Shri Kartikeya Puja, Shri Gyaneshwara hakkında Mumbai (India)

Shri Kartikeya Puja (Konuşmanın İngilizce olan kısmı). Gyaneshwara hakkında, Vashi. Mumbai (Hindistan), 21 Aralık 1996. [Shri Mataji, yaklaşık 45 dakika boyunca Marathi konuşuyor] Üzgünüm, Marathi konuşmalıydım çünkü onlara, sizin bilmenizi istemediğim bir şeyler anlatmam gerekiyordu.  (Gülüşmeler) Bu gün büyük bir gün, bir şekilde bunu söylemeliyim çünkü size büyük bir şey anlatacağım, bu da Shri Gyaneshwara – Marathi dilinde Ona,  ‘Dnyaneshwara’ derler. O, Kartikeya’nın enkarnasyonuydu. Bir bakire olan Saraswati, Ona kendi oğlu gibi baktı. Kartikeya, Shri Ganapati’nin kardeşiydi ama Shri Saraswati ona baktı. Ve sonra da nasıl doğduğunun betimlemesi var ve bütün bu şeyler çok ilginçtir. Ama burada, bu yerde, O Maharashtra’da enkarnasyonunu aldı. Ve aynı zamanda da çok sayıda büyük, büyük, çok büyük azizler büyük sayılarda, doğumlarını Maharashtra’da aldılar. Ama bu korkunç insanlar,  yaşamlarında onlara işkence ettiler. Hıristiyan engizisyonundan daha beterler, her hangi bir yerdeki herhangi bir engizisyondan daha kötüdürler. Şahsi olarak saldırdılar. Ve aynı insanlar Maharashtra’nın bu büyük ülkesinde tekrar doğdular. Onlar çok yetenekli insanlar, çok iyi yazdılar. Lisanları çok zengindir. Bunu görebilirsiniz, Gyaneshwara tarafından yapılmış olan, bu aydınlanmış bir ruh için ne tanım ama, çok güzel.  O der ki, “Ay, ay ışığının peşinde koşmaz, güneş gün ışığının peşinde koşmaz. Aynı şekilde aydınlanmış bir ruh, kendi ihtişamına aldırmaz. Güneş parlayana dek parlar ve sonra tüm ışınlarını geri alır. Işınlar yapmaları gereken iş her ne ise, onu yaparlar. Güneş sadece seyreder, bütün işi seyreder ve sonra ışınlarını geri çeker. O kendisini tamamen kendisinin içinde tutar”.  Samavun ghene, yani kendisini tamamen kendi içinde tutar. Onun aydınlanmış bir ruh için verdiği betimleme Read More …

Shri Kartikeya Puja, Kadın, kadındır. Munich (Germany)

Shri Kartikeya Puja. Grosshartpenning, Münih (Almanya), 13 Temmuz 1986. Geç kaldığım için üzgünüm. Bu programın, böylesine güzel bir yerde olduğunu bilmiyordum ve siz burada Michelangelo’nun Tanrının, Babanızın arzusunu ifade eden güzel bir resmini görüyorsunuz, sizi korumak için, size yardım etmek için ve de bu işe yarıyor. Almanya’da, çok saldırgan olaylar yaşadık ve bu Batı yaşamında, her yönden yıkıcı bir etki yarattı. Değerler sistemi yıkıldı, Dharma fikri rahatsız edildi, kadınlar erkek gibi davranmaya başladılar ve pek çok kişi öldü. Çok genç yaştaki insanlar öldüler, çok, çok genç. Onların arzuları gerçekleşmedi, yaşamları onlara, savaştan başka bir şey vermedi. Bu gelip, daha süptil olan şeylerin hepsini yok eden bir tür ısı dalgasıydı.  Doğa soluklanacağı zaman veya öfkeli olduğu zaman, sadece büyük şeyleri yok eder ama insanoğulları yok etmeye başlayınca, değer sisteminiz, karakteriniz, iffetiniz, masumiyetiniz, hoşgörünüz gibi daha süptil olan şeyleri dahi yok eder. Bu nedenle savaş şimdi daha süptil bir seviyededir.  Bütün bu şeylerin Batıda, Batı karakteri üzerinde çok büyük bir tahribat oluşturduğunu anlamalıyız.  Bu nedenlede kişinin gayret göstermesi gereken ilk şey, bunu tamir etmek, onu düzeltmek, onun kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamaktır. Çünkü insanlar kendi şahsiyetlerini, geleneklerini kaybettiler, gemilerini bağladıkları bir şey yok, kökleri yok. Ve bir tür entelektüel deneyim olarak, kendilerine getirilen her şeyi alarak ilerlemeye başladılar. Kadınlar çok bağımsız oldular ve kendi problemlerini halledebileceklerini düşündüler – erkekler gibi olabileceklerini düşündüler. En kötü şekli ile problem burada başladı çünkü kadın kadındır ve onun içindeki erkek denilen şey çok küçüktür ve kadın olduğu şeyden kaçınarak, kendisinde çok az bulunan bir şeyi geliştirdiği Read More …