Düşünceler arasında bir boşluk Vienna (Austria)

Public Program 2. Gün, Kundalininin Uyanışı, Viyana, Avusturya, 25 Temmuz 1989 Gerçeği arayanların önünde eğiliyorum. Onlardan bu müziği çalmalarını istedim, çünkü düşünceler çok fazlaydı [akıllarda?] Ve bu müzikte hiç söz yok, sizde düşünce oluşturmuyor. Ve düşünceler işte bu şekilde kolayca uzaklaştırılabilirler. Bir düşünce yükselir ve düşer. Başka bir düşünce yükselir ve düşer. Ve biz düşüncenin zirvesine atlıyoruz. Ya geçmişi ya da geleceği düşünüyoruz ama şu anda olamıyoruz. Bir düşünce yükselip alçaldığı ve sonra bir diğeri yükseldiği zaman, arada bir boşluk vardır ve bu, şu andır. Yani Kundalini yükseldiği zaman, bu düşünceyi küçültür. Ve bu merkezi sessizlik alanı genişler. Bu, bizim düşüncesiz farkındalığa ulaştığımız zamandır. Güzel bir halıya baktığımızda, her tür düşünce aklımıza gelmeye başlar. Eğer bu benim halımsa, o zaman halının sigortası için  endişe ederim ama bu bir başkasının halısıysa, o zaman  yine düşünmeye başlarım, bu kadar güzel bir halıyı ben nereden bulurum, ne kadar ödemem gerekir? Sanatçının halının içine akıtmaya çalıştığı güzellik ve neşe yaratısından zevk alamam. Bu yüzden bu halıyı gördüğümde, düşüncesiz  farkındalık içinde, onun yaratılışının tüm neşesi, sanki Ganj nehri gibi akmaya başlıyor, serin vibrasyonlar akmaya başlıyor ve siz kendinizi tamamen rahatlamış hissediyorsunuz. O halde Sahaja Yoga’da atmamız gereken ilk adım, düşüncesiz farkındalığımızı oluşturmaktır. Eğer Agnya merkezini anlarsak, bu yapılabilir. Bu merkez, bu şekilde çapraz yapan bu iki optik kaizmanın arasına yerleştirilmiştir. Ve Kundalini onu deldiği zaman, bu merkezde bulunan  Deity uyanır. Bu, Lord Jesus Christ’in Deitysidir. O ilk olarak, Mooladhara’nın ilk çakrasında, bir kavram olarak oluşturulmuştur. Bu yüzden O, dünya üzerinde enkarne olan Masumiyetin Deitysidir. Sadece Read More …

Zihinsel Projeksiyon, dengeyi nasıl koruyacağını bilmez. Vienna (Austria)

Public Program 1. Gün, Viyana, 24 Temmuz 1989 Umarım Hint müziğinden keyif alıyorsunuz. Şimdi, onlardan 12. Yüzyılda yaşamış olan  Namadeva isminde çok ünlü bir şairin yazdığı bir şarkıyı söylemelerini istedim. Bu şarkı, bütün bu yıllar boyunca Hindistan köylerinde söylenen ve aydınlanma almanın sevincini tarif eden bir folklor. Yani diyor ki,  “Ben her şeyden, öfkemden, kızgınlığımdan vaz geçtim”, ilişkili olduğum tüm bu  şeylerden vazgeçtim diyor, çünkü  O, şarkıyı sanki kocası, kayınpederi olan bir hanımefendi gibi söylüyor, ben herkesten vazgeçtim. “Ama şimdi ey Kundalini Anne, sen uyandın ve bana ver” diye istekte bulundu,  “Oh Anne,  bana Yoga’yı ver”. Bu Tanrısal olanla birleşme anlamına gelir. Ve işte bu şekilde köyde onlar şarkı söylüyorlar ve aydınlanma almak, Kundalini’yi yükseltmek hakkında şarkı söylüyorlar. Ve umarım onları alkışlar ve bundan keyif alırsınız [Anne, 6.04 – 6.15 arasında Hintçe konuşuyor] Sahaja Yogilerin bir kısmı buraya gelebilirler, Avusturya’dan ve diğer yerlerden gelenler şarkı söylemek için gelebilirler .. İşte folklor budur ve köylerde bu rustik bir şekilde söylendi.  Ambe,  “Ambe”, Kundalini anlamına gelir ve onlar “ude” diyorlar, ude – yüksel, yüksel demektir. [Şarkı – Anne 20.15’te tekrar konuşmaya başlar] Tüm gerçeği arayanları selamlarım. En başta gerçeğin kavramsallaştırılamayacağını bilmeliyiz. Bu zihinsel bir kazanım değildir çünkü insan zihninin kendi sınırları vardır ve zihinsel yansımaların üstünde kişilikler haline gelmemizi sağlayacak, bir dönüm noktasına ulaşılması gerekir. Kullandığımız zihinsel projeksiyonlar doğrusal bir yönde hareket ettikleri zaman, sonrasında geri tepiyorlar çünkü kendilerini sürdüremiyorlar çünkü zihinsel gelişim veya zihinsel yansıtma, dengeyi nasıl koruyacağını bilmez. Örneğin, şimdi ekolojik sorunlara neden olan sera etkisi dedikleri şeyi, batıda görebilirsiniz. Read More …

Shri Mahalakshmi Puja: O sizi Tanrıya bağlar Munich (Germany)

Shri Mahalakshmi Puja. Münih (Almanya), 8 Eylül 1984 Bugün Mahalakshmi Puja’nın yapıldığı büyük bir gün. Mahalakshmi, Vishnu’nun gücü olan Lakshmi’nin enkarnasyonudur. O sadece enkarne olmuştur. Mahalakshmi prensibi, Shri Vishnu’nun gücü olan Lakshmi’den doğmuştur. Bir insanda, daha yükseğe çıkma arzusu ortaya çıktığı zaman, Lakshmi prensibi Mahalakshmi prensibine dönüşür. Batı’daki gibi, insanların Lakshmi’nin zenginliğine sahip olduklarını söyleyebiliriz, bu yüzden onlar bu ilkenin üzerine yükselmek ve Mahalakshmi olmak istediler. Farkındalıkta bu, estetik gibi bir mesele üzerinde çalışır; insanlar sahip olmaktan çok, estetik tarafı için endişe duyarlar. Ve kendi arayışlarının farkındalığında gitgide yükselmeye başladıklarında, dikkatin böyle olması gerektiğini, bir şeylerin estetiğine kaba değerinden daha fazla önem vermeleri gerektiğini görürler. Şimdi, bu arzu insanlarda belirgin hale geldiğinde, Lakshmi sadece o zaman, Mahalakshmi olarak enkarne olur. Bu yüzden Rama bu dünyaya ilk kez geldiğinde O da, Mahalakshmi olarak enkarne olmuştur. Ve Shri Krishna bu dünyaya geldiğinde ise, O Radha olarak enkarne oldu. Ve Meryem olarak geldiğinde ise, Rab İsa Mesih olan çocuğu doğuran da Mahalakshmi’ydi. Yani doğurduğu çocuk Mahavishnu’nun büyük kişiliğiydi. Bu Mahavishnu-tattwa aynı zamanda Sita’nın iki çocuğu olarak bu dünyada enkarne olan diğerleri tarafından da temsil edilir ya da bunun onun bir niteliği olduğunu söyleyebiliriz. Onlar Mahavira ve Buddha olarak, Hasan ve Hüseyin olarak enkarne olmuşlardır. Ayrıca peygamberler zamanında, Mahalakshmi onlarla saf bir ilişki içinde olarak enkarne olur. Raja Janaka’nın kızının Janaki olması gibi, yani Sita’nın; O daha sonra bu dünyaya Muhammed Sahib’in kızı olarak geldi; ve sonrasında ise dünyaya Nanaka’nın kız kardeşi olan Nanaki olarak geldi. Yani O, bu gurularla saf bir ilişki içinde Read More …

Vishuddhi’den Sahasrara’ya 1982 Vienna (Austria)

Dördüncü Public Program. Viyana (Avusturya), 30 Eylül 1982. Gerçeği arayanların önünde saygıyla eğiliyorum. Son konuşmalarımda size, vücudun alt kısımlarında bulunan enerji merkezlerinden bahsettim. Bugün, kalan üç merkezden bahsetmek istiyorum. Burada, burada ve burada olanlardan. Bu merkezler insanlar için çok önemli. İnsanoğlu başını doğrulttuğu anda bu merkez yeni bir boyut geliştirdi. Bu merkeze Vishuddhi çakra denir.  Bu çakranın sempatik ya da parasempatik sinir sisteminde kendini ifade eden 16 tane pleksusu vardır ve bunlar, gözlerimiz, burnumuz, boğazımız ve dilimiz, gözlerimiz, gözlerimizin farklı kısımları ve yüzün tüm ifadesinden sorumludur. İnsanoğlu ego merkezliyken başını böyle geriye iter. Süperego merkezli ise başını böyle aşağı eğer. Bu merkez insanlar için son derece önemlidir. Sahaja Yoga için de çok önemlidir çünkü eller Sahaja Yoga’da büyük rol oynar. Evrensel bir dile sahip olabilmek için ellerimizi kullanmalıyız. Kör olan, duyamayan ya da konuşamayan insanlar için en iyisi budur – ellerini kullanmak. Biz her ne kadar kendimizi parmaklarımızı hareket ettirerek ifade etsek de ellerimiz hala aydınlanmadı. Bu merkez aydınlandığı zaman bu eller de aydınlanırlar. Bu merkezin iki kısmı vardır. Biri sağda, biri solda. Soldaki merkez insan kendini suçlu hissedince tıkanır ve Kundalini’nin yükselmesine engel olur. O yüzden Batı’da arayış içinde olanlardan, önce hep kalplerinde,  “Anne, ben suçlu değilim” demelerini istedim. Bunlar bize sözde dinlerden gelen şartlanmalar. Sözde psikologlardan ve çocukluğumuzda  gelişimimizden sorumlu olan diğer kişilerden. Anne babalar için materyal şeyler çok önemliyse onlar çocuklarına hep bağırırlar ya da onları düzeltirler. “Halıyı mahvetme, onu mahvetme, bunu mahvetme” derler. Böylece içimizde bir çeşit suçluluk hissi geliştiririz. Bu, okullarda ve kolejlerde yetişirken de Read More …