Prag’da Public Program 2. Gün 1991 Štvanice, Prague (Czech Republic)

Public Program. Prag (Çek Cumhuriyeti), 18 Ağustos 1991. [Hintçe] Onlar üç şarkı söylediler, değil mi? Bir tane daha … bir tane daha … [Hintçe] [Yogi, Shri Mataji’nin konuşması sırasında fotoğraf çekilmesi hakkında soru soruyor.] Ama Ben konuştuğum sırada, çekilmemeli. Bir şarkı daha söylemelisiniz, küçük bir tane. Hamid, gözlüklerim, gözlüklerim. [Yogi, Shri Mataji’ye çakralar vesaire hakkında zaten konuştuklarını açıklıyor.] Gerçeği arayan herkesin önünde eğiliyorum. Size dün anlattığım gibi, gerçek her ne ise odur. O kavramsallaştırılamaz ve bu insan farkındalığı içinde hissedilemez. Bunun için sizin, bizim ruh dediğimiz daha süptil bir varlık haline gelmeniz gerekir. Bu gün sizlere Ruhun tabiatından bahsedeceğim. Ruh, Kadir-i Mutlak Tanrının, Babanın (içimizdeki) yansımasıdır. Oturduğu mevkii bıngıldak kemiğinin üstüdür ama O (Tanrı) bizim kalbimizde yansımıştır ve ruh böyle iken, Kundalini ise, Kutsal Ruhun, Ezeli Annenin yansımasıdır. Yani bu ruh, o dikkatimiz içinde aydınlandığı zaman, dikkatimiz aktif hale gelir: bu anlamı ile, eğer siz bir şeye dikkat koyarsanız, orada o hareket etmez ama aksine, siz her nereye dikkat koyarsanız, bu sizin üzerinizde hareket eder. Bunun tersine aydınlanmış ruh olan birisinin tek bir bakışı bile, başka bir kişi üzerinde neşe ve huzur olarak kendini gösterebilir. Ruh, merkezi sinir sistemi vasıtası ile görülmeye başladığı zaman, sinirleriniz üzerinde yeni bir boyut geliştirirsiniz ve bunun sayesinde kendi merkezlerinizi hissedebilirsiniz, bu kendi bilginizdir ve başka kişilerin merkezlerini de hissedebilirsiniz. Bu sizin kendi parmak uçlarınızda hissedeceğiniz, kesin olarak ve tamamen doğru bir duyumdur. Eğer bu merkezleri nasıl düzelteceğinizi bilirseniz, o zaman fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak tam bir dengeye ulaşırsınız. Bu merkez böyledir ve biz Read More …

Prag’da İlk Public Program 1991 Štvanice, Prague (Czech Republic)

Public Program. Yapılan İlk Program, Prag (Çek Cumhuriyeti), 17 Ağustos1991. Gerçeği arayan herkesi selamlıyorum. Size en başta şunu söylemeliyim ki, gerçek ne ise, odur.   Onu kavramsallaştıramaz veya değiştiremeyiz. Bu insan bilinci ile ne yazık ki, gerçeği bilemeyiz de. Bizlerin ruh olmasının gerektiği şeklindeki, bu gerçeği bilmek için bizlerin birer süptil varlık olmamız gerekir. Bunun için de kişinin, bunun evrimsel bir yaşayan süreçtir olduğunu anlaması gerekir. Bunun için ödeme yapamayacağınız, sizi ruh haline getiren içimizde yaşayan bir oluştur. Siz herhangi bir çaba gösteremezsiniz ama bu sadece çalışır çünkü sizler gerçeği arayan kişilersiniz. Size her ne söylüyorsam, bir bilim adamının açık aklı ile bunu dinlemelisiniz. Eğer bunun gerçek olduğu kanıtlanırsa, dürüst insanlar olarak kabullenmelisiniz çünkü bu sizin iyiliğiniz için ve tüm dünyanın hayrı içindir. Burada güzel çiçekleri görüyoruz ama onları bize bahşedilmiş şeyler olarak kabul ediyoruz. Onların küçük bir tohumdan meydana geldiklerini düşünmüyoruz bile. Gözlerimize bakın, nasıl bir mikro-kamera bu ama biz bunu da bahşedilmiş bir şey olarak alıyoruz. Öyleyse kişi, bu yaşayan işi yapan bir gücün var olduğunu anlamalıdır. Yani ilk gerçek şu ki, siz bu beden, bu akıl, bu ego ya da bu şartlanmalar değilsiniz, siz saf ruhsunuz. İkinci gerçek ise şudur, yaşayan tüm işleri yapan Tanrısal sevgisinin sübtil bir gücü vardır. Biz amipten bu konuma sadece bu güç vasıtasıyla geldik ve gerçeği bilmek için, atmamız gereken çok küçük bir adım daha var. Bizler mutlak gerçeği bilmiyoruz. Bu yüzden birbirimizle çekişiyor, birbirimizle kavga ediyoruz ve  savaşlarımız var. Ama eğer hepimiz gerçeği bilirsek, o gerçek sadece birdir. Hepinizin Benim burada oturduğumu Read More …