denemelisiniz.
Şimdi, Anne, o çok iyi bir kişi, siz onunla tanışmalısınız, o kadar hoş birisi ki ve şu olacak, bu olacak, diye bazılarını öven insanlar gördüm. Bende, “Tamam” dedim, Bana onun fotoğrafını gösterin. Sonra Ben, “üzgünüm, ama onunla tanışmak istemiyorum” dedim. Anlayamıyorlar. Böyle harika bir adam, kendisi yarın bir bakan olacak. Ben onunla tanışmak istemiyorum. Ertesi gün gazetede onun hakkında, o kişinin çok kötü bir adam olduğu hakkında büyük bir haber görürsünüz. Bu yüzden kendi tecrübelerinizi ve spontan karar verdiğiniz şeyi anlamanız gerekir. Ama siz yine de spontan kararlar almaya devam edin, diyebilirim. Bu konuda düşünmeyin: bunun nasıl çalışması gerektiğine dair, ne yapmalıyız diye…

Neyin doğru neyin yanlış olduğunu bildiğinizi gördüğünüzde, bu aklınızı da çok etkiledi. İnşa ettiğim evi kaçınız gördünüz bilmiyorum.
Shri Krishna’nın diğer tarafı ise, Onun son derece yaratıcı olmasıydı. Çocukluğunda her şeyi yaptı, şakalarını yaptı ve yetişkin biri olduğunda ise, O Dwarika’nın kralı oldu, o bölgenin ve bir kral gibi giyinirdi. Ne de olsa sonuçta, O bir kraldı. Çocukken küçük bir tavus kuşu tüyü takardı, ama kral olunca her şeyi giyip, tahtta oturur ve insanlarla bu şekilde konuşurdu. Bütün bu azamet oradaydı ve O son derece yaratıcıydı. Çok güzel bir kale inşa etti, ya da Dwarika’da altından bir saray inşa etti diyebilirsiniz. Buna inanabiliyor musun? Bunu Shri Krishna yaptı ve bunların hepsi daha sonra su altında kaldı.

Şimdi Hindistan’daki aydınların hepsi, batılı insanlar tarafından eğitildiler,  bence onlar böyle bir şeyin  mümkün olmadığını söylediler. Suda hiçbir şey yok ve O sarayını oraya hiç yapmadı. Bunların hepsi bir hikaye. Sadece bir efsane gibi. Ama bazı insanlar inandılar ve suyun altına gittiler ve çok büyük bir saray olduğunu gördüler. Altın vardı, birazı kalmıştı, ama hepsi orada değildi. Onun yaptığı devasa büyük bir saraydan çok etkilediler. Suyun altında kaldı, ama oradaydı. Bunun gibi, gelen tüm bu enkarnasyonlar son derece yaratıcıydı. Eğer yaratıcı değilseniz, Aydınlanmanın yararı nedir? Kolayca yapabileceğiniz en yaratıcı şey, başkalarını Sahaja Yogi yapmaktır.
En kolay olan ve neşe veren şey, başkalarını Sahaja Yogi yapmak ve onlara, asırlardır aradıkları Tanrısal kutsamaları vermektir. Bunu onlara vererek, nasıl bir teselli, nasıl bir kutsama verdiğinizi bilemezsiniz. Öyleyse aydınlanmanızı aldığınızda – ki siz bunu çok kolay bir şekilde aldınız, söylemek zorundayım.  Hepsi bunun bir, “Anında Nirvana” olduğunu söylüyorlar. Sahaja Yoga,  Anında Nirvana’dır, bu doğru. – ama ne kadar kolay ve anlık olursa olsun, siz bunun değerini anlamazsınız. Onlar Hindistan için, Hindistan’ın her zaman özgürlüğü çok kadar kolay kazandığını söylerler – o kadar da kolay kazanmadılar- bu yüzden buna değer vermiyorlar. Ama bu doğrudur, herhangi bir şeyi ücret ödemeden elde ederseniz, önceden ve herhangi bir özel çaba göstermeden, o zaman buna değer vermezsiniz, anlamıyorsunuz.
Bunun bir hak meselesi olduğunu düşünüyorsunuz. Ama insanların Aydınlanma almak için ne kadar acı çektiğini biliyor musunuz? Onlar Himalayalara giderlerdi, tek ayak üstünde dururlar, bazen de aylarca tepe üstü dururlardı ve aydınlanmalarını alamadılar.

Aydınlanma almak için yirmi sekiz yıl boyunca bir odada yaşayan bazı insanlar olduğunu duydum. Neden böyle yaşadılar? Çünkü diğer insanlardan, kötü atmosferden, her şeyden uzak durarak, aydınlanma alabileceklerini düşündüler – asla aydınlanmayı elde edemediler.
Yani çok kolay bir şekilde sahip olsanız da, onun çok değerli, çok büyük bir şey olduğunu kişi anlamalıdır. Aydınlanmayı elde etmek çok kolay değildir. Aydınlanmış insanları okudunuz, belki de nasıl elde ettiklerini bile bilmiyorlardı. Kundalini’yi bile bilmiyorlardı ama aydınlanma aldılar. Guruları sayesinde belki, belki de kendi çabalarıyla. Buddha, aydınlanmasını alana dek ne kadar da acı çekmek zorunda kaldı! Onu düşünün. Nasıl aydınlanmasını aldı. Demek istediğim, onun hayatını görünce titrersiniz: sonunda açlıktan ve yoksulluktan ölür. Ama size hiçbir şey olmadı. Onu hiç zorlanmadan, çok tatlı bir şekilde aldınız, hepiniz. Hiçbir şey, ödemek zorunda değilsiniz, bunun için hiçbir şey yapmak zorunda değilsiniz. Ancak bu, sizin ona değer vermemeniz gerektiği anlamına gelmez. Toprak Ana’ya bırakılan bir tohum gibi, o kendiliğinden filizlenir ve büyüyen bir çuha çiçeğine can verir, bir fundaya ve daha sonra bir ağaca dönüşebilir. Ama siz ona su vermelisiniz ve bir bahçıvanın ya da birisinin bakması gerekir. Sizin durumunuzda her şeyi yapmak zorunda olan sizsiniz.

Öncelikle siz şefkat ve sevginin beslenmesini koymalısınız. O şefkat ve sevgiyi aldınız mı? İnsanları seviyor musunuz? Biri bugün bana söyleyince – şok oldum, “Çocukları sevmiyorum” dedi. “Çocukları sevmiyor musunuz?” dedim. “Yok hayır. Başkalarının çocuklarını severim, benimkini değil ” dedi. Sadece hayal edin. Bunu nasıl yapabilirsiniz? “Siz kendi çocuklarınızı sevmediğiniz” gibi bir şeyi nasıl söylersiniz? Hiçbir şey, ilk olarak,  hepiniz için, “Seviyorum ya da sevmiyorum” dememeniz gerektiğini söyleyebilirim. Bunlar anti-mantralardır. “Bunu sevdim”, bu söz çok yaygındır. Siz kimsiniz? “Bu halıyı sevmiyorum; Bu gümüş şeyden hoşlanmıyorum.” Siz kimsiniz ki? Böyle bir şey yapabilir misiniz? Bu tür bir karar almanın da, onların çok spontan olduğunu gösterdiğini düşünüyorlar, bu böyle değil. Bu sizin “benim sevmediğimi, istemediğimi söylemeye hakkım var” diye düşünmenize yol açan şartlanmanızdan geldi. Ama siz kimsiniz? Eğer siz Ruhsanız, bu kelimeleri asla kullanmayacaksınız çünkü bu birilerini incitebilir. Asla başkalarına zarar verecek bir şey söylemeyeceksiniz. Asla başkaları için tehlikeli olacak bir şey yapmayacaksınız.  Ama her zaman, son derece sevgi dolu ve şefkatli ve huzur veren bir şeyler söyleyeceksiniz. Başkaları için neşe yayacaksınız. Ruh’un başkalarına neşe veren bir gücü vardır. Eğer bir suratsız bir kişiyseniz, huysuz bir kişiyseniz, o zaman siz aydınlanmadınız demektir. Neşe, sevgi ve şefkat verebilmelisiniz ve bu kesinlikle spontan şekilde gerçekleşmelidir.

Hindistan’da, Maharashtra’da yaşayan bir aziz hakkında anlatılan bir hikâye var. Yani onlar “Kavad” adı verilen bir kap ile su alıyorlardı ve Gujarat’a kadar bütün yolu kat ederek Shri Krishna tapınağına götürüyorlardı. Bu çok büyük bir şey sayılıyordu, Shri Krishna’ya teslimiyet sayılıyordu, diyebilirim. Bu aziz de, “Kavad” adlı kapta suyu taşıdı. Yol boyunca onu taşıdı, Maharashtra’daki köyünden kalkıp, tapınağa geldi, tapınağın eteklerinde,  çok susamış, susuzluktan ölmek üzere olan bir eşek gördü. Bunun üzerine o suyu bu eşeğe verdi. Herkes dedi ki, “Bu suyu kilometrelerde yanında getirdin, günler boyunca,  burada Deitye sunmak için günlerce yanında bu suyu getirdiğini hayal et ve şimdi sen onu bu eşeğe mi verdin?” O da, “siz bilmiyorsunuz, Tanrı suyu almak için bunca yolu geldi” dedi.
Onun benimsediği tutuma bakın. Yani, aydınlanmış bir kişi için şefkat bu şekilde olmalıdır, çok cömert bir tabiatta. Eğer cömert değilseniz, eğer cimriyseniz, her zaman paranız için endişe duyuyor ve tasarruf ediyorsanız, o zaman ilk olarak siz olgunlaşmış bir Sahaja Yogi değilsiniz. Değilsiniz. Bunun dışında, bu tür bir para size asla mutluluk vermeyecektir. Cimrilik Ruh’a aykırıdır. Ruh çok cömerttir, çok cömerttir. Bir şeyi biriktirmek, insanları aldatmak veya bir şey çalmak için asla çaba sarf etmez. Bu söz konusu bile değildir. Çünkü onun içinde açgözlülük kalmadı. Hiçbir açgözlülük yoktur ve bu yüzden gerçek bir ruh olan böylesi bir insan, açgözlü birisi olamaz. O kişi son derece cömert olmalıdır. Bunun gibi son derece cömert olan ve başkalarının sorunlarını çok iyi anlayan, birçok insan gördüm. Bir Sahaja Yoginin kendi problemleri olsa da, o kişi hiç bir şekilde Sahaja Yogi değildir.

O başkalarının sorunlarını çözmek için oradadır, kendi sorunlarını çözmek ve benim sorunum bu, diye konu hakkında konuşmak için orada değildir. Şimdi, bu modern zamanlarda geliştirilen yeni bir kelimedir. Onlar daha önceleri bu “problem” kelimesini hiç kullanmadılar, size söylüyorum. Biz sadece geometri için bu “problem” kelimesini kullanırdık. Ama şimdi bu başladı. Onlar orada, problem yok derler, Onların hepsi bir problem içindeler, Sanırım, aslında onlar problemler, Öyleyse yapmanız gereken, problemlerinizi başkalarına aktarmamanız gerektiğini anlamaktır. Hiçbir şey istememelisiniz. “Lütfen bunu benim için yapın. Lütfen şunu benim için yapın.” İnsanların bir şekilde başkalarından faydalanmaya çalışması şaşırtıcıdır. Şimdi bazı insanlar kimi ülkeleri ziyaret etmekten hoşlanıyorlar; bu yüzden Benden isteyeceklerdir, lütfen beni arayın, ben ülkenize gelmek istiyorum ve cömert bir Sahaja Yogi de ona, “tamam, gelin” der. Şimdi burada hata yapan, bunu isteyen bir kişidir. Hiçbir şey istememelisiniz, çünkü siz tamsınız. Sadece tatmin olmuş değil, tamsınız. Herhangi birisi size ne verebilir ki? Siz tam bir konumda olduğunuz zaman, bütün arzular ortadan kaybolur. Bugün olduğu gibi, geldiğimde birçok yıldızın ortaya çıktığını gördüm. Ay doğar doğmaz onların hepsi yok olacak, dedim. Aynı şekilde, siz tam olduğunuz zaman, hiç kimsenin sizin için bir şey yapmasını beklemezsiniz.  Aksine, başkaları için neler yapabileceğinizi öğrenmek istersiniz. Siz bir şekilde başkaları olursunuz, başkalarının problemi her ne olursa olsun, onu aklınızda tutarsınız. Siz onun içine atlarsınız.

Bu sizde meydana gelmesi gereken çok, çok ilginç bir büyümedir. Bu hepinizin başına gelmelidir, çünkü hepiniz aydınlanma aldınız. Kendisi için değil, sadece başkaları için yaşayan bir kişilik geliştiriyorsunuz. Hayret edersiniz, siz her yerde yaşayabilirsiniz, her yerde uyuyabilirsiniz. Yemek yiyebilirsiniz. Yemek yemenize gerek yoktur. Ne tür bir yemek bulursanız bulun, sorun değildir. Çünkü siz çok tatmin oldunuz.  Aksine, başkaları için yemek yapmayı, onlara yemek vermeyi, mümkün olan her ne ise onu yapmayı istersiniz. Halledebildiğiniz sürece bunu yaparsınız. Ama sadece kendi problemleri olan insanlar var. Onlar Sahaja Yogi değiller. Ruhun nasıl problemleri olabilir? Bu nasıl olabilir? O yüzden sadece şimdi Ruh olduğunuzu ve her şeyin ötesinde olduğunuzu anlayın. Yani, sizin yaratıcılığınız da başka boyutlara da gidiyor.
Tabii ki siz, başka insanlara aydınlanma vermeye başladınız. Sanat yaratırsınız. Baba Mama’yı (Anne’nin Kardeşi) biliyorsunuz, o edebiyatta çok kötüydü ve hiç dil bilmiyordu. Matematikte çok iyiydi. Çünkü annem bir matematikçiydi. Ama o dil bilmezdi. Onun yazılarını Ben yazardım. Çok kötüydü. Fakat aydınlanmasından sonra, inanılmaz güzel şiirler yazdı. Hiç kimse Babanın bunu yapabileceğine inanamadı. Çünkü hiçbir dili iyi bilmiyordu. Size daha önce söylediğim gibi, onun yazılarını Ben yazardım. Şaşırtıcı bir şekilde, nereden Urduca şiir yazmaya başladı, Marathi şiir, Hintçe şiir ve kardeşlerimden biri ona sordu, Urduca şiir yazmaya nasıl başladın? diye. “Shri Mataji’nin bana söyledi”, dedi. Söylediği her şey şuydu: “Mataji bana söyler”.

Yani, içinizdeki yaratıcılık sadece çiçeklerdir ve bu yaratıcılığın nasıl ortaya çıktığına kendiniz de şaşırırsınız.  Şimdi aniden bir şair haline gelen bir matematikçiyi hayal edin. İmkânsız bir durum bu ve siz bu kapasitelere sahipsiniz. Hepiniz çok yaratıcı olabileceğiniz bu kapasitelere sahipsiniz ve her şekilde yaratıcı oldunuz. Ben çok yaratıcıyım, bunu söylemeliyim. Ben, her zaman çok iyi sonuç veren bir şeyler üzerinde çalışıyorum ve normalde insanların herkes tarafından övülmeleri gerektiği veya onların gazetelerde çok fazla görünmesi gerektiği şeklinde, Benim ilgi gösterdiğim bir şey yok. Buna ilgim yok. Siz yaratmak için yaratın. Yaratmak uğruna yaratın. Ve siz sadece bu yaratımdan keyif alırsınız ve çok uyum gösteren bir hale gelirsiniz ya da insanların söylediği, konuştuğu ya da onlarla birlikte hareket ettiği şeylerle çok uyumlu hale gelirsiniz.
Saldırgan olacaklardır veya sizin her şeyinizi öveceklerdir. Sizi övdüklerini bilmiyorsunuz. Bazen siz “Shri Mataji ki Jai” dediğiniz zaman, Ben de bunu söylerim ve o zaman onların Benden bahsettiklerini unuturum.

Bir şekilde siz, tüm bunların üzerindesiniz ve siz oradasınız ve sadece insanların neden böyle davrandığını anlamıyorsunuz. Onların davranışları neden böyle? Sahaja Yoga’ya geldiklerinde bile, onların lider olma konusunda büyük bir istekleri olduğunu veya Sahaja Yoga’da çok iyi tanınan, büyük bir Sahaja Yoga organizatörü olma arzusunda olduklarını görüyorum. Büyük bir Sahaja Yogi olarak uluslararası bir üne sahip olmak istiyorlar. Ama Benim nasıl bir yaratıcılık sergilediğimi düşünmüyorlar. Ben ne yarattım? Tüm bunlar insanlarda o kadar yaygın ki, onlar her zaman başkalarının onları övmelerini, büyük bir teşhir yaşamayı isterler. Neyin teşhiri? Eğer siz bir Ruhsanız, herkes bilir. Ortaya dökecek ne var, gösterecek ne var, öne çıkacak ne var? Arkada olsanız bile, ışık olduğunu biliyorsunuz. Bu sayede karanlığınızdan kurtulmanız gerekiyor, çünkü siz ışıksınız ve ışığı yayıyorsunuz. Bunun yerine, eğer siz karanlıktaysanız, hangi ışığı yayabilirsiniz ki? Öyleyse, Ruhunuzun problemleri olamaz.

Onun korkusu yoktur. Ama bütün bunların üzerinde, onun bilgeliği, muazzam bir bilgeliği vardır ve bu, sizin daha yüksek bir kişiliğe sahip olduğunuzun işaretidir. Söylediğim gibi, bu evrimdir ve ne zaman dönüşürseniz, evrilirsiniz, çok farklı bir nitelikte olur ve ayağa kalkarsınız. Sahaja Yogiler de diğer insanlar gibidir. Sahaja Yoga’ya girmenin faydası nedir? İsa neydi? O bir marangozun oğluydu. Asla eğitim görmedi. Ama ne yaptı? O Ruh’du. O kendi içinde Tanrı’yı ​​yansıttı ve bu yüzden de, kendisini çarmıha da gerdi. Sizler Sahaja Yoga’da çarmıha gerilmek zorunda değilsiniz.
Sizin için böyle bir test yok. Fakat değer sisteminiz kontrol edilecektir. İç gözlem yoluyla nasıl çalıştığınızı öğrenmelisiniz. Kendinize şunu sormalısınız: “Şimdi, Bay Sahaja Yogi, nasılsınız? Aydınlanma almamış bu insanların yaptığı bütün bu şeylerle siz boyun eğiyor musunuz? ”Sadece bulmaya çalışın. Çünkü Sahaja Yoganın büyümesi davranışlarınızda, tarzlarınızda, yüzünüzde kendisini gösterir. Böyle bir insanda kırışıklık olmaz. Onun endişesi yoktur. Endişelenmeyin, o zaman yüzünüzde kırışıklıklarınız olmayacaktır.

Böyle bir insan kimseyle kızmaz. Demek istediğim, tam tersine, o kişi bu tür şeylere güler. Bir keresinde bir kilisede, İsviçre’de, bir bayan Bana İncille vurmaya geldi ve Ben gülmeye başladım. Ben neyim ki, İncil ile vurulmak zorunda kaldım ve Ben güldüğüm için bayan öyle korktu ki. Ben, şu aptallığa bak; bu bayan İncil ile Bana vurmaya kalktı, diyordum. Demek istiyorum ki, taş veya başka bir şeyi anlayabilirim ama İncil asla Bana vurmayacaktır. Bütün bunlar sizin gözünüzün önünde oldu ve bunları biliyorsunuz. Size zarar vermeye çalışan negatif güçler var. Size kötü bir şekilde zarar vereceklerdir, zihinsel olarak size zarar vereceklerdir. Size duygusal olarak zarar verebilirler. Ama siz bunun üstünde olduğunuz zaman, hiç kimse size zarar vermez. En azından siz, asla zarar hissetmezsiniz. Zarar görürüm diye rahatsız olmazsınız. Ama ne yarattınız? Bugün boşanmak isteyen bazı hanımlar ve bazı adamlar vardı. Sahaja Yoga’da evlendikten sonra boşanmak istiyorlar. Düşünebiliyor musunuz? Şok oldum ve benim kocam,  benim erkek kardeşim gibi garip fikirleri vardı. Gerçekten mi dedim? Kafalarına giren her türlü aptal fikir, bu onlarda Ruhun ışığının olmadığı anlamına gelir. Eğer Ruhun ışığına sahipseniz, o zaman anlayışınız çok farklıdır. Kendiniz için endişelenmeyin. Sadece başkaları için endişelenin ve onlar için çözümler bulmaya çalışın. Onlara yardım etmeye çalışın. Bu sizin için çok kolaydır. Işığın yanması için bu kadar kolay olan nedir? Bu bir kez aydınlandığında, ışık yanıyor.

Onun için ışıktan çıkmak zordur. Fakat insanlar, aydınlanmadan sonra bile anlayamıyorum, yıllarca birlikte büyüdükten sonra, hala o kadar aptallar ki, kendi aydınlanmalarının değerini anlamadılar. Bu Ruh olan bir şey, onu öldüremezsin. O patlatılamaz. Bu ışık sönecektir ama Ruhun ışığı asla sönmez. Onu muhafaza eden yağ nedir? Bu sizin şefkatiniz, sevginiz, başkalarına duyduğunuz ilgidir. Çok baskıcı olan insanlar var, belki de sıkıntı çıkaran, ama siz onlarla ilgilenin. Onların sizin gibi olmadıklarını biliyorsunuz, onlar tam değiller. Onların sorunları var. Bu yüzden onlarla ilgilenin. Ama bunun yerine siz, “ben neden onlarla ilgileneyim ki” diye düşünmeye başlarsınız. O benimle nasıl ilgilenir veya böyle bir şeyler? O zaman bittiniz. Yani bu tür bir yansıma ya da demeliyim ki, bu tür bir tepki Ruh’a ait değildir. Spiritüel bir kişinin tepkileri çok, çok farklıdır. Shri Krishna’nın hayatında bunu görebilirsiniz. Onun çok fakir bir arkadaşı vardı ve bu kişi Shri Krishna ile buluşmak istedi ve arkadaşının karısı ona, “arkadaşın için bir şeyler götürmelisin” diyerek ona biraz pirinç verdi, görebilirsiniz. O kişi biraz utangaçtı ve Shri Krishna’ya gittiği sırada, Shri Krishna saraydaydı ve kapıdaki insanlar: “Hayır, siz Onunla görüşemezsiniz” dediler. O da “Tamam; siz sadece gidip Ona Sudama’nın geldiğini söyleyin” dedi. Bu sırada Shri Krishna tahtta oturuyor ve bir şey tartışıyordu. “Sudama geldi mi?” dedi. Dışarı fırladı, kapıya gitti ve ona tekrar tekrar sarıldı ve “Neden burada duruyorsun?” dedi. Onu alıp, kendisinin oturması gereken tahta yerleştirdi ve karısına “Lütfen gel ve onun ayaklarını yıka” dedi. Sonra onun için kıyafetler getirdiler ve ona banyo yaptılar. Onu kendi yatağında uyuturdu. Shri Krishna’nın sevgisine bakın.

Arkadaşının çok kirli ayakları vardı, hepsi çatlamıştı. Arkadaşının ayaklarına iyi gelebilecek bir tür ilaç sürmeye çalıştı. Bu çatlakları tedavi etmek için mümkün olan her şeyi yapmaya çalıştı ve ondan kendi yatağında uyumasını istedi. Ve bayanlardan, arkadaşı uyuyabilsin diye onu yellemelerini istedi. Shri Krishna’nın şefkatinin, çok güzel bir şekilde sergilendiğini görün. Biz bu kadar şefkatli miyiz? O’nun bunu yapmasına gerek yoktu, drama yok, hiçbir şey yoktu ama O, Kalbinde spontan bir karar aldı. Sudama’nın orada olduğunu duyduğunda, oraya koştu. Eski dostum geldi diye kendisini çok mutlu hissediyordu. Sonra Hasthinapur’a gittiğinde, orada Kaurava’nın en büyük oğlu olan Duryodhan, “Neden siz gelip sarayımda kalmıyorsunuz?” dedi. “Tamam, gelebilirim ama bak, Ben gidip Vidur ile yemek yiyeceğim” dedi.” Vidur bir hizmetçinin oğluydu. Gitti ve Vidur ile birlikte yemek yedi. Şimdi Vidur fakir bir adam olarak, Duryodhan ona muhteşem yiyecekler sunarken, Ona ne yiyecek vereceğini bilmiyordu. Yani bu tür insanlar için lezzet ve yiyeceğin nasıl olduğu, bütün bunlar önemli değildir. Bu sevgidir, bu başka Sahaja Yogilere saygı gösteren aydınlanmış bir ruh olan Vidur’un saygısıdır.

Eğer bir Sahaja Yogi, vali olan birine saygı gösteriyor ve başka bir Sahaja Yogiye saygı göstermiyorsa – Ben bunu anlayamıyorum, Ruh her şeyin üstündedir – bu kişide bir sorun vardır. O spiritüel bir insanın, böyle büyük isimler ardında duran bütün bu insanlardan daha yüksek olduğunu anlamalıdır. Ve bu sevgi herkesin hayatında gösterilir. Bütün azizler, bütün enkarnasyonlar, hepsi, her şeyin üstünde olan bu sevgiye sahiptiler. Hiçbir şey beklemeksizin. Bu, onlardan bir şey beklemeden sadece vermektir. Bu Tanrı’nın sevgisini gerçekten yansıtan bir kişiliktir. Bu yansıma sizden gelmelidir. Siz Sahaja Yogisiniz, bu sizin diğerlerinden daha yüksek olduğunuz anlamına gelmez, ama siz farklısınız. Siz onların üstündesiniz. Sizin bir üstünlüğünüz yok. İşte bu yüzden farklısınız. Siz çok mütevazı birisiniz, bu yüzden farklısınız. Çok neşelisiniz, çok huzurlusunuz ve işte bu yüzden alçakgönüllüsünüz.
Size Shri Krishna’nın hayatından anlatabileceğim çok şey var, ona Yogeshwara dediler, Onun böyle olduğunu göstermek üzere. O, Yoga’nın lordu idi.  Çünkü O Virata idi.
Ama O bunu gösterdi, kendi formunu sadece Arjuna’ya gösterdi ve başka hiç kimseye göstermedi. Çünkü hiç kimse Arjuna gibi değildi. Arjuna da bunu gördüğünde korktu. Yani O (Virata) Shri Krishna gibi, bir kovboy gibi yaşadı. Gokul’da (Uttar Pradesh eyaletinde tarihi bir kasaba) yaşıyordu ve güçlerini asla göstermedi. Onun güçleri kendi içindeydi ve spontan bir şekilde ifade ediyordu. Bu güç bilgelik ve sağduyu idi, tam bir sağduyu. Eğer buna sahip değilse, o zaman bu Tanrısal güç değil, bu şeytani bir güçtür. Çünkü birileri size iyi davranıyor, eğer siz de o insana iyi davranırsanız, hiçbir şey yapmıyor.

Hindistan’da çoğunlukla Avadhuta’lar olarak adlandırılan insanlarımız vardı. Onlar toplumdan kalabalıklardan uzaklaşıp, başkalarından gizli, küçük bir yerde ya da küçük bir mağarada ya da bir yerlerde yaşayan Aydınlanmış ruhlardı. Çünkü hiç kimsenin onları anlayamayacağını düşünüyorlardı, başkalarıyla konuşmanın ne faydası vardı ki? Onlar seçildiler, biri burada, biri orada. Ne yapabilirlerdi ki? Onlar sizin gibi değildiler, bir sürü Sahaja Yogi bir arada. Sizin çok arkadaşınız var ve sizinle beraber olan pek çok başka kişi var. Onlar yalnız insanlardı ve kendilerini toplumdan sakladılar. İnsanlarla tanışmazlardı. Çünkü herhangi bir şey deneseler, çarmıha gerilirdiler. Ama sizler böyle değilsiniz çünkü sizin bir toplumunuz var. Siz çok iyi dostlara, çok iyi spiritüel kişilerden oluşan, güzel bir aydınlanmış topluma sahipsiniz.
Tüm bunlarla, siz eğer yaratamazsanız, Ben size ne demeliyim? Bir şeyler yaratmalısınız, belki de sanat olabilir, müzik olabilir, şiir olabilir, edebiyat olabilir, yazabilirsiniz, her ne ise, yaratmalısınız ve her şeyin üzerinde Sahaja Yogiler yaratmanız gerekir.

Ulaşmanız gereken asıl yaratım budur. Yapmanız gereken en önemli şey, her yerde Sahaja Yogiler yaratmaktır. Ben oradayım, bir yerlere gidebilirim, programlar yapabilirim, her şeyi yapabilirim ama sizin kendi örneğinizle, bunun harika bir şey olduğunu göstermeniz gerekir. Onlar bu duruma nasıl ulaştıysalar, bizde bu konuma ulaşmalıyız.
Bu yüzden, onlara gerçekten ilham verecek olan, onların sizi takip etmelerini ve bir Sahaja Yogi’nin hayatına götürmelerini sağlayacak olan, sizlersiniz. Aslında, eğer siz tam olursanız, sizler Mahayogi’lersiniz. Ve sizler böyle olmalısınız. Hiçbir şey, sizin Ruhunuzun herkese neşe, huzur ve kutsamalar verdiği bir Mahayogi olmanızdan daha önemli değildir.
Tanrı sizi kutsasın!

H. H. Shri Mataji Nirmala Devi

H.H. Shri Mataji Nirmala Devi