Shri Krishna Puja, New York 2001

New York City (United States)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Shri Krishna Puja. Nirmal Nagari, Canajoharie, New York (ABD), 29 Temmuz 2001.

Bugün Shri Krishna’ya ibadet etmek için burada toplandık, O arenaya girmeksizin her tür kötülükle savaşmış olan Virat’tı.

Shri Krishna’nın hayatı, kendisi, çok güzel, yaratıcı ve sevecen bir şeydir ama Onu anlamak, işte bu kolay değildir. Örneğin savaşın devam ettiği Kurukshetra’da, Arjuna bunalıma girdi ve “Neden savaşamalıyız, konu komşumuzla, yakın akrabalarımızla, arkadaşlarımızla, kendi gurularımızla neden savaşmalıyız? Din bu mu? Dharma bu mu?” dedi.

Bundan önce, Shri Krishna Gita’da bir bilgenin kişiliğini tarif etti. Biz ona bir aziz diyebiliriz veya Krishna buna Sthita PrAgnya adını verdi. Sthita PrAgnya’nın tanımının ne olduğu sorulduğunda, Onun bunun için verdiği tanım, kendi içinde mutlak barış halinde olan bir kişi ve kendi ortamı içinde huzurlu kişi şeklinde olmuştur.

Çok şaşırtıcıdır. O tüm bu bilgiyi Gita’nın en başında veriyor. Bu, en iyi şeydir, bu Onun Gnyana Marga adını verdiği şeydir. Bu süptil bilgiyi elde ettiğiniz Sahaja Yoga’dır. Ama aynı zamanda,  Onu Arjuna’ya öğüt verirken gördüğünüz zaman, O burada sadece ruhaniyetten, tam bağımsızlıktan bahsederken, orada Arjuna’ya “git ve savaş. Onlar zaten ölü insanlar. Sen kiminle savaşıyorsun?” demesi çok şaşırtıcıdır.

‘Hepiniz Sthita PrAgnya olmalısınız’ diye vaaz veren aynı kişinin, Shri Krishna’nın, birdenbire Arjuna’ya ‘git ve şiddetle savaş’ demesinin yarattığı çelişkiyi anlamak kolay değildir. Bir yanda tam bağımsızlık, diğer yanda savaş. Bunu nasıl açıklayacaksınız? Kişi, bunlar Krishna’nın kendi sözleridir diyebilir, bir kez Aydınlanmış Ruh olduğunuz zaman ve farkındalığınızın en yüksek mertebesine eriştiğiniz zaman, sizin için her şey beyhudedir.

Ama şimdi, yapmanız gereken şey Dharmayı korumaktır, insanların hakkında konuştukları Dharma`yı değil, süregelmekte olan insanoğlunun evrimsel süreci anlamına gelen Dharma. Eğer doğrunun yanında duran tüm iyi insanlar yok olurlarsa, o zaman bu evrimsel güç nasıl kurtarılacak? Öyleyse onları siz kurtarmalısınız, eğer bunun için öldürmeniz gerekiyorsa, sizler hiç kimseyi öldürmezsiniz, onlar zaten ölüler çünkü onlar evrim geçirmiş ruhlar değiller ve onlar kendi Aydınlanmalarına aldırmıyorlar.

Öyleyse onlarla savaşmalısınız. Negatif güçlerle savaşmalısınız. Yanlış yapanlarla savaşmalısınız.  O tüm bunları çok güzel bir şekilde anlatıyor; içimizde üç çeşit güç var, biz onları zaten biliyoruz ve sahip olduğumuz ortadaki (güç) ile, ruhaniyetin yeni bir krallığında karşı karşıya geldiğimiz tüm bu maddi, fiziksel, zihinsel ve duygusal problemlerin üzerine yükseliriz. Ve işte bu Onun, zalim insanlardan, başkalarını aynı zamanda yanlış yönlendiren saldırgan insanlardan korumak istediği şeydir.

Eğer sizde (bunlar) varsa, kimin sizin akrabanız, kimin sizin erkek kardeşiniz, kimin sizin kız kardeşiniz olduğunu anlamanız çok iyidir. Sizin akrabalarınız bu evrimleşmiş ruhlardır. Onlar sizindir ve eğer onlar için saldırgan insanlarla savaşmanız gerekiyorsa, bunu yapmanız daha iyidir. Bunu yapmalısınız. Dharmanın yolu budur.

Sahaja Yoga’da, bildiğiniz gibi üç yol vardır.

Bir tanesi Bhakti’dir. Bhakti, Tanrı’ya övgünün şarkılarını söylediğiniz, adanmanızın olduğu, her türlü dini töreni yaptığınız, her şeyi yaptığınız ve böylece sizin Tanrı’ya çok yakın olduğunuzu düşündüğünüz (konumdur). Tanrı için tam bir adanmışlığımız olmalı fikri, pek, pek çok kişi ve pek çok sözüm ona din tarafından kabul edilmiştir. Siz nasıl …. Siz henüz Tanrı ile bağlantıda değilsiniz. Nasıl, ne yapıyorsunuz? Hiç şekilde bağlantıda olmadığınız Tanrı’ya karşı nasıl bir adanmışlığınız olabilir?

İkincisi, sizin işinizi yaptığınız karmadır. İşinizi bağımsız bir akılla yapmaya devam edersiniz. Demek istiyorum ki, bu mümkün değil ama onlar ne diyorlar. Biz karmalarımızı yapıyoruz, iyi karmaları, her türlü iyi şeyi yapıyoruz, temizlenmemiz için değişik yerlere gidiyoruz, pek çok yüce ruhani insan ile görüşüyoruz, değişik her yere gidip dua ediyoruz, anlatılmış olan tüm kutsal yerleri ziyaret ediyoruz. Bunun için her türlü ritüeli yapıyoruz. Karma Yoga budur. Ve işte Karma Yoga budur ve bize göre bu sağ kanaldır.

Pek çok kişi, bildiğiniz gibi sağ kanaldır. Sağ kanal insanlar, bildiğiniz gibi ego ile dolu, kibirli ve haddi olmayan kişilerdir. Onları düzeltmek çok zordur. Ayrıca onlar kendilerinde hiç bir yanlış görmezler. Ne şekilde hareket ederlerse etsinler doğru olduğunu düşünürler. Bu Karma Yogadır.

Ama O şunu söyledi, “Her ne karma yaparsanız yapın, bunların meyvelerinin ne olacağını siz söyleyemezsiniz”. O bunu çok belirsiz bir şekilde söyledi çünkü eğer bunu kesin bir şekilde söylemiş olsaydı, insanlar onu asla anlamayacaklardı. Bu yüzden O, “Her ne karma yapıyorsanız, bunların Tanrı’nın kutsamalarını alacağınız karmalar olabilmesi mümkün değil” dedi. “Karmineya paleshu ma kadajanye”, O bunu söyledi.

O zaman bizler hangi karmayı yapmalıyız? Yoksa tüm karmaları bırakmalı mıyız? Tüm eylemleri terk mi etmeliyiz? İnsanlarda iki kanı vardı. İnsanları iki (ayrı) fikir vermek, Shri Krishna’nın tarzıydı ve bu sayede onlar ayırt ediciliklerini kullanırlar.

Ve üçüncüsü, Onun Gnyana Marg diye adlandırdığı, ayırd etmedir. Bu, evrim geçirdiğiniz orta yoldur. Sizin tüm anlamsızlıkların tamamen ötesine geçtiğiniz yeni bir konuma, aklınızın yeni bir konumuna, varlığınızın yeni bir konumuna girerek gelişirsiniz. Aynı zamanda kötü olan, yozlaştıran ve öldüren ne varsa, ona karşı savaşma gücü ile donatılırsınız. Bu konumda, etrafınızda ne negativite varsa yok edebileceğiniz Tanrısal bir güç ile donatılırsınız.

Şu anlaşılmalıdır ki, bu bir konumdur. Bu sadece bir konuşma değildir. Bu “ben şuyum” gibi sadece buna inanmak değildir, bu bir konumdur. Tüm bunların ötesinde olduğunuz o konuma yükselirseniz ve tüm bilgiye, saf bilgiye, varlığın süptil bilgisine sahip olursunuz, işte bu Gnyana Marg`dır.

Pek çok kişi herkesin Gnyana Marg’a gidemeyeceğini ve bunun için özel bir kişiliğe sahip olmanız gerektiğini söylerler, ama bu çok yanlış bir yönlendirmedir. Herkes Gnyana Marg’a gidebilir. Bu evrimsel erişimdir ve doğuştan içimizde inşa edilmiştir. O içimizdedir ve hepimiz onu elde edebiliriz. Tek şey belki de kendimize güvenimiz yok, bu yüzden ondan kaçınıyoruz ve bilgiyi, saf bilgiyi, gerçek bilgiyi bildiğiniz evrimsel yükselişi size vermeyen bir şeye adanmaktır, bir tür ritüel yapmaktır, bir tür kutsal yere gitmektir, her türlü saçmalığı yapmak gibi ucuz şeylere gidiyoruz.

Şimdiye dek, aileniz size ne söylediyse veya dışarıda siz ne keşfettiyseniz, her ne biliyorsanız kitapta yazıyordu ama en saf olan bilgi ve gerçek olan bilgi, Gyana olan bilgiyi sadece yükselişinizle ve kendinizi o konuma uygun bir şekilde yerleştirmenizle elde edebilirsiniz. Onu inkar etmeye devam ederseniz, onu elde edemezsiniz. Ama herkesin onu elde etme hakkı vardır. Eğitimli olmanıza gerek yok, çok sade bir insan olmanıza gerek yok, çok zengin veya fakir olmanıza gerek yok, fark etmez, bir insan olduğunuz ve o konuma ulaşması gerektiğini düşünen alçakgönüllü bir insan olduğunuz sürece bunu elde edebilirsiniz.

Hepiniz bu konuma ulaşabilirsiniz, siz bunu çok iyi biliyorsunuz. Ve bu konumda tamamen bilgili olursunuz, kendiniz hakkında bilgili, başkaları hakkında bilgili, etrafınızda olan biten her şey hakkında bilgili olursunuz. Ama bu konum korunmalı ve daha yüksek bir boyuta, içinizde hiçbir şüphenin kalmadığı bir boyuta yükselmeye çalışmalısınız. İşte Shri Krishna’nın öğrettiği şey ve kişinin ulaşması gereken şey budur ama O bir diplomat olarak, size başka hikayeler anlatmaya çalıştı. “Bunu deneyin, şunu deneyin, bunu, şunu” dedi ama aslında Onun övdüğü şey Gnyana Marg’dı.

Bizimki bir Gnyana Marg’dır. Bu bilgidir, tüm bilgileri bilmenizin gerektiği, Bilgi yoludur. Siz tüm bilgiye sahip olmadıkça, henüz bir Gnyani, bilen bir kişi değilsiniz. Bu şekilde O şunu yerleştirmiştir ki, evrimsel sürecimiz tüm diğer insani farkındalıklarının ötesine geçmelidir.

Diğer insan farkındalıklarının ruhani bir kişilik için değeri yoktur. Şimdi kişi bir şeyler biliyor, diyelim “orası buradan kaç mil uzakta, diyelim ki New York veya hangi trenler oraya giderler”. Tüm bu bilgi, gerçek değildir – “bu elbise kaç para tutacak, bu halı kaç para tutacak, hangi mağzadan onu alabilirsin”. Tüm bu bilgiler yararsızdır, gerçek bilgi değildir.

Böyle bir kişi, bu tür bir bilgiyi bilmez ama onun bildiği şey sizin varlığınızla ilgili olan bilgidir, tüm evren ile ilgili bilgidir ve bu bilgi orada kaç yıldızın var olduğu veya kaç tane evrenin var olduğu bilgisi değildir. Hayır – onun bildiği şey, her şeyin süptil içsel şahsiyetidir, o bilir. Bu süptillikte o, belki de daha önce hiç duymamış olduğu pek çok şeyi bile keşfeder ve böylece, bilgili yüce kişilik konumuna ulaşırsınız. Ulaşmamız gereken şey işte budur.

Bizler insan olarak doğduk ve halihazırda çok şey biliyoruz. İnsanlar çok şeyler biliyorlar ama asıl olanı bilmiyorlar. Bu bilgi okumanız vasıtası ile veya zihinsel uğraşlarınızla veya duygusal davranışlarınızla gelmez – hayır. Bu Shashvat’tır. O her zaman oradadır. O vardır, o var olacaktır. Ve o sadece anlaşılmalıdır, ne olduğu sizin tarafınızdan bilinmelidir. O değişemez. O yeniden biçimlendirilemez. O ne ise odur. Ve işte şimdi sizin bildiğiniz budur.

Hiç kimse bundan şüphe etmeyecektir çünkü bu konumu elde etmemiş olanlar, şüphe edebilirler, size çılgın diyebilirler, her şeyi düşünebilirler, ama açık gözlerle siz her ne söylerseniz, bu gerçektir. Aynı şekilde, açık bir kalple ve açık bir beyinle bunu bildiğiniz zaman, bu gerçek hakikattir ve işte bilinmesi gereken de budur.

Bunun için, Shri Krishna’ya göre, değişik sınavlardan geçmelisiniz.

Bir tanesi şudur, “Siz Ona dua etmeye devam edersiniz.”   O der ki, “Siz Bana dua etmeye devam edin ve eğer Bana çiçek sunarsanız, Ben alacağım. Bana su verirseniz, Ben alacağım. Bana her ne verecekseniz, Ben alacağım.” O açıkça söyler ama sizin bundan ne elde edeceğiniz çok önemli. O, “Siz Bana birşey verirseniz, Ben de size birşey vereceğim”, demiyor. O bunu söylemez.

Öyleyse konum ne olmalıdır? Şart ne olmalıdır? O dedi ki, “Eğer Beni överseniz, eğer Benim için bhaktiniz varsa, Bana hediyeler veriyorsunuz, her türlü şeyi yapıyorsunuz, siz çok adanmış birisisiniz ama siz Ananya Bhakti yapmalısınız.” Kelime “Ananya”. Ananya, bir başkasının olmadığı yer demektir, siz bir olduğumuz zaman, siz bağlantıda olduğunuz zaman, ancak o zaman Bhakti yaparsınız. Adanmışlık için hangi müziğe sahipseniz, Bana hangi çiçekleri verseniz, hangi anlatıma sahip olursanız, bu Ananya olmalıdır”.

Onun söylediği kelime budur, “Ananya Bhakti yapın! Pushpam palam toyam. Bana her ne verirseniz alacağım.” O her şeyi alacaktır. Tek Bhokta olan O`dur, tek neşe duyan sadece O demektir. Ama siz ne elde deceksiniz? O der ki, “Ananya Bhkati yaptığınız zaman” yani “Benimle bir olduğunuz zaman” demektir. Bu, Onunla bağlantısınız demektir.

İşte O Bhaktiyi, Bhaktinin ne demek olduğunu son derece net bir şekilde işte böyle açıkladı. Ama insanlar anlamıyorlar. Bhaktinin anlamının caddelere çıkıp, “Hare Rama, Hare Krishna” diye şarkı söylemek olduğunu sanıyorlar. Değil. Eğer öyle olsaydı, onlar bir şeylere ulaşmış olurlardı ama ulaşmadılar. Bunun için Krishna’yı suçlamayın. O açıkça bunun Ananya Bhkati olmasını gerektiğini söyledi.

Sadece kıyafetlerinizi değiştirerek, belli bir tarzda giyinerek, bu o değil. Bunların hepsi dışsaldır. Sadece gösteriştir, ama o siz o konumda olduğunuz zaman, Divine ile bir olduğunuz zaman, Ananya Bhakti aslında içinizdedir.

Bu konuma ulaşmadığınız sürece, sadece bu da değil, o konumu içinizde yerleştirmediğiniz sürece, o size hiçbir şey vermez.

Pek çok kişi Bana “biz öyle çok Bhakti Yog yapıyoruz ki, Anne. Hiçbir şey elde etmiyoruz.” diyorlar. “Sahi mi, ne tür bir Bhakti Yog?”, “Shri Krishna’nın Gita’sını okuruz. Her sabah saat dörtte kalkar, banyo yaparız, Krishna’nın Gita’sını okuruz, onu yaparız, bunu yaparız. Sonra bhajanlar söylüyoruz. Biz asla hiçbir şey elde etmedik. Yani bunun nedeni nedir?” Neden sizin Tanrı ile bir olmamanız.

Tanrı ile bir olduğunuz zaman, O size ne verir? Anında yok olup giden ucuz şeyler vermez, ama sonsuz tabiatta olan bir şeyler verir. Yani O size huzur verir, kalbin huzurunu. Size denge verir. Aynı zamanda size sakin bir mizaç verir, yaşam sevinci verir. Yoga’dan sonra, Yogeshwara ile birleştikten sonra, eğer Bhaktiniz varsa tüm bunlar içimizde oradadır. Kişinin anlaması gereken şey budur.

Çılgınca, tamamen delice çalışan pek çok Karma Yogi var. Onlar, “bizler yapıyoruz, sonuçta hiç bir arzu duymaksızın, nishkamavesa, bizler insanlara hizmet ediyoruz, ulusa hizmet ediyoruz, bizler buna hizmet ediyoruz diye düşünürler.” Nihayetinde ne elde ediyorsunuz? Elde ettiğiniz şey belki paradır. Belki de, belki iyi bir ev elde edebilirsiniz, belki de tüm bunları elde edebilirsiniz ama kalbin huzurunu elde etmezsiniz. Aklın huzurunu elde etmezsiniz. O neşeyi, hiç sınırı olmayan, tarif edilemeyen o sınırsız neşeyi elde etmezsiniz. Ve savaşları durdurabilen o sonsuz huzuru elde etmezsiniz. Bu insanların zalim doğasını tamamen yok edebilir. Bunu siz elde etmezsiniz.

Ama bundan ayrı olarak, güçler elde edersiniz. Bilgiyi elde edersiniz – bilgi, herkes hakkındaki süptil bilgi. Herkes hakkında bilirsiniz, onların noktayı nerede kaçırdıklarını bilirsiniz. Kendiniz hakkında ve diğerleri hakkında bilirsiniz. Elde ettiğiniz bu bilgi kolejden veya okullardan değildir , kendi içinizde bilgi okyanusudur ve hangi yönü görmek isterseniz, neye ulaşmak isterseniz, o oradadır, orada mevcuttur.

İşte gerçek bilgi budur, bizim Suksha Gnyana ile ulaştığınız dediğimiz şey işte budur, süptil bilgi anlamına gelir, çakralar hakkında bilgi, kainat hakkında bilgi. Bundan her şeyi elde edebilirsiniz. Ama sonra, başkalarına bilgi vermekle daha çok ilgilenirsiniz. O zaman, o kadar çok şey bilmek istemezsiniz. Bankacılık hakkında bilmenin ya da tüm dünyanın en zengin insanının kim olduğunu bilmenin ne yararı var? Tüm bunları bilmek istemezsiniz. Tüm davranış şekliniz değişir ve elde ettiğiniz şey, bilinmesi gereken her şeyi bilen bir tür sakin akıldan başka bir şey değildir. İşte kişinin ulaşması gereken şey budur.

Şimdi, bu ülke sizin, Amerika, son derece “Karmakandi” bir yer. Bu iş, iş, onlar iş yapmaya devam eder. Onlar işkolikler. Çok çalışırlar ve siz bundan ne elde edersiniz? Uyuşturucu bağımlısı çocuklarınız olur. Orada burada koşuşturup duran karılarınız olur. Parçalanmış aileleriniz olur ve huzur yok. Savaşları desteklersiniz. Tek şey şu ki, bu ülke bir şekilde korundu ama sizler de pek çok yerliyi yok ettiniz, korumanız gereken pek çok temel ilkeyi yok ettiniz.

Bir gün gelebilir ve onlar şunu anlayacaklar, “Yapmış oldukları bu şeyler ve bu çok yanlıştı.” Amerika’da bizlerin pek çok Aydınlanmış Ruha sahip olacağımız bir gün gelecek. Ama şimdilik durum sadece şu, insanlar salt para kazanmak fikri ile deliye dönmüş durumdalar ve şunu keşfediyorlar, “artık yok, bitti. Peki şimdi ne yapmalı?” Ne yapmalı? Sahaja Yoga’ya gelin!

Sahaja Yoga yapın, o zaman siz, hiç bir paranın ve hiçbir gücün size veremeyeceği, içinizde bulunan, size tüm rahatlığı, tüm neşeyi ve tüm yüceliği verecek olan kendi varlığınızın hazinelerini elde edeceksiniz. Yapmamız gereken işte budur, Sahaja Yogayı almak ve başkalarını da Sahaja Yoga yapmak, böylece onlar da o huzuru, neşeyi ve rahatlığı elde edecekler. Ve bu birinden diğerine doğru çılgınca koşuşturma bitecektir çünkü bununla asla tatmin olamazsınız. Bu gün bir şey almak istersiniz, sonra ertesi gün başka bir şey ve sonra başka bir şey yapmak istersiniz. Asla tatmin olmazsınız. Arzu ettiğiniz şeyden hiç bir neşe duymazsınız.

Öyleyse, sizin saf arzunuz Tanrı ile bir olmak olmalıdır. Bu işte böyle çalışacaktır. Shri Krishna’nın özelliği, Onun daima Ayrınlanmış Ruhları, doğru yolda olanları, doğru şeyler yapanları desteklemiş olmasıdır. O asla varlıklı veya yüksek konumda olabilecek birini desteklemedi. Tıpkı Duryadhana isimli büyük kral gibi. Kral, Shri Krishna’yı kendi büyük evine, misafiri olması için büyük sarayına davet etti. Shri Krishna ise “Özür dilerim” dedi. Bir hizmetçinin, Dasiputra’nın oğlu olan Vidura’ya gitti, çünkü Vidura Aydınlanmış bir Ruhtu. Aydınlanmış Ruh olduğu için, Shri Krishna nezlinde o bir hükümdar olan Duryodhana’dan çok daha yüksekteydi ve büyüktü çünkü Duryodhana bir dolandırıcı idi, kötü bir kişiydi.

İşte, iyi ile kötü arasındaki ayırd etme, aklınızda bir bütün olur, içsel mizacınızla tek olur. O zaman daima çok fazla tatmin olursunuz çünkü yanlış olan bir şey yapmadığınızı bilirsiniz.

Ayırt etme, Shri Krishna’nın hediyesidir. Her şeyden ayrı olarak, O bize ayırd etme hediyesini verir. Onun tarzı budur, yani, demeliyim ki, size nasıl ayırd edilmesi gerektiğini öğretmek (Onun tarzıdır) ve sonra da siz vibrasyonlarla ayırt etmenin ustası olursunuz. Vibrasyonlarla, her şeyi çok net, çok güzel bir şekilde yargılayabilirsiniz. Başkaları sizinle aynı kanıda olmayabilirler, bu başka bir nokta ama siz neyin doğru neyin yanlış olduğunu bilirsiniz. Ve Shri Krishna’nın hediyesi işte budur.

Biliyorsunuz Shri Krishna, içimizdeki onaltı alt çakrayı kontrol eder. O her şeyi kontrol eder. Gırtlağınızı, burnunuzu, gözlerinizi, kulaklarınızı kontrol eder. Tüm bunları O kontrol eder ama sonuçta O ne söyler? O kendisinin Virat olduğunu söyler. Virat, yüce olan Tek demektir, yüce Lord, bizim “akbar” dediğimiz şey ve işte bu yüzden Müslümanlıkta, onlar Allahu Akbar`ı kabul ederler. Demek istediğim, bu bir şiirin içinde olduğu için kısmen açıktır kısmen de açık değildir. Ama O Virata idi ve formunu Arjuna’ya gösterdi ve Arjuna Onun formunu görünce, Onun Virata olduğunu görünce şaşkına döndü. O yüce olan, her şeyi içine çeken Tektir ve her şeyi dışarı çıkaran Birdir. O Yama’dır. O, Ölüm Tanrısı’dır. Onda pek çok şey vardır. Onun isimleri orada yazılmıştır.

Onun nerede ihtiyaç varsa kullanmakta olduğu tüm bu güçler sizin içinizdedir.

Dolayısıyla, Sahaja Yogiler öncelikle tatminkarlık gücünü elde etmeliler. Tatminkarlık muazzam bir pratiktir. Düşünün, burada, hepiniz çok eğleniyorsunuz, çok mutlu bir şekilde yaşıyorsunuz. Bu neyi gösterir? Çok tatminkar olduğunuzu. Aksi halde kimse beğenmezdi. “Hayır biz güzel bir yer istiyoruz. Bu ne böyle? Burada herkesle birlikte yaşamak istemiyoruz” derlerdi. Ama başkalarıyla beraber bu kolektivite de yaşamak Shri Krishna’nın kutsamasıdır. O size kolektif olmayı, kolektivitenin neşesini, kolektivitenin keyfini öğretir.

İçe dönük bir kişi, bir sarhoş gibi kendini içe kapatan bir kişi, Shri Krishna’ya ibadet eden biri değildir. Shri Krishna ile bir olan kişi, orada olan herkesten neşe duyar özellikle de onların hepsi Aydınlanmış Ruh ise, o kişi onların arkadaşlığından büyük neşe duyar. Eğer nasıl mutlu, ahlaklı ve kesinlikle mükemmel bir şekilde yaşadığınıza bakarsanız, sizin hayatlarınıza bakarak bu çok kolayca anlaşılacak bir şeydir. Hiçbir şekilde, ahlaksızca hiç bir şey yapmazsınız, hiç bir şey çalmazsınız veya başkaları hakkında kötü duygulara sahip olmazsınız. Hepiniz tek bir yerde, Satya ile birlikte böylesine mutlu bir şekilde yaşıyorsunuz, bunun sizin başınıza gelmiş olması çok şaşırtıcı bir şeydir.

Onun kolektivitesi anlaşılmalıdır çünkü Ben daima Shri Krishna’nın Amerika’nın deitisi olduğunu söylemişimdir. Amerika da çok kolektiftir. Örneğin, o her ülke ile ilgilenir. Herkesle uğraşır ama yanlış bir yolla yardım etmeye çalışır. Her zaman o, asla doğru yolda değildir. Şimdi, diyelim çok miktarda uyuşturucu üreten bir ülke var. Başka ülkeleri istila edeceği yerde, neden bu ülkeyi istila etmesin? Amerika böyledir. Ayırd etme kayboluyor.

Siz buna sahip olmadığınız sürece, kolektivite gücünüzü uygun şekilde kullanamazsınız. Onlar kolektif oldukları halde, hangi kolektif işi yapmışlardır? Bugün bile, ayrı olduklarını, farklı olduklarını söylemek istiyorlar. “Yüzleştiğimiz her ne sorun varsa bunlar bize aittir.”

Bu yüzden, bu kolektivite, Shri Krishna’nın kendi ülkesinde bu kadar çok minimize edilmiştir. İçlerinde buna sahip olmalarına rağmen, her ülke hakkında söz söylemeleri, her ülkeye liderlik etmeleri, onlara danışmalık yapmaları gerektiği duygusuna sahip olmalarına rağmen, sürekli olarak o ülkelerle ilgili yanlış kararlar alıyorlar. Bu onların ayırd etmemelerinden kaynaklanıyor. Onların ayırd etmeleri gerekir.

Vishuddhi Çakra hakkında çok şey söylenebilir ama Ben özellikle iki taraftaki iki çakra üzerinde daha fazla duruyorum. Bunlardan biri, bildiğiniz gibi sol taraftaki Lalita çakra, diğeri de sağ taraftaki Shri çakradır.

Hanımlara “Lütfen bunları örtün” dedim. Çok basit gibi görünüyor ama bu çok önemli. Bunları ortaya çıkarmayın çünkü bunların gücü korunmalıdır – Shri Çakra ve Lalita Çakra, onlar çok önemliler. Diyebilirim ki, onlar dişi güçlerdir ve Shri Krishna’nın dişi güçleridir ve anlaşılması gerekir ki, bedeninize ne şekilde saygı gösteriyorsanız, çakralarınıza gösterdiğiniz saygı şekli de odur ve işte bu şekilde acı çekiyorsunuz.

Örneğin, Shri Ganesha’ya saygı göstermezseniz, acı çekersiniz. Ve eğer Ganesha’ya saygı gösterirseniz ama davranmanız gereken şekilde davranmazsanız acı çekersiniz, sorunlarınız olur. Tüm beden tepki gösterir. Beden dışsal etkilere öyle bir şekilde tepki gösterir ki bir yerlerde bir şeylerin yanlış olduğunu ve işte bu yüzden böyle davrandığınızı görmeye başlarsınız.

Sonra bu bağlantı dile de gider. Dile bakılmalıdır. Ama bu insanların aniden korkunç şeyler söylemek, aniden çok kötü kelimeler söylemek veya bazen birilerinin ardından çok kötü yorumlar yapmak gibi fena alışkanlıkları var. Tüm bu şeyler dil için kötüdür ve Shri Krishna`nın hoşlanmadığı şey budur. Dilinizi başkalarına sert şeyler söylemek için kullanmanız durumunda, iğneleyici olarak, başkalarına karşı kırıcı olarak, taciz eden kelimeler kullanarak, bir gün dilinizin nasıl reaksiyon göstereceğini bilemiyorum. Farklı şekillerde reaksiyon gösterecektir. Tanrı bilir, kalınlaşabilir, hareket etmeyecektir. Tanrı bilir, o içeri çekilebilir.

Bundan ayrı olarak, gözler bu çakra tarafından beslenir, bu nedenle, bir şeylere baktığınız zaman bu çok saf bir bakış olmalıdır. Onun daha saf olması ile siz daha iyi neşe duyarsınız. Ama eğer bakış saf değilse, kaypaksa, oradan buraya, oradan oraya gidiyorsa o zaman aslında siz dharmanıza, evrimsel sürecinize karşı geliyorsunuz demektir ve kör olabileceğiniz bir gün gelecektir veya katarakt geliştirebilirsiniz. Dikkat edilmesi çok önemli olan gözle ilgili her tür hastalığa yakalanabilirsiniz.

Bu, bunun fiziksel tarafıdır ama ne hakkında konuştuğunuzu bilmeyeceğiniz mental tarafıda vardır. Eğer bir şey söylerseniz, bambaşka bir şey söyleyeceksiniz. Dilinizle bu mümkündür. Belki de konuşamamanız, belki de hiç bir şey söyleyememeniz kesinlikle mümkündür. Eğer dilinizi bu şekilde rahatsız etmeye çalışıyorsanız, onu yanlış amaçlar için kullanıyorsanız, her şey mümkündür. Dil .. için olduğu kadar küfürlü şeyler içinde kullanılmamalıdır. Kimi insanlar aşırı kibar ve müşfik olmaya, şuna, buna, kimi sonlara ulaşmaya çalışırlar. Bu tür bir şeyde dil için çok, çok tehlikelidir ve dil üzerinde kabarcıklar meydana gelebilir, hatta başkalarına sert şeyler söylemeye devam edecek kadar aşırılığa giden insanlar, bir tür kanser geliştirebilirler.

Bazı insanlar, eğer siz tahammül ederseniz, her şeyin iyi olduğunu düşünürler, iyi değildir. Eğer birileri size baskı yapmaya çalışıyorsa buna tahammül etmeye çalışmayın. Fırlatıp atın çünkü eğer tahammül ederseniz sola doğru gidersiniz ve kanser gibi korkunç bir şeye yakalanabilirsiniz. Kanser olabilirsiniz. Bu öfkeli olanlar da, hastalıklara yakalanabilirler ve diyebilirim ki, çok fazla tahammülkar tipte olanlarda sorun yaşayabilirler.

Dolayısıyla, dengeli bir konumda olmalısınız, hiç bir şeyi kabul etmemelisiniz. Diyelim biri size bir isim taktı, sadece sessiz kalın, o kişiye bakın – hepsi bu. Onun aptal bir ahmak olduğunu bilin ama bunu kabul etmeyin. Eğer kabul ederseniz ve bunun için sürekli sızlanır, ağlarsanız o zaman kanser olabilirsiniz. Ama diyelim biri birşey söylüyor, onun aptal bir ahmak olduğunu bilmelisiniz, sadece bunun dışında durun, o zaman hiçbir şey olamaz. Dolayısıyla her iki tarafta da kişinin dikkatli olması gerekir çünkü Krishna oyun oynar ve sizin ne kadar ileri gidebileceğinizi görür.

Ve gırtlak. Gırtlak çok önemlidir. Ona bakmalıyız. Bağıran, çığlık atan insanlar en sonunda konuşma güçlerini yitirebilirler, gırtlak sorunlarıyla çılgına dönebilirler, özellikle gırtlak, boynun şişebileceği korkunç hastalıklara yakalanabilir. Biz buna yılan hastalığı deriz ve kendinizi boğuluyor gibi hissedersiniz.

Yani, birisi ile konuşurtuğunuz zaman, tatlı bir şekilde açıkça konuşun ama asla ona bağırmayın, ne de konuşmanızda huysuzluk göstermeye çalışın. Eğer huysuzsanız, o zaman kanser yerleşebilir. Dolayısıyla, Sahaja Yogiler olarak, her iki şekilde de dikkatli olmalısınız. Sahaja Yogiler olarak, bunu yapmayacağınızın, birisi konuşurken anlamsız olan şeylere katlanmayacağınızın yani onu kabul etmeyeceğinizin bilgisine sahip olmalısınız. Biri size bir şeyler söyleyebilir. Tamam. Ve bazen sizin ona “sen böyle diyorsun ama öyle değil” demeniz gerekir. En iyisi onu kabul etmeyip, acı çekmemektir. Siz İsa değilsiniz. Onun güçlerine sahip değilsiniz. Çünkü eğer böyle yaparsanız, kansere yakalanırsınız.

Öyleyse ortada olacağınız, her şeyi seyredeceğiniz bir yolda olmaya çalışın, eğer saldırganlık varsa veya eğer geri çekilme varsa –ikisinden biri- bu davranışlardan hiçbirisini göstermemelisiniz ama kendi toprağınız üzerinde kararlı bir şekilde duran davranış şekli geliştirin.

Örneğin, okuduğum bir Çin hikayesi vardı — bir zamanlar kral, iki horozunun bir yarışta kazanmasını istemiş, ona horozları eğitmesi için bir bilgeye yollamasını söylemişler. O da onları bir bilgeye yollamış. Orada çok iyi bir şekilde eğitim görmüşler. Geri geldiklerinde, arenada durmuşlar ve orada pek çok horoz onlara saldırmaya başlamış ama bu iki horoz hiç aldırmaksızın böyle ayakta durmuşlar. Onlar denemişler, denemişler ama bu ikisi öylece durmuşlar. Sonunda, hepsi kaçıp gitmişler.

İşte sahip olmanız gereken karakter budur. Bu, bir kişi saldırgan diye bir şeylerin önünde eğilmemek değil, aynı zamanda başkalarına da saldırmamak, başkalarına işkence etmemek, birilerinin kafasının üzerine oturmamak. Bu gırtlağınız için çok, çok tehlikelidir ve böyle bir gırtlak daima, daima kimi korkunç hastalıklara yakalanma tehlikesi içinde olacaktır.

Tüm bunları sizlere söylüyorum çünkü bildiğimiz pek çok şeye, bizler ulaşmalıyız. Sahibiz ama Vishuddhi çakra ile ilgili çok süptil bir bilgiye sahibiz. Aynı zamanda eğer Vishuddhi çakramızla ilgilenmemeye çalışırsak neler olabileceğini de bilmeliyiz.

İşte Shri Krishna’nın işi budur. O dişlere de bakar. Kulaklara O bakar. Dişlerinize ve kulaklarınıza neler yapmanız gerektiğini biliyorsunuz. Bunlar Onun –diyebiliriz ki- onaltı işidir. Onları farklı farklı kademelerde çalıştığı onaltı karya`lar olarak adlandırabiliriz. Ve pek çok yollarla ve pek çok alıştırma ile, onu anlamadığımız zaman neyin yanlış gideceğini fark ederek ve Vishuddhi çakramızın değerini anlayarak, sizler Vishuddhi çakramızın güçlerini geliştirmeye çalışmalısınız.

Amerika tüm dünyanın Vishuddhisidir, dolayısıyla burada sorumlu olan insanların Vishuddhi’nin tüm güçlerini bilmesi ve buna ek olarak onu nasıl koruyacağını ve onu tüm dünyaya nasıl yayacağını bilmesi çok önemlidir.

Bunlarda, bu iki el de Vishuddhi çakradadır ve sizler bununla Sahaja Yoga’yı yaymalısınız. Değişik dünyalara, değişik ülkelere gitmelisiniz, küçük köylere bile gitmeli ve Sahaja Yoga’yı yaymalısınız. İlk olarak serin esintiyi sadece ellerde görürsünüz. Bu yaşamınızda Tanrı’nın evrensel gücünü hissedenin, sizler olduğu anlamına gelir.

Yani bu kolektivitedir, ellerinize gelen ve öğreten evrensel sevgidir.

Yani, bu böylesine önemli bir çakradır. Aynı şekilde, Amerika’da çok önemlidir ve Amerikan vatandaşları olarak, burada dini ve Dharmayı devam ettirmeye, dünya sorunları için büyük bir anlayış yaratmaya ve hangi ülkeden gelirlerse gelsinler bütün insanlara sevgi vermeye çalışmalısınız.

Tanrı hepinizi kutsasın!