Public Program, Mooladhara’dan Void’a (England)

Public Program, “Mooladhara, Swadishthan, Nabhi, Void”. Derby (İngiltere), 10 Temmuz 1982. Derbyshire ve Birmingham’daki bütün Sahaja Yogilere, burada arayış içinde olan kişilerle bu konuşma fırsatını Bana verdikleri için teşekkür ederim. Modern zamanlarda arayış içinde olan insanlara sahibiz ve bu benzersiz bir şey. Daha önceleri asla, arayış içinde olan insanlara sahip olmadık, en azından onlar bu kadar çok değillerdi. Eskiden, günümüzde arayış içinde olan insanlarınlar kadar çok sayıda, para arayan, birbiri ardına ülkelerde güç arayan insanlar vardı. Tanrının mutluluğunun bir kaç incisini arayan pek az kişi vardı, çok az sayıdaydılar. Bunun sebebi ise farkındalıktı, insanoğlunun kolektif farkındalığı belki de kendilerinin bunu yapabilecek beceride olduklarını veya belki de, biraz olsun aramaya gerek duyduklarını düşünemediler. Ama bu gün, bu o kadar güzel bir birleşim ki, dünyada doğmuş olan ve çok yüksek kalitede olan, arayış içinde insanlar var. Arayış içinde olanlar, bu gün kitleler halindeler. Onlar, orada burada, bir dağın tepesinde veya bir mağarada veyahut bir yerlerde oturup meditasyon yapmaya çalışan, bir veya iki kişi değiller. Oldukları şeyden memnun olmayan, kendilerinden tatmin olmayan, arayış içinde olan çok sayıda kişi var. Ötelerde bir şeyler olmalı diye düşünüyorlar.  Kendi anlamlarını henüz bulmadıklarını hissedenler, kendi yaşamlarının anlamını bulmaları gerektiğini hissedenler, içinde bulundukları şeyden daha yüksek bir şeylerin olması gerektiğini hisseden kişiler, bu insanlar. Bu halde olan bütün bu arayış içindekiler, onlar sadece bu günün değil,  binlerce yıldan beri arayış içindeki olan insanlar. İsa’nın zamanında hiç kimse yoktu, demeliyim çünkü İsa’nın mürid olarak aldığı insanlar bile, aslında buna zorlandılar ve İsa’nın gidip onları arayıp, bulup, onlara anlatması gerekti. Read More …

Kargaşa: Süptil Kölelik, Birmingham 1982 Birmingham (England)

Public Program, “ Kargaşa :Sübtil Kölelik”. Birmingham (UK), 9 Temmuz 1982. Modern zamanların kargaşa zamanları olduğunun farkına varmalısınız.  Ne istediğinizi bilmiyorsunuz.  Ne sormak istediğinizi bilmiyorsunuz.  Yaptığınız şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu bilmiyorsunuz. Kargaşa gereklidir.  Kargaşa yoksa çaresizliğe  kapılmayız.  Çaresizlik durumu olmadan arayış olmaz.  Kargaşa, yalnızca kişi belli bir farkındalık alanına ya da diyebiliriz ki bir farkındalık derecesine ulaştığı zaman görülür hale gelir.  Örneğin, Musa’nın bu dünyaya geldiği dönemde çaresizlik faklıydı.  Onlar kölelikten kurtulmak istiyorlardı.  Onların sahip olduğu anlayış farklıydı.  Bir toplumu, ondan en üst düzeyde verim alacak şekilde nasıl organize edersiniz.  Ve bu acil bir durumdu.  O zamanın Yahudileri için çok riskli bir durumdu. Pek çok ülkede, pek çok kuşakta bu oldu.  Son derece çaresiz hissettikleri bir noktaya geldiler.  İnsan köleliği o zamanlar açıkça ortadaydı. Ama bundan önce insanlar kölelik için kötü hissetmediler.  Kabul etmişlerdi.  Bunu bahşedilmiş bir şey sayıyorlardı. Ve bir zaman geldi ki ve “Bu kölecilik ve biz artık buna sahip olmak istemiyoruz” dedikleri bir zaman geldi.  Ve bir lider çıktı ve o lider onların adına bunu çözdü. Bugün, bu modern zamanlarda bizi her gün yiyen, farkında olmadığımız kadar kendimizi tahrip eden ve yok olduğumuz türde  çok süptil bir köleliğe sahibiz.  Bu yıkım pek çok farklı şekilde çalışıyor ve bizler kendimizi gerçek için uyanmadığımız sürece bu yaratılıştan geriye hiçbir şey kalmaması ihtimali var. Büyük konuşmalar yapan insanlar var.  Birleşmiş Milletlerden ve tüm bu büyük, büyük makamlardan insanlarla tanıştım.  Gelen yıkımdan,  geleceğin şokundan ve bunun olacağından bahsederler, yer ayırtırlar, büyük rezervasyonlar.  Tartışırlar.  Sokakta oturur, tartışacakalrdır.  Bardalar,en tartışıyorlar.  Partideler, Read More …

Guru Puja 1982 London (England)

Shri Adi Guru Puja, “Guru Prensibini Yerleştirmek”. Nightingale Lane, Londra (UK), 4 Temmuz 1982. Beni kim tercüme edecek? … Bunlardan birini neden almıyorsun, Gregoire? Yogi: Anne, bu public  konuşması mikrofonu – Onlar Sizi işitemeyecekler. Bu teybe kaydetmek için. O zaman bunu nasıl işitecekler? … evet. O zaman  – sen nasıl tercüme edeceksin? Yogi: Fransızca … Ama yüksek sesle. Sanırım, neden sen ayakta durup oradan bakmıyorsun – orada durabilirsin. Evet, orada. Ve yüksek sesle konuşabilirmisin, bu daha iyi bir yol. Bunlara dikkat et …. Tanrı sizleri kutsasın. Merhaba – evet, evet! Teşekkür ederim, teşekkür ederim. Aradhana geldi. Git ve onlara bak. Orada, orada! Krita Yuga denilen bu en kutlu dönemde,Guru Prensibimizi içimizde yerleştirmenin yol ve yöntemlerini anlamak için hepimiz burada toplandık. Krita Yuga. “Krita Yuga” bir şeyler yapmanız gereken bir zaman, çağ anlamına gelir – “krita: bunun yapılmış olmasıdır.” Ve sizler bu yapımın, Tanrı’nın işinin gerçekleştirilmesinin kanallarısınız.Siz Kadir-i Mutlak Tanrı’nın ve O’nun Gücü’nün kanallarısınız. Bir yandan bu itibarı, görkemi taşımalı ve bir guru olduğunuz varsayımını üstlenmelisiniz. Diğer yandan Kadir-i Mutlak Tanrı’nıza tamamıyla teslim olmalısınız. Sizin tüm saygınlığınız, otoriteniz O’ndan gelir. Ve üçüncü nokta da; O’nun bu evreni ve sizi,  bir oyun tarzında yaratmış olduğudur ki,O’nun oyununu görmeniz gerekir.Dolayısıyla, neşe hali içinizden gerçekten kabararak dışarıya taşıyor olmalı.Şimdiye dek guru ile ilgili kanı şuydu;böyle birisi asla gülmez, gülümsemez,daima kızgın bir haldedir. Bu durum, halkla hiç ilişkisi olmayan,onun yerine Himalayalar’da bir yerde kendini baş aşağı sarkıtmış halde yaşayan gurular için kabul edilen bir şeydi.Ama bizler işte burada,sevgi kabarcıklarınızın akıntısını alacak olan tüm evrenle yüz Read More …

Sol Kanal: Bilinçaltının Problemleri, Brighton 1982 Brighton (England)

“Sol Kanal: Bilinçaltı Problemleri”. Brighton (İngiltere), 13 Mayıs 1982.   (İlk üç dakikaya ait ses kaydı mevcut değil,  00:02:16 –Ses buradan başlıyor) İyi şartlanmalar. Bir şekilde,  benzer şekilde iyi alışkanlıklarınız ve kötü alışkanlıklarınız olabilir. Alışkanlıklar, yükselişinizi engelleyici veya zorlaştırıcı olabildikleri gibi, kendinizi dengelemenize de yardımcı olabilirler. Şartlanma, size her gün ilişki içinde olduğumuz maddeden kaynaklanır.  İnsanoğlu maddeyi görünce atılıp ona el koyar ve maddeyi kendi amacı için kullanmak ister.  İnsan maddenin şeklini kendi amaçları için değiştirir.  Yaşamında konfor sağlayan veya yardımcı bir şey veya bir rehber olarak, maddeye alışmaya başlar.  Maddeye olan bağlılığınız daha fazla olmaya başladıkça, doğallığınızdan da daha fazla uzaklaşırsınız çünkü ölü bir şeyle uğraşıyorsunuz. Biz, yalnızca madde cansız olduğu zaman, onunla meşgul oluruz.  Yaşadığı zaman ona pek o kadar aldırmayız. Böylelikle maddeyi kendi amacımız için kullanmaya başladığımız zaman, maddenin cansızlığı içimizde yer eder ama başka türlü nasıl var olacağız? İnsanlar şu soruyu sorabilir.  Eğer Tanrı bize maddi şeyleri vermişse ve bu madde kullanılacaksa, bizden onu kullanmamamız mı bekleniyor? Ve onlardan keyif almamalı mıyız?  Oysaki biz zevk almayız.  Aydınlanmadan önce, hiçbir maddeden zevk alamazsınız.  Aydınlanmadan önce, sadece alışkanlık geliştirebilir ve o maddenin tutsağı haline gelebilirsiniz. Bu bir prensiptir, genel ihtiyaçların hiç bir zaman tatmin edilemeyeceği şeklindeki ekonominin temel prensibidir, Bu şu demektir, bugün halı gibi bir şey satın almak istersiniz.  Tamam aldınız. Ve o halı artık baş ağrısı haline gelir çünkü o sizing malınız, ona bakmanız lazım.  İlk olarak onu sigortalatmalısınız, onun için endişelenmeniz lazım.  Ve ikinci olarak, başka bir şey almak için bambaşka bir hevese kapılırsınız. Şimdi halıyı aldınız, bu bitti.  Sonra başka bir şeye sahip olmanız lazım, ondan sonra başka Read More …

Tanrının Sevgisini Anlamak Caxton Hall, London (England)

“Tanrının Sevgisini Anlamak”, Caxton Hall, Londra (İngiltere), 11 Mayıs 1982. Son yaptığımız bir çok konuşmada Tanrı’nın Sevgisinin bedelini ödeyemeyeceğinizi söylüyoruz. Bu bazen Beni güldürür. İnsanlar O’nu asla anlayamazlar çünkü çok onlar sınırlı bir alanda yaşarlar. Onun sevgisi sınırsızdır. Bağışlaması sınırsızdır. Bu “sınırsız” ve “sonsuz” kelimelerini dahi anlamıyoruz çünkü böyle bir şeyi bilmiyorduk. Ve bir şeyin gerçek olduğunu söylemek, aynı zamanda gerçek olan bir şeyi onaylamak gibidir. Sizin bir sertifikaya ihtiyacınız yok. O insanlar bile anlamıyor. Yapaylıkla yaşıyoruz, gerçeği bulmaya çalışıyoruz, yine de yapaylığı gerçek olarak kabul ediyoruz. Yine savaşmaya devam ediyoruz, sonra da bunun gerçek olduğunu düşünüyoruz. Tekrar, bu bir şeye, yapay bir şeye ya da bir tür zihinsel projeksiyona dönüşüyor. İnsanların tüm bu sınırlı çabaları ve deneyimleri, onları çok şartlanmış bir hale getirdi, Tanrı’yı ​​anlamak kolay değildir. O tüm bu evreni şefkati ve sevgisiyle yarattı. Sizi de insan olarak, şefkati ve sevgisi içinde yarattı. Onun hiçbir şeye ihtiyacı yok ama O sever. Ve tüm bu şeylerin ötesinde seven birini, herhangi bir ödül olmadan, sadece sevgi adına sevmeyi sizler anlayamazsınız. Sadece sevgi adına sevebilen tek bir insan dahi düşünemeyiz. Ancak aydınlanmadan sonra, siz giderek büyüdükçe, sevmenin en büyük neşe olduğunu anlarsınız. Ve sonra bununla bağlantılı olarak parayı düşünemezsiniz. Bu bir şeydir, söyleyeceksiniz ama bence, “paraya ihtiyacımız yok veya para almayız” demek bile, oldukça düşük bir düzeydir. Bu çok, çok kabadır. Çünkü para ve tüm bu kavramlar çok düşük seviyededir. O bu dünyayı ondan herhangi bir meyve elde etmek üzere yaratmadı. Hiçbir şey beklemedi, bunu sadece sevdiği için yaptı. Sevgisini ifade Read More …

Shri Gruha Lakshmi Puja Sydney (Australia)

Shri Gruha Lakshmi Puja, Sydney (Avustralya), 7 Nisan 1981 Bugün evliliklerin yıldönümü ve onların kutlama yapmalarına izin verdim, çünkü Sahaja Yoga’da evlilik çok önemlidir. Kişinin evlenmesi, Sahaja Yoga için en önemli şeylerden biridir. Her şeyden önce, evlilik ile ilgili doğru düşünceleriniz varsa evlilik size her zaman bir anlayış dengesi verir. Eğer ama garip düşünceleriniz varsa, eğer sadece eğlence olsun diye evleniyorsanız ve evliliğin değerini anlamıyorsanız, o zaman bu bir şakadır, bu evlilik değildir. Fakat Sahaja Yoga’da, her şeyden önce gerçekten evliliğin önemini ve ne anlama geldiğini anlıyorsunuz. Sonra, şanslıyız ki bugün Sahaja Yoga düğünlerimiz olacak, burada evliliğin tanrısal kurallarına nasıl uymaya çalıştığımızı ve o kurallar altında nasıl evlenildiğini göreceksiniz. Burada Avustralya’da ve diğer ülkelerde de, evliliğin kutsallığının kaybedildiğini görüyorum. İnsanlar, evliliğe karşı günah işleyerek, bu tür bir şey için pek çok neslin acı çekmesine sebep olarak büyük günah işlediklerini anlamıyorlar. Bir evliliğin temelinin, sadakat olduğunu kişi anlamalıdır. Eğer orada doğruluk yoksa evliliğin anlamı da yok. Eğer vefalı olamıyorsanız, bu sizin henüz insan seviyesinde olmadığınız anlamına gelir. Bir insan, vefalı bir hayvan olmalıdır. Evlilikte biz, artık sorunumuzun geçtiğini, seçimlerimizi tamamladığımızı ve artık tek bir kişiyle yerleşik duruma geçeceğimize dair onay veririz. Ve hayatın paylaşılması, hatta çok özel hayatın da paylaşılması tek bir kişiyle olur. Yani siz, o kişiyle çok uyum içinde olmalısınız ve mutlak bir anlayışa Ve bir ile olan sadakati, kişi geliştirmek zorunda. Şimdi evliliğin, türlerimizin çoğalması için olduğunu söylüyorlar. Ancak siz başka bir tür olduğunuz için, sizler Sahaja Yogilersiniz – bu yeni bir farkındalık – aranızda ki evlilikler çok Read More …