3 günlük Seminerin 2. Günü, Dikkat ve Neşe

Bordi (India)

1977-01-27 1 Seminar Day 2, Attention And Joy Bordi, India, transcribed, 50' Download subtitles: EN,NL,PL,TR,ZH-HANS,ZH-HANT (6)View subtitles:
Download video - mkv format (standard quality): Watch on Youtube: Transcribe/Translate oTranscribeUpload subtitles

Feedback
Share
Upload transcript or translation for this talk

Dikkat ve neşe, (3 günlük Seminerin 2. Günü), Bordi (Hindistan), 27 Ocak 1977.

…çok fazla sallanma … ve dikkati nasıl düzeltiriz. Şimdi, dikkatin kalitesi sizin evriminizin durumuna göre değişir. Örneğin bir hayvanda… Peki insanda dikkat nereye yerleştirilir? Bu, sabit bir nokta değildir. Dikkatin yüzey ya da farkındalığın kenarı/kıyısı olduğunu söyleyebilirsiniz. Nerede farkındalık kazanırsak, dikkat o noktaya yönelir. Eğer bir benzetme yapacak olursanız, eğelenen demirin tümünün (talaşlarının) mıknatısa doğru çekilme gücü vardır. Bu gücün nerede olduğunu bulamazsınız – o her yerdedir. Mıknatıs nereye yerleştirilirse demir talaşları oraya doğru çekilir. Dikkatimiz de böyledir, biz nereye doğru çekilirsek dikkatimiz oraya gider. O tüm bedende mevcuttur, bu anlamda o herhangi bir yere yönlendirilebilir, bedenin dışına. Ayrıca bedenin içinde de, herhangi bir ağrı ya da sorun olduğu zaman, o sinirler üzerinde hareket eder, tüm sinir sistemi üzerinde akar ama beyinde bir kontrol merkezi vardır. Eğer bu merkez darbe alırsa, bilincimiz yerinde kalabilir ama dikkatimiz dağılır. Ayrıca, eğer birisi Vishuddhi Çakraya darbe vurursa, bu gerçekleşebilir. Birine vurulursa, bu daha alt çakralarda bile olabilir. O kısım dikkatini kaybedecektir çünkü siz bunu, o kısımda hissedemezsiniz. Aradaki fark şudur: eğer isterseniz, onlar uyuşmuş olsalar bile bu noktalara siz dikkat edebilirsiniz.

Örneğin, eğer elim uyuşmuşsa, Ben buna dikkat koyabilirim, yani ona bakabilirim, onu düşünebilirim ama varlığımızda bir nokta vardır [ki], eğer o noktaya darbe gelirse düşünemeyiz bile, onlar bizim sadece bilinçsiz bir şekilde yattığımızı söylerler ama gözler açıktır, eller hareket eder, bacaklar hareket eder. O nokta burada bulunan Vishuddhi Çakra’dır. Ve eğer, Vishuddhi Çakranın peetha’sının içeride bulunduğu bu yerden, beynin içinden, buraya doğru düz bir çizgi çizebilirseniz; bu çizgi boyunca, herhangi bir noktadan darbe alırsanız dikkatiniz dağılır, hiçbir yere dikkat edemezsiniz. Bu hat aynı zamanda Agnya Çakra’dan da geçer. Çünkü bu nokta arkada, burada ve içerideki peetha’da Vishuddhi Çakra ile bağlandığında, burada bir tür üçgen oluşur ve tüm bu çizgi veya bu alan, sizin dikkatinizi etkileyebilir. Kalbiniz atar, uzuvlarınız hareket eder ama dikkatinizi hiçbir yere vermezsiniz. Yani bir şeye dikkatinizi koyduğunuzda, aslında normalde – aydınlanmadığınız zaman – siz dikkatinizi beyin merkezleriniz aracılığıyla verirsiniz. Aydınlanmadan sonra, diğer merkezleriniz aracılığıyla da dikkatinizi verebilir, koyabilirsiniz. Bu, aydınlanmış bir kişi ile, aydınlanmamış bir kişi arasındaki görülen çok büyük bir farktır ya da siz dikkatinizi diğer merkezlerinize koyarak, onlar aracılığıyla da etkili olabileceğinizi söyleyebilirsiniz. Bedeninizde tıkalı olan ve daha önce hiç hissetmediğiniz merkezleri hissedebilirsiniz. Sadece bu da değil, diğer insanların merkezlerini de hissedebilirsiniz.

Bu, merkezi sinir sisteminizin size aktarabileceği ve bu merkezleriniz tarafından gösterilen dikkatin size iletebileceği ve ayrıca sizin dikkatinizi, daha süptil bir şekilde başkalarının merkezlerine götürebileceğiniz, yeni bir farkındalıkla kutsandığınız anlamına gelir. Dolayısıyla, size olan ilk şey dikkatinizin daha süptil bir hale gelmesidir. Dikkatin daha süptil hale gelmesi, sizin daha derin şeyleri anlamaya başlamanız anlamına gelir. Örneğin, bir kuş bir çiçeği görebilir ama kuş, o çiçeğin güzelliğini hissedemez ve aydınlanmamış bir kişi ise, bir çiçeğin güzelliğini görebilir ama çiçeğin vibrasyonlarını göremez. Yani siz daha süptil bir hale gelirsiniz, dikkatiniz daha süptil hale gelir. Siz kesinlikle diğer insanların olduğundan daha yüksek bir evrim aşamasındasınız. Şimdi, dikkatimizi nasıl kullandığımızı görmeliyiz. Görmezseniz ve bunun farkına varmamış olsanız bile, diyelim ki çocukluğunuzdan itibaren siz elinizde bir sanat geliştirmeye başladığınız, o zaman bu sanata dair mahareti/ustalığı geliştirirsiniz çünkü sinirler üzerinde bir tür miyelin kılıf (sinir hücrelerinde uyarıların hızını artıran doku) büyür. Aynı şekilde, aydınlandığınız zaman, diyebilirim ki, siz yeni doğmuş bir insan olduğunuz zaman, eğer dikkatinize saygı duymaya başlarsanız, o zaman yavaş yavaş Sahaja Yoga için bir ustalık geliştirirsiniz ama pek çok insan, aydınlanma aldıkları zaman, ikinci kez bile zor gelirler. İkinci kez gelseler bile, vibrasyon hissetmeyi daha fazla geliştirmezler, onlar hala günlük işleri ile meşgul olmaya devam ederler, dikkatlerini daha süptil bir hissiyat vermeyen şeylere harcarlar. Yani, Sahaja sanatının süptilliği, ustalığı onlarda kendini geliştirmez.

Örneğin, aşırı okumuş bir kişi, aydınlanmasını alır almaz, okuduklarıyla bir hesaplama yapmaya başlar, bu da yine onun dikkatinin boşa harcanmasına neden olur. Zaten onun dikkati, bu geleneksel fikirlerle sabitlenmiştir; bunların bazıları doğru, bazıları yanlış, bazıları kesinlikle hatalı, bazıları ise işe yaramazdır. Bazıları sadece para kazanmak istedikleri için, çöp olan bazı şeyler yayınlamışlardır. Aydınlanma alır almaz, siz kendi kaba farkındalığınıza geri dönersiniz ve bu sübtil olanı, kaba olan ile hesaplamaya başlarsınız, bu şekilde yine vibrasyonlarınızı kaybetmeye başlarsınız. Aslında aydınlanmadan sonra, küçük çocukların çok uzun saatler boyunca uyuduklarını gördüm. Bir süre için onlar biraz hareketsiz kalırlar ama eğer daha büyük yaşta olan biri aydınlanma alırsa, hemen bir kitapçıya gider, Kundalini hakkında yazılmış bir kitap alır ve bunun üzerinde okumaya başlar. O zaman bazılarınız, kendinizin başka bir kişi haline geldiğini anlamadan, bunu havadan öylesine gelmiş bir şey olarak değerlendirerek, “Tamam, Mataji çok nazik davrandı; benim bundan uzak olduğumu söylüyor ama ben bu şeye nasıl inanırım?”, der. Sanki buna inanarak Bana bir miktar para vereceklermiş gibi ya da şimdi, onlar Bana ne verecekler ki, bilemiyorum. “Vibrasyonların geldiğini görebiliyorum ama vibrasyonları almanın ne faydası var? O bize bu vibrasyonları neden verdi?” Onlar tekrar kaba bir, bundan bir fayda etme fikrine geri dönerler, çünkü insan doğası budur, şimdiye kadar onda olan şey budur, her şeyi bir faydaya dönüştürmek olmuştur. Her şey kullanılmalıdır, bilirsiniz. İnsan kendi sonunu düşünmez. Yani o kişi kendi aydınlanmasını bir faydaya dönüştürmeye başlar. “Bunun ne faydası var? Kaç kişi bunu alacak? Ne olacak? Oran nedir? Program nedir? Bu nedir? Şu nedir?” Size keyif almanız için bu süptillik size verilmiştir. Bu sanki, eğer biz bir çiçeğin güzelliğinden keyif alıyorsak, bundan sadece keyif alırız. Kitaplara gidip, şunu öğreniyor muyuz? “Bu keyfimizle ilgili olarak ne yapmalıyız? Bu çiçeğin keyfini nasıl çıkarabiliriz?” ve daha sonrasında,  “ne yapmalı?” ve “bu çiçekleri kim tarif etmiş, bakalım bu ona uyuyor mu?” Ama bu çok yaygın bir şekilde yapılıyor ve şimdi bunu nasıl söyleyeceğimi gerçekten bilmiyorum çünkü bu çok aptalca bir şey. Ve bazen söylersem onların incineceklerinden korkuyorum ve insanlarda olduğu şekliyle, onlar boş yere inciniyorlar. Bu çok aptalca. Çocuklar bu konuda çok duyarlıdır. Bir kez bunu aldıkları zaman, bundan neşe duymaya başlarlar. Sadece neşe duyarlar, onlar sadece uyurlar! Rahatsız olmazlar. Bunun keyif alınacak bir şey olduğunu düşünürler, “Haydi bunun tadını çıkaralım.” Yani başlangıçta bu böyle olur. Ve insan bu Kali Yuga’da, bu modern zamanlarda, her şeyi kendi fikirlerine ve kavramlarına göre düzenleyerek, artık kendisini olduğundan da çok daha kaba bir hale getirdiğini fark etmez. İnsan, o kadar doğal olmayan, o kadar aptal bir hale geldi ki, neşe ve çirkinlik arasında ayrım yapamıyor. Kafası çok karışık. Yani, her şeyden önce, bunun tek bir nedeni yok, pek çok nedeni var. Ve size tarif ettiğim gibi, doğal olarak, bunlar aydınlanmadan önceki insani, kaba faaliyetlerdir. Eğer siz hastalığın nereden geldiğini anlarsanız, bazen onu düzeltmek daha kolay olur. Bunun arkasındaki tarihi anlamadan sadece hastalığı düzeltemezsiniz.

Eğer bir tarih öğrencisiyseniz, insanoğlunun nasıl davrandığını bilirsiniz. Yani siz, bu insanların nesi var diye merak etmeye başlarsınız. Tanrı tek bir dünya yarattı! Yani bir düşünün, Benim gibi bir insan bu dünyaya geliyor ve birdenbire siz çok sayıda ülke yaratıldığını görüyorsunuz. Pekâlâ, bunlar yaratıldı, eğer siz tüm dünyayı birlikte yönetemiyorsanız ayrı ülkeleriniz olabilir, ama sonrasında kavga devam ediyor, birbirinizi öldürüyorsunuz. Bir hiç uğruna her türden sorun var, yani tam bir tımarhane! Yani tarihsel olarak insanın kendini nasıl delirttiğini görürseniz- tüm bunları tek bir konuşmada toplamak kolay değil (gülüyor), ciltler yazmanız gerekecektir. Bence, zaten yazılmış olan bir sürü cilt var, yani dikkatinizi bozan bir tarihsel arka plan var. Fiziksel olarak, hasta oldukları için, fiziksel engel veya fiziksel bir sorun veya buna benzer bir şey için (Bana) gelenler, bazen buna sahip olmayan insanlardan biraz daha iyidir, çünkü onlar neşenin rahatlama kısmını kesinlikle alırlar. Eğer rahatlarlarsa, onların hissettikleri küçük bir neşe gölgesi vardır ve o zaman onlar bunun tadını çıkarmaları gerektiğini anlamaya başlarlar ama diyebilirim ki, onlar da bir kez rahatladıktan sonra ortadan kayboluyorlar. Bunun, tadına bakılacak ve neşe duyulacak bir şeyden, daha büyük bir şey olduğunu anlamıyorlar. Ve Sahaja Yoga’daki fiziksel keyfin kendisi, dikkatinizi daha süptil tutmak için yeterlidir. Dikkatinizi sabitlemek zorunda değilsiniz ama sizler dikkatinizi daha süptil ve daha da süptil bir hale getirmelisiniz.

Bildiğiniz gibi, dikkatinizi sabitlemek çok yanlış bir yöntemdir. Bu bazı yogiler tarafından yapıldı ve bunun sonucunun ne olduğunu biliyorsunuz: onların hepsinin çakraları kırıldı ve bitti. Dikkatlerini Agnya Çakraya sabitlediklerinde, Agnya Çakranın kırıldığını gördünüz. Hiçbir dikkati sabitlememelisiniz ama dikkatinizi daha süptil ve daha da süptil bir hale getirmelisiniz. Size söylediğim gibi, bir mıknatıs taşların yakınına getirildiğinde, taşlara hiçbir şey olmaz, mıknatısı istediğiniz gibi hareket ettirin, onlar orada sadece hareketsiz dururlar; ama onu demir filizlerinin yakınına ötürdüğünüzde, sadece bu filizler mıknatısa doğru çekilirler. Aynı şekilde bir Sahaja Yogi’nin dikkati de, o kadar süptil olmalıdır ki, o kişi vibrasyonları hissetmeli, vibrasyonları düşünmeli, vibrasyonları yemeli, vibrasyonları içmeli ve onlardan neşe duymalıdır. Fiziksel tarafta, pek çok kişi Bana, “biz onların evine gittik ve orada bana laddoo (bir tür lokma tatlısı) ikram ettiler ve ben de onu yemek zorunda kaldım. Ne yapabilirdim ki, Mataji?” Aslında, görüyorsunuz, onlar laddoo’nun şekline karşı bir çekim hissettiler. Onu yediler ama bu laddoo’ların vibrasyonlarını görmediler, onları sadece yediler ve sonra da midelerinde bir sorun çıktı. Mide sorunu yaşadıklarında, “Mataji, vibrasyonlarımızı kaybettik, şimdi ne yapalım? Laddoo’ları yedik” ama eğer siz o laddoo’da vibrasyon olmadığını görmüş olsaydınız, onlara “benim bugün hiçbir şey yememem gerekiyor” ya da buna benzer bir şey demeniz ve onları yememeniz gerekirdi! Eğer aydınlanmış bir çocuk görürseniz, o asla yemeyecektir.

Anne bu çocuğu dövse bile, o “tamam, döv beni ama bunu yemeyeceğim!” diyecektir çünkü onlar pisliği yemeyeceklerdir, bu tür çocukların çok inatçı olmaları gerekir ve bu insanlar onların inatçı olduklarını düşünürler çünkü onlar bilirler ki, “vibrasyon yok, o zaman neden bunu yiyelim ki çünkü bundan keyif almayacağız.” Yani fiziksel tarafta, sizin işlediğiniz bu türden pek çok hata var. Şimdi, sahip olduğunuz alışkanlıkları ele alırsak, diyelim ki sizin saçınızı çekmek gibi bir alışkanlığınız var. Saçını çekme alışkanlığı olan bir bayan vardı ve onda burası kelleşirdi, sonra şurası kelleşirdi, sonra burası kelleşirdi ve saçları bu tarafta uzardı, sonrada burası kel olan bir kafası olurdu. O zamanda saçını buraya doğru çekerdi. Böyle bir insan! Bu yüzden o tedavi için Bana geldi. Düşünün! Ben de ona “Neden böyle yapıyorsun?” dedim. “Şimdi, benim dikkatim böyle, bu şey her zaman benim saçımı çekmeye başlıyor”, dedi. “Ne yapmalı? Senin öyle bir dikkatin var ki!”, dedim.  Yani, bilirsiniz, onun ablası, o elini buraya her koyduğunda, onun eline vururdu ve “beni dövmek zorundasın, beni dövmezsen, ben seni döverim” derdi ama dayak devam ediyordu ve herkes onlara bakıyordu, “birbirleri arasında bunlar ne yapıyor?” Ve yine de, görüyorsunuz, ablası bunu durduramadı! Bütün bu alışkanlıklar, bu maymun işine benzer. Onların hepsi böyledir, çünkü madde her zaman sizin dikkatinizin üstüne oturmaya çalışır ve bu yüzden alışkanlıklar oluştururuz. Belirli alışkanlıklar iyidir, onlar uygundurlar ve bu şekilde, onlar bize kolaylık sağlarlar.

Yani bazı insanlar alışkanlıklarını kırmak için, bilirsiniz, “yere de oturmayacağız, sandalyeye de oturmayacağız” derler. “Peki nereye oturacaksınız?” “Oturma pozisyonunda oturacağız ve biz bu tür bir şey yapacağız.” Yani sizin böyle bir saçmalık yapmanıza gerek yok. Demek istediğim şu, bazı şeylerde sorun yok, aşırıya kaçmayın ama edindiğimiz bazı alışkanlıklar çoğunlukla moda yüzünden. Birisi sigara içiyor diye bizde başlıyoruz, o kişi sizi buna zorluyor, sizde “tamam” diyorsunuz ve edindiğimiz bir başka kötü alışkanlık da kimseye hayır diyememek. “Nasıl hayır denir ki”, görüyorsunuz, hepsi içki içiyordu ve onlar bize de içki teklif ettiler ve biz ‘hayır’ dedik ama onlar bizi buna zorluyorlardı. Sonra durumumuz çok kötü göründü, bilirsiniz, içki içmemek ve… Ve bana bir bardak, bir bardak içki teklif ettiler ve ben de ‘Tamam, çok az, bir yudum alacağım’ dedim, bilirsiniz, bir gün ve sonra bu şekilde içtim. Sonra akrabalarım geldi ve bizi yemeğe davet ettiler, biz de gitmek zorunda kaldık, sonra bir kabare dansı başladı, bilirsiniz, biz de onu seyretmek zorunda kaldık, ne de olsa çıplak bir kadın görmemek çok kötü görünürdü.” (gülerek) “Ah, biz çok masum insanlarız!” Bu yüzden de açıklama yapmaya devam ediyoruz, “Şimdi ne yapmalı, toplum böyle, moda böyle, tarz böyle, bu böyle”, ama bir Sahaja Yogi özel bir kişidir, o seçilmiş bir kişidir. Çünkü Benim size değer verdiğim kadar, kendinizde sizin bir değeriniz yok, tumala kimat nai swatahachi (Kendinize değer vermiyorsunuz) Bu, çok az sayıda kişinin gerçekten farkına vardığı bir hakikat, böyle bir aydınlanmayı elde etmek için, Mataji’nin yapmış olması gereken muazzam bir şey olmalı. Bunu kendi başına gerçekleştirmek için, O çok emek harcamış olmalı; tüm yaşamlarında muazzam tapasyalar yapmış (çileler çekmiş) olmalı. Ve bu yaşamında bile, O her gün çok sıkı bir şekilde çalışmış olmalı. Ve burada biz, bunu aldığımız zaman, her şeyin ne kadar sıradan olduğunu, bu konuda nasıl olduğumuzu görüyoruz. Size aydınlanma vererek, sizin kendi değerinizi hemen göreceğinizi ve kendinizin harika bir şey olduğunuzu ve bu aydınlanmaya ve sakshatkar’a sahip olduğunuzu düşüneceğinizi sanmıştım ama bu böyle değil. Ve siz hayatta kaba olan şeylerle uzlaşmaya başlıyorsunuz. İçinizden biri tarafından yönetilmesi gereken büyük bir halk var. İçinizden bir kişi, herkese liderlik edebilir. Liderler uzlaşmazlar, liderler yönettikleri insanların sorunlarını çözmezler ama bunun yerine onlara, çözmeleri için sorunlar verirler. Onların üstünde bir yerde dururlar, onlardan çok daha üstündürler, uzlaşmazlar, eğilmezler. Diğerleri onların önünde eğilir. Eğer ışık azalmaya ve yollarda yalpalamaya başlarsa, ışığı elinde taşıyan kişi ne yapacaktır? Hepiniz birer meşale gibisiniz ve nasıl bir hayatınız, nasıl bir kişiliğiniz olması gerektiğine siz karar vereceksiniz. Dikkat budur – o size öncelikler verir. Fiziksel varlığınızın, bu bedeninizin temiz olmasını gerektirdiğini, güzel olmasını gerektirdiğini, yumuşak olmasını gerektirdiğini, nazik olmasını gerektirdiğini, zarif olmasını gerektirdiğini, ağırbaşlı olmasını gerektirdiğini anladığınız zaman.

Gruplar halinde otururken, normal seviyede eğitim almış bir insanın bile davranmayacağı şekilde davranan insanlar olduğunu gördüm. Bunun nedeni, sizin henüz lider olduğunuzun ve insanların sizi izlediğinin farkına varmamış olmanızdır. Bir tür masti (eğlenceli bir ruh hali) olmalıdır, siz kendinizden memnun olmalısınız. Yani fiziksel açıdan, ne yediğiniz, nasıl göründüğünüz, nelerden hoşlandığınız, tüm bu öncelikler değişmelidir. En önemli olması gereken şey Sahaja’dır; her koşulda, her yöntemde, bir alışkanlık – sahaja. Sahaja sizinle birlikte doğmuş olan demektir, Sahaja, kolay olan demek değildir. Pek çok insan bunu karıştırır. Siz şimdi bu aldınız, hakkınız olanı aldınız, bu sizinle birlikte doğdu. Yani siz, bir Sahaja olduğunuzu ve a-sahaja olan hiçbir şeyi kabul etmeyeceğinizi bilmelisiniz. Sahaja bu demektir! Sahaja, Sahaja’nın ışığını, sizin karanlığın üzerinde olan her şeyin üzerinde tutmanız ve asahaja olan karanlığı kabul etmemeniz anlamına gelir. Öyleyse size sempatatik (nadilerden gelen) esareti veren bu alışkanlıklara, nasıl sahip olabilirsiniz? Sahaja sizin özel, süptil bir farkındalığa sahip olduğunuz anlamına gelir. Bir kral sokakları temizlemez. Fiziksel tarafta dikkatiniz bu şekilde kaybolur çünkü daha önce kendinizin sahip olduğu, başkalarının sahip olduğu tüm asahaja yöntemlere kendinizi kaptırırsınız. Asahaja yaşam sistemi içinde kaybolursunuz. İnsanların asahaja değil de Sahaja olduğu bir şekilde,  tüm dünya sistemini değiştirmelisiniz. Ancak o zaman her şey sizin için Sahaj bir hale gelecektir. Bu Sahaja Yogiler için büyük bir yanlış anlama. Onlar, “Oh! Ne zaman bu Sahaja olacak, biz o zaman bu çalışmayı yapacağız, o zaman biz etrafta dolaşıp insanlarla konuşacağız – bu Sahaja olana gelmeli” diye düşünüyorlar ve hiçbir şey yapmıyorlar.

Bu çok yanlış bir tutumdur. ‘Sahaja’ demek, sizin içinizde Sahaja’nın ışığı var demektir ve siz herhangi bir şeye nasıl böyle tahammül edebilirsiniz… (kayda ara verilmiş) …hayatınız söz konusu olduğunda, bu sizin, ne giyeceğinizi, nasıl konuşacağınızı, nereye gideceğinizi, kiminle buluşacağınızı, erkek kardeşlerinizin kim olduğunu, kız kardeşlerinizin kim olduğunu, oğullarınızın kim olduğunu ve ebeveynlerinizin kim olduğunu bilmek zorunda olduğunuz anlamına gelir. İşte dikkatiniz bu şekilde kaybolur, sonra da kaba alışkanlıklarınız: Orada durmaya devam eden ve sadece yontularak oradan çıkarılması gereken bu eski yaşamınız sona erdirilmelidir ve siz buna devam edemezsiniz çünkü eğer buna devam ederseniz, burada catch edersiniz ve orada catch edersiniz, o zaman da boynunuzu kırar ve Bana gelirsiniz, “Anne, belimi kırdım ve şu oldu, bu oldu, ağrıyor, yanıyorum, başım ağrıyor, bunu yapıyorum.” Siz Sahaja olana kadar, bu sizin üzerinizde çalışmaya devam edecektir ama siz neden kendi özünüz haline gelmiyorsunuz? Örneğin bir insan bir köpek gibi uyuyamaz. Eğer o kişi etrafta köpekler var diye, köpek gibi uyumaya başlarsa, o zaman acı çekecektir. Aynı şekilde herkes asahaja olduğu için siz de asahaja olacak olursanız, başınız belaya girer. Çünkü köpek hissetmez, o acı çekiyor olabilir ama bunu hissetmez ama siz kesinlikle hissedersiniz. Henüz, kendisi yeniden doğmamış olan bir kişi bunu hissetmez, o sorun yaşar ama bunu hissetmez, siz bunu hissedebilirsiniz ve bundan vazgeçmek zorundasınız, ne kadar erken olursa o kadar iyi!

Eğer bundan vazgeçmezseniz, o zaman aynı karanlığa yine geri dönersiniz ve bu yeni karanlık cehennem gibi olabilir, korkunç olabilir. O zaman insan olarak ölmek daha iyidir çünkü o zaman hayvanlar, şunlar, bunlar olarak yeniden doğmaya devam edebilirsiniz ama yeniden doğup ve [Hakikati] bilerek, [eğer] eski alışkanlıklarınıza geri dönerseniz, bu çok tehlikeli olabilir. İşte dikkatinizi bu şekilde, zihninize biraz korku salarak, sizin daha süptil olan varlığınıza sabitliyorum. Daha süptil olan varlık yalnızca neşe duyabilir. Sabah meditasyondan keyif aldınız, daha süptil bir hale geldiniz, Ben sizi oraya ittim. Ama hatırlayarak, neler olduğunu hatırlayarak, fiziksel olarak ne kadar iyi hissettiğinizi hatırlayarak, kendinizi siz, daha süptil bir halde tutmalısınız. İnsanların sahip olduğu en kötü alışkanlıklardan biri saate bakmasıdır. Ben konuşurken insanların saate bakması Bana çok acı veriyor. Buna dayanamıyorum! Çünkü siz artık zamanın ötesindesiniz, mekânın ötesindesiniz. Zamandan tasarruf ederek ne yapacaksınız? Şimdiye dek ne yaptınız? Bu sizin önceliklerinizi gösterir. Önceliklerimiz değişmek zorundadır ve bir kez neşe duymaya başladığınızda, bunları kolayca değiştirebilirsiniz. Tanrısal Sevginin nektarını, Amruta’yı bir kez tattığınızda, o zaman artık kirli su içmeyeceksiniz ama her şeyden önce bunu, yani tattığınız neşeyi hatırlarsınız. Bu sizin süptil taraflarınızı düzeltmenin, sözüm ona düzeltmenin bir yoludur. Yaşamın kaba şeyleri tarafından örtülen şey dikkattir, bunun duygusal tarafında bile, örneğin, ilişkileriniz var. Biz bazı Sahaja Yogilerin bu şekilde kaybolduğunu gördük.

Onların, insanlarla, hatta gurularla çok kaba ilişkileri vardı ve bazıları arkadaştı ve buna diğer kimi kirli ilişkiler diyebilirsiniz ve onlar bundan vazgeçemediler ve kayboldular. Bu yüzden oturup öğrenmeniz gerekir. “Neden kendimden neşe duymuyorum? Kaybeden benim. Çünkü o şeyler, eğer bu şeyler bana neşe veriyor olsalardı, ben birinden diğerine giderek, onlara doğru koşmazdım. Bu şeyler beni hiçbir zaman tam olarak tatmin etmediler; öyleyse neden tekrar onlara döneyim?” Çok önemli bir şey olarak gördüğünüz duygusal zevkler de dikkatinizin ve süptilliğinizin yeni boyutu içinde tartılmalıdır. Bir kişi sizin çok yakınınız ve siz onu değerli birisi olarak görüyorsunuz ve bir iş ilişkiniz var ya da bir tür… insanların ne tür insani ilişkileri var, bilemiyorum. Bunun çok yüzeysel olduğunu ve bundan herhangi bir keyif alamayacağınızı bilmelisiniz. Tıpkı bir bardaktan su içmeniz gibi… Şimdi, bardağın kendisi yüzeyseldir, su yüzeyseldir; en önemli şey suyu hissedebilen dilinizdir. Eğer dil suyu hissedemiyorsa ve su taş gibi geliyorsa, su içmenin ne faydası var? Dolayısıyla en önemli şey dildeki, özdeki tattır. Aynı şekilde keyif almamızın özü de neşedir ve neşe de vibrasyonları hissetmektir.

Dolayısıyla neşeyi her nerede bulursanız, ona sahip olmalısınız ama bu yeni farkındalık varlığınıza çok fazla nüfuz etmemiştir, işte bu yüzden bu bir sorundur. Aksi takdirde insanoğlu için ona “Bu güzel, sen iç” demek zor bir şey değildir. O kişi bunu alır ve bunun güzel olduğunu bilir. Tadı acı olan bir şeyi yemez. Eğer ona tadı korkunç bir şey vermek zorunda kalırsanız, ona önce çikolata, sonrasında da çikolata vermek zorunda kalırsınız. Ama insanlar evrimleştiklerinde, daha önceki zamanlarda çekimini hissettikleri şeyler nedeniyle, onların  korkunç olan şeylere daha yatkın olduklarını gördüm. Yani, dikkatinizi tamamen Tanrısal olana yöneltin, (diğer şeylerden) çekin, tamamen O’na yöneltin. Böylece sizin kaba tarafa doğru yönelecek hiçbir dikkatiniz kalmasın. Şimdi bile, insanların gelip Bana sorduklarını görüyorum, “Mataji, bir sorunum var, bir iş istiyorum, ne yapmalıyım? Anne, şu yapılmalı, bu yapılmalı?” Elbette arada bir bu olur, sorun yok ama eğer bu sizin dikkatinizi çekiyorsa, bu sizin bir Sahaja Yogi olduğunuzu ve sizin neşenizin daha süptil formda olduğunu ve sizin bundan keyif alabileceğinizi anlama hissiyatınızı kaybetmişsiniz demektir. Yani bu kaba şeyler size asla neşe vermeyecektir, o halde neden keyif alabileceğiniz, yalnızca sizin keyif alabileceğiniz o süptil neşeyi size verecek olan bir şeyi istemeyesiniz. İşte dikkatimize olan şey budur. Önceki fikirlerimiz ve duygusal bağlarımız yüzünden, bizler kayboluruz.

Ayrıca, “Biz Hindu’yuz, Müslümanız, Hristiyan’ız; vejetaryeniz, vejetaryen değiliz; biz şuyuz-” diye adlandırılan ruhani bağlarımız olduğunu da söyleyebiliriz. Bilmiyorum, “Biz Brahmanız, Brahman değiliz ve olduğumuz her tür şeyiz” ama biz, olduğumuz şey değiliz. Ve tüm bu şeyler yine size geri döner, “Biz Jain’iz (bir din), yani biz Jain’iz, yani bizler çok büyük insanlarız.” Bana herhangi bir yerden herhangi bir Jain’i ya da herhangi bir yerden herhangi birini getirin, onda vibrasyon hissi var mı? O zaman nasıl oluyor da, o kişi sizin gurunuz oluyor ya da o kişi çıkıp size bu şeyleri öğretebiliyor. Siz şimdi bir üstatsınız. Okul müdürü gelip, okullara kabul edilen bu çocuklardan bir şeyler öğrenir mi? Yeni gelen bir kişinin bile, eğer bu kişinin bir badha’sı varsa, onun Sahaja Yogilerin en azından %’5 ini kolayca kandırabildiğini gördüm. O büyük büyük konuşacak, gösteriş yapacak ve o içeriye bir guru getirebilir ve en azından oradakilerin yüzde beşi de, bunun peşinden koşacaktır. Bunu nasıl açıklıyorsunuz? Tek şey, sizin onlardan biri olmamanız gerektiğidir. Herkes kendisi için düşünmeli, başkaları için değil. Şunu düşünmelisiniz, siz bunu yapabiliyor musunuz, yapamıyor musunuz? Yani ruhani bağlarda da dikkatiniz bu şekilde kaybolur ve tüm bu boyutlar dışarıda kalır.  Şimdi, Gokul’un, Vrindavan’ın (iki tarihi şehir) tarif edilişlerinde, Krishna flütünü çaldığı zaman, çalışan tüm kadınların – evdeki gopilerin (kadın çobanlar) – her işi, her şeyi bıraktıklarını okumuş olmalısınız. Süt kaynarken, onların – işleri ya yarım ya da tam bitmişti; yemeklerini yiyorlardı ya da hangi pozisyonda oturuyor olurlarsa olsunlar, onlar hemen kalkıp o murli’ye (flüt) doğru koşarlardı, diye anlatılır.

Ve oraya gittiklerinde, onlar tıpkı bir tablo gibi dururlardı, chitrawat se thade – tıpkı bir resim gibi, vücutta hiçbir hareket yok, hiçbir şey yok, onlar sadece ayakta durur ve tüm dikkatleriyle dinlerlerdi. Neydi bu kadar…? O kişi konuşmuyordu bile, sadece bir murli çalınıyordu ve hepsi bir tablo gibi durup, sadece dinliyorlardı. Neydi bu? Hissettikleri neşe; kendi içlerinde yaşadıkları neşe, o murli ile içlerine akan neşe – onlar sadece durup dinliyorlardı, hepsi bu. Nedir bu? Bu, bu neşenin süptilliğidir. Onlar tıpkı meditasyon yapar gibi dururlardı. Aynı şekilde sizin dikkatiniz ve zihniniz Sahaja’da, Tanrı ile bir olan varlığınızda olmalıdır. Siz Tanrı ile birsiniz; merkezkaç kuvvetinizi tamamen Tanrı’ya yöneltin. Kendinizi her zaman Tanrı ile bağlantıya sokun ve işin geri kalanı tamamlanır, yantrawat (bir enstrüman gibi mekanik bir şekilde), tıpkı enstrümanlarda olduğu gibi, her şey çalışmaya başlayacaktır. İnsan zihni bir şeyleri, ritüel şeklinde yapmaya alışkındır. Onlar şöyle düşünürler, eğer şimdi bu evi yükseltmek zorundaysanız, önce temeli kazmanız gerekir… sonra kazıkları çakmalı, temel kazıklarını ve sonra bu sütunları yapmalı ve sonra da çatıyı yapmanız gerekir. Ve işte bu şekilde, onlar birbiri ardına bunları planlarlar. Ama Tanrı’nın kendi krallığında planlama yoktur, siz sadece oturur ve keyfini çıkarırsınız! Eğer dikkatiniz oradaysa, tüm iş bitmiştir. Tam dikkat ve sonra O (Tanrı) işi halleder.

Ve buna tam öncelik verin! Yolunuzdan ödün vermeyin. Siz başkalarının da yükselmesine yardımcı olmalısınız, bu yüzden [siz] hatırlamalısınız, bunun için de dikkatiniz Atma’nızda, Ruhunuzda, Tanrı’da olmalıdır – bu neşe ile O’nunla tamamen bir olmalısınız. Tüm kalbiniz oradadır ve iki elinizle ve iki ayağınızla, tüm dikkatinizle insanları çekip çıkarabilirsiniz çünkü dikkatiniz her zaman beslenir, büyütülür ve bakılır. O zaman insanların yükselişinden de neşe duyacaksınız. Dikkatinizin süptil taraflarını geliştirmediğiniz sürece hiçbir şey yolunda gidemez. Ve bunlar, dikkatinizi kaba olan her şeyden geri çekmenizle gelişir. Dikkatinizi geri çekin! “Ah, unut gitsin!” gibi herhangi bir düşünceye çok fazla daldığınız zaman ama tüm dikkatinizi vibrasyonlara verin. Vibrasyonları görerek, tüm dikkatinizi verin; kendi vibrasyonlarınızı  görerek, tüm dikkatinizi verin. Diğer şeyler için endişe etmenize gerek yok, onlar halledilecektir. Tanrı’nın Krallığında dikkatiniz bu şekilde daha süptildir. Tarz farklıdır. Lotus çamurun içindeyken, onun dışarı çıkması gerekir. O çamurdaki pek çok yarıktan ve pek çok delikten yolunu bulur ama dışarı çıktığında, açıkta olduğunda, tamamen özgürleştiğinde, özgür olduğunda, o zaman oraya buraya koşturup durmaz, sadece açılır ve o güzel çiy’i alır. Ve bu çiy, lotusun içindeki kokuyu eritir; koku otomatik olarak akmaya başlar. Bu tamamen farklı bir tarzdır, farklı bir yöntemdir; bu farklı bir yaşam 3biçimidir- bu Sahaja olmaktır. İster uyuyor olun, ister uyanık olun, dikkatinizi verin…