Easter Puja 2002

(Turkey)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Easter Puja. Istanbul  (Türkiye), 21 Nisan 2002.

Bugün,  Jesus Christ  ve  Annesine  ibadet etmek üzere buraya geldik. İsa’nın  Annesinin,   gelmesi  ve  Türkiye’ye kalması  da   öyle bir  rastlantı ki.  İsa’nın  çarmıha  gerilmesinden  sonra  Onun, buraya  gelip kalması  şaşırtıcı  değil  mi?  Acaba  O da (İsa),  annesiyle  ile birlikte daha  sonra (buraya)  geldi mi?  Fakat  Onun  o zamanlar, Kashmir’e  gittiğini  söylenir  ve  Annesi  de  oradaymış. Kesinlikle mümkün bu, yolda, oraya  gitmiş  olabilirler.

Ona (İsa) ibadet etmek için  buradayız. Sahaja  Yoga’ya  göre O           (Meryem), Mahalaksmi’nin  enkarnasyonu  idi ve O  din  uğruna  kendi oğlunu  feda  eden kişi idi. Fakat  ne  yazık  ki, Onun  değerini hiç kimse  anlayamadı. Onun  çok  yüce  bir  ruhani  kişilik  olduğunu  hiç kimse  görmedi.  Ancak  Sahaja  Yoganın vasıtası ile  Onun İsa’yı doğuran çok  yüce bir kişi olduğunu  anlayabilirsiniz.

Onun  saygı  görmemesi çok büyük  talihsizliktir, özellikle de İslam  dünyasında.  İşte   bu  yüzdende,  İslam  kültüründe  kadınların yeri  yoktur. Onlarla ilgili tecrübelerim  çok  üzücü.  Yoksul kadınların  rehabilitasyonu  için  bir  organizasyona  başlattık  ve  çok üzücü ki  başvuranların  hepsi  Müslüman  hanımlardı.  Halbuki,  Muhammed  Sahib  “Annenize  bakmalısınız“ demiştir. Buna  rağmen  bütün  bu kadınlar  yoksullar  evine  geldiler ve bazıları  sekiz – on  çocuklu. Tabii  ki,  bizler  onlara yer  vermeliyiz. Onlara  bakmalıyız çünkü din  hakkında  oluşmuş olan tüm bu  tür  küçük fikirlere  inanmıyoruz.  En önemli şey  “İnsanlık” dinidir“.

Tüm  bu  dinleri  birleştirmek zorundayız.  Yaman bir  görev bu çünkü  Müslüman, Müslümana  saygı  duymaz; Hristiyanlar, Hristiyanlar Hindulara  saygı  duymaz. Komik bir şeyin devam ettiğini anlatmak  istiyorum.  Bunların hepsi Tanrı  için,  Tanrı’nın  işi için ve  onun  sevgisi  içindir.  Buna  rağmen  saygı  yok.  Sevgi  yok.  Tam aksine,  hepsi   kavga ediyorlar,  savaşıyorlar,  her yerde  öldürüyorlar. İnsanların, din  ve  Tanrı  adına  bu derece zalim  ve  anlamsız  çok  üzücü.

Tek  çözüm onlara  aydınlanma  vermektir. Kuran’da  bu  aydınlanmaya  “Miraç“ adı  verilir. Ona “Miraç“ denir. Fakat onlar hiç  kimsenin  Miraç’a ulaşamayacağını  söylemişlerdir. Muhammed Sahib buna ulaştı ama başka hiç kimse ulaşamaz. Sanki insanların  aydınlanma  almalarını  yasaklamış ama  bu  doğru  değil. Bütün insanlık, ister Afrikalı,  İngiliz, Amerikalı,  Hintli,  her nereden olurlarsa olsunlar  aydınlanmalarını  alabilirler. Hepsi  kendi  miraçlarına ulaşabilirler. Kişi  şunu  anlamalıdır  ki, insanoğlu bu  dünyada  savaşması, birbiriyle kavga etmesi için yaratılmamıştır. Hayvanlar  bile  savaşmıyorlar. Neden insanoğlu din  adına  savaşmalı?

İsa, sadece din birliğini oluşturmak  üzere, Tanrı  adına  bu  dünyaya  geldi, fakat  Hristiyanlar bile, sadece  savaşmaya ve başkalarına  hükmetmeye  başladılar. Herkesin din adına, Tanrı  adına  savaştığı  büyük  bir  kargaşa dünyası bu.

Sonuçta, bizim dinimiz  evrenseldir, tek dindir. Tüm  Deity’lere, Tanrılara ve Tanrıçalara saygı  duyuyoruz – Onlara saygı duyuyoruz ve Onlara  ibadet  ediyoruz.  Onların hepsinin tek  olduğunu  anlamayacak  kadar  aptal  değiliz. Aydınlanma  aldıktan  sonra  da,  tüm bunların merkezi  sinir  sistemimizde var olduklarının  farkına varırsınız. Onlar  çakralarımızda  varlar. Onlar  sadece  tarihte  bize  anlatıldığı için ve tüm bu şeyler nedeni ile orada değiller,  fakat  hakikaten bu bir gerçek,  onların  hepsi  bir arada oradalar, tüm  dünyanın yeniden dirilişini  için  çalışıyorlar.

İsa’nın  yapmış  olduğu  en  yüce  şey  tekrar  dirilişle kısmıdır ve bu yeniden dirilişte, çok acı çekti. Pek çok çile çekmek zorundaydı ve sonra Onun bedeni  tekrar  dirildi.

Sahaja  Yoga aynı  doğdultuda çalışıyor, aydınlanma  almanız, tekrar  doğmanız demektir.  Tüm yanlış fikirleriniz kaybolur. Tüm saçmalıklarınız kaybolur ve Sevgiden başka bir şey olmayan anlayış gelir.

Bu  işe Hindistan  ya  da  başka  bir  yerde  başlamanın zor  olacağını  biliyordum.  Her yerde  insanların  çok  cahil  olduğunu  ve  insanların birbirlerinden  nefret  ettiklerini  gördüm. Bazı mazeretlerle, bir tür – bilmiyorum  ne  tür  düşünceleri  var, tarihten gelen fikirlerle, nefret ediyorlar.   Hindistan’daki bu  nefret  var  fakat  diğer  ülkelerde  de   mevcut,  Hitler’in  gelmesi gibi…

Hitler  geldi,  çünkü  insanlardan  nefret  ediyordu.  O  enkarne  olan  şeytani  bir  güçtü ve her tür korkunç  şeyi  yaptı. İnsanları öldürme şekli,   bir insanın  bunu yapabileceğini hayal bile edemezsiniz. Çocukları  öldürdü.  Yetişkin  insanları  gaz  odalarında  öldürdü  ve  böyle  korkunç  şeyler. Almanya’ya  gittiğimde,  Benden tüm  bunları  görmemi  istediler.  Ben göremem  dedim. Ben bunları göremeyeceğim fakat  eşim oraya gitti  ve  döndüğü zaman yedi gün boyunca hasta  oldu.  Çok  tiksindirici. Bazı  şartlar  altında, katı görüşler ve yanlış fikirler nedeni ile bu şekilde davranmak, insanları  öldürmek insanlık dışıdır.

Bilemiyorum,  Hitler’in  ne tür bir fikri vardı ve Musevilerin peşine düştü ve öldürmeye  başladı.  Bu  dünyada  din  adına  her  tür  şey  yapılmıştır.  En  kötü tarafı budur. Bununla, din  adına  insanlar  öldürüyorlar. Din  size  sevmeyi  öğretir, Tanrıyı sevmeyi ve birbirinizi sevmeyi. O nefret etmeyi ve  öldürmeyi  nasıl  öğretebilir?  Hala devam etmesi şaşırtıcı. Bu  tür bir saçmalık hala  süregeliyor. Ancak  Sahaja  Yoga bu  saçmalığı  durdurabilir  ve durdurmalı çünkü hepimiz insanız sonuçta.

Bunun için sizlerde İsa  gibi, yeniden dirilişinizi gerçekleştirmelisiniz  ve  bu yeniden diriliş  bu  dünyada  mümkündür, şimdi Sahaja  Yoga  ile  çok  kolaydır.  Muhammed Sahib bunu  Miraç  olarak  adlandırdı.  Bunu çok  güzel  ve  çok açık  bir  şekilde  tasvir  etti ama bunu  kim  arzu  eder ki? Kendi  Miraçlarını  istemiyorlar.  Herhangi  bir  kimse  bunu  denediğinde,  diğerleri  arkasından  bunun  saçma  bir  şey  olduğunu  söylüyorlar.  Bu tümüyle  yanlıştır.  Bu  hepsinin  başına  geldi. Hepsi  insanoğlunun  cahilliğinden  dolayı acı  çektiler, hepsi. Benimle de, şunu  veya  bunu    eleştiriyorlar. Fakat  Ben  çok  daha  güçlüyüm,  çünkü  sevgi  herşeyden  daha güçlüdür.  Ve  şimdi bu tüm  dünyada  çalışıyor  ve  heryerde  insanlar  artık, başkaları hakkındaki bu  tür bir nefretin  ve  bu tür bir yanlış  düşüncenin  kesinlikle  tehlikeli  olduğunu anlıyorlar. Bunun gibi,  çok  sayıda  insan  bunu bir kez  öğrenirlerse,  eminim ki hepsi  bitecektir.

Yakın zamanda  bile  buna benzer  çok  sayıda  olay  oldu. Bunun nedeni,  belli  bir dini takip ettiğiniz için,  insanların  sizden  nefret  ediyor olmaları.  Anlayamadıgımı söylemek istiyorum. Bunun neden meydana geldiğini   açıklayamazsınız, bu neden yapıldı, ama yapıldı ve  sizi  yaratan  Tanrının  adıyla herhangi  bir  insandan  nefret  etmek  çok  yanlıştır. Onlar  Tanrı’yı  ve  sevgisini  anlamıyorlar.

Örneğin  İsa’nın  hayatı,  sadece  buna görün.  Çarmıha  gerildiği zaman,  henüz 33  yaşında  idi.  Annesinin çok  acı  çekmesi gerekti.  Niçin?  Neden  onu  çarmıha  gerdiler?  Çünkü  o  sevgiyi  öğretiyordu.  Onların  hiçbiri, birbirimizi  sevmemiz  fikrinden  hoşlanmadı.  Eğer  sevmiyorsanız  insanlara  nasıl  yardım  edebilirsiniz.  Başkalarına hangi şartlar altında yardım edersiniz. Çünkü onları seversiniz, işte bu yüzden başkalarından neşe duymak ve  onları anlamayı istersiniz. Başkalarını sevmeye bir başlayın,  o  zaman  bu  efsane sona  erecektir.

Farz edin  ki,  bir  Hristiyan  ya  da  Müslüman  veya  Hindu  veya  başka herhangi bir  dinin  mensubu  olarak  doğdunuz, sizi diğerlerinden  farklı  olduğunuzu  düşünmenize sevk  eden şey nedir?  Aynı  şekilde  doğdunuz.  Anneniz  size  aynı şekilde gebe  kaldı. Aynı şekilde görünüyorsunuz.  Burnunuz,  gözleriniz,  her şeyiniz  aynı.  Sizi  farklı  kılan  nedir?  Sanırım,  bazı  politik  nedenleri  var.  Tanrı  ve  din  adına  insanları  bölmek  çok  alçakça…

Sahaja  Yoga  ise  tam  tersine,  Tanrı adına insanları birleştirmek içindir,   onları  Tanrı  adına  bir  bütün  haline getirmek içindir. Farz edin  ki,  Güney  Afrika’nın  uzak  bir  yöresinde  veya Benin gibi uzak bir yerde  yaşayan bir  kişi var  ve  o kişi Sahaja  Yogi  oldu.  Orada  Sahaja  Yogi  olan  binlercesi  var.  Hepsi  sizin  gibi  erkek  ve  kız  kardeşleriniz. Onlar   sizin. Oraya  gittiğiniz zaman size  kendi  çocukları  ve   kendi  akrabaları  gibi  davranacaklardır. Onlar asla sizin  hangi  dinden  veya  mezhepten  geldiğinizi  asla  düşünmezler.  Sevgiye  sahip  olma şekillerine şaşırmıştım.  Gerçekte  sevgi  insanın  doğuştan  gelen  bir  kalitesidir.  Doğuştan gelen bir  kalitesidir.  Her  insana  bu sevme hazinesi  ve  sevebilme  kapasitesi  verilmiştir.  Fakat  bu  kapasite  o  kadar  azalmış,  küçülmüştür  ki,  bu  kapasiteyle  insanlar  savaşırlar  ve  birbirlerini  öldürürler.  Din  adına  insan  öldürmek  en  büyük  günahtır.

Nedir bilemiyorum, birbirlerini öldürerek,  cennete  gidebileceğimize  nasıl  inanıyorlar. Onlar  cehennemin  en  kötüsüne  gidecekler.  Tabii  ki,  şimdi  bu  düşünce  biraz  zayıflamasına  rağmen  hala  yaşıyor.  Bu  tür  saçmalıkların  oluşunu  hergün  izliyorlar  ama    buna hala devam  ediyorlar.

Şimdi  biz Sahaja   Yogiler,  bunun  için  ne  yapabiliriz?  Düşünmeliyiz.  Görelim, hangi din içinde  doğsak da, nedir bu.  Herhangi  bir  dinde  doğmak  zorundasınız.  Cennetten  düşüp gelemezsiniz.  Hangi  dinde  doğmuş  olursanız  olun,  bununla sınırlanmış değilsiniz.  Siz  sevgi  ve  neşenin  diniyle  sınırlandınız.  Ve  sonra  siz ağlamaya,  gözyaşı  dökmeye ve  mutsuzluğu,  savaşmayı  öğretmeye devam ediyorsunuz.  Bu  nasıl  olabilir?  Bizler  insanız,  onlarda  hayvan  değiller.  Köpekler  bile  böyle  davranmazlar.  Niçin  biz  insanlar  birbirimizi  öldürüyor  ve  hem   kendimiz  hem  başkaları için sefalet dolu  bir  hayat yaratıyoruz? Çünkü  eğer  başkalarından nefret  ederseniz,  sizlerde  nefret  dolu  olacaksınız.  A, B’den  nefret  edecek  ve  o  zaman  B’de  A’dan  nefret  edecek  ve  böylece  tüm  insanlığın ve  medeniyetin  nefret etmekten  başka,  yapacağı  birşey  kalmaz.

Sahaja  Yoga sizin için öyle bir  kutsama ki, çünkü Sahaja Yoga size içinizdeki bütün  Deity’leri verdi,  aydınlandınız  ve  şimdi  artık bütüne  ait  olduğunuzu  biliyorsunuz. Kimi aptalca  fikirlere mensup olmadığınızı  biliyorsunuz.

Buraya  ne zaman geldiğim dikkate  değerdir.  Onun (İsa) burada   ne  zaman  yaşadığını, Meryem Ananın  burada  yaşadığını  biliyordum.  Burada  Meryem Ananın  bir  evi  var.  O’nun  burada  yaşamış  olduğunu  bilmek, Bana  büyük  bir  neşe  verdi  ve  Ona  ibadet  etmemiz  gerektiğini  söyledim.  Sonuçta O,  İsa’nın  annesidir.  Anne, annedir.  Onun  bir  Hristiyan,  Hindu ya  da  Müslüman  olmasının  ne  önemi  var. Hiç  fark etmez.  Ve  O  sevgisi  için,  tüm  dünya için, tüm evren için  kendi oğlunun  feda  edilmesine-kurban edilmesine izin  verdi.  Nasıl bir anne.  Siz  bu  dünyada  kendi  oğlunun  çarmıha  gerilmesine  izin  verecek  böylesine  cesur,  sevgi  dolu,  evrensel  kişilikte, böyle  bir  anne  bulabilir misiniz?

İşte  buradayız. O (Meryem) burada  yaşadığı  için,  söylediğim  gibi  bu bir  tesadüf. Niçin  geldi.  Neden buraya geldi?  Yoluna  doğruca  devam  edebilirdi.  Buraya  geldi  ve burada yaşadı  ve  Onun  evine  sahibiz.  Şimdi  sadece  bu  evle,   Hristiyanlar  bir  mezhep  başlatacaklardır.  Onlar  Müslümanlarla savaşacaklar,  Müslümanlar  Hristiyanlarla  savaşacaktır.  Her ne yaparsanız yapın onlar savaşacaklar.  Ana  karakter  savaşmaktır. Başkalarına yardım etmek değil, birbirlerine  yardım  değil. Hayır, hiç değil. Onlar  sadece  son  derece komik ve  pis kokulu olmaya   çalışıyorlar.

Hindistan’da   birbirimizi  sevmemiz  gerektiğini  bize öğreten  çok iyi  insanlarımız oldu.  Buna  rağmen  Hindistan’da  insanlar savaşıyorlar. Bu ülkenin bir çok sufileri de oldu. Aynı şekilde Hindistanda, çok  yüce  azizlerimizde oldu, çok yüce, her yerde. Bazıları  Müslümandı,  bazıları  Hindu idi ve  insanlar  onların şarkılarını  söylüyorlar,  herşey  orada.  Fakat ayrı ayrı ibadet  ettiler  ve  insanlar onlar adına  bile  savaşıyorlar.  Savaşmak  için  bir  şeyler  bulmak  istiyorlar.  Onların gerçek  döğüş horozları olduğunu  söyleyebilirim. İçlerinde  insani  bir  nitelik  olan  sevgiye, ilgiye  sahip  değiller.  Birbirinize duyduğunuz sevgiden  neşe duymalısınız. Mesele şu ki, onlar sevebilme  kapasitelerini  kaybettiler.  Bir  insanın  Çin’de,  Hindistan’da  ya da  başka  bir  yerde  doğmuş  olması  fark eder. O  bir  insandır.  Onunda  sevme  kapasitesi  vardır  ve  sizin  de  sevme  kapasiteniz  olmalıdır.

Benim deneyimim farklı.  Eşimle  Çin’e  gittim.  O  dönemde  Çin’de  Hintlilere  karşı  hiç  iyi  duygular  beslemiyorlardı.  Nedenini  bilmiyorum.  Fakat  Bana  karşı  çok  naziktiler,  inanamayacaksınız, Bana karşı çok  iyiydiler, herkes Bana muamele ediş tarzlarına  şaşırmıştı “Ne  oluyor,  size  karşı  nasıl  bu  kadar  iyiler. Çin’de  Hintlilerden  hoşlanmazlar”.  Ben dedim ki,  “Bu  bir  efsane”. Çinlilerde  bunu  gördüğümü  sanmıyorum.  Onlar  Bana  karşı  son derece, son derece nazik  ve  saygılılar.  Ben  onlar  için  ne  yaptım  ki?  Hiç birşey.

Şaşıracaksınız, otellerden birisinde, halhallarımdan biri yere  düştü,  gümüştü.  Bu meydana geldikten sonra Ben çok  uzak  bir  yere  gittim  ve  bir  zarfın  içinde  o  halhalları  Bana göndermişlerdi.  İnanabiliyor  musunuz?  Yol  boyunca,  gözlerim  dolduydu  ve  dedim  ki “ Bu  Çinliler  aynı zamanda  çok  sevecen  insanlar,  son  derece  sevgi  dolular“.  Programıma  gittim.  Bir kadınlar  konferansımız  vardı.  Neden  bilmem,  havaalanına   sadece  bu Çinli  gençler  gelmişti.  Bütün  bagajlarımı  aldılar,  çok  geç  kalmıştım.  Konferans  saaat 10’da  idi  ve  Ben 8.30’da  oraya vardım.  Beni  arabaya  yerleştirdiler.  Bagajımı  koydular  ve  “Doğrudan  konferansa  gitmek  zorundayız “  dediler  ve  bende  “Tamam“  dedim.  Oraya  gittim  ve  bu  kısa  zamanda,  gerçekten  gençler  buna  çok  alaka  gösterdiler.  Konferansı  bitirdiğimde,  dışarıda  bekliyorlardı,  inanılacak  gibi  değildi.  Hintlilere  karşı  olan  aynı  Çinli  insanlar.  Ve  sonrada bu durmadı. İki araba getirdiler, biri tekerlekli sandalyem için diğeri de Benim için.  Beni  en  iyi  alışveriş  merkezlerine götürdüler.  Fakat  ben  “Ne  yapacaksınız“  dedim. Onlar da  “Tekerlekli sandalyenizi  yukarı  taşıyacağız“  dediler.

Tahmin  edebiliyor  musunuz?  Benimle  bir  alakaları yoktu.  Daha  önce  onları  hiç  görmemiştim.  Bir  tanesi dedi ki “Yarın, Anne ben  gelemeyebilirim“. Ben “Neden“ diye  sordum  ve  oda  “Yarın  evleniyorum“  dedi. Ben “Bugün  neden  bunların  hepsini  yaptın“  dedim.  “Size  refakat  etmekten  çok  memnun  kaldım“  dedi.  Benim gibi  böyle  yaşlı  bir  kadınla, genç  insanlar.  ”Hayır,  hayır,  hayır, hayır  çok  memnun  oldum.  Sizin görmeniz için gelinim  olacak  eşimi de  getireceğim“ dedi.  Size anlatıyorum, yaşlar gözüme doldu.  “Bu  ne  sevgi,  bu ne  incelik” dedim.  Onlar  için  hiç  birşey  yapmamıştım,  hiç  bir şey.  Onlara  hiç parada vermedim,  hiç  birşey.  Ey  Tanrım, sonuna  kadar  Bana  karşı  çok  ilgiliydiler,  çok  genç  çocuklar, hepsi yirmi beş yaşından daha gençler. Elleri ile tekerlekli sandalyemi üç kat yukarıya taşıdılar. Ben  “Bunu yapmayın,  istemiyorum“  dedim.  Onlar  “Hayır, Hayır, hayır, hayır biz sizi görmek istiyoruz, sizin gelmenizi istiyoruz“ dediler. Neden diye sordum. Onlarda, herkes için hoş olacak dediler. Bilmiyorum,  onları  böyle  düşünmeye sevk  eden  şey nedir?  İşte  böyle  aydınlanmış  insanlar. Size anlatıyorum. Sevgi  ile  aydınlanırsınız.  Sevgi ile  anlayış kazanırsınız ve  içinizde böyle  derin  bir  sevgi    var.

Şimdi     politikacılar  gelecek  ve  size  bir  hikaye  anlatacaklar. Sonrada  başka  birisi size “Gel  ve  savaş“  diyecektir  ve   hepsi  bu.  İşte Almanya’yı  bu  şekilde  yönettiler,  genç  insanlar.  Fakat  şimdi,  şimdi  değişiyorlar.  Tüm  dünya  değişmek  zorunda,  çünkü  çok  acı  çektiler.  Bu  din  değil. Bu  azizlerin  öğretileri  değil,  hayır. Değil.  Size  başkalarından  nefret  etmeyi  öğreten şeytanidir, en  kötü  şeydir.  Sevginin neşesini, ilginin tüm  neşesi demek istiyorum, sizler bilmiyorsunuz.

Bugünlerde  kiliselerin  problemini   görüyorsunuz,  bu,  şu.  Anlayamıyorum,  aptal  insanlar.  Pek çok yasa yaptılar ve  bu  yasalarla, onlar her  ne  ise ,  sebepleri  her ne  olursa  olsun,  olan  sadece  zavallı  çocukların  acı  çekmesidir.  Saf  sevgi  duygusuna  sahip  değiller. Hiç  kimse  saf  sevginin  ne  olduğunu  anlamıyor  ki  bu  onların  gerçekten  doğuştan  gelen, doğuştan gelen kaliteleridir. Kendi malları diyebilirim.  Fakat  sen birisini  saf  şekilde nasıl  sevebilirsiniz,  onlar bunu bilmiyorlar.  Hepsi  çok,  çok  sefil  bir  haldeler.  İnsanoğlu bu şekilde davranmaz.  Hayvanlar  bile  böyle  değiller fakat  insanoğlu  her türlü  aşırılığa  kaçabilir.  Güzelliğin   tüm  zenginliği,  yaratıcılığın  tüm  zenginliği,  sanatın tüm zenginliği,  sanatsal  davranış,  yaşamdan  neşe  duymanın  tüm zenginliği.

Eğer  bir döğüş horozu iseniz; hiçbir şey göremezsiniz, kimsenin içinde iyi bir şey, hiçbir şeyde iyi bir şey göremezsiniz.  Onlar başkaları ile    savaşacaklar  ve  kendi  aralarında  da  savaşacaklardır, bu bir  gerçek. ”Dövüşmeliyiz“ diyebilirler. Tamam dövüşün, fakat  o zamanda  kendi  aralarında  da   dövüşeceklerdir. Kendi  erkek  ve   kızkardeşlerine   işkence  edeceklerdir.  Demek istiyorum ki, onlar kimseyi sevmezler.  Esas   nokta  bu.  Neden dinin adını  kullanıyorlar?  Din  ne  yaptı?  Onlar  nasıl  öğrenecekler  ve  size  kendinden  nefret  etmek  gibi  korkunç  bir  şeyi  nasıl   öğretecekler?  Bu  sadece  Hristiyanlar, Hindular, Müslümanlar  arasında  değil,  her yerde  insanlar  çok  kirlendiler  ve  iğrenç  oldular.  Bunun  Kali  Yuga  olduğunu  söylerler.  Anlayamıyorum.  Sevginin  gücünü  nasıl  kaybedebilirsiniz?

İşte İsa’nın  anlattığı  buydu.  Çok  açıkça sevgi  hakkında    konuştu.  “Komşunu  kendin  gibi  sev“  dedi. Böyle  birisini  buldunuz mu?  Hayır,  böyle  insanlar  bulamazsınız.  İsa’yı  takip  eden  Hristiyanlar  ne  yaptılar?   Muhammed Sahibi takip  eden  Müslümanlar  ne  yaptılar?  Ve  Shri  Rama’yı  takip  eden  Hindular,  ne  yaptılar?  Liderlerine  yakın  bir yerdeler  mi?  Hiçbir  yerdeler.  Sebebi şu ki – onları  suçlayamam –   çünkü  aydınlanmalarını  almadılar. Ruhlarını   tanımıyorlar.  Aydınlanmanız  yoksa,  hiçbir  şeyi   anlayamazsınız,  hiç neşeyi veya başka şeyi anlayamazsınız. Eğer  Almanya’ya   giderseniz, gidip onların yaptıkları tüm şeyleri göremezsiniz. Eğer biraz insani  nitelikleriniz varsa,   düşer bayılırsınız. Japonya’ya  bile  gittiğinizde,  bu  Hiroshima’yı  öne  koyarlar,  bu  – aman  tanrım,  titremeye  başlamıştım,  dayanamıyordum. “İnsanlık  nasıl bu kadar zalim olabilir” dedim.  Korkunç!  Şimdi  insanların  kendi  çocuklarını  öldürdükleri  günler  geldi.

Aşırılık budur. Diğer  tarafı  Sahaja  Yoga’dır  ki;  tüm  insanları  sadece  insan  oldukları  için  seversiniz.  Onlar  sizinle  birlikte bu  zamanda  doğdular.  Birbirinize   yardım  etmeli  ve  birbirinizi sevmelisiniz.  Asıl  nokta  budur.  Eğer  bunu  geliştirebilirseniz  çok çok  kuvvetli  Sahaja Yogiler  olacaksınız  ve  Divine  tarafından  destek  görecek  ve  kutsanacaksınız.  Divine   size  yardım  edecek  ve eğer  siz  sevgi  dolu  bir  kişilik  olursanız;  sizi  tüm  sıkıntıların, dertlerin  ve  her  çeşit  zorluğun  içinden  çıkartacaktır.  Kali Yuga’nın  kutsaması  budur.  Daha  önce  böylesi  hiç olmamıştı.

Şimdi,  eğer  siz  sevecen  bir  kişiyseniz  Divine,  size  yardım  etmek, problemlerinizi  ortadan  kaldırmak,  sizi  sıkıntı yaratanları   cezalandırmak  için  sizinledir. Demek istiyorum ki, Benim kendi  tecrübem  şöyle; Ben asla  bir  şey  yapmam. Ben asla kimseye beddua etmem. Ben kavga  etmem. Ben bağırmam.  Otomatik  olarak  O  çalışır.  Divine’a bir şey yapmasını bile söylemem. Divine  en  yüce olandır,  sadece karakter,  olduğunu  söylemeliyim. Tüm  muhakemeyi  yapan O’dur.  Divine’nın  koruması  ve  sevgisi  altında  hiç  kimse  acı  çekmez.  Bunu Benden  alın. Bu  Kali Yuga’nın  kutsamasıdır.  Kali  Yuga’nın  korkunç  olduğunu  kabul  ediyorum.  İnsanlar  korkunç.  Bu,  böyle.  Fakat  bir  şey  var ki   Divine çok farkında olduğu bir konuma  geçti. Asla bu kadar uyanık değildi. Eğer  İsa  bu  zamanda  doğmuş  olsaydı,  çarmıha  gerilmeyebilirdi.  Bu  sadece,  İsa  Kali Yuga`da doğmadığı için böyle.  Bu  bizler için  çok  büyük  bir  kutsama.  Hiç kimseye  işkence  edilemez.  Hiç  kimsenin  başı  belaya  sokulamaz.  Tek  bir  şey  var ki;  alçak  gönüllü  olmalısınız.  Çok  iyi  bir  karaktere  ve  çok  sevecen  bir  kişiliğe  sahip  olmalısınız.  Hepsi  bu.  Sevecen  kişilikten  neşe  duyacaksınız.  Sevgi  dolu  kişiliğiniz  olduğu için,  kutsamalar  alacaksınız.  Divine  sizi  gözettiğinde  bir  çok  mucizeler  olur,  insanlar  bana  anlatıyorlar.  Buna  hiç  şaşırmadım ,  iyi  ve  nazik  insanlar  için  Divine  son derece  tetikde bir durumdadır.  Gözetecektir.  Destekleyecektir.  Herşeyi  yapacaktır.  Onun bu kadar  tetikte  olması  şaşırtıcıdır.  Muhammed Sahibin çok  acı  çekmesi gibi.  Herkes  çok  acı  çekmişti fakat  şimdi  değil.  Şimdi    Sahaja  Yogiler  acı  çekmeyecekler.  Bunu benden  alın.  Onlar  Divine’ın  kendisi  tarafından   gözetilirler.  Herşey  gözetilir.  Tüm  dünyadan  insanlar  nasıl  korundukları  ve  nasıl   yardım  gördüklerine   dair  mektup   üstüne  mektup  yazdılar.  Nasıl  kurtarıldıkları  çok  şaşırtıcıdır.

Kendimize  güvenmeli  ve  gerçekten  insanları  sevmeliyiz.  Alçak  gönüllü  olacağız ve seveceğiz.  Tüm  bu  sevgi    yaşam  boyu  size yardımcı  olacaktır.  Bu  İsa’nın  mesajıdır.  İsa “Onları  affedin”  demişti.  Nasıl da içtenlikle  söyledi, “ama onlar  ne  yaptıklarını  bilmiyorlar”  Tüm  sevgisiyle,  onu  çarmıha  geren  tüm  kötü  insanlar  için  yalvardı “ Oh,  Tanrım,  lütfen  onları  affet,  çünkü  ne  yaptıklarını  bilmiyorlar”  İsa’nın  böylesi  sevgi  dolu  karakterini  hayal  edebiliyor musunuz?

Ve  şimdi  kutladığımız zaman ve  Ona (İsa) ibadet  ettiğimiz zaman,  içimizdeki  bu karaktere de  ibadet  etmek  zorundayız  ki, bizlerde sevgi dolu insanlarız. Birbirimizi seviyoruz. Tüm dünyadaki bütün Sahaja Yogiler birbirini severler. Tabii ki bir iki tane bu kadar iyi olmayanlar vardır ama çoğunlukla, Sahaja Yogilerin yüzde doksan beşi birbirini severler.

Size Benim  kutsamalarım budur,  bu günde  Tanrı’nın  size  çok  sevgi  versin, içinizdeki  sevebilme  kapasitesini versin ve bu  hayatınızı  tamamıyle  değiştirecektir. Sizler  çok  güçlü  bir  karakter olacaksınız,  çok  güçlü  Sahaja  Yogiler  olacaksınız. Eğer  sevgi  anlayışını  geliştirebilirseniz,  harikalar  ve  mucizeler  yaratabilirsiniz.

Tanrı  sizi  kutsasın.