Vaitarna Müzik Akademisinin Açılış Töreni, 2003

(India)

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Vaitarna  Müzik Akademisi Açılış Konuşması, 01.01.2003, Vaitarna, Hindistan

(Sadece İngilizce olan kısmın tercümesi)

Hintçe konuştuğum için özür dilerim, çünkü o çok okumuş da olsa ve İngilizce konusunda uzman da olsa babam hakkında başka bir dilde konuşmak çok zor. Kendisine ait, benim de İngilizce’yi orada öğrendiğim çok büyük bir kütüphanesi vardı. Çünkü benim orta öğrenim dilim Marathi idi. Hiç Hintçe ya da İngilizce çalışmadım. Onun bu kütüphanesi sayesinde, okumayı çok sevdiğimden dolayı; İngilizceyi kaptım, her ne ise, Hintçeyi de. Şimdi çok iyi İngilizce ve çok iyi Hintçe konuşuyorsun diyorlar. Buna çok şaşırıyorum, çünkü Benim için yabancı dil bunlar.

Üniversitedeyken de küçük bir kitabım ingilizce vardı, fen bilimleri için de, küçük bir tane kitabım oldu. Tıp eğitimi kolejinde de, çok okuduğum için, herhangi bir dil problemi yoktu çünkü çok fazla olurdum. Bu yüzden hepinize tavsiyem okumanız, daha çok okuyun. Fakat saçmasapan kitapları okumayın, çok iyi, bilinen kitapları okumalısınız. İşte dilimi bu şekilde geliştirdim Ben. Tabiki, iyi olmasi gerekiyordu.

Okuyarak, insanların zayıflıkları hakkında da bilgi edindim. İnsanların böyle zayıflıkları olduğunu bilmiyordum. Bilmiyordum. Bunların tamamen uzağındaydım. Her şeyi okuduktan sonra, zayıflığı, hataları olan bir çok insan olduğunu öğrendim. Belki egodan, belki de kötü eğitimden, belki anneleri yüzünden ya da babaları ya da belki aile tek neden. İşte insanları böyle anladim, yavaş yavaş. Sonraları Sahaja Yogaya geldikten sonra, bir çoğuyla karşılaştım, sadece biriyle değil, Hindistan’da ve yurt dışında bir çoğuyla karsılastım. Ama çoğu, %99’u gelişti. %1’i hala orada, orda duruyor.

İnsanoğlunun en büyük sorunu ego. Eğer ego varsa, onunla ilgili hiç bir şey yapamazsınız, çünkü şöyle düşünür “çok büyük bir şey yaptım ki bende bu ego var”. Diğer insanları takdir edemezler, kendilerinden başka kimseyi sevmeden yalnız yaşarlar. Ego kendinizi sevmeniz demektir. Kendinin sonu olmadığını düşünmektir. Hindistan böyleleri ile dolu. Yurt dışında da çok gördüm, ama orada en azından egoları olduğunu biliyorlar ve bununla yüzleşebiliyorlar. Fakat bu ülkede, artık ne yapıyorlar da böyle bir ego geliştiriyorlar bilmiyorum. Tamamen haklı olduklarını düşünüyorlar.

Her ülkenin kendine ait problemleri var, ama bizim sahip olduğumuz çok mükemmel bir şey var, müziğimiz. Müzisyenler değil, müzik. Bu yüzden müzisyenler Sahaja Yogaya gelmeliler. Meditasyon yapmalılar. Eğer bir müzisyen, para odaklıysa, o zaman ona yardım edemezsiniz. Müzik odaklı olmalılar, para odaklı değil. Para odaklı olduklarında, kendilerinin değerlendiremezler diye düşünüyorum. Çünkü eğer müziğiniz varsa, müzik yeteneğiniz varsa, neden paraya önem verirsiniz ki! Onlara ne kadar para verirseniz verin, tatmin olmayacaklardır. Çok büyük müzisyenler gördüm, paraya hiç değer vermeyen, güç kazanmayı önemsemeyen. Şimdi bile, bir çok değerli müzisyenimiz var. Onlar çok mütevazi. Size sürekli şöyle derler “Hala çok şey öğrenmemiz lazım. Daha çok anlamamız lazım.”

Babamın ve Babamama’nın heykellerinin burada olmasından çok etkilendim ve Bana çok tesir etti. Onlar benim babam ve kardeşim oldukları için değil; çok, çok büyük insanlar oldukları için ve onların büyüklüğü etkiledi Beni. Baba’nın kalitesi, sevgi dolu olmasıydı. Fazlasıyla sevgi dolu ve çok bağışlayıcı biriydi. Son derece mütevazı ve sevgi dolu. Şöhreti, veya toplumdaki konumunu hiç önemsemedi. Onun mütevazı kişiliği doğaldı. Çok doğal ve tatlıydı. Çocukluğundan beri Benimle birlikte olduğu için biliyorum hiç bir zaman başkasına karşı bir kötülüğü olmadı. Hiç bir zaman kimseden üstün olmaya çalışmadı. Her zaman sıfır noktasında olmayı tercih etti. Eğer biri ona zarar verirse, kendi oyunları ile onu oradan uzaklaştırırdı. Çok akıllıydı. Düzenbazlarla işi olmayacağını anladı ve onları idare etmesini çok iyi bildi. Kimin gösterişçi olduğunu biliyordu. Bana onları anlatıyordu. “Bu kişiler gösteriş peşindeler, diğerlerini yönetmeye çalışıyorlar ama hiç bir şey bilmiyorlar.” diyordu.  Fakat kalbinin en iyi yanı şairliği idi. Çok güzel şiirler yazdı.

Başlangıçta çok kötüydü! Okuldayken onun kompozisyonlarını yazardım. Bu yüzden okulda öğretmenleri “bu iyi kompozisyonları sen yazabiliyormusun?,  sınavlara gelince  o zaman neden büyük bir sıfır alıyorsun” derlerdi. Öğretmenine kompozisyonları benim yazdığımı söyledi. Fakat sonra birden bire dillere karşı bir eğilim geliştirdi. Marathi, Hindi, Urdu, hatta İngilizce dillerine karşı, çok şaşırtıcı. Matematikte çok iyiydi, çünkü annem bir matematikçiydi. Fakat birden bire dil konusunda donanımlı hale geldi. Ben ona düzeltmesi için bazı şiirlerimi verirdim. Bu konuda çok iyiydi. Urdu sözcükler bilirdi, Hindi sözcükler. Ayrıca İngilizce ve Marathi de. Bana “Marathi çok iyi bir dil” derdi. Birinin yanlışlarını bulmak istiyorsan Marathi çok iyi bir dil. Ve bu yanlışları belirtme şekli olarak Marathi en iyisi. Marathi dilinde bir çok ilginç sözcük söylerdi bana. “Baba, sen ne zaman Marathi çalıştın?” diye sorardım ona. “ Bir anda bilmeye başladım” derdi.

İşte onun bu bilgisi tamamen doğuştan geliyordu ve mizacı nedeniyle herkes onu severdi. Hiç bir zaman gösteriş yapmadı. Hiç bir zaman. Çok basit alışkanlıkları olan, çok basit biriydi ve her zaman böyle bir hayat sürmeleri için insanları yönlendirmeye çalıştı. Bunu onlara söylemeden yapmayı nasıl başardı, bilmiyorum.

Onun bu  sevgisi ve dikkatinin bir sonucu olarak, simdi bir çok müzisyenimiz var, burada bir çok insan var. Ona ve babama Sahaja Yoga için yaptıklarından dolayı teşekkür borçluyum.

Tanrı sizi kutsasın.