Birthday Puja: Sahaja Yoga’yı Kalp Sayesinde Anlamak Mumbai (India)

54. Doğum Günü için yapılan Puja, Sahaja Yoga’yı Kalp Yoluyla Anlamak, Mumbai (Hindistan), 21.03.1977 … en saygıdeğer Sahaja Yogi, Yargıç Vaidya ve onun sevgili eşi. Bay Bakshi, (…bantta kesinti…) Dhumal, arkeolog Bay Gavin Brown, Hint Dili Profesörü ve Kabira edebiyatının ustası olan Dr. Pramila Sharma ve jeolog Bayan Jane Brown, onlar Cambridge Üniversitesi’nden; ve bilge başkanımız Bay Zachre, ayrıca gelip şarkı söyleme nezaketini gösteren zarif şarkıcı Bayan Shobha Gotu ve kendisi Marathi dilinde Bana şöyle dedi: “Ben başka bir şey yapamıyorum, bu yüzden Anne, Sizin için sadece iki tane bhajan söyleyeceğim.” Buraya gelen tüm Sahaja Yogiler, burada bize katılan ve Benim bu dünyevi doğum günümü kutlayan diğer herkes… Çok müteşekkirim, çok minnettarım, büyük bir neşe ve mutlulukla doluyum. Ve bunu görmekten dolayı vibrasyonlarım gözlerimden yaş olarak akıyor, bu Kaliyuga’da da, sadece vibrasyon olarak bilinen bu soyut bir şeyi onlara veren bir Anne’ye minnettar olan insanlar var. Aslında size Ben vermiyorum… Ben veremem ya da alamam, buna şaşıracaksınız. Bu sadece Benim aracılığımla yayılır. Bu Benim ‘swabhava’mdır [doğuştan gelen tabiatım]. Bu şekilde olmak zorunda, bu Benim elimde değil. Bu var olan bir ‘varlıktır’. Bunu, siz başka bir şey haline getiremezsiniz. O kendi başına hareket eder; çalışmaya devam eder. Hepinizi sevmekten kendimi alıkoymam, Beni aşar. İnsanların nefret etmeyi nasıl öğrendiklerini bilmiyorum. İnsanları sevmek için bile Benim yeterli zamanım yok. Yirmi dört saati çok daha az buluyorum! İnsanların nasıl oturup manipüle ettiklerini ve buz gibi bir tavırla nasıl nefret dolu olabileceklerini düşündüklerini, bunun nasıl olduğunu bilemiyorum. Nefretin, kendinizi ve başkalarını yok etmekten başka bir Read More …

Farklı Çakralar ve Deityleri New Delhi (India)

Farklı Çakralar ve Deityleri Hakkında, Delhi, (Hindistan) , 22 Şubat 1977. … neşenin kaynağının Özbenliğinizde olduğunu. Özünüzü aramadığınız sürece, siz Tanrı’yı arayamazsınız. Onların hepsi ikinci doğumdan bahsettiler. Vaftiz dediğimiz şey, aynı zamanda bizim yeniden doğmak zorunda olduğunuz yerdir. Vaftiz, sadece yetkisiz kişiler tarafından yapılmakta olan resmi bir işlem değildir. “Müslüman” (teslim olan) kelimesi, Muhammed Sahib bile tekrar tekrar yeniden doğuştan söz etmiştir. Benliğinizi bulmalısınız. Sorun kendimizi nasıl bulacağımızdır. “Benlik” diye bir şey var mı? Gerçekten “Tanrı” diye bir şey var mı, yoksa bunların hepsi bir efsane mi? Dini kutsal bir hayatı takip ederek kendi kurtuluşunuza ulaşacağınıza dair, var olan bir gerçek var mı? Şu ana dek, buna dair bir kanıt elimizde yoktu. Doğal olarak, günümüz bilim dünyasında, insanları kendi Benliklerini aramaya ikna etmek için, onlara her şeyin kanıtını vermek zorundasınız. Ancak bilim bize küçük bir amipten insana doğru evrimleştiğimizi söylüyor. Neden? Tanrı neden bu kadar çok zahmete girdi? Eğer Tanrıya inanmıyorsanız, buna siz doğa diyebilirsiniz. Doğa, küçük bir amipten insan yaratmak için neden bu kadar çok çalıştı? Diyelim ki biz gidip birkaç vidayı birleştirdik ve bir şeyleri halletmeye çalıştık, yoldan geçen biri şunu soracaktır: “Neden? Bu enstrümanla sen ne yapacaksın? Ne yapıyorsun?” Bu kadar evrimden sonra insan olmamızın bir nedeni olmalı ama bilim “neden” diye düşünmez, o size sadece “Bu böyle” der. Ve orada olmayan her ne varsa bilim, biz bu “Açıklayamıyoruz”, der.  Enstrüman, yani o her ne ise, varsayalım ki bu şey elektrik enerjisiyle çalışmalıdır ya da o şey her ne ise, devreye girecek olan herhangi bir enerjidir veya Read More …

Yaradılış New Delhi (India)

Yaratılış, New Delhi (Hindistan), 20 Şubat 1977 Bu gece Yaratılış ‘tan bahsetmeye karar vermiştik ama yönetimimiz bana tebeşir ve kara tahta veremedi, bu yüzden bilemiyorum, bunu çizmeden açıklamaya çalışacağım. Çok zor bir konu bu ve bunu anlaşılır kılmaya çalışacağım ama Yaratılış gibi böylesine zor bir konuya, tüm dikkatinizi vermenizi rica ederim. Bugünün en büyük kutsaması, birçoğunuzun vibrasyonları hissedebilmesidir. Ve sadece bu da değil, siz onların düşünebildiğini, sevebildiğini de biliyor ve bunu anlıyorsunuz. Bu çok büyük bir kutsama. Elbette bazılarınız buna sahip değil ama sahip olanlar, bunu vibrasyonların organize ettiğini biliyorlar çünkü onlar Kundalini’yi yükseltiyorlar, onlar şefkat içinde buna ihtiyaç duyulan yere, oraya, yani eksiklik olan o kısma gidiyorlar. Onlar anlarlar, organize ederler, onlar doğada evrenseldirler ve severler. Sorularınıza cevap verirler, onlara kimi sorular sorduğunuz zaman- siz onlardan cevap alıyorsunuz. Onlar yaşayan/canlı vibrasyonlardır. Bu vibrasyonlar Tanrı’dan gelir. Bu Tanrı, Brahma, Brahma Tattwa, yani Tanrı Prensibi olarak adlandırılır. Biz, Yaratılış sürecinin sonsuz bir süreç olduğunu söyleyebiliriz. Yani bir tohum ağaç olur ve ağaç ise bir tohum olur ve tohum (yine) bir ağaç olur ve bu böyle devam eder – bu ebedidir. Dolayısıyla bunun bir başlangıç noktası olamaz ve bir bitiş noktası da olamaz. Bu devam ediyor, ediyor ve ediyor. Bu yüzden o, farklı varoluş konumlarına sahip olabilir, buna siz “var oluş” hali diyebilirsiniz. Yani, ilk önce, sadece varlık olan, hiçbir şeyin var olmadığı Brahma’dır. Biz ‘hiçbir şey yok’ diyoruz. Hiçbir şey dediğimiz zaman, bu göreceli bir kelimedir: çünkü biz mevcut değiliz, bu yüzden de buna “hiçbir şey yok” deriz – bu göreceli Read More …

Mektup, 29 Ocak 1977 Mumbai (India)

Mektup. Bombay (Hindistan), 29 Ocak 1977. Kitabımda verdiğim bir diğer argümanda, ikinci doğumun sadece seks vasıtası ile mümkün olduğunu düşünen bir doktor hakkında ve Ben ona dedim ki, “ebeyenleriniz sayesinde siz doğdunuz, yoksa kendi aktiviteleriniz nedeni ile değil”. Şunu söylemek yani, tamamen sevdiğiniz zaman seks yapmalısınız ve bu olmaksızın sevginiz ifade edilmiş olmaz. Sevginin mutlak değerine bu nedenle meydan okunmaktadır. Ayrıca, her zaman herkesle nasıl seks yapabilirsiniz? Bu mümkün değil. O zaman insanları nasıl her zaman “tamamen” sevebilirsin? Bu o kadar aptalca ve saçma ki, böylesine boş zeminlerde tartışamam Ben.

3 günlük Seminerin 2. Günü, Dikkat ve Neşe Bordi (India)

Dikkat ve neşe, (3 günlük Seminerin 2. Günü), Bordi (Hindistan), 27 Ocak 1977. …çok fazla sallanma … ve dikkati nasıl düzeltiriz. Şimdi, dikkatin kalitesi sizin evriminizin durumuna göre değişir. Örneğin bir hayvanda… Peki insanda dikkat nereye yerleştirilir? Bu, sabit bir nokta değildir. Dikkatin yüzey ya da farkındalığın kenarı/kıyısı olduğunu söyleyebilirsiniz. Nerede farkındalık kazanırsak, dikkat o noktaya yönelir. Eğer bir benzetme yapacak olursanız, eğelenen demirin tümünün (talaşlarının) mıknatısa doğru çekilme gücü vardır. Bu gücün nerede olduğunu bulamazsınız – o her yerdedir. Mıknatıs nereye yerleştirilirse demir talaşları oraya doğru çekilir. Dikkatimiz de böyledir, biz nereye doğru çekilirsek dikkatimiz oraya gider. O tüm bedende mevcuttur, bu anlamda o herhangi bir yere yönlendirilebilir, bedenin dışına. Ayrıca bedenin içinde de, herhangi bir ağrı ya da sorun olduğu zaman, o sinirler üzerinde hareket eder, tüm sinir sistemi üzerinde akar ama beyinde bir kontrol merkezi vardır. Eğer bu merkez darbe alırsa, bilincimiz yerinde kalabilir ama dikkatimiz dağılır. Ayrıca, eğer birisi Vishuddhi Çakraya darbe vurursa, bu gerçekleşebilir. Birine vurulursa, bu daha alt çakralarda bile olabilir. O kısım dikkatini kaybedecektir çünkü siz bunu, o kısımda hissedemezsiniz. Aradaki fark şudur: eğer isterseniz, onlar uyuşmuş olsalar bile bu noktalara siz dikkat edebilirsiniz. Örneğin, eğer elim uyuşmuşsa, Ben buna dikkat koyabilirim, yani ona bakabilirim, onu düşünebilirim ama varlığımızda bir nokta vardır [ki], eğer o noktaya darbe gelirse düşünemeyiz bile, onlar bizim sadece bilinçsiz bir şekilde yattığımızı söylerler ama gözler açıktır, eller hareket eder, bacaklar hareket eder. O nokta burada bulunan Vishuddhi Çakra’dır. Ve eğer, Vishuddhi Çakranın peetha’sının içeride bulunduğu bu yerden, beynin Read More …

Seminer, 1. Gün, Sorular ve Cevaplar, Aydınlanmış Ruhlara Tavsiyeler Bordi (India)

Aydınlanmış Ruhlara Tavsiyeler, Bordi (Hindistan), 26 Ocak 1977. Sorduğunuz hususların çoğunu ele almaya çalışacağım ama bu soruların çoğunu duyduğuma çok sevindiğimi söylemeliyim çünkü bu, sorgulamalarınızın gittikçe daha süptil ve daha da süptil bir hal aldığını gösteriyor; çakraların kaba tarafını zaten biliyorsunuz ve şimdi ise, onların daha süptil formlarını öğrenmek istiyorsunuz. Şimdi, ilk olarak ele alınması gereken soru şu: “Çakralar insanoğlunda nasıl oluşur? Ne zaman? Yaşamın hangi evresinde?” çünkü ilk soru bu olmalı. Bu soru, eğer biz şunu sorarsak, “bu, bir tohumun varlığında bir primüle (baharda uyanan ilk kısım) ne zaman oluşur?” diye sormak gibi bir şey. Bir insan öldüğünde – size daha önce de söylediğim gibi, kişi tam olarak ölmez – onun sadece bir kısmı ölür ve bu çoğunlukla toprak elementidir ve geri kalan elementler ise, orada kalırlar. Bedenin geri kalanı kaybolur ve biz onu göremeyiz çünkü o (artık) tam bir insan formu değildir. O boyut olarak küçülmeye devam eder ve Kundalini bedeni terk eder ve dışarıda, bedenin dışında kalır. Ve Ruh dediğimiz Atma da bedeni terk eder ve geriye kalmış bedenin dışında kalır. Bu yeni bedenin yapısı, bizim yapımızdan farklıdır. Sönmüş bir ışığın, ışık dışında tüm bedene sahip olduğunu söyleyebiliriz ama ışık artık o bedenden çıkmıştır. Aynı şekilde, ölen bir insanda, Ruh ve Kundalini bedeni terk eder ama onlar bu bedenin etrafındadırlar. Ve bu süreci takip eden olağanüstü nitelikte, büyük bir prosedür vardır.   Bedenin farklı unsurlar içinde nasıl kaybolduğu da inanılmazdır ama her şeyden önce biz şunu görelim; bu şekilde kalmış olan bedenler Pretalok (ölüler diyarı) dediğiniz şeye Read More …

Samarpan, Teslimiyet Bharatiya Vidya Bhavan, Mumbai (India)

Samarpan: (Teslimiyet), Bharatiya Vidya Bhavan, Mumbai (Hindistan), 03.01.1977 [English Transcript] Bu eylemsizliktir. Biz bunun nasıl yapmalıyız dediğinizde, o zaman bunun Sahaj olmadığını düşünüyoruz. Ben hiçbir şey yapmıyorum diyerek geri dönemezsiniz. Nasıl diyerek, her zaman ileri gidiyorsunuz, ileri gidiyorsunuz,? [Hindi to English Translation] Nasıl yapılır? Nasıl ileriye gidilir? Bu olayın bilince doğru gerçekleştiğini kabul etmekle ve bunun gerçekleşmesini bu bilincin kendisi yapar. Bizler herhangi bir çaba göstermeye çalışmayı tamamen bırakmalıyız. Bizler bu Akarma’da olduğumuz zaman ancak bu bilinç gerçekleşir. Bu da, sizin tamamen hiçbir şey yapmanıza gerek olmadığı anlamına gelir. Bu insanoğlu için oldukça zor bir iştir. Eğer başka hiçbir şey yoksa, insan düşünmeye devam eder. Ancak bu olay gerçekleştiği zaman, düşünceler de durur çünkü şu ana kadar hangi günlük spiritüel uygulamayı takip etmiş olursanız olun, şu veya bu eylemi yapmalısınız ve tüm bu eylemler sizi dışarıya taşıyacaktır. Sahaja Yoga içeride gerçekleşen bir olaydır. İnsanlar nasıl teslim olacaklarını sordukları zaman, bu çok açıktır, sizin hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur, siz teslim oldunuz. İnsanoğlu bugüne kadar hiçbir zaman bu yönde bu hızla yürümemişti. Yani bu onun için yeni bir şeydir ve onun hiçbir şey yapmasına gerek kalmayacak yeni bir yoldur. Olaylar kendi kendine gerçekleşir. Çünkü o kişi  çok şey yapmıştır ve kendi iç dünyasından çok uzaklaşmıştır ve bu yüzden böyle bir insanı içeriye/kendi içine  çekmek çok zordur. İşte bu nedenle bazılarının Kundalini’si bir anda uyanır, bazılarının ise uyanmış Kundalini’si bile tekrar aşağıya düşer. Hiçbir şey yapılmamalıdır, bu teslim olmaktır. Bu noktaya ulaştığınızda hiçbir şey yapmanıza gerek yoktur. Hiçbir şey söylemediğiniz yerde, siz Read More …

Ölülerin Ruhları Mumbai (India)

“Ölülerin Ruhları”. Bombay (Hindistan), 22 Aralık 1976 Şimdi, modern bir insan için soru, (ölü) ruhların var olup olmadığına inanmaktır. Çünkü hiç bilinmeyen bir alan bu ve bu bilinmeyen alan, tamamıyla keşfedilmeden her zaman için, bu sanki Tanrısal bir şeymiş gibi bir sanrı yaratmaktadır. Bu nedenle bizler ölü ruhları da  bilmeliyiz – onların kim olduğunu, nasıl hareket ettiklerini ve nasıl çalıştıklarını. Şimdi, birçok kişi “ruhlara inanmıyoruz”, diyebilir. Siz inansanız da, inanmasanız da onlar oradalar. İsa, bir yalancı değildi, ölü ruhları bir insandan çıkartıp, domuzun içine koydu ve şunu açıkça söyleyen kişi Oydu, “ruhlardan uzak durun.” Ruhlar insandır. Eğer istersek yarın ruh olabiliriz. Öldüğümüzde, aslında tamamen ölmüyoruz. Sadece, görünür olmamız için bizi yaratan toprak elementi, ya da o ki, ….. diyebiliriz ki, Jala Tattva (Su Prensibi) kaba bir formda, – sadece bu kısım ölür, gerisi kalır ve bu bizim Preta loka (Preta-ayrılmış, ölmüş   Loka- dünya, alem) dediğimiz alana gider ve orada bir fetüs (cenin) boyutuna gelene kadar ya da siz buna çok küçük bir fetüs da diyebilirsiniz, bu boyuta gelene dek küçülmeye ve küçülmeye başlar. Orada bekler. Fakat bazı insanlar öldükleri zaman, onlar tatmin olmamış ruhlardır. Sanskrit dilinde biz onlara Atrupta atma [her zaman bir şeyler isteyen, kolay tatmin olmayan ruh]  diyoruz. Bunun anlamı ise şudur, onlar yaşamlarında bir şeylere çok fazla takılmış durumdalar ve hedeflerine ulaşmadan öldüler. Örneğin, bir anne doğum sancısı sırasında ölür, çocuğu doğar, anne çocuğunu görür ve ölür. O kişi (anne) çocuğun bakımı için endişe duyar. Bir baba aniden bir kazada ölür. Çocukları geride kalmıştır ve çocuklarına bakılması Read More …

Public Program, Dhyan Kaise Karein, Nasıl Meditasyon Yapmalı Mumbai (India)

Halka Açık Program, Dhyan Kaise Karein, “Nasıl Meditasyon yapmalı”. (Hintçeden tercüme edilmiştir), Bombay (Hindistan), 29 Mayıs 1976. Sizlere Dadar`da bunun Sahaja Yoga`da nasıl olduğunu anlattım, sizler ilk önce Tadatmya (Divine ile bir olma) konumuna ulaşırsınız. Tadatmya`dan sonra kişi, Samipya (Tanrıya yakın olma) konumuna ulaşabilir ve bundan sonra da Salokya konumuna (Tanrıya eşlik etmek). Ancak tadatmya elde edildiğinde, kişinin ilgisinin kendisi değişir. Kişi deneyimlerine bağlı olarak Tadatmya konumuna ulaşınca, hemen Salokya ve Samipya konumunun derinlerine gitmeyi arzu etmez. Bu şu anlama gelir, vibrasyonlar ellerinizde akmaya başladığı zaman ve başkalarının Kundalinisini hissedip, onların Kundalinisini yükseltebildiğiniz zaman, chittanız (dikkatiniz) başkalarının Kundalinisini izlemeye ve kendinizi anlamaya yönelir. Kendi çakralarınızın durumunun farkında olmayı ve başkalarının çakralarını anlamayı istersiniz. Eğer gökyüzüne doğru bakarsanız, görebilirsiniz – bulutlar olsa bile –Kundalininin, bir çok şeklini göreceksiniz. Çünkü şimdi dikkatiniz Kundaliniye yöneldi. Kundalini hakkında her ne bilmek isterseniz, her ne görmek isterseniz, her ne arzunuz varsa, bunlar gözlerinizin önüne serilecektir. Kundaliniye olan ilginiz büyür ve bütün diğer ilgiler kendiliklerinden kaybolurlar. Şunu anlamaya çalışın: Yetişkinliğe kendi çocukluğunuzu arkanızda bırakarak girmeniz, sizler yetişkinler olarak yaşamınızda bazı ilgi alanlarına sahipsiniz, işiniz, mesleğiniz, karınız, aile. Sadece bunlarla ilgilenirsiniz ve çocukluğa ait diğer tüm alakalar geride kalırlar, eski deneyimler unutulup giderler ve dikkatiniz yeni deneyimlere yönelir veyahut bunu şöyle anlamaya çalışın, varsayalım müzikle ilgilenmeyen bir kişi var, o bir şekilde müzikle, klasik müzikle ilgilenen birisi olur ve sonra da klasik bir müzik konseri olmayan hiç bir şeyden hoşlanmaz. Sizin Sahaja Yogadaki durumunuzda buna benzer şekilde olmalıdır. Diğer alışkanlıklarınız ve ilgilerinizle alakalı olarak diyebiliriz ki, bunlar Read More …

Ruhsal Evrimde Dilin, Görmenin ve Ayakların Rolü New Delhi (India)

“ “Ruhsal Evrimde Dilin, Görmenin ve Ayakların Rolü”. Delhi (Hindistan), 2 Nisan 1976. Ben, bir Anne ve bir Guru olmanın ne kadar zor olduğunu anlatıyordum çünkü her ikisi de birbiri ile çokça çelişkili işlevlerdir ve özellikle de kurtuluşunuzdan sorumlu olmak isteyen bir kişi için, Moksha Dayini (Kurtuluş Bahşeden) olmak son derece zordur. Çünkü yol o kadar… , o kadar hassas ve o kadar tehlikeli ki, hepinizin kendi başınıza buna gelip,  karşıya sizin geçmeniz gerekiyor. Eğer şu tarafa veya bu tarafa düşerseniz, bu sizin için bir felaket olur. Tırmanışınızı izliyorum ve bir Annenin kalbi ve bir Gurunun eliyle, sizin yukarı çıktığınızı görüyorum ve sonrasında düşen insanları görüyorum. Onlara “Yukarı gelin” demeye çalışıyorum. Bazen bağırıyorum. Bazen onları yukarı çekiyorum. Bazen onları seviyorum ve okşuyorum. Sizin üzerinizde ne kadar çalıştığımı, sizleri ne kadar sevdiğimi, kendi içinizde yargılayabilirsiniz ama asıl önemli olan sizin kendinizi ne kadar sevdiğinizdir. Size bir Sahaja Yogi için, her şeye şahit olma gücü tarafından karar verilmesi gerektiğini söylemiştim. Artık şahit olma gücü susuyor, o konuşmuyor. Eğer siz çok konuşkan bir insansanız, bunun size pek bir faydası olmayacaktır. Dengeye gelmeniz gerekiyor. Ben bu enkarnasyonda ilk kez konuşmaya başladım ve bu tür konuşmaya alışkın olmadığım içinde çok rahatsız oluyorum. Bu nedenle sizlerin, konuştuğunuzu hissetmediğiniz sürece, konuşmamanız gerekir. Ve çok az cümle, sonuç. Daha önce de söylediğim gibi dil, tüm dikkat dağıtıcı organların efendisidir. Eğer dilinize hâkim olabilirseniz, bir bakıma hepsine hâkim olmuşsunuz demektir. Çünkü her şeyin latif olması gerekiyor. Mesela siz bir kadına bakıyorsunuz. Eğer o kişi latif değilse de, güzel olabilir Read More …

Gudi Padwa, Delhi 1976 New Delhi (India)

Gudi Padwa, ” Düşüncesiz farkındalık içinde Meditasyon”. Delhi ( Hindistan), 30 Mart 1976. Meditasyon yapamayız. Yalnızca meditasyon konumunda oluruz. Meditasyon yapacağız dediğimizde bunun bir anlamı yoktur. Bizim meditasyon konumunda olmamız gerekir. Ya evinizin içinde olursunuz ya da dışında. Evinizin içinde durup, ‘ben şimdi evimin dışındayim’ diyemezsiniz. Ya da evinizin dışında olup, ‘şimdi evimin içindeyim’ diyemezsiniz. Işte aynı şekilde, biz ….siz üç boyutlu (duygusal, fiziksel ve zihinsel) dünyanızın içinde hareket edip duruyorsunuz. Içinizde değilsiniz. İçinizde olmak düşüncesiz farkındalik konumunda olmanız demektir. Bu durumda artık yalnızca içinizde olmakla kalmayacak, yalnızca düşüncesiz farkındalık konumunu yaşamayacak, aynı zamanda da her yerde olacaksınız. İşte bu, öyle bir yer …… Çünkü bu artık sizin evrensel bir konumda olduğunuz yer. İşte oradan Yaradanla bağlantıya geçersiniz, işte oradan, her bir maddeye nüfuz eden güçle, hareket halindeki her planla, duyguyla ve düşünceyle bağlantıda olursunuz. Bu eşsiz dünyayı var eden her bir elemente nüfuz edersiniz. Bütün dünyaya, gökyüzüne, ışığa ve sese nüfuz edersiniz, bir olursunuz. Bütün bunlar çok yavaş olur. İşte o zaman ‘ben meditasyon yapıyorum’ dersiniz. İşte bu evrensel bir varlık olma halidir. Burada kendini hareket ettirme hali yoktur. Bu artık kendi yükünüzden kurtulma halidir: şimdiye kadar hareket etmenize engel olan şeylerin ağırlığından kurtulma ve kendinizi bütün bunlardan özgürleştirme halidir. Meditasyonda, düşüncesiz farkındalık konumunda olmak için kendinize izin vermeniz gerek. Orada bilinçsiz olma durumu (unconscious, Achetana) devreye girecek ve her şeyin idaresini ve kontrolünü alacaktır.  Ve siz artık her şeyin üzerinde bir konumda olacaksınız. Achetana yapacak bunu. Nereye gitmenizi istiyorsa, sizi oraya götürecektir. Her zaman düşüncesiz farkındalık konumunda olmamız gerekir. Mümkün olduğunca çok Read More …

Mektup, 20 Mart 1976 Mumbai (India)

Mektup,  20 Mart 1976 İlk önce, ilk arayan tarafından yolun bir modeli oluşturulur, bu büyük bir özen ve sevgiyle yapılmalıdır ve tüm harita hazır olduğunda, siz  en kısa yolun hangisi olduğunu bilirsiniz. Bu bilgi daha sonra bilinçdışının bir parçası haline gelir ve bu da bunun çok daha hızlı olmasına yardım eder…. Bilinçdışı, bilinçli varlığın tüm bulgularının kaydedilmesi rolünü oynar ve hem Sahaja Yogilerin hem de Adi Shakti’nin bulgularına göre hareket eder.

Seminer, 1. Gün Cowasji Jehangir Hall, Mumbai (India)

Seminer, 1. Gün, Cowasji Jehangir Salonu, Mumbai, Hindistan, 19.03.1976 Sahaja Yogi: Bu, 19 – 21 Mart 1976 tarihleri arasında Cowasji Jehangir Salonunda [Mumbai] düzenlenen üç günlük bu seminer vesilesiyle, Kutsal Shri Mataji tarafından verilen tavsiyelerin kaydıdır. 19 Mart 1976. Shri Mataji: Çok uzun bir aradan sonra yeniden bu salonda toplandık. Sahaja Yoga henüz başlangıç aşamasındayken, bu salonda bir program düzenlemiştik. O zamandan beri, Tanrı’nın lütfuyla Sahaja Yoga, Sahaja Yogilerin zihinlerine yerleşti. Sanki yağmur aç toprak tarafından emilmiş gibi. Sahaja Yoga, yüzeysel olan ve kendi içlerinde, tüm arayış içinde olanların olanca ciddiyeti ve arzusu içinde aramayan insanlar için değildir. Bu, Tanrıyı kitaplarda arayan insanlara yönelik değildir. Çünkü Tanrı orada değildir. Bu Tanrı’ya ulaşabileceklerini düşünen insanlar için de geçerli değildir. Onlar kendi çabalarıyla, bizim ‘inatçılık’ dediğimiz bu aşırı ‘hatha’larıyla (zorla, güç kullanarak), Tanrı’nın lütfunu kazanabilirler. Bu, her zaman O’nu yürekten isteyen insanlar içindir. Ve O’nu aramak, hakikat içindir ve gerçek içindir. ‘Sahaja’ – bunu size defalarca anlattım, ‘Saha’ kelimesi ‘içinizde’ anlamına gelir ve ‘ja’ ise ‘seninle doğan’ anlamına gelir. Size defalarca ‘sahaja’nın ne olduğunu detaylı bir şekilde anlattım. Bu, varlığınızın Tanrı’nın lütfunun sonsuz alanına doğru ‘kendiliğinden’ büyümesidir. Bizler Tanrı’nın Krallığına girmeliyiz. Sözle değil, eylemle değil, bu deneyimin gerçekleşmesi olmalıdır. Eğer siz süregelen kurnazlıklardan ve ruhsal hokkabazlıklardan memnunsanız, o yolu izlemeniz ve orada kaybolmanız daha iyidir. Fakat Sahaja için, siz ciddi ve gerçek bir arayan olmalısınız. Aramanız sırasında yaptığınız hatalar, her ne olursa olsun, bunlar Tanrı tarafından affedilecektir çünkü O, tüm bu hataların cehalet nedeniyle yapıldığını biliyor. Burada bunu bilen bazı Sahaja Yogilerimiz Read More …

Mahashivaratri Puja: Utpatti – Adi Shakti aur Shiva ka Swaroop Mumbai (India)

Mahashivaratri Puja, Utpatti – Adi Shakti aur Shiva ka Swaroop, Mumbai, 29.02.1976 Daha önceleri size kökenden bahsetmiştim. Çünkü bu Maha-Shivratri gününde Shivji hakkında konuşmak istediğimiz zaman, bu Onun başlangıcı, Onun kökeni ile başlar. O nasıl bir kökendir ki, bu Tanrı’nın ilk formu anlamına gelir. O, Bramha tarafından aydınlatıldığı zaman, tezahür eder. O zaman O’na “Sada (Ebedi olan) Shiva” denir. Bu yüzden Shivji (Formsuz halini düşünün), başlangıç olarak bilinir. Bunu şöyle anlamaya çalışın, bir ağaç, tam olarak tezahür etmeden önce, onun tohumu incelenir ve aynı nedenden dolayı, ona “bija-swaroop” (tohumun şekli) denmelidir. İşte bu yüzden Shivji’nin büyük bir önemi vardır. Bundan sonra, O’nun kendi içindeki tezahüründen sonra, Shakti kendi formu içinde gelir ve O Adi Shakti olarak bilinir. Aynı Adi Shakti, adı Bramha, Vishnu ve Mahesh olan, yani Shiv (kelime anlamı hayırlı, lütufkar, iyi huylu, nazik) Shankar (Yok edici, Rudra formuna gönderme) olduğunu bildiğiniz Tanrı’nın bu üç formunu tek tek aydınlatır. Bu durum, tek bir elmasın bu üç niteliğini, Adi Shakti’nin filtre ettiği anlamına gelir ve Kıyamet Gününde tüm yaratılış, tüm bu tezahür etmiş dünya, aynı Bramha ile birleştiği zaman dahi, Sadashiva orada bulunur ve O’nun bağlantısı, Tanrı’nın bu asla tezahür etmeyen kısmıyla, yani var olmayan kısmı ile birlikte devam eder. Tanrı’nın tezahür eden güçleri, O’nun Varlığından çıkar ve bu tezahür etmeyenler ise, her zaman var olmuş olarak kalırlar. Sadashiva’nın bu yeri, kırılabilir, parçalanabilir bir elmas gibidir, bu küçük parçacıklara ayrılabilir ama yine de parlamaya devam eder. Onun parıltısı asla yok olmaz. İşte Sada Shiv’in durumu budur. Sada Shiva sayesinde bir Read More …

Kundalini’nin Betimlenmesi New Delhi (India)

Halka açık program, “Kundalini ‘nin Betimlenmesi”, Delhi (Hindistan), 23 Ocak 1976.  Saygıdeğer Yargıç Tatachari, Delhi yurttaşları  ve Sahaja Yogiler, bizler şimdi tarihin öyle bir noktasındayız ki, Tanrısal  gücün varlığını kanıtlama gerekliliği, kaçınılmaz bir hale geldi.   Her şeyi kapsayan bu güç hakkında okuduk. Shastralarımızda (kutsal yazılar), içimizden geçen, bu evrende tezahür eden her bir parçacığın içinden akan bu Tanrısal güç hakkında ayrıntılı açıklamalar bulunmaktadır ancak şimdiye dek, çok az sayıda insan, bu Tanrısal gücü hissetmek üzere Tanrısal aleme girebilmiştir.  Bu kişiler o kadar yüksek bir seviyede doğdular ki, onlar insanların geri kalanıyla iletişim kuramadılar. Onlar sadece ilahiler söylediler ve bu şarkılar, bu ilahi gücün varlığını hiçbir zaman hissetmemiş olan insanlara taşındı ve o insanlar da, bu sanki bir gerçek diye hissettiler. Size daha önce de anlattığım gibi, bu insanoğlunun sonsuzluğa atlamak için bir arayışıydı ama sonlu olan akılcılık ve anlayışla, insanoğlunun Buddhi’si (spiritüel uyanış) sonsuzluğa nüfuz edemedi. Bu yüzden her şey mekanik bir süreç haline geldi, dinler önemini yitirdi ve insanlar dinlerin söylediklerine ya da Tanrısal güce inanamaz bir hale geldiler ama insanların Tanrı’nın Krallığına kitlesel bir şekilde girerek, O’nun varlığını içlerinde kalp çarpıntısı şeklinde hissetmelerinin zamanı geldi.  Onun size söylediği gibi, 1970 yılında Ben, insanların uyanmış arayanlar dahi olmadıklarını fark ettim. Ve işte bu yüzden tüm bu hatalar işlendi çünkü 10. katta doğmuş olanlar, birinci katta bile olmayan insanlara bir açıklama yapamadılar.   Bu insan aydınlanmasını ve bu şeyin neden oluştuğuna dair sebepleri Ben anladığım zaman, çeşitli insanlar üzerinde çalışmaya başladım ve onların uyanış yolu üzerindeki sorunlarını öğrendim. Bunu yaparken, iki Read More …

Dikkatinizi kendi üzerinizde tutun Mumbai (India)

Dikkatinizi kendi üzerinizde tutun, Bombay (Hindistan), 21.12.1975. [Hintçe’den İngilizceye yapılmış çeviri]. Sahaja Yogilerin sevgisi o kadar güçlü ki, konuşacağım şeye dair kelimeleri bulamıyorum… Bugün tüm dünyada, Sahaja Yogilerin kendi evrimlerine doğru ilerlediklerini biliyor olabilirsiniz. Birçok Sahaja Yogi çok yüksek bir konuma ulaştı, neşenin kaynağı onların içlerinde akıyor. Bazıları süptil bir hale geldiler ve onlar özel bir şekilde aktif hale geldiler ama şunu görüyorum, her ülkede onların kendilerine has bir tarzları yada şartlanmaları var… insanoğlu her yerde aynıdır… ve Sahaja Yoga, dışarıdan gelenle hiçbir bağlantısı olmayan bir şekilde, doğuştan gelen bir varoluş halidir. Yine de bizim Kundalini olarak bildiğimiz ve doğanın bir formu olan ‘Dikkat’, ….. bulunduğunuz tüm ülkelerin, aldığınız tüm doğumların, baştan sona dek geçtiğiniz yolların ve siz hangi konumları deneyimlediyseniz,  bunların teyp kayıtlarına Kundalini sahiptir …. her bir ülkenin insanlarının biraz farklı olduğunu görmemin nedeni budur. İnsanoğlunun ‘illüzyon’ olan her şeye bu kadar kapılması… ve gerçeği yakalayabilme hususunda, bu kadar kibirli olması çok şaşırtıcıdır. O kadar tembeldir ki… bunu o kadar zor bir şekilde kabul eder ki… ama o gerçek olmayana, çok kötü bir şekilde tutunmaya devam eder. Bu yüzden de, Benim için çok şaşırtıcı bu. Başlangıçta insanın adını, köyünü, konumunu ve tüm bu dereceleri önemli gördüğünü düşünürdüm ama bunun, onları bu kadar derinden etkilediğini görmek, insanı hayrete düşürüyor. Her şey yok olur olmaz…. tüm bu yanılsama/ilüzyon silinir silinmez… dikkatimizi daha hafif ve daha da hafif bir hale getiririz. Sahaja Yoga’da bu ‘dikkat’ gidip Tanrı ile birleşir. Bu ‘dikkat’ her yerde mevcut olan,  aydınlanmış Param Chaitanya’nın içinde çözünür. Doğanın Read More …

Sushumna’nın her iki yanında (birbirine) paralel şekilde dikey olarak uzanan iki tane zihnimiz var. Bharatiya Vidya Bhavan, Mumbai (India)

Public program 3.Gün, Mumbai, Hindistan, 19.02.1975 Dün size Kundalini’nin omuriliğimizdeki yerini, neden orada bulunduğunu ve onun işlevlerinin neler olduğunu anlattım. Tanrı, insanı kendi suretinde yaratmıştır ve dün size anlattığım tüm bu şeyler, ilk önce yaratılan her şeyin içinde var olduğu ve Tanrı’nın bir niteliği olan Virata’nın bedeninde inşa edilmiştir ama insanda bu kundalininin ne şekilde geldiğini görelim. Dün size söylediğim gibi, vücutta üç tane güç vardır ve bunlardan en önemlisi, bizim süper-insan şeklinde bir varlığa dönüşmemize yardımcı olan ve Mahalakshmi olarak enkarne olan merkezi/orta güçtür. Size orta kısımda gösterdiğim bu kanal, Sushumna olarak bilinir ve göbek noktası ile kundalini’nin bulunduğu yer arasında bir boşluk  vardır. Kanalın bu kısmının veya enerjinin buraya yerleştiği söylenebilir ve kundalini siz, size aydınlanma verebilecek biriyle tanışma şansı elde edinceye  kadar kullanılmaz ve bu, kundalininin yükseldiği tek zamandır. Bu ikisi içimizde psikolojik olarak mevcuttur. Kişi, düşünmemizi sağlayan yapıcı bir güce sahiptir ya da buna bilinç öncesi/bilinç eşiği (yani belirli bir anda bilinçte bulunmayan ama kolaylıkla anımsanıp hemen bilince çağrılabilen şey) diyebiliriz, Mana (yani doğuştan gelen eğilimler veya arzu veya dürtü), her an bilinçli zihinden bir şeyleri alıp, bilinçaltına koyan postacıdır. Mesela Beni dinliyorsunuz, Bana dikkat ediyorsunuz. Ben bir şeyden bahsediyorum, siz onu Benden alıyorsunuz ve o, sizin geçmişinize gidiyor. Yine, siz Benden alıyorsunuz ve o geçmişe gidiyor. Yani diğeri sizin tüm deneyimlerinizi bilinçaltı zihinde depolarken, bu ise, bilinç öncesi zihni temsil eder. Sushumna’nın her iki yanında (birbirine) paralel şekilde dikey olarak uzanan iki tane zihnimiz var. Bu, Tanrı’yı arayan insanların çoğunun anlamadığı en büyük gerçeklerden birisidir. Read More …

Meditasyon ve Dua, Tanrıya Dua, Dhyan Aur Prathna Mumbai (India)

1975-02-09, Meditation and Prayer, Mumbai Meditasyon ve Dua, Mumbai, 1975-02-09, The most important part of Sahaja Yoga is that, to progress in it, you have to meditate. Meditation is very important. Even if you don’t do anything else but meditate, you can progress in Sahaja Yoga. As I told you, this is a new path, a new dimension. A new thing. In which you have jumped in. In your mind, in that Sea you have gone in. But if you want to get inside of it, you have to meditate. Some people say, Mother I don’t get time to meditate. Modern man has clock now a days to save time. But he doesn’t know what is he saving time for? That he doesn’t know. The time is being saved for Sahaja Yoga. There was this gentleman who wanted to go to London. He was saying, Mother please get me the ticket, talk to someone in air India, please let me go there, I have to go through this plane only. Mother asked : «  what’s the matter, what is important ? » He said : « Mother I must go there I have to save time. » « What’s the matter, why are you saving time to go there? » « Mother because there is a special dinner and then there is a ballroom. » Just remember that the watch on your hands is just for Sahaja Yoga. For a person who spends his whole time in Sahaja Yoga, it Read More …

Sahaja Yogilerle konuşma: Sahaja Yoga’dan başka bir şey düşünemem. Mumbai (India)

Yogilerle konuşma. (Hintçe), Mumbai,(Hindistan), 25 Ocak 1975. Sahaja Yoga ortaya çıktı ama bir insanın Sahaja Yoga’yı anlaması o kadarda kolay değildir. Eğer Sahaja Yoga gibi harika bir şeyi siz bu kadar kolay elde ederseniz, onun büyüklüğü, onun değerlendirilmesi, Shakti’ye duyulan saygı, Shakti’ye olan bağlılık, onu zihnin tamamında ve kendi içinizde onu bütünüyle entegre etmek için gereken sıkı çalışma, tüm bunlar eksik olacaktır. Bu yüzden çoğunun çok sıradan olduğunu fark ediyorsunuz ama diğer swami-jilerin (Hindu din büyüğü) insanları nasıl değerlendirdiklerini ve onları nasıl sömürdüklerini bilirsiniz. Sizden para alıyorlar, size ağır işler yaptırıyorlar, sizi tepe üstü durduruyorlar, bedensel işler yaptırıyorlar, size şu ya da bu ağır işleri yaptırıyorlar ki egonuz biraz olsun tatmin olsun ve siz de bu şeye bağlı kalın. Ayrıca para vb. gibi sahip oldukları her şeyi bu swamijilere veren ve sonrada Swamiji’nin evini süpüren insanları da görmüş olabilirsiniz. Kişi Sahaja Yogayı o kadar kolay şekilde alır ki, onlar Sahaja’ya karşı kayıtsız kalırlar. Sanki gözlerini o kadar kolay almışlardır ki, gözler sıradan bir şeydir, onlar bu gözlerin kıymetini bilmiyorlar ama gözle ilgili bir sorun yaşadığımız gün, ‘Aman Tanrım’ diyeceğiz. İşte bu yüzden insanın zorluklar yaşaması gerekir. Eğer hiçbir zorlukla karşılaşmazsa, Sahaja Yogi bununla hiç ilgilenmeyecektir. Zorlukların ne kadar süreceği size bağlıdır, siz onlara tutunana kadar bu orada olacaktır, bu konuda ne yapılabilir? Bilirsiniz, kimi insanlar vardır, onlar bir kez farkına vardıklarında, farkına varırlar; bu onlara dokunmayacaktır. Onlar hiçbir zaman bir zorluk çekmeyeceklerdir; bu onların önceki hayatlarındaki Punya’lardan (iyi işler) kaynaklanmaktadır. Onlarında, tetikte kalmaları gerekir. `Biz hiçbir zorlukla karşılaşmadık, yani biz Read More …

Teen Shaktiya (Üç Güç) Mumbai (India)

“Teen Shaktiyan” “Üç Güç”, Seminer ve Toplantı, 21 Ocak 1975, Mumbai (Dadar) [Hindi to English Translation v1] “Teen Shaktiyan” “Üç Güç”, Seminer ve Toplantı, 21 Ocak 1975, Mumbai (Dadar) Tıpkı bir bahçıvanın bahçesini ekip biçmesi, sevgiyle sulaması ve ardından bahçede ne kadar çok çiçek açtığını izlemeye devam etmesi gibi. Bir bahçıvanın bunu izlerken aldığı bu keyif anlatılamaz. ‘Krishna’ isminin anlamı tarımla ilgilidir. Bildiğiniz gibi ‘Krishi’ tarım demektir. Krishna’nın zamanında tarım vardı ve İsa’nın yaşamı boyunca da bu topraklar onun kanıyla sulandı. Bu dünyanın verimli toprakları daha öncede pek çok enkarnasyon tarafından süslenmişti. Şimdi Kaliyuga’da, kendi çiçeklerinin kokusunu hissetmek için, bu çiftliğin çiçek açmasına tanık olmanın zamanı geldi. Bütün dünya, tüm yaratılış, tüm doğa faal olduğu için, ellerinizden akan vibrasyonlar da, aynı kokudur. Ama bugün çiçek açmak ve içinizdeki bu koku dünyaya yayıldıktan sonra, bu çamura, illüzyon dünyasının tüm bu pisliğine son vermek üzere asırlar öncesi seçilmiş olan çiçekler, sizlersiniz. Başlangıçta, “bu nasıl mümkün olabilir ki?” gibi görünüyor? Anne harika bir şey anlatıyor ama bu bir seridir (arka arkaya süregelen), bu sürekliliği olan bir süreçtir. Ve hedef önünüze geldiğinde, o zaman bu hedefin neden geldiğini düşünmek, “bu nasıl geldi?, Bu nasıl mümkün olabilir ki?”, demek. Yürürken hedefe ulaşmadınız mı? Aradığınız zaman, hedefinize ulaşmayacak mısınız? Ama ulaşıldığı zaman ise, bundan neden şüphe duyulsun ki? Bugün size üç güçten bahsetmek istiyorum: Tanrı sadece birdir, iki tane değildir. Ben birim, çok sayıda değilim ama Ben sizin Mataji’nizim, kocamın karısıyım, çocuklarımın annesi, sizin Tanrısal Annenizim, onların dünyevi annesiyim. Aynı şekilde, Tanrı’nın da üç niteliği vardır. Read More …

Shri Dattatreya Jayanti üzerine Seminer, 3. Gün Birla Kreeda Kendra, Mumbai (India)

Shri Dattatreya Jayanti üzerine Seminer, 3. Gün, (Hindi), Mumbai, 09.12.1973 Bugün Shri Datta Jayanti (doğum günü) yüzüncü yıldönümü. Bugün çok harika bir gün. Bence bugüne sadece O’nun lütufları sayesinde gelindi, Sahaja Yoga, sizlerde çiçek açtı. Tüm Guruların Gurusu – Adi Guru Shri Datta Maharaja. Onun önünde eğiliyorum, O Benim de Guru’mdur. Birçok doğumum boyunca, Sahaja Yoga konusunda Bana yeterince şey öğretti. Ve sırf bu yüzden, Ben bu doğumda da bazı çalışmaları yapabildim, Gurur Brahma Gurur Vishnu Gurur devo Maheshwara, Guru sakshat Parabrahma Tasmai Guru dev namah, Ben bunu yapmaya devam ettim.’ Zamanla Adi Shakti tüm evreni yarattıktan sonra, evreni yarattı. Nasıl ki bir Kral kendi krallığını geniş bir bölgeye yayar ve ardından kılık değiştirerek dünyayı görmeye gelirse, Adi Shakti de birçok kez bu dünya üzerinde enkarne oldu ama Adi Shakti ne kadar üstün olursa olsun, Onun hâlâ bir insan Guru’ya ihtiyacı vardır. İnsanın yeri, hâlâ o güçten daha üstündür. Eğer Shakti bir insan formu almak zorundaysa, o zaman Onun, ancak babası, bazen erkek kardeşi, bazen de bir oğlu olduktan sonra bu dünyaya gelmesi gerekir. İlk olarak, tüm evrenin Brahma, Vishnu ve Mahesha tarafından yaratıldığını anlamaya çalışın. O sırada, içinde sıkışıp kalmış olan bu insanları dünyaya çıkarmak için Adi Shakti’nin aklına bir fikir geldi ve eğer bu üç prensip bir şekilde birleştirilirse ve Shri Ganesha’nın çocuksuluğu ve masumiyeti onun tarafından özümsenebilirse, o zaman onlardan büyük bir görev yapması gereken bir Guru oluşturmak mümkündür. O (Adi Shakti) Sati (Çileci) Anusuya (kıskançlıktan uzak olan) formunda enkarne oldu. O, tüm dünyada insanlığın kurtuluşunu düşünen Read More …

Öneminizi anlayın Mumbai (India)

Öneminizi anlayın, Mumbai (Hindistan), 3 Eylül 1973 (Hintçeden çeviri) İçinizde çok yakın bir süre önce aydınlanma almış pek çok kişi var. (Burada) Aydınlanmalarını daha birkaç gün önce almış olan bazı insanlar ve aydınlanmalarını uzun bir süre önce almış olanlar ve kişinin kendi bilincinin ne olduğunu ve bunun nasıl çalıştığını anlamış olanlar da var. Bu nasıl çalışır? Ve bizler bunu kabul etmeye nasıl devam edeceğiz? Burada üç türden insan birden bulunduğu için, bazı noktaları tekrarlamam ve bu sayede aydınlanma ne demektir, aydınlanmış bir kişinin nitelikleri nelerdir, bunları anlayabilmeniz için size anlatmam gerekecek. Geçen sefer de, aydınlanmış bir kişinin niteliklerinin neler olduğu hakkında pek çok şey anlatmıştım. Ve sırada olan, aydınlanmış halimiz içinde bizler nasıl olmalıyız? Bu şekilde size, bu üç kategoriden bahsedeceğim. En azından şu yapılmalıdır, şu ana dek her ne okuduysanız, burada da ne okuduysanız, şu anda bunları unutun. Her şeyden önce soru şudur: Aydınlanmanın anlamı nedir? Ayağıma kadar geldiğinizde pek çok kişiye, aydınlanmalarını almadıkları söylendi ve pek çok kişiye aydınlanmalarını aldıkları söylendi. Bu da her şeyden önce aydınlanmanın, dıştaki bedeniniz, zihniniz ya da aklınızla bir alakası olmadığı ve bazı insanların bağlantı kurduğu, bazılarının ise kuramadığı ve bunun sizin içsel varlınızla bir bağlantısı olduğu anlamına gelir. Aydınlanmanız sırasında, ayaklarımın dibinde olduğunuz sırada, o sırada elleri üzerinde bunu hissedenler, akışın ellerine daha büyük bir güçle geldiğini hissederler ve siz de ayaklarınızdan bir şeylerin girdiğini hissedersiniz. Tüm çevrenizde, insanın çevresinde ve dünyanın her yerinde “Chaitanya Shakti (bilincin gücü)” çalışıyor, içeride ve dışarıda. Örneğin, her ağacın içinde bir bilinç gücü vardır. Onun yaprakları Read More …

Shri Krishna Puja, En Dinamik Güç Sevgi’nin Gücüdür. Mumbai (India)

Shri Krishna Puja “Kendi içinizde büyümelisiniz” Bombay (Hindistan), 28 Ağustos 1973 ……..Tanrı tarafından. Örneğin, eğer ben sadece başımı biliyorsam, bu yeterli değildir. Eğer ben sadece boynumu biliyorsam, bu yeterli değildir. Eğer ben sadece bacağımı biliyorsam, bu yeterli değildir. Ancak, kendim hakkında ne kadar çok şey bilirsem, o kadar fazla dinamik olurum: Bir o kadar da engin. Ve bütün bu var olmuş yüceler, ya da yüce olarak adlandırılanlar, onlar yücedirler çünkü birçok insanda yaşadılar. Atmosferdeki sıcaklığı, içtenliği sizin hissettiğiniz gibi Bende hissediyorum, çünkü siz onların yabancı olmadıklarını biliyorsunuz, onlar sizin erkek ve kız kardeşleriniz. Puranalarda buna benzer çok hikâye var…  isim vermeyeceğim fakat bir gün, iki erkek kardeş ormanda karşılaşmışlar. Ancak onlar birbirinin düşmanı olduğunu düşünmüşler ve savaşmak istemişler  ve birbirine çok yaklaştıkları anda birbirine vuramamışlar. Sonra oklarını çıkartmışlar, oklar da işe yaramamış, bu duruma çok şaşırmışlar ve birbirine “Senin annen kim?” diye sormuşlar  ve annelerinin aynı kişi olduğunu öğrenmişler. Ve böylelikle onlar ne yabancı ne de birbirlerine karşı düşman olmadıklarını, aynı liften yapılmış olduklarını idrak etmişler. Bu ne tatlılık, bilginin onlara verdiği bu ne güzellik, dünyanın her yerinde kendi Tanrısallıklarında, kendi içsel varlıklarında, erkek kardeş ve kız kardeşlerin olduğunu anlamanın güveni  ve bu sevgiyle birbirimize nasıl da bağlıyız. Ben sevgiden bahsettiğim zaman, insanlar Benim sizleri zayıf kişiler haline getirmeye çalıştığımı düşünüyorlar  – çünkü insanlar, seven kişilerin zayıf olduklarını düşünürler. Ancak bu dünyadaki en dinamik güç, sevgi gücüdür. En saldırgan güçtür – sevginin gücü. Sevgiden dolayı acı çeksek dahi bu bizim zayıflığımızdan değil  aksine gücümüzden kaynaklanır. Örneğin, Çin’de horozlara dövüş öğreten Read More …

Paraloka üzerine konuşma Cowasji Jehangir Hall, Mumbai (India)

HALKA AÇIK PROGRAM 3.GÜN COWASJİ JEHANGIR HALL, MUMBAI, 24.03.1973 PARALOKA ÜZERİNE KONUŞMA Farkındalığa biraz ışık tutabiliriz. Size daha önce de söylediğim gibi – daha ileri gidemeyeceğimizi söyleyerek arayışı bir noktada durdurmamız gibi. Kendi varlığımız içinde, sempatik ve parasempatik sinir sistemi şeklinde  negatifliğe ve pozitifliğe sahibiz. Din arayışında bile, dikkatimizi buna doğru yükseltmeye başladığımız zaman, onu dışarıda aramaya başlarız. Bu bizde yanlış bir şey olduğu için böyle değildir, evrim sırasındaki alışkanlıklarımız yüzünden bu bizde kaldı. Örneğin, bir balık sudan çıkıp, bir sürüngen oldu ve sürünmeye başladı. O toprağı, toprağın sertliğini hissetti ve yürümeye başladı. Aynı şekilde, her bir evrimsel sıçrama dışarı çıkarak olmuştur ama şimdi evrim içeride olmak zorundadır çünkü bu enstrümanın tam olarak gelişmesinin son aşaması içinizde bina edilmiştir. Aslında artık bu gerçekleşmesi gereken şey evrim değil, bir tekamüldür. Örneğin, Hindistan’dan Singapur’a bir teyp götürüyorum ve bunu yapmaya başlıyorum, enstrümanı hazırlıyorum ve sonra Ben aynı şekilde geri dönüyorum. Başınıza gelen her şeyi kendi içinizde kaydetmek, bu bir tekamüldür. Bununla, başlangıçta ölü olan her tezahürün farkındalığı, belirgin hale gelir. İnsanda, bilinç ışını, bizdeki bu beynin prizmasından geçtiğinde, kırılır ve biz üç tür enerji elde ederiz. Bunun dışında ilaveten, sempatik olandan iki tane vardır; biri sağ; diğeri ise solda. Sağ elini kullanan bir adamın sempatik sinir sisteminin sol tarafı (şimdi sadece sağ elini kullanan adamla ilgileneceğim), bilinçaltının deposudur ya da bu, sayesinde bilinçaltımızdan gelen sezgileri aldığımız bir fiştir demeliyim. Bilinçaltının yarısı, düşüncelerimizde, hafızamızda ölü olanların ve dünyadaki tüm ölü şeylerin içine alındığı evdir. Öldüğümüz zaman aslında ölmeyiz; en şaşırtıcı olanı ise hiçbir Read More …

Guru Purnima, Sahaja Yoga – Yeni bir keşif Mumbai (India)

Guru Purnima Puja, Mumbai (Hindistan) 1 Haziran 1972 Saygıdeğer kişiler, Sahaja Yoga yeni bir keşiftir. Gerçekte olmuş bir şey, meydana gelmiş bir keşif, nasıl vuku bulur? Tıpkı Kolombus’un Hindistan’ı bulmak üzere başlattığı yolculuk gibi, ama Hindistan orada değildi? Peki, orada değilse o zaman o ne bulacaktı ki? Sahaja çok önceden oradaydı. Şimdi yeniden bulundu sadece. Sahaja Yoga, Yüce Özün kendi yoludur. Bu, tabiatın kendi yönteminin yoludur. Bu, insanoğlunun evrim sayesinde bu boyuta girebildiği, insanlığın bu bilinçle tanışabildiği, bu bilinç ile özümseyebildiği,  tüm yaratılışın ve insan kalbinin desteği ile, harekete geçtiği tek yol budur. Bunun hakkında çok şey yazıldı. Çok eski zamanlardan beri bunun arayışı devam etmektedir. İnsan her zaman bir şeyler aramaktadır; para peşinde olsun veya güç peşinde olsun ya da sevgiyi arıyor olsun; bir arayıştan diğerine koşar. Ama bu arayışın arkasındaki susuzluk nedir, belki o da bunu bilmiyor. Arayışın arkasındaki gerçek, sadece mutluluk arayışıdır. İnsan mutluluk peşindeki arayışı içerisinde, eğer büyük miktarda mal mülk toplarsa, mutlu olabileceğini zanneder. Ancak büyük zenginliğe ulaşmış ve bunu elde etmiş ülkeler var ve o ülkeler son derece mutsuzlar. Binlercesi kendini öldürmektedir. Bu arayışın arkasındaki olan şey,  sizi bilinmeze doğru sürükleyen neşeye duyulan susuzluktur. İnsan arayışları sonucunda mutluluğu bulamadığı zaman, Dharmaya yönelir. Dharmaya dönse dahi, yine de arayışa dışarıda devam eder. Bunun sebebi ise, kendisinin kaybolmuş olmasıdır. O cahildir ve bu sebepten dolayı da, insan kendisinden kaçar. Her an kendisinden kaçar. İki dakika için olsun, kendiyle baş başa kalıp oturamaz. İki dakika için kendi başına oturması gerektiği söylendiğinde “Tanrım, bu benim için nasıl bir Read More …

Birthday Puja (yıl bilinmiyor) Mumbai (India)

HH Shri Mataji, Birthday Puja Public Program, Mumbai, Hindistan [Yoginiler bir hoşgeldin şarkısı söylüyorlar 6’55”] Gerçeği arayan herkesin önünde saygıyla eğiliyorum. Doğum günümü kutlamaya gelmeniz çok nazik bir davranış. Hepsi sizin iyiliğiniz. Modern zamanlarda anneye kim bakıyor? Modern zamanların işaretlerinden biri de ebeveynlerin çocukları tarafından ihmal edilmesidir. Onlar bir yetimhanede kalmak zorunda kalabilirler ama ben hepinizi burada öyle bir sevgiyle, öyle bir şefkatle dolu buluyorum ki, ta uzaklardan Annenizi selamlamaya gelmişsiniz. Bu noktada kelimeler kifayetsiz kalıyor. Üzerime bir okyanus gibi akan bu sevgiyi anlayamıyorum. Binlerce çocuğu olan, çocuklarının çok nazik ve aynı zamanda Benim iyi bir oğul ya da iyi bir kız  imajımı gerçekleştirmenin peşinde olduğu bir Annenin güzel duyguları içinde kayboluyorum. Burada, bu Maharashtra’da bir diğer büyük annemiz daha vardı: Jijabai (Shivaji’nin annesi), Jija Mata. Ve o, oğlunun bir gün Tanrı’nın krallığını, dürüstlüğün, özgürlüğün ve karakterin krallığını kurabileceğine dair bir imgeye sahipti. Böylesi “Yuvapurushalar” (genç adamlar) uzun yıllar içinde doğarlar. (Shivaji’nin) oğlu bile onun standardına, onun karakterine ulaşamadı. (Shivaji’nin) Kalyan Subhedar’ın gelinine gösterdiği saygı, onun insanlara olan yaklaşımı, dinamik bir bhakti yaşamı sürmesi. Böyle insanlar nadiren doğarlar ve o bile kendi gibi birisini yaratamadı. Ama bugün, sizin gibi büyük karakterli, anlayışlı ve manevi değerlere sahip çocuklara sahip olduğum için çok şanslıyım. Sahaja Yoga yeni bir manevi değer kültürü yarattı. Değerler sistemi modern zamanlarda garip bir şekil aldı ama bu modern zamanlarda sadece bu korkunç kültürün prangaları – ister doğu, ister batı, ister modern, ister kadim, her ne derseniz deyin, çünkü hepsi bir yıkılma aşamasına geldiler. Kişi yeni bir kültürün, yeni bir Read More …

Sanatın Onuru, Hindistan 1961 (India)

Sanatın Onuru 1961 yılında Hindistan’da dağıtılan bir andaçtan alıntı Sanatçılar halkın bakışını, kendi beğenilerinin standartlarına yükseltmek zorundalar ve onlar halkın ucuz taleplerine tenezzül göstermemeliler, bu onların özgürlüklerinden vazgeçmeleri demektir. Bu da, aydınlanmış sanatçıların sosyal ve eğitsel kurumlarla ilişkide olmaları ile yapılabilir. Gazete ve dergiler yolu ile, bu gibi sanatçıların fikirleri yayınlanabilir. Tiyatro oyunları, filmler ve radyo konuşmaları sayesinde insanlar gerçek sanatı anlayacak şekilde eğitilebilirler. Böylece, sanatın onuru korunabilir. Bu topluluklar vasıtasıyla çok sayıda insanla ilişkide olunarak, sanatçının sosyal benliği daha gayretli ve daha duyarlı bir varlık haline gelecek şekilde gelişecektir. Onlar, ulus içindeki en ufak huzurluğa, toplumdaki en ufak dengesizliğe karşı reaksiyon gösterecektir. Sanatçı sokakta bir cüzzamlı gördüğü zaman, kalbi öylesi bir sempati ile dolacaktır ki, sanatı ile bir atmosfer yaratarak, sosyal görevlileri, doktorları, bilim adamlarını ve devlet kademelerinde görevli insanları, cüzzam sorunlarına bir çözüm bulmak üzere düşünmeye zorlayacaktır. Bir sanatçı, eğer ülkesi insanlarının vatansever olmadıklarını, korkakça davrandıklarını düşünürse,  ki böyle düşünebilir, diğerleri ile birlikte, sanatçı bu insanların zihninde (vatanseverlik için) derin bir saygı uyandırabilir. Sanatçının, böylesi bir motivasyon gücü vardır. Onlar yaratılışın en sevimli çiçekleridirler. Onlar Yaradanın en tatlı hülyalarıdır ve insan toplumunun en değerli kısmıdırlar. Belki de, izleyicileri tarafından nasıl da sevildiklerini, nasıl kendilerine tapıldığını ve takip edildiklerini bilmiyorlar.

Shri Mataji’nin 7 yaşında yazdığı şiir (India)

Shri Mataji’nin 7 yaşında yazdığı şiir Ben rüzgarla uçup, dört bir yana giden, bir toz zerresi gibi olmak istiyorum. O zerre gidip bir kralın başına da konabilir veya gidip birilerinin ayağının üzerine düşebilir yada uçup küçücük bir çiçeğin üzerinde de kalabilir. Ama ben gene de, Bu gidip her yere konan, oraya koku veren, besleyip, aydınlatan Bir toz zerresi olmayı istiyorum. Nirmala Salve