Seminer, Mahamaya Shakti, Akşam üzeri, Mooladhara’nın Düzeltilmesi University of Birmingham, Birmingham (England)

Mahamaya Shakti semineri, akşam üzeri, Birmingham, (İngiltere), 20 Nisan 1985 Shri Mataji: Lütfen oturun. Bu iyi mi? Kaydediyor musun, tamam mı? Sahaja Yogi: Evet, Anne. İşte Mahamaya oyunu böyle oynar. Onlar (puja için) her şeyi planlamışlardı. Tüm ayarlamaları yapmışlardı ve sari kayıptı. Tamam. Bunun üzerine onlar Bana gelip, sarinin kayıp olduğunu söylediler, peki şimdi ne yapmalı? Onların anlayışına göre, sari olmaksızın pujayı yapamazsınız. Ben de “Tamam, o zaman bekleyelim” dedim. Eğer sari zamanında gelirse, pujayı yaparız; aksi olursa, daha sonra yapabiliriz ama bundan en az rahatsız olan Bendim, en az Ben üzüldüm, çünkü Benim bu konuda akli bir düşüncem yok ama eğer sizin akli olarak bir fikriniz varsa, siz “Ah, biz her şeyi programladık, her şeyi ayarladık. Bunu yaptık ve şimdi bu suya düştü”, dersiniz. Önemi yok bunun. Hiçbir şey suya düşmüyor ama bizim yapamayacağımız şey budur. Çünkü siz Bana bugün, “Mahamaya nedir?” diye sordunuz. İşte onun olduğu şey budur. Yolunuza çıkan her şeyi kabul etmeyi öğrenmelisiniz. Bu da, bu şeylerden birisi. Ve burada, kendimizi hüsrana uğramış, öfkeli, üzgün hissettiğimiz ve keyfimizi kaçırdığımız şeylerden birisi de, bizim akli bir projeksiyon yapmamızdır. Akli olarak bir şeyleri hesaplıyoruz. Bu böyle olmak zorunda diye. Ve bu aslında, bir bakıma süptil bir ego duygusudur. Çünkü Ben şöyle düşündüm: “Alnınıza yazılmış olan bu. Tamam. Sari yarın elimizde olacak. Bunun ne önemi var?” Bay Srivastava’ya her halükârda saat iki civarında döneceğimi söyledim. “Neden sabah dönmeyesin ki?” dedi. “Bunun olası olacağını sanmıyorum”, dedim. İşte bu şekilde siz, avyagra olursunuz. Vyagra endişeli kişi anlamına gelir. A-vyagra endişe etmeyen Read More …

Kargaşa: Süptil Kölelik, Birmingham 1982 Birmingham (England)

Public Program, “ Kargaşa :Sübtil Kölelik”. Birmingham (UK), 9 Temmuz 1982. Modern zamanların kargaşa zamanları olduğunun farkına varmalısınız.  Ne istediğinizi bilmiyorsunuz.  Ne sormak istediğinizi bilmiyorsunuz.  Yaptığınız şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu bilmiyorsunuz. Kargaşa gereklidir.  Kargaşa yoksa çaresizliğe  kapılmayız.  Çaresizlik durumu olmadan arayış olmaz.  Kargaşa, yalnızca kişi belli bir farkındalık alanına ya da diyebiliriz ki bir farkındalık derecesine ulaştığı zaman görülür hale gelir.  Örneğin, Musa’nın bu dünyaya geldiği dönemde çaresizlik faklıydı.  Onlar kölelikten kurtulmak istiyorlardı.  Onların sahip olduğu anlayış farklıydı.  Bir toplumu, ondan en üst düzeyde verim alacak şekilde nasıl organize edersiniz.  Ve bu acil bir durumdu.  O zamanın Yahudileri için çok riskli bir durumdu. Pek çok ülkede, pek çok kuşakta bu oldu.  Son derece çaresiz hissettikleri bir noktaya geldiler.  İnsan köleliği o zamanlar açıkça ortadaydı. Ama bundan önce insanlar kölelik için kötü hissetmediler.  Kabul etmişlerdi.  Bunu bahşedilmiş bir şey sayıyorlardı. Ve bir zaman geldi ki ve “Bu kölecilik ve biz artık buna sahip olmak istemiyoruz” dedikleri bir zaman geldi.  Ve bir lider çıktı ve o lider onların adına bunu çözdü. Bugün, bu modern zamanlarda bizi her gün yiyen, farkında olmadığımız kadar kendimizi tahrip eden ve yok olduğumuz türde  çok süptil bir köleliğe sahibiz.  Bu yıkım pek çok farklı şekilde çalışıyor ve bizler kendimizi gerçek için uyanmadığımız sürece bu yaratılıştan geriye hiçbir şey kalmaması ihtimali var. Büyük konuşmalar yapan insanlar var.  Birleşmiş Milletlerden ve tüm bu büyük, büyük makamlardan insanlarla tanıştım.  Gelen yıkımdan,  geleceğin şokundan ve bunun olacağından bahsederler, yer ayırtırlar, büyük rezervasyonlar.  Tartışırlar.  Sokakta oturur, tartışacakalrdır.  Bardalar,en tartışıyorlar.  Partideler, Read More …